muhammedemin
New member
ÖLÜM YOK OLUŞ DEĞİLDİR
Cüneyd MAHAN
Yokluk vücudun zıddı manasına gelen bir kavramdır.Aslında yokluk diye bir şey yoktur. Ama onunda varlıkla arasında fark edilmesi bir vücud renginin olmasını iktiza eder.
İlm-i ıstılahda “ adem ” tabir edilir.
Bir insanın iman esaslarına inanması neticesinde beraberinde sayısız vücud alemlerinide meydana getirecektir. Kainat abesiyetten ve yoklukdan kurtulup, yavaş yavaş varlık alemi tahakkuk edecektir.Allah’a (cc) iman ile varlığı zahir olarak belirdiği gibi, kainatta tezahür eden na-mütenahi esma ve sıfatlarının tasarrufuda meydana çıkacak, kainattaki her bir cüz ve küll’ün ibadet-i mahsusaları aşikar olacaktır.
Daha bunun gibi nice vücud alemleri meydana çıkacak, kendisininde tek olan allah’a (cc) ibadet ve itaatından hasıl olan nice vücud alemlerini müşahade edecektir.
Yokluğa vücud rengi verilmesi, varlık ve yokluğun arasındaki nisbeti yapabilmek içindir.
Yani, sağ cihetimizi bilmemiz sola nisbetledir. Sol olmasa idi sağ diye bir kavram olmazdı. Sıcak soğuğa nisbetle vücudu tahakkuk eder. Ve hakeza ve hakeza. Varlık ve yokluk kavramlarınıda bu sıralamaya sokabiliriz.
İşte ölüm kavramınıda tahlil ettiğimizde yokluk değil belki başka bir vücud alemine bir başlangıç olduğunu görürüz.
Alem-i şehadette, yani yaşadığımız şu alemde, gaybi alemden çok haber alabilir, sanki gaybi alemi müşahade ediyor gibi bir yakini elde edebiliriz.
Ölümün yokluk olmadığı, aksine başka bir aleme bir başlangıç noktası olduğunu ve onunda diğer mahlukat gibi yaratılmış olduğunu bazı misallerle fehme takrib etmeye çalışalım.
Bitkiler ve hayvanlar bizim istifademize verilmiş mahluklardır. Her gün soframıza nebatat ve hayvanatdan ziyafetler kurulmaktadır.
Bu nebatat ve hayvanat taifelerinin insan miğdesinde parçalanmaları yok oldular manasına gelmez, çünkü miğdemize giren her bir yiyecek bizden bir parça oluyor. Kan oluyor, hücre oluyor, göz oluyor, kulak oluyor. Yani vücud-u insanın hayatını devam ettirilmesinde büyük rol oynamakta.
Hayvan ve nebatatın adi bir makamdan insandan bir parça olup ali bir makama çıkmaları, hiçbir cihetle yokluk kavramıyla bağdaşmaz.
Hem mesela, tohum ve çekirdeklerin toprak altında parçalanıp çürümesi, filizin meydana gelmesinde bir başlangıç olduğundan, bu hadisedede yokluk rüzgarlarını estiremeyiz.
Aynen bunun gibi de, bu kadar sıradan ve edna mahlukları ölümlerinden sonra böyle vücud giydiren cenab-ı hak, elbette ve elbette toprak altına giren, kainatın halifesi olan insanıda baki bir sünbül ile ölümlerini onlar hakkında ahiret alemine bir başlangıç yapacaktır ve yapmıştır.
Çünkü mevtide hayatıda en güzel bir surette halkeden Allah’dır (cc).
Cüneyd MAHAN
Yokluk vücudun zıddı manasına gelen bir kavramdır.Aslında yokluk diye bir şey yoktur. Ama onunda varlıkla arasında fark edilmesi bir vücud renginin olmasını iktiza eder.
İlm-i ıstılahda “ adem ” tabir edilir.
Bir insanın iman esaslarına inanması neticesinde beraberinde sayısız vücud alemlerinide meydana getirecektir. Kainat abesiyetten ve yoklukdan kurtulup, yavaş yavaş varlık alemi tahakkuk edecektir.Allah’a (cc) iman ile varlığı zahir olarak belirdiği gibi, kainatta tezahür eden na-mütenahi esma ve sıfatlarının tasarrufuda meydana çıkacak, kainattaki her bir cüz ve küll’ün ibadet-i mahsusaları aşikar olacaktır.
Daha bunun gibi nice vücud alemleri meydana çıkacak, kendisininde tek olan allah’a (cc) ibadet ve itaatından hasıl olan nice vücud alemlerini müşahade edecektir.
Yokluğa vücud rengi verilmesi, varlık ve yokluğun arasındaki nisbeti yapabilmek içindir.
Yani, sağ cihetimizi bilmemiz sola nisbetledir. Sol olmasa idi sağ diye bir kavram olmazdı. Sıcak soğuğa nisbetle vücudu tahakkuk eder. Ve hakeza ve hakeza. Varlık ve yokluk kavramlarınıda bu sıralamaya sokabiliriz.
İşte ölüm kavramınıda tahlil ettiğimizde yokluk değil belki başka bir vücud alemine bir başlangıç olduğunu görürüz.
Alem-i şehadette, yani yaşadığımız şu alemde, gaybi alemden çok haber alabilir, sanki gaybi alemi müşahade ediyor gibi bir yakini elde edebiliriz.
Ölümün yokluk olmadığı, aksine başka bir aleme bir başlangıç noktası olduğunu ve onunda diğer mahlukat gibi yaratılmış olduğunu bazı misallerle fehme takrib etmeye çalışalım.
Bitkiler ve hayvanlar bizim istifademize verilmiş mahluklardır. Her gün soframıza nebatat ve hayvanatdan ziyafetler kurulmaktadır.
Bu nebatat ve hayvanat taifelerinin insan miğdesinde parçalanmaları yok oldular manasına gelmez, çünkü miğdemize giren her bir yiyecek bizden bir parça oluyor. Kan oluyor, hücre oluyor, göz oluyor, kulak oluyor. Yani vücud-u insanın hayatını devam ettirilmesinde büyük rol oynamakta.
Hayvan ve nebatatın adi bir makamdan insandan bir parça olup ali bir makama çıkmaları, hiçbir cihetle yokluk kavramıyla bağdaşmaz.
Hem mesela, tohum ve çekirdeklerin toprak altında parçalanıp çürümesi, filizin meydana gelmesinde bir başlangıç olduğundan, bu hadisedede yokluk rüzgarlarını estiremeyiz.
Aynen bunun gibi de, bu kadar sıradan ve edna mahlukları ölümlerinden sonra böyle vücud giydiren cenab-ı hak, elbette ve elbette toprak altına giren, kainatın halifesi olan insanıda baki bir sünbül ile ölümlerini onlar hakkında ahiret alemine bir başlangıç yapacaktır ve yapmıştır.
Çünkü mevtide hayatıda en güzel bir surette halkeden Allah’dır (cc).
Son düzenleme: