
“Gördüm nûrlu geleceği rüyâmda bir gece,
Işıklar yağıyordu her tarafa sessizce...”
M. Fethullah GÜLEN
“Gecenin en karanlık anı, güneşin doğmasına en yakın zaman” diye öğrendik. Çekilen çilelerin ve gösterilen fedakarlıkların karşılığında hiçbir beklentiye girmeden “Hizmette en ileri, ücrette en geri” prensibiyle yaşamaya ve çoğu zamanda bu düsturlar içerisinde ahd-u peymanını yenileyerek hayat sürdüren büyüklerin destansı yaşamlarını okuduk.
Şimdilerde Samanyolu Televiyzonu ekranlarında “Yeşeren Düşler” isminde bir dizi var. Ahmet Günbay Yıldız’ın “Yanık Buğdaylar” romanından uyarlanan dizide; karanlık ile aydınlığın, iyi ile kötünün ve kısaca Hak ile batılın kendi içerisindeki tarihsel mücadelesine sinema diliyle bir kez daha şahit oluyoruz.
Merhum “İstiklal Marşı” şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un;
“Zulmü alkışlayamam, zâlimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.”
ifadeleriyle vecizleşen bir yapıtla da karşı karşıyayız. Karacan’lar ile Akbaş’ların mücadelesi gibi gözükse de, dizide Türkiye’de son dönemde yaşanan olaylar motif motif işlenmekte.
Uğur Işılak Bey’in dizi için yazdığı, bestelediği ve okuduğu “Bir gün güneş doğacak” adlı eser de bizlere tarihsel süreçte hakikatin ortaya çıkmasında yaşanan zorlukları da müzik diliyle sunmaya çalışıyor.
“Pervane aşıklar
Sönmeyen ışıklar
Karanlığı boğacak
Gidenle gitmedi
Umutlar bitmedi
Bir gün güneş doğacak”
“Hayırlı işlerin munzur manileri çok olur” demiş işin hakikatini bize aktarmaya çalışan büyük dimağlar. Son 300-400 yıllık süreçte bilhassa Osmanlı coğrafyasının yaşadığı sıkıntılar ve içten içe oluşan yapılaşma; bununla birlikte bu necip milleti milli-manevi değerlerinden uzaklaştırmaya ve koparmaya çalışanların çabaları; toplumu korkuyla, baskıyla, entrikayla, bir sürü uydurmaca yalanlarla ve maddi güçle ezebileceklerini zannedenlerin tahakkümleri…
Ne güzel ifade edilmiş;
“Tertemiz çehreleriyle geçerken kudsîler,
Ümitlerimize birer fer salıp geçtiler.
Yeni bir dünya kuruyorlardı; harıl harıl...
Her taraf gökle yarışır gibi; pırıl pırıl!”
M.Fethullah GÜLEN
değil mi? Bir gün güneşin doğacağına ümidimiz her zaman var. Çünkü yüce Yaratıcı kitabında “La taknatu min rahmetıllah- Benden asla ümidinizi kesmeyin” ifadeleriyle bize buyurmuyor mu? Aslında bizleri de gayrete getiren bu ümit değil mi? Ne güzel ifade etmiş asra mührünü vuran o büyük Zat:
Şu istikbal inkılabatı içinde en gür seda islamın sedası olacaktır.
Alıntı: