Hayırlı bir gün diliyorum Dostlarım
Bugün 15 Eylül 2003
Yavrucaklarımızın eğitim-öğretimine başlamasının ilk günü. Öğrencilerimize ve Öğretmenlerimize hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.
Aşağıda, Abdurrahman Dilipak'ın, içeriğine katıldığım, kızının öğretmenine yazdığı nefis mektubu sizlerle paylaşmak istiyorum.
***********************************
Öğretmenim!
Bugün 15 Eylül 2003
Yavrucaklarımızın eğitim-öğretimine başlamasının ilk günü. Öğrencilerimize ve Öğretmenlerimize hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.
Aşağıda, Abdurrahman Dilipak'ın, içeriğine katıldığım, kızının öğretmenine yazdığı nefis mektubu sizlerle paylaşmak istiyorum.
***********************************
Öğretmenim!
Bu mektup kızımın öğretmenine yazılmıştır...
Benim kızımı özgür yetiştirin öğretmenim. Ona itaat kadar isyanı da öğretin. Zulme boyun eğmesin o. Korkmasın karanlıklardan. Allah’tan korksun zalimlerden daha çok ve Allah’ın yardımını ümid etsin, başkalarının yardımından çok...
Sevgisi; nefretini aşsın kızımın.. Merhameti gazabını aşsın.. Benim kızımın annesinin adı “Asiye”. O isyankar bir kadın, zulme karşı.. Zalimlere isyan etmeden, Allah’a itaat edilir mi öğretmenim? Kula kul olan; Allah’a kul olabilir mi? Öğretmenim, gözüne “at gözlüğü” takmayın benim kızımın.. O özgürce görsün parçası olduğu dünyayı.. Ve gideceği yere kendi karar versin.. Lütfen ona sadece öğretin..
Eğitmeyin, eğip bükmeyin onu.. Okuduğu okul, insan üreten fabrikalara, at eğitilen haralara dönmesin.. Sadece, ama sadece öğretin..
Onu “Biyonik bir robot”a dönüştürmeyin.. Sonra sistematik bir geri zekalı olup çıkıyorlar.
Öğretin ona; okumayı öğretin.. Fikrin suç, fikir adamlarının suçlu, kitabın suç aleti olmaması gerektiğini söyleyin ona.. Onun babası bir gazeteci, bir yazar.. Onun babası sanık. Ona, babasının kötü biri olmadığını söyleyin lütfen.. Babasının adı anıldığında başı dik dursun ve gözlerinin içi parıldasın, gülsün.. Her hapse girenin kötü olmadığını söyleyin ona.. Zalim yönetimler, gün geldi
Peygamberleri de sanık sandalyesine oturtup yargıladılar.. Sokrat da sanıktı! Bazan yasalar insanlardan daha kötüdür. Kökü mazide olan ati olsun o.. Geçmişin bilgi birikimi ve geleceğin umudu ile bugününü yeniden varetmenin sorumluluğunu kuşansın. Bizim yaşamak ve katlanmak zorunda olduğumuz güçlükler, onlar için bir tecrübe ve baht kaynağı olsun.. Temiz olsun, güzelliğe önem versin.. Söyleneni anlasın, düşündüğünü korkmadan ve anlaşılır bir biçimde söyleyebilsin.. Ona kalemle yazı yazmayı, resim yapmayı öğretin.. En güzel şiiri o yazsın.. Şarkılar söylesin, sevgiden umuttan yana.. Doğaya karşı sorumluluk duysun.. Kimseye zarar vermesin.. Başkalarına yapılan haksızlığı, kendine yapılmış gibi görsün. Haksızlıklar karşısında susmasın.. Özgür bir birey olsun ama; insanlık bahçesinde sevgiyle elele tutuşsun kardeşleriyle. Ona empatiyi, sempatiyi, sinerjiyi öğretin.. 300 kelimeyle konuşmasın benim kızım..
Herkes inandığı gibi yaşasın ve düşündüğünü özgürce ifade edebilsin.. Başkalarının düşüncelerine ve kanaatlerine saygı göstermeyi öğrensin.. Birine olan kızgınlığı, onu, onlara karşı adaletsizliğe sevketmesin.. Pişmanlık duyacağı şeyler yapmasın.. Beni aşsın benim kızım.. Cennette de birlikte olalım.. Sakın onu inançlarının aksine davranmaya zorlamayın. O inandığı gibi yaşayacak! Kendi inancına sadakat göstermeyen; kime, neye, nasıl sadakat gösterebilir ki? Benim kızım “insan gibi insan” olsun öğretmenim. Onun elbisesinin temizliği ve güzelliği, karnının tokluğu benim için çok önemli. Yemem yedirir, giymem giydiririm. Ama onun kafasının doygunluğu, benim için; karnının doymasından önce gelir.. Onun kalbinin temizliği, elbisesinin temizliğinden öncedir.
Elinden kitap düşmesin benim kızımın. Dil bilsin, teknolojiyi kullansın, ama hepsinden önce, hepsinden önemli ahlaklı olsun. Kendi kendine kararlar alıp, kurallar koyabilsin kendisi için. İlkeli olsun..
Oynasın, gülsün, eğlensin, ama başkalarının acılarını ve kendisinin çok sahip olmayı istediği şeylerin daha basitlerine başkalarının hiç sahip olamadıklarını da bilsin.. O biraz aykırı, biraz kuraldışı olabilsin. “Tek tip” değil, kendi kendisi ile barışık “farklı” olsun benim kızım.. Aklı vicdanı ile barışık olsun.. “Ötekiler”le barışık olsun, doğa ile barışık olsun..
Gazete, dergi, kitap okusun, haberleri izlesin.. Dünyada olup bitenlere bigane kalmasın benim kızım. İnsan olan insan, dünyada olup biten şeylere hiç sırtını dönebilir mi? Biz Hakk’ın gören gözü, işiten kulağı, tutan eli, haykıran sesi değil miyiz öğretmenim...
Yanlış yaparsa, ya da birini üzerse özür dilemesini, zarar verirse karşılığını ödemeyi onur meselesi yapsın.. Öğretmenim! Ona söyleyin, hayat sadece okulda öğrenilmez.
Hayatı gözlemlesin. Sanatla, edebiyatla, felsefeyle ilgilensin, ders diye değil, sağlıklı yaşamak için spor yapsın.. Dengeli beslensin, paylaşmayı öğrensin, yardımsever biri olsun o.. “Çok küçük daha” demeyin, o bunları yapabilir..
Öğretmenim! O benim kızım. Ona iyi bakın. Gözündeki pırıltı hiç sönmesin. Sakın vurmayın ona. Ona kötü söz söylemeyin. Onu yalan söylemeye mecbur bırakmayın. Çünkü o bugüne kadar hiç kötü söz söylemedi.. Ona iyi bakın, onu sevin.. Öğretmenim! O benim geleceğim.
Biliyorum çok şey istiyorum.. Herkesin insanca, barış içinde, özgürce yaşayacağı bir dünya kurulmadan, bugünkü yoksulluk ve hukuksuzluk içinde, bugünkü bürokrasi ve mevzuat yığını arkasında bu istediklerim ne kadar gerçek olur onu bilmiyorum. Ama ben sizden bunu istiyorum.
Selâm ve dua ile..
saygılarımla
murat
Benim kızımı özgür yetiştirin öğretmenim. Ona itaat kadar isyanı da öğretin. Zulme boyun eğmesin o. Korkmasın karanlıklardan. Allah’tan korksun zalimlerden daha çok ve Allah’ın yardımını ümid etsin, başkalarının yardımından çok...
Sevgisi; nefretini aşsın kızımın.. Merhameti gazabını aşsın.. Benim kızımın annesinin adı “Asiye”. O isyankar bir kadın, zulme karşı.. Zalimlere isyan etmeden, Allah’a itaat edilir mi öğretmenim? Kula kul olan; Allah’a kul olabilir mi? Öğretmenim, gözüne “at gözlüğü” takmayın benim kızımın.. O özgürce görsün parçası olduğu dünyayı.. Ve gideceği yere kendi karar versin.. Lütfen ona sadece öğretin..
Eğitmeyin, eğip bükmeyin onu.. Okuduğu okul, insan üreten fabrikalara, at eğitilen haralara dönmesin.. Sadece, ama sadece öğretin..
Onu “Biyonik bir robot”a dönüştürmeyin.. Sonra sistematik bir geri zekalı olup çıkıyorlar.
Öğretin ona; okumayı öğretin.. Fikrin suç, fikir adamlarının suçlu, kitabın suç aleti olmaması gerektiğini söyleyin ona.. Onun babası bir gazeteci, bir yazar.. Onun babası sanık. Ona, babasının kötü biri olmadığını söyleyin lütfen.. Babasının adı anıldığında başı dik dursun ve gözlerinin içi parıldasın, gülsün.. Her hapse girenin kötü olmadığını söyleyin ona.. Zalim yönetimler, gün geldi
Peygamberleri de sanık sandalyesine oturtup yargıladılar.. Sokrat da sanıktı! Bazan yasalar insanlardan daha kötüdür. Kökü mazide olan ati olsun o.. Geçmişin bilgi birikimi ve geleceğin umudu ile bugününü yeniden varetmenin sorumluluğunu kuşansın. Bizim yaşamak ve katlanmak zorunda olduğumuz güçlükler, onlar için bir tecrübe ve baht kaynağı olsun.. Temiz olsun, güzelliğe önem versin.. Söyleneni anlasın, düşündüğünü korkmadan ve anlaşılır bir biçimde söyleyebilsin.. Ona kalemle yazı yazmayı, resim yapmayı öğretin.. En güzel şiiri o yazsın.. Şarkılar söylesin, sevgiden umuttan yana.. Doğaya karşı sorumluluk duysun.. Kimseye zarar vermesin.. Başkalarına yapılan haksızlığı, kendine yapılmış gibi görsün. Haksızlıklar karşısında susmasın.. Özgür bir birey olsun ama; insanlık bahçesinde sevgiyle elele tutuşsun kardeşleriyle. Ona empatiyi, sempatiyi, sinerjiyi öğretin.. 300 kelimeyle konuşmasın benim kızım..
Herkes inandığı gibi yaşasın ve düşündüğünü özgürce ifade edebilsin.. Başkalarının düşüncelerine ve kanaatlerine saygı göstermeyi öğrensin.. Birine olan kızgınlığı, onu, onlara karşı adaletsizliğe sevketmesin.. Pişmanlık duyacağı şeyler yapmasın.. Beni aşsın benim kızım.. Cennette de birlikte olalım.. Sakın onu inançlarının aksine davranmaya zorlamayın. O inandığı gibi yaşayacak! Kendi inancına sadakat göstermeyen; kime, neye, nasıl sadakat gösterebilir ki? Benim kızım “insan gibi insan” olsun öğretmenim. Onun elbisesinin temizliği ve güzelliği, karnının tokluğu benim için çok önemli. Yemem yedirir, giymem giydiririm. Ama onun kafasının doygunluğu, benim için; karnının doymasından önce gelir.. Onun kalbinin temizliği, elbisesinin temizliğinden öncedir.
Elinden kitap düşmesin benim kızımın. Dil bilsin, teknolojiyi kullansın, ama hepsinden önce, hepsinden önemli ahlaklı olsun. Kendi kendine kararlar alıp, kurallar koyabilsin kendisi için. İlkeli olsun..
Oynasın, gülsün, eğlensin, ama başkalarının acılarını ve kendisinin çok sahip olmayı istediği şeylerin daha basitlerine başkalarının hiç sahip olamadıklarını da bilsin.. O biraz aykırı, biraz kuraldışı olabilsin. “Tek tip” değil, kendi kendisi ile barışık “farklı” olsun benim kızım.. Aklı vicdanı ile barışık olsun.. “Ötekiler”le barışık olsun, doğa ile barışık olsun..
Gazete, dergi, kitap okusun, haberleri izlesin.. Dünyada olup bitenlere bigane kalmasın benim kızım. İnsan olan insan, dünyada olup biten şeylere hiç sırtını dönebilir mi? Biz Hakk’ın gören gözü, işiten kulağı, tutan eli, haykıran sesi değil miyiz öğretmenim...
Yanlış yaparsa, ya da birini üzerse özür dilemesini, zarar verirse karşılığını ödemeyi onur meselesi yapsın.. Öğretmenim! Ona söyleyin, hayat sadece okulda öğrenilmez.
Hayatı gözlemlesin. Sanatla, edebiyatla, felsefeyle ilgilensin, ders diye değil, sağlıklı yaşamak için spor yapsın.. Dengeli beslensin, paylaşmayı öğrensin, yardımsever biri olsun o.. “Çok küçük daha” demeyin, o bunları yapabilir..
Öğretmenim! O benim kızım. Ona iyi bakın. Gözündeki pırıltı hiç sönmesin. Sakın vurmayın ona. Ona kötü söz söylemeyin. Onu yalan söylemeye mecbur bırakmayın. Çünkü o bugüne kadar hiç kötü söz söylemedi.. Ona iyi bakın, onu sevin.. Öğretmenim! O benim geleceğim.
Biliyorum çok şey istiyorum.. Herkesin insanca, barış içinde, özgürce yaşayacağı bir dünya kurulmadan, bugünkü yoksulluk ve hukuksuzluk içinde, bugünkü bürokrasi ve mevzuat yığını arkasında bu istediklerim ne kadar gerçek olur onu bilmiyorum. Ama ben sizden bunu istiyorum.
Selâm ve dua ile..
saygılarımla
murat