Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

::-::-Peygamberimiz savaş esirlerine nasıl davranmıştı?-::-::

cüneyt

New member
Katılım
19 Tem 2006
Mesajlar
191
Tepkime puanı
15
Puanları
0
Peygamberimiz savaş esirlerine nasıl davranmıştı?..

Hicretin ikinci senesinin on yedi Ramazan’ında yapılan Bedir Savaşı’nda müşriklerin sayısı bin kadar olmasına mukabil Müslümanların sayısı üç yüz civarında idi.


Buna rağmen savaş sonunda müşriklerden yetmiş kişi ölmüş, Müslümanlar da on dört şehit vererek, yetmiş kadar müşrik düşmanı esir alıp ellerini bağlayarak Medine’ye zaferle dönmüşlerdi. Bu savaşta dikkatimizi çeken olay, Müslümanların yakaladıkları müşrik esirlerine nasıl muamele edecekleridir.

Medine’ye gelince Peygamberimiz’in Müslümanlara ilk emri şöyle oldu:

-Her biriniz evlerinize birer ikişer esir alarak yemeklerini yedirin, sularını içirin, onlara asla kötü muamele yapmayın!.. “İstevsu bihim hayran!..”

Bu emir öylesine uygulanmıştı ki, müşrik esirlerden biri olan Mus’ab bin Umeyr’in kardeşi Ebu İzze, yaşadığını daha sonra şöyle anlatmıştır:

“Esir dağıtımında ben Ensar’dan bir ailenin içine düşmüştüm. Akşamları ekmeklerini bana verirler, kendileri sadece hurmayla yetinirlerdi. Ben ise bundan çok utanır ekmeklerini yemez kendilerine iade ederdim. Onlar bizim ihtiyacımız yok, diyerek ekmeği tekrar bana gönderirler, kendileri hurmayla idare ederlerdi..”

Peygamberimiz evlere taksim ettiği bu esirlerin geleceklerine ait karar almak için Medine’de bir meşveret meclisi toplayarak halkın fikirlerini sordu:

- Ne yapmayı düşünüyorsunuz esirlerinize? Her birinden kurtuluş akçesi (fidye ) alarak bırakmayı mı, yoksa (hep yapıldığı gibi) düşmana korku salmak için öldürmeyi mi? Tercihiniz hangisidir?

Bu soru karşısında ilk fikrini açıklayan Hazret-i Ebu Bekir oldu:

-Düşmanımız da olsa bu esirleri öldürmekten bize bir fayda gelmez. Belki içlerinden imanla şereflenenler olabilir. Bunlardan kurtuluş akçesi alarak serbest bırakmalıyız! Aile ve çocuklarına kavuşsunlar...

Bu görüşe karşı çıkan Hazret-i Ömer de fikrini şöyle açıkladı:

-Bunlar Mekke’den kalkıp Bedir’e kadar gelerek bizleri yok etmek isteyen düşmanlarımızın elebaşılarıdırlar... Bunları serbest bırakacak olursak müşriklerin bize saldırma cesaretlerini artırmış oluruz. Bizi öldürmek için gelenleri biz de öldürmeliyiz ki, bir daha Müslümanlara saldırma cesareti göstermesinler...

Hz . Ömer’in görüşü Hz . Ebu Bekir’in tam karşısındaydı. Dinleyen halkın içinde de iki görüşün taraftarları oluştu. Ebu Bekir’in görüşünü destekleyenler olduğu gibi, Hz. Ömer’in görüşünü uygun bulanlar da oldu.

Efendimiz’in tavrı da daha ibretliydi. Baştan bir görüşün yanına, ötekinin de karşısına geçmedi de bakın nasıl bir rahatlatıcı yorum yaptı zıt görüş sahiplerine:

-Ya Eba Bekir! senin esirleri affetme görüşün, tıpkı İbrahim aleyhisselamın isyan eden kavmine şefkatli bakışı gibidir. Duasında; Rabb’im, bana itaat eden bendendir, etmeyip isyan eden ise Senin kulundur, Sen af ve mağfiret sahibisin! diyerek aflarını istemişti..

-Ey Ömer! Senin esirleri cezalandırma görüşün de, Nuh aleyhisselamın görüşü gibidir. O da isyan eden kavmine; Rabb’im, yeryüzünde bir tek kâfir bırakma!.. diyerek hepsinin de cezalanmasını istemişti. Ben de bu iki görüşün af tarafını tercih ediyor, fidyelerini veren esirlerin salıverilerek ailelerine kavuşmalarını teklif ediyorum! Eğer uygun bulursanız.. diyerek kendi görüşünü de ifade etmiş oldu...

Bundan sonra, her biri kim bilir kaçar tane Müslüman’ı şehit etmiş olan müşrik esirler, kurtuluş fidyesi vererek kurtulmuşlar, bunu veremeyenlerin okur-yazarları da Medine’deki Müslümanların çocuklarından onar çocuğa okuma-yazma öğrettikten sonra serbest bırakılmışlardır..

Meşhur vahiy kâtibi Zeyd bin Sabit de, esirlerin okuma-yazma öğrettikleri bu çocukların içinden çıkmıştır.

***

Müslümanların düşmandan aldıkları esirlerine evlerinde misafir gibi bakmaları, ekmeklerini kendileri yemeyip onlara yedirmeleri, sonra da insanlık onuruna yakışan bir şekilde kurtuluş akçesiyle salıverilmeleri de gösteriyor ki, bugünkü savaşların hedefinde Müslümanların uyguladığı bu insanî ve İslamî ölçüler vardır. Bu asrın insanı da varabilirse ona varacak, uygulayabilirse onu uygulayacak ki, insanlık insana yakışır şekilde savaş yapsın, aldığı esirlerine de insana yakışır şekilde uygulamada bulunsun...

Yoksa savaşlarda tüyleri ürperten vahşetler sürüp gidecek, akla hayale gelmedik merhametsizlikleri insanlık seyretmeye devam edecektir..
AHMED ŞAHİN
 

ibrahimonur

New member
Katılım
26 Nis 2006
Mesajlar
364
Tepkime puanı
0
Puanları
0
evet kardeşim gerçekten hz.ebu bekir(r.a)'in ve hz.ömer(r.a)in görüşleri zıt olmasına rağman peygamberimizin(SAV)de dediği gibi uygulanması uygun olabilecek birer davranışlardı fakat peygamberimiz merhamet bakımından azat etmeyi öngörmüş (sadakaresulullah) islam gerçekten hoş görü dinidir..
bu günkü hiç bir dinde yoktur bu VAhşet aldı gidiyor
 
Üst Alt