Hamd alemlerin Rabbi Allah’a. Salatu selamların en güzeli ve tamamı da Resulu Muhammed Mustafa’ya (s.a.v.). Her akşam yatmadan en az birkaç sayfa okurum. Bu bazen Kur’an olur, bazen de imam-ı Gazali’nin (r.aleyh) ihya kitabı, yahut imam-ı Rabbani’nin (k.s.) mektubatı olur. Dün akşamda yazdığım bir konunun içinde yer verdiğim ayetin sure içerisinde geliş yolunu tekrardan görmek için Kur’an’ı aldım elime. Açar açmaz çıktı karşıma. Sanki (sankisi fazla aslında) yeter artık, görmenin daha vakti gelmedi mi ? tarzında bakıyordu bana ayet. Okudum, bir daha okudum, bir daha okudum. Ayetten gözümü alamıyor ve diğer ayete geçemiyordum. Şimşekler çaktı. Çakan şimşek doğrudan hamd-ü senalar eşliğinde secdeye indirdi.1400 yıl önce konulmuş buraya. Tartışmaları bıçak gibi kesip atacak keskinlikte! Resulu gereksiz yere yüceltiyorsunuz ve şirke giriyorsunuz, salavatların bahsettiğiniz kadar, çok önemli hükmü yok, hele hele bol bonuslu salavatların hiçbir hükmü yok! diyenlere sert bir tokat olacak şekilde duruyordu. İsrailoğulları ve Hristiyanların yolundan giderek sapıyorsunuz ve haddi aşıyorsunuz diyenlere, “tevbe ile beraber secde edin bre gafiller” dedirtecek netlikte ve aydınlıktaydı ayet ve karşımda bana bakıyordu. Bu hali ve bendenizde yaptığı sevinci paylaşmak, ve eğer samimi iseler “hanif” olduklarını iddia eden arkadaşlarımızı da gafletten uyandırmak adına paylaşmak istedim. Gelin bu ayetler hakkında beraber tefekkür edelim ve bunu bize gösteren Allah’a (cc) şükr edelim:
Vurucu yapan ayete gelmeden üç ayet öncesinden ele alalım;
“Bunlar, Allah’a ve ahiret gününe iman etmedikleri halde mallarını, insanlara gösteriş yapmak için harcarlar. Şeytan kimin arkadaşı olursa, o ne kötü arkadaştır!” Nisa : 38
Mal nedir bir Müslüman için. Rızık olarak; Ev, araba, tarla, fabrika…vs. Başka ? eş ? evet! Evlat ? evet! Sevap ? Evet! İlim ? evet! Hatta bu konuda hadis de var;
“İlim; müğminin yitik malıdır. Her nerede bulursa alsın” Ebu Hüreyre, Buhari. Peki; İlim nedir ? Bilgidir! Bilgi el ile tutulur ve göz ile müşahede edilir bir şey midir ? Hayır! Manevi bir şey’dir. Bu bilgileri şimdi koyun bir kenara ve ayetlere devam ediyoruz;
“Bunlar, Allah’a ve ahiret gününe iman etselerdi ve Allah’ın verdiği rızıktan gösterişsiz harcasalardı kendilerine ne zarar gelirdi ? Allah onların söz ve işlerini çok iyi bilendir.” Nisa : 39
“İman etselerdi!” diyor ayette. İman nedir ? İnanmaktır, inançtır. İman elle tutulur ve gözle görülür türden bir şey midir ? Hayır! Manevi bir şey’dir. Peki inanmak, iman etmek ne ile olur ? Bilgi ile! Bu mantık ile iman, bir yönü ile ilimdir diyebilir miyiz tümevarım mantığı ile ? Evet! İlim de bize Kur’an’ı ayet ayet açıklayabilir mi ? Evet! O halde şunu diyebilir miyiz “Allah’ın verdiği rızıktan gösterişsiz harcasalardı…” cümlesinde yer alan rızık’ı ; mal olarak yada ilim olarak da değerlendirebilir miyiz ? Evet! Bu bilgi ışığında şu ayeti şimdi hep beraber okuyalım;
“Şüphesiz ki Allah, hiç kimseye zerre kadar zulüm etmez. Eğer yapılan iyilik zerre kadar da olsa, onun sevabını kat kat artırır. Ve kendi katından büyük bir mükafat verir.” Nisa : 40
Salavat getirmek sevap mıdır ? Evet! Ne oldu şimdi ? Allah; Rasulullah (s.a.v.) için getirilen bir salavata 10 sevap verir dediğimizde yaptığınız itirazlar. Yerle bir oldu mu ? Bol bonuslu dediğiniz (haşa) sevap nedir gördünüz mü ? Durun daha bitmedi! Rasulullah’ın (s.a.v.) Peygamberlerin efendisi olduğunu daha göstermedik, şimdi “o can alıcı” bölüme geldik ve devam ediyoruz ayetlere;
“HER ÜMMETTEN BİR ŞAHİT GETİRDİĞİMİZ VE SENİ DE ONLARIN ÜZERİNE BİR ŞAHİT YAPTIĞIMIZ ZAMAN BAKALIM KAFİRLERİN HALİ NE OLACAK!..” Nisa : 41
ALLAHU EKBER!, ALLAHU EKBER!, ALLAHU EKBER!..
“Her ümmetten bir şahit” cümlesinde şahit kimdir ? Elbette o ümmetin, kavmin Peygamberidir! “Seni de onların üzerine bir şahit yaptığımız zaman” bölümünde onların üzerine cümlesi de kime hitap ediyor ? Elbette Rasulullah Muhammed Mustafa ‘ya (s.a.v.)
Burayı teyid eden ve doğrulayan ayet de bakın nerede, hep beraber okuyalım;
“Aralarında bulunduğum sürece onlara şahit oldum” Maide: 117 Bu ayette; bu sözü Hz. İsa’nın (a.s.) kendi ümmeti hakkında söylediği geçiyor, Hz. İsa’nın (a.s.) bu hitabı ile tanık olarak getirilen şahit manasına geldiği ve her ümmetten şahit de o ümmetin peygamberi olduğu bütün İslam müfessirleri tarafından açıklanıp böyle kabullenilmiştir!
Yani burada diyor ki; Yani bilir misin her ümmetten bir şahit getirdiğimiz, Ey Muhammed! Seni de o şahitler üzerine şahit getirdiğimiz vakit, o kıyamet günü o kafirlerin hali ne olacak ?
İşte cevabı:
“O gün, inkar edip Peygambere isyan eden kafirler, keşke yere geçmişler, üzerleri düzlenmiş kendilerinden hiçbir iz kalmamış olsa idi, diye isteyecekler ve (keşke toprak olsaydık diyecekler [Yasin suresinde geçiyor]) Allah’a hiçbir sözü ketmetmeselerdi (gizlemeselerdi.)” Nisa : 42
ELHAMDÜLİLLAH, ELHAMDÜLİLLAH, ELHAMDÜLİLLAH!..
Bu konu hakkında uygun bir hadis;
“Bir gün Hazreti Peygamber (s.a.v.) “Bana Kur’an oku” diye emretti. Ben de “Ey Allah’ın elçisi! Bana Kur’an’ı öğreten sensin” dedim. “Başkasından dinlemeyi severim” buyurdu. Bunun üzerine Nisa suresinden başladım. “Her ümmetten bir şahit getirdiğimiz ve seni de onların üzerine bir şahit yaptığımız zaman…” ayetine geldiğimde, Resulullah (s.a.v.) ağladı, bende okumayı kestim” İbn Mesud, Buhari, Tefsiru sureti 4/9
Demek ki; Hazreti Muhammed Mustafa bütün peygamberlerin üzerine şahit olarak getirilecek derecede öneme haiz bir peygamber. Artık; “ya eyyühellezüyne amenü, amenü billahi! (Ey iman edenler, iman edin!)” Nisa: 136
Elhamdülillah…! “İşittik ve itaat ettik”…
Vurucu yapan ayete gelmeden üç ayet öncesinden ele alalım;
“Bunlar, Allah’a ve ahiret gününe iman etmedikleri halde mallarını, insanlara gösteriş yapmak için harcarlar. Şeytan kimin arkadaşı olursa, o ne kötü arkadaştır!” Nisa : 38
Mal nedir bir Müslüman için. Rızık olarak; Ev, araba, tarla, fabrika…vs. Başka ? eş ? evet! Evlat ? evet! Sevap ? Evet! İlim ? evet! Hatta bu konuda hadis de var;
“İlim; müğminin yitik malıdır. Her nerede bulursa alsın” Ebu Hüreyre, Buhari. Peki; İlim nedir ? Bilgidir! Bilgi el ile tutulur ve göz ile müşahede edilir bir şey midir ? Hayır! Manevi bir şey’dir. Bu bilgileri şimdi koyun bir kenara ve ayetlere devam ediyoruz;
“Bunlar, Allah’a ve ahiret gününe iman etselerdi ve Allah’ın verdiği rızıktan gösterişsiz harcasalardı kendilerine ne zarar gelirdi ? Allah onların söz ve işlerini çok iyi bilendir.” Nisa : 39
“İman etselerdi!” diyor ayette. İman nedir ? İnanmaktır, inançtır. İman elle tutulur ve gözle görülür türden bir şey midir ? Hayır! Manevi bir şey’dir. Peki inanmak, iman etmek ne ile olur ? Bilgi ile! Bu mantık ile iman, bir yönü ile ilimdir diyebilir miyiz tümevarım mantığı ile ? Evet! İlim de bize Kur’an’ı ayet ayet açıklayabilir mi ? Evet! O halde şunu diyebilir miyiz “Allah’ın verdiği rızıktan gösterişsiz harcasalardı…” cümlesinde yer alan rızık’ı ; mal olarak yada ilim olarak da değerlendirebilir miyiz ? Evet! Bu bilgi ışığında şu ayeti şimdi hep beraber okuyalım;
“Şüphesiz ki Allah, hiç kimseye zerre kadar zulüm etmez. Eğer yapılan iyilik zerre kadar da olsa, onun sevabını kat kat artırır. Ve kendi katından büyük bir mükafat verir.” Nisa : 40
Salavat getirmek sevap mıdır ? Evet! Ne oldu şimdi ? Allah; Rasulullah (s.a.v.) için getirilen bir salavata 10 sevap verir dediğimizde yaptığınız itirazlar. Yerle bir oldu mu ? Bol bonuslu dediğiniz (haşa) sevap nedir gördünüz mü ? Durun daha bitmedi! Rasulullah’ın (s.a.v.) Peygamberlerin efendisi olduğunu daha göstermedik, şimdi “o can alıcı” bölüme geldik ve devam ediyoruz ayetlere;
“HER ÜMMETTEN BİR ŞAHİT GETİRDİĞİMİZ VE SENİ DE ONLARIN ÜZERİNE BİR ŞAHİT YAPTIĞIMIZ ZAMAN BAKALIM KAFİRLERİN HALİ NE OLACAK!..” Nisa : 41
ALLAHU EKBER!, ALLAHU EKBER!, ALLAHU EKBER!..
“Her ümmetten bir şahit” cümlesinde şahit kimdir ? Elbette o ümmetin, kavmin Peygamberidir! “Seni de onların üzerine bir şahit yaptığımız zaman” bölümünde onların üzerine cümlesi de kime hitap ediyor ? Elbette Rasulullah Muhammed Mustafa ‘ya (s.a.v.)
Burayı teyid eden ve doğrulayan ayet de bakın nerede, hep beraber okuyalım;
“Aralarında bulunduğum sürece onlara şahit oldum” Maide: 117 Bu ayette; bu sözü Hz. İsa’nın (a.s.) kendi ümmeti hakkında söylediği geçiyor, Hz. İsa’nın (a.s.) bu hitabı ile tanık olarak getirilen şahit manasına geldiği ve her ümmetten şahit de o ümmetin peygamberi olduğu bütün İslam müfessirleri tarafından açıklanıp böyle kabullenilmiştir!
Yani burada diyor ki; Yani bilir misin her ümmetten bir şahit getirdiğimiz, Ey Muhammed! Seni de o şahitler üzerine şahit getirdiğimiz vakit, o kıyamet günü o kafirlerin hali ne olacak ?
İşte cevabı:
“O gün, inkar edip Peygambere isyan eden kafirler, keşke yere geçmişler, üzerleri düzlenmiş kendilerinden hiçbir iz kalmamış olsa idi, diye isteyecekler ve (keşke toprak olsaydık diyecekler [Yasin suresinde geçiyor]) Allah’a hiçbir sözü ketmetmeselerdi (gizlemeselerdi.)” Nisa : 42
ELHAMDÜLİLLAH, ELHAMDÜLİLLAH, ELHAMDÜLİLLAH!..
Bu konu hakkında uygun bir hadis;
“Bir gün Hazreti Peygamber (s.a.v.) “Bana Kur’an oku” diye emretti. Ben de “Ey Allah’ın elçisi! Bana Kur’an’ı öğreten sensin” dedim. “Başkasından dinlemeyi severim” buyurdu. Bunun üzerine Nisa suresinden başladım. “Her ümmetten bir şahit getirdiğimiz ve seni de onların üzerine bir şahit yaptığımız zaman…” ayetine geldiğimde, Resulullah (s.a.v.) ağladı, bende okumayı kestim” İbn Mesud, Buhari, Tefsiru sureti 4/9
Demek ki; Hazreti Muhammed Mustafa bütün peygamberlerin üzerine şahit olarak getirilecek derecede öneme haiz bir peygamber. Artık; “ya eyyühellezüyne amenü, amenü billahi! (Ey iman edenler, iman edin!)” Nisa: 136
Elhamdülillah…! “İşittik ve itaat ettik”…