Allahü teâlâ, kuvvetinizi arttırsın ve yardımcınız olsun! İyilik edene teşekkür lâzım olduğunu akıl da, islâmiyet de göstermektedir. Şükrün derecesi, gelen nîmetlerin miktârına bağlıdır. Nîmet, ne kadar çok ise, Şükretmek lüzûmu da çok olur. Görülüyor ki, zenginlerin, zenginlik derecesine göre, fakirlerden daha çok Şükretmesi lâzımdır. Bunun içindir ki, bu ümmetin fakirleri, zenginlerinden beşyüz sene önce Cennete girecektir.
Allahü teâlâya Şükretmek için, önce Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiğine uygun bir îtikat edinmek lâzımdır. Çünkü, Cehennemden kurtulan, yalnız bu fırkadır. Îtikatı düzelttikten sonra, islâmiyete uygun hareket etmelidir. İslâmiyeti de, bu fırkanın müctehidlerinin kitaplarından öğrenmelidir. [Dinden haberi olmıyan, reformcu müftîden, câhil hâfızdan, dinsizlerin, gençleri aldatmak için gazetelerdeki, dîni medh eden, aldatıcı yazılarından öğrenmemelidir.] Bundan sonra, Ehl-i sünnetten olan, tasavvuf büyüklerinin gösterdiği yolda tasfiye ve tezkiyeye sıra gelir. Şükrün bu üçüncü kısmı, şart değilse de, faydası pek büyüktür. Fakat, iki önceki kısm şarttır. Çünkü, islâmiyetin aslı, temeli bu ikisidir. İslâmiyetin kemâli, olgunlaşması ise, üçüncü kısm ile olur. Bu üç kısm, yâni Ehl-i sünnet îtikadı ve islâmiyetin emirleri ve tasavvuf büyüklerinin yolu dışında kalan herşey, sıkıntılı riyâzetler ve şiddetli mücâhedeler olsa dahî, hep günahtır ve itaatsizliktir ve Şükretmemektir. Hind Berehmenleri ve eski Yunan filozofları, çok riyâzet ve mücâhede yaptı. Fakat, Peygamberlere uymadıkları için, Allahü teâlâya şükür değil, günah oldu. Hiçbiri kabûl edilmedi. Kıyâmette Cehennemden kurtulamıyacaklardır. O hâlde, seyyidimizin, efendimizin, kurtarıcımızın ve günahlarımızın affı için şefaatcimizin, kalblerimizi, ruhlarımızı tedâvî eden mütehassısımızın, yâni Muhammed Resûlullah efendimizin yoluna ve Onun dört halîfesinin yoluna yapışınız! Onun dört halîfesi hidâyete ulaştırıcı, saadete erdiricidir. Allahü teâlâ, bu yolda gidenlerden râzı olur.
[Allah, senden râzı olsun demek, bu hâl ile râzı olsun demek değildir. Allahü teâlâ, senin ahlâkını, işlerini ıslâh edip, seni, râzı olduğu hâle soksun demektir].
Rabbani Hazretleri 71
Allahü teâlâya Şükretmek için, önce Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiğine uygun bir îtikat edinmek lâzımdır. Çünkü, Cehennemden kurtulan, yalnız bu fırkadır. Îtikatı düzelttikten sonra, islâmiyete uygun hareket etmelidir. İslâmiyeti de, bu fırkanın müctehidlerinin kitaplarından öğrenmelidir. [Dinden haberi olmıyan, reformcu müftîden, câhil hâfızdan, dinsizlerin, gençleri aldatmak için gazetelerdeki, dîni medh eden, aldatıcı yazılarından öğrenmemelidir.] Bundan sonra, Ehl-i sünnetten olan, tasavvuf büyüklerinin gösterdiği yolda tasfiye ve tezkiyeye sıra gelir. Şükrün bu üçüncü kısmı, şart değilse de, faydası pek büyüktür. Fakat, iki önceki kısm şarttır. Çünkü, islâmiyetin aslı, temeli bu ikisidir. İslâmiyetin kemâli, olgunlaşması ise, üçüncü kısm ile olur. Bu üç kısm, yâni Ehl-i sünnet îtikadı ve islâmiyetin emirleri ve tasavvuf büyüklerinin yolu dışında kalan herşey, sıkıntılı riyâzetler ve şiddetli mücâhedeler olsa dahî, hep günahtır ve itaatsizliktir ve Şükretmemektir. Hind Berehmenleri ve eski Yunan filozofları, çok riyâzet ve mücâhede yaptı. Fakat, Peygamberlere uymadıkları için, Allahü teâlâya şükür değil, günah oldu. Hiçbiri kabûl edilmedi. Kıyâmette Cehennemden kurtulamıyacaklardır. O hâlde, seyyidimizin, efendimizin, kurtarıcımızın ve günahlarımızın affı için şefaatcimizin, kalblerimizi, ruhlarımızı tedâvî eden mütehassısımızın, yâni Muhammed Resûlullah efendimizin yoluna ve Onun dört halîfesinin yoluna yapışınız! Onun dört halîfesi hidâyete ulaştırıcı, saadete erdiricidir. Allahü teâlâ, bu yolda gidenlerden râzı olur.
[Allah, senden râzı olsun demek, bu hâl ile râzı olsun demek değildir. Allahü teâlâ, senin ahlâkını, işlerini ıslâh edip, seni, râzı olduğu hâle soksun demektir].
Rabbani Hazretleri 71