Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Niçin Mürşid-i Kamil'e ihtiyaç vardır...

fetih

New member
Katılım
16 Şub 2007
Mesajlar
1,994
Tepkime puanı
355
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Uzay Ýstasyonundan Alooooo Kimse Yokmuuuuu :)
Kulun yüksek makamlara erismesi, ancak su iki seyden birisi ile mümkün olur: Ya Ilahi bir cezbe, ya da Sadiklardan olan seyhlerden birinin elinde sülûk etmekledir. Hususi bir cezbe herkes için söz konusu olmayabilir. Fakat digeri için bir engel yoktur. Bir Mürsid-i Kamil'in elini tutup hizmetine girildigi, emirleri tutulup canla, basla çalisilmaya baslandigi zaman, salik, sanki annesinden yeni dogmus gibi olur. Artik Mürsidi onun manevi babasi ve terbiyecisidir. Allah'a giden yolda yegâne vasitadir.

Tasavvuf yolunun büyükleri, Allah'a giden yolda kendisine yol gösterecek, rehberlik edecek seyhin, Allah'in kapilarindan bir kapi olduguna isaret etmislerdir. Bu yola giren bir kimsenin, seyhini böyle görmesi, müridligin ilk basamagidir demislerdir. (Adab) Imam-i Sa'rani'den yapilan bir açiklamaya göre; �Ehl-i tarik, insani Allah'in huzuruna kalb huzuru ile çikmaktan men eden kötü sifatlardan temizlenmeye irsad edecek bir mürsid-i kâmile intisab etmenin mutlaka zaruri oldugunda icma ve ittifak etmislerdir� diye bildirilmistir. (Adab)

Mürsidi Kamile bir Peygamber gibi vahiy gelmiyor. Ve bir Peygamber gibi vahiy teminati altinda da degildir. Bundan kasit, bir Peygamber gibi mucize ortaya koymak mecburiyetinde görülemezler. Bununla beraber onlar Allah'in ordularindan bir ordudur. Allah'in ordulari ise, O'nun bilgisi dâhilindedir. Nitekim:

�Rabbinin ordularini kendisinden baskasi bilmez. Ve o insan için ancak bir ögütten ibarettir .� (Müddesir /31) buyurulur.

Bazi bilginlerin açiklamasina göre �Rabbin Ordulari'ndan maksat bunlar Allah'in Velilerini olusturan topluluktur. Asirlardir onlarin Islam toplumundaki serefli yerini ve faziletlerini, gerçek ilim adamlarindan kimse inkâr etmemistir. Rabbimiz (cc) buyurur ki:

� Dikkat ediniz! Allah'in velileri için hiçbir korku yoktur. Onlar mahzun da olmazlar � (Yunus /62)

Öyleyse, kendini bos seylerle oyalama. Bu yolun yol kesicilerine takilarak, gerçek saâdetten mahrum olma. Bilgisi kendisine fayda saglamayan, Islam'in edeb kültüründen mahrum ve nasipsiz kimselerin telkinleri seni oyalamasin. Faziletine inandigin bir mürsidin himmetine erismek için acele etmelisin.

Peygamberler ile (Allah cümlesine salât etsin) Evliyaullah'in meslekleri aynidir. Aralarindaki tek fark, Peygamberlerin ihtisas sahibi olmalari, delil ve hüccet getirmede mucizeye kadir olmalari ile Evliyaullah'in onlara bagli bulunmalaridir. Nasil ki peygamberlerin yolunu kesen yol kesiciler varsa, Allah dostlarinin kapisina giden yolu kesenler de eksik olmayacaktir. Mevlana Halid el-Bagdadi (ks) der ki:

�Kalb ehli tarafindan gözetilmek isterseniz, inkâr ehlinin sözlerine kulak asmayiniz. Allah (cc)'un bir kulundan yüz çevirdiginin alametlerinden biri de, O kulun velilerin haysiyet ve sereflerine dil uzatmasidir. Bu söz büyüklerin kelamidir. Kim velilerin aleyhinde konusulan sözlere kulak verirse, o da onlardan sayilir.�

