Pirenin gözü
Bir gün Kayserili'nin biri, fıs fıslı şişelere musluk suyunu doldurup çarşıya çıkmış. Başlamış elindeki suları 'pire ilâcı' diye satmaya. 'Bitli malın kör alıcısı' hesâbı adamın biri de gelmiş, Kayserili'den bir şişe pire ilâcı (!) almış. Eve gidince de yatağına, döşeğine, pireye rastladığı her yere güzelce sıkmış, ilâcı (!) bitirmiş. Aradan günler geçmesine rağmen hâlâ daha pirelerin evde cirit attığını görünce hiddetlenerek, hemen çarşıya çıkmış. Biraz öte gitmiş, biraz beri gelmiş, sonunda Kayserili'yi bulmuş. Demiş 'Bu ne biçim pire ilâcıdır? Daha bir tâne pire ölmedi.' Kayserili sormuş:
-Sen nasıl kullandın o ilâcı?
-Nasıl olacak, pire olan her yere sıktım.
-Aaa, olur mu öyle, demiş Kayserili, tabii ki ölmez pireler. Sen kullanmayı bilememişsin...
-Nasıl olacak ya?
-Bak şimdi, önce pireyi tutacaksın, sonra gözünü açacaksın. Sonra ilâcı eline alacaksın, pirenin gözünün tam ortasına sıkacaksın. İşte o zaman bak bakalım, pire ölüyor mu, ölmüyor mu?

Bir gün Kayserili'nin biri, fıs fıslı şişelere musluk suyunu doldurup çarşıya çıkmış. Başlamış elindeki suları 'pire ilâcı' diye satmaya. 'Bitli malın kör alıcısı' hesâbı adamın biri de gelmiş, Kayserili'den bir şişe pire ilâcı (!) almış. Eve gidince de yatağına, döşeğine, pireye rastladığı her yere güzelce sıkmış, ilâcı (!) bitirmiş. Aradan günler geçmesine rağmen hâlâ daha pirelerin evde cirit attığını görünce hiddetlenerek, hemen çarşıya çıkmış. Biraz öte gitmiş, biraz beri gelmiş, sonunda Kayserili'yi bulmuş. Demiş 'Bu ne biçim pire ilâcıdır? Daha bir tâne pire ölmedi.' Kayserili sormuş:
-Sen nasıl kullandın o ilâcı?
-Nasıl olacak, pire olan her yere sıktım.
-Aaa, olur mu öyle, demiş Kayserili, tabii ki ölmez pireler. Sen kullanmayı bilememişsin...
-Nasıl olacak ya?
-Bak şimdi, önce pireyi tutacaksın, sonra gözünü açacaksın. Sonra ilâcı eline alacaksın, pirenin gözünün tam ortasına sıkacaksın. İşte o zaman bak bakalım, pire ölüyor mu, ölmüyor mu?