khan19556
New member
Kur’an-ı Kerimde, Peygamberimize (asm.) neden “resullerin sonuncusu” yerine “nebilerin sonuncusu” denilmiştir.
Hz. Muhammed’in (asm.) hâtemü’l enbiya olduğu Ahzap Sûresinde şu şekilde ifade buyurulmaktadır. “Muhammed sizin ricalinizden hiçbirinin babası değil ve lâkin Allah’ın resulü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah Âlimdir. (her şeyi bilendir.)
Bu ayet-i kerimede Cenâbı hak, hem Hz. Muhammed’in (asm.) ismini zikrederek Onun peygamberliğini açıkça ifade ediyor, hem de “son peygamber” buyurmakla, Onun son peygamber olduğunu kesin olarak beyan buyuruyor.
Bilindiği gibi, kendisine kitap indirilen peygamberlere “resul” denir. Ayet-i kerimede peygamberimiz (asm.) için hem resul, hem de son peygamber buyurulmasıyla artık kendinden sonra hiçbir nebinin gelmeyeceği ve nübüvvet kapısının Onunla son bulduğu kesinlikle bildirilmiş oluyor. Yâni, Hz. Muhammed (asm.) son nebi olduğu gibi, son resul de olmaktadır. Zira, her resul nebidir, fakat her nebi resul değildir.
Âyet-i kerimede “son peygamber” yerine “son gönderilen” buyurulsaydı, belki bazı kimseler, peygamberimizden (asm.) sonra kitap sahibi olmayan bir nebinin gönderilebileceği vehmine kapılabilirlerdi. Böylece, ayet-i kerime bu husustaki bütün vehim ve vesveselerin kapısını kapatmış bulunmaktadır
Hz. Muhammed’in (asm.) hâtemü’l enbiya olduğu Ahzap Sûresinde şu şekilde ifade buyurulmaktadır. “Muhammed sizin ricalinizden hiçbirinin babası değil ve lâkin Allah’ın resulü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah Âlimdir. (her şeyi bilendir.)
Bu ayet-i kerimede Cenâbı hak, hem Hz. Muhammed’in (asm.) ismini zikrederek Onun peygamberliğini açıkça ifade ediyor, hem de “son peygamber” buyurmakla, Onun son peygamber olduğunu kesin olarak beyan buyuruyor.
Bilindiği gibi, kendisine kitap indirilen peygamberlere “resul” denir. Ayet-i kerimede peygamberimiz (asm.) için hem resul, hem de son peygamber buyurulmasıyla artık kendinden sonra hiçbir nebinin gelmeyeceği ve nübüvvet kapısının Onunla son bulduğu kesinlikle bildirilmiş oluyor. Yâni, Hz. Muhammed (asm.) son nebi olduğu gibi, son resul de olmaktadır. Zira, her resul nebidir, fakat her nebi resul değildir.
Âyet-i kerimede “son peygamber” yerine “son gönderilen” buyurulsaydı, belki bazı kimseler, peygamberimizden (asm.) sonra kitap sahibi olmayan bir nebinin gönderilebileceği vehmine kapılabilirlerdi. Böylece, ayet-i kerime bu husustaki bütün vehim ve vesveselerin kapısını kapatmış bulunmaktadır