Yeryüzü kiyamete kadar Allah'in evliyasi ile sereflenecektir. Evliya Velinin çoguludur. Veli ise, araya isyan karismamak üzere taati devam eden kimsedir. Bir baska manada ise Veli, kendisine Allah'in ihsani araliksiz olarak devam eden kimsedir. Bir kimsenin hakikatte Veli olabilmesi için, bu iki vasfin gerçeklesmesi lazimdir. Peygamber nasil masum ise, Velinin de Allah tarafindan korunmus olmasi lazimdir. (Reddü'l-Muhtar )

Mürsid-i kâmil olan zâtlar hakkinda söylenmesi gereken söz; onlarin vasiflarinin Allah Teâlâ'nin korumasi altinda oldugunu kabul etmektir.

Mürsid-i Kamiller Allah'in yeryüzündeki eminidirler. Onlarla beraberlikte çok hayir ve bereket vardir.

�Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve sadiklarla beraber olun� (Tövbe/119)

Mürsid-i Kamiller kalp mütehassisidirlar. Kötülügü emreden nefsin hile ve desiselerine karsi gelistirdikleri metodla, kalpleri tamir etmede Allah onlara kabiliyet vermistir. Sen, dinin emrettigi farzlari, vacibleri ve diger hususlari, bir fikih âliminden alip ögrenebilirsin. Mesela Islam akaidini bir kelam âliminden ya da Ilm-i Kelama ait bir eserden ögrenebilirsin. Ama kalbinde olusan firtinalari, Kamil bir Mürsidin verecegi bir reçeteyle durdurabilirsin. Alimlerin ihtisas alanlari degisik degisiktir. Nasil ki kalp doktoru, ameliyat doktorunun sahasina karismazsa, bilginler de, kendi ihtisas alanlarini asan hususlara girmezler. Girmemelidirler. Çünkü bu Fizik ilmi degildir. Din ilmidir. Bu bakimdan, asrin getirdigi birtakim tereddütler, kalplerde olumsuz etkiler meydana getirmektedir. Bu tereddütleri gidermek için, mutlaka bir mürside ihtiyaç vardir. Efendim böyle bir zamanda bunlara ne gerek var! Denilemez. Gerçek saâdete, ilim ve amel bütünlügü ile ulasilir. Bu bütünlük, kalpte gelismedikçe, bedene tesiri olmaz. Öyleyse, vasiflarini belirttigimiz Mürsid-i Kamillere giderek, bu ihtiyaç giderilmelidir.

Asrimizin mana sultani yolumuzun isigi Üstadimiz Abdullah Baba (ks) Aziz Hz.leri Mürsidi Kâmile olan ihtiyacin önem ve ehemmiyeti hakkinda söyle buyurdular.

Bazi âlimler, ulemalar Kuran'a ve sünnete bagli oldugu müddetçe ehli tasavvuf gibi yasayanlarda da Cenabi-i Zül celal Hazretlerinin evliyasi olur, diyorlar evet dogrudur. Fakat bu nadirattandir. Tarikata girenler ile girmeyenlerin arasindaki fark dagdaki olan meyveyle bahçedeki olan meyvenin arasindaki fark gibidir, çünkü bahçede yetisen meyvenin bir bahçivani olur. Topragini havalandirir, temizler gübresini atar suyunu verir, asisini yapar. Çiçeklendigi zaman onun flitini verir, haserelerden korur. Mümbit bir sey olur.

Ama diger taraf da kendi basina zikreden, ne nefsi levvamede oldugunu bilir ne mülhimede oldugunu bilir. Oda meyvedir ama bu meyve kendiliginden olur, sahibi olan meyve gibi olmaz. Doktoru olan hastayla doktoru olmayan hasta gibidir. Doktoru olan hasta ilaçlarla ameliyatla tedavi olur. Doktoru olmayan da sabir Allah sabir Allah der. O hastaligi çeker. Yinede Allah'a dost olur ama çeke çeke gider.

Mürsidi Kamile bagli olan ise sihhatli gider. Baska bir misal verecek olursak; nasil devletin askeriyesi varsa nasil orduda bir çavusun, onbasinin, