Rahata Düşkünlük

  • Konbuyu başlatan Tanyeri
  • Başlangıç tarihi
T

Tanyeri

Guest
Her yüce da'va ve hakikat, müntesiblerinin kararlılığı, sadakati ve onu muhafaza hususunda gösterecekleri gayretle devamlılık kazanır ve âlemşümûl bir hüvviyete ulaşır. O da'va ve hakikat, düşmanlarının sık sık saldırı ve tecavüzlerine karşılık idrâkli müntesib, vefalı dostlardan mahrûm ise, er geç hafızalardan silinip gitmeye mahkûm olur.

Akıcılığını kaybedip hareketsiz kalan suların, kokuşup bozulduğu gibi, kendini rehavete terkeden tembel kimselerin de çürüyüp zây'i olması muhakkaktır. İnsanda, rahat etme arzusu, ilk ölüm alarmı ve işaretidir. Ancak; fert, hissiyatıyla felç olmuşsa, ne bu alârmı duyacak ne de bu işaretten birşey anlayacakdır. Tabiî, dostların îkaz ve uyarılarından da.

Tembellik ve tenperverlik, her türlü zillet ve mahrumiyetin en başta gelen sebeplerindendir. Kendini rahat ve rehavetin kucağına salıveren ölü ruhların, birgün zaruri ihtiyaçlarının dahi, başkaları tarafından karşılanmasını bekleme gibi bir zillete dûçar olacaklarına şübhe yoktur.

Bu rahat ve rehavete düşkünlüğe aşırı hâneperestlik de eklenince, artık mücahede hattının terk edilmesi ve ferdin rûh'ta avratlaşması mukadderdir. Bir de, bu gerisin geriye gidiş sezilemiyor ve durum, sırta geçirilen erkeklik urbasıyla değerlendiriliyorsa, o hepten bir fezâat ve dalâletdir.

Mücâdele aşkı ve "serhat tutkusu" sayesinde, küçük bir aşiretten koca bir imparatorluk doğmuştur. Birgün gelip de, bu aşk ve arzunun yerini harem sevdası alınca, koskoca bir millet yerlebir edilmiştir.

Harem aşkı ve hâneperestlikle nöbet yerini terk edenler, gâliben, maksatlarının aksiyle tokat yemiş, sıcak yuvalarından ve cıvıl cıvıl çocuklarından da olmuşlardır. Savaşması gerekdiği yerde, erkekçe savaşmasını bilemeyen Endülüslü bir emîre, anasının itab dolu şu sözü ne kadar ma'nidardır: "Cephede erkek gibi dövüşmedin, bari otur avratlar gibi ağla!!"

İnsanın değişikliğe uğrayıp çürümesi, âheste âheste ve fevkalâde sessizce cereyan eder. Hatta ba'zen, küçük bir gaflet, kafileden az bir ayrılış, zay'i olup gitmeye sebebiyet verebilir. Ne var ki, böyleleri, kendilerini hep aynı çizgide ve mevzilerinde gördüklerinden, çok defa minare gibi bir zirveden kuyunun dibine düştüklerinin farkına bile varamazlar!

Mücâhede hattını terk edenler, her firarî ve cebhe kaçkınında bulunması tabiî olan suçluluk ruh-hâletiyle, kendilerini müdâfaa ve hizmet veren arkadaşlarını tenkîd düşüncesi içinde, artık sapmışlıktan kurtulup, yeniden kendilerine has çizgiye gelmeleri âdetâ imkânsız gibidir. Âdem Nebi (s) sürçtüğü zaman, kusurunu itiraf sayesinde, sıçrayıp bir hamlede yerini almasına karşılık; İblis, büyük yanlışlığına rağmen, nefsini müdafaaya kalkıştığından ebedî hüsrana uğramıştı.

Azim, irade ve gayretleriyle felce uğramış kimselerin, etraflarındaki insanların cesaret ve kuvve-i maneviyeleri üzerinde de büyük te'sirleri görülür. Hattâ ba'zen, böyle bir iradesizin göstereceği küçük bir tereddüt, az bir çekinme, yüz-ferdin hakîki ölümleri kadar sarsıntı ve ümitsizliğe sebebiyet verdiği görülmüştür. Böyle bir hâl ise, sadece, millet ve vatan düşmanlarını teşçi' edip cesaretlendirmeye ve iştihalarını kamçılayıp üzerimize saldırtmaya yarar.

Dünyanın câzibedar güzellikleri, mal ve evlât birer fitne, birer imtihândır. Bu imtihanın en başarılı talebeleri de, sabah-akşam gönül verdikleri hakîkata bağlılık "ahd-u peymanında" bulunan, azimli, iradeli, kararlı talihlilerdir.

Sızıntı
 
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks