alptraum
New member
- Katılım
- 1 Ocak 2005
- Mesajlar
- 2,908
- Tepkime puanı
- 166
- Puanları
- 0
- Yaş
- 39
- Konum
- Aþk`dan
- Web sitesi
- www.muhakeme.net
Beden ruhla hayata kavuştuğu gibi, ameller de niyet ile canlanır ve hayatlanırlar. Niyetin ruhu ise ihlastır, yani ibadetin sadece Allah rızası için yapılması, bir başka gaye gözetilmemesidir.
“Niyet, bir ruhtur. O ruhun ruhu da ihlastır.” (Mesnevi-i Nuriye)
İnsan, işlediği cüzi bir ameli niyet ile küllileştirebilir. Mesela, namazda, “Ancak sana ibadet eder ve yalnız senden yardım dileriz.” demekle niyetimizi küllileştirmiş oluyoruz.
“Niyette öyle bir hâsiyet vardır ki; seyyiatı hasenata ve hasenatı seyyiata tahvil eder.” (Mesnevi-i Nuriye)
Zatında kötü olduğu halde niyet ile iyiler sırasına geçen işler için, genellikle, şu misâl verilir:
İki insanın arasını bulma niyetiyle yalan söylenebilir. Yalan zatında çirkindir, seyyiedir. Ama niyet hayırlı olunca o da hasene olur.
Yalanın yaygın olarak ve pervasızca söylendiği günümüz dünyasında, Bediüzzaman; “maslahat dahi yalan söylemeğe illet olamaz. Çünki muayyen bir haddi yok, sû’-i istimale müsaid bir bataklıktır” hükmünü esas alarak bu konuya başka misâllerle yaklaşmaya çalışalım.
Meselâ, adam öldürmek zatında kötü bir iştir, bir seyyiedir. Hak yolunda ve haklı olarak yapılan katl, hasene olur ve cihat ismini alır. Mülk edinmek ve ganimetten hisse almak için yapılan savaşlara cihat denilmez. Çünkü burada niyet, i’la-yı kelimetullah değil, dünya menfaatidir.
Sahasında ehil ve yetkili bir insan, İslâm aleyhindeki neşriyatı takip edebilir. Menfi yazıları okumanın güzel olmadığı açıktır. Ama niyet, bu yanlış fikirlere cevap vermek olunca bu seyyie de haseneye döner.
Hasenenin seyyieye dönüşmesine gelince, Bediüzzaman, buna “gösteriş için yapılan ibadeti” misâl verir. İbadet hasenedir, riya ise seyyiedir. İbadet gösteriş için yapılınca hasene seyyieye döner.
“Niyet, bir ruhtur. O ruhun ruhu da ihlastır.” (Mesnevi-i Nuriye)
İnsan, işlediği cüzi bir ameli niyet ile küllileştirebilir. Mesela, namazda, “Ancak sana ibadet eder ve yalnız senden yardım dileriz.” demekle niyetimizi küllileştirmiş oluyoruz.
“Niyette öyle bir hâsiyet vardır ki; seyyiatı hasenata ve hasenatı seyyiata tahvil eder.” (Mesnevi-i Nuriye)
Zatında kötü olduğu halde niyet ile iyiler sırasına geçen işler için, genellikle, şu misâl verilir:
İki insanın arasını bulma niyetiyle yalan söylenebilir. Yalan zatında çirkindir, seyyiedir. Ama niyet hayırlı olunca o da hasene olur.
Yalanın yaygın olarak ve pervasızca söylendiği günümüz dünyasında, Bediüzzaman; “maslahat dahi yalan söylemeğe illet olamaz. Çünki muayyen bir haddi yok, sû’-i istimale müsaid bir bataklıktır” hükmünü esas alarak bu konuya başka misâllerle yaklaşmaya çalışalım.
Meselâ, adam öldürmek zatında kötü bir iştir, bir seyyiedir. Hak yolunda ve haklı olarak yapılan katl, hasene olur ve cihat ismini alır. Mülk edinmek ve ganimetten hisse almak için yapılan savaşlara cihat denilmez. Çünkü burada niyet, i’la-yı kelimetullah değil, dünya menfaatidir.
Sahasında ehil ve yetkili bir insan, İslâm aleyhindeki neşriyatı takip edebilir. Menfi yazıları okumanın güzel olmadığı açıktır. Ama niyet, bu yanlış fikirlere cevap vermek olunca bu seyyie de haseneye döner.
Hasenenin seyyieye dönüşmesine gelince, Bediüzzaman, buna “gösteriş için yapılan ibadeti” misâl verir. İbadet hasenedir, riya ise seyyiedir. İbadet gösteriş için yapılınca hasene seyyieye döner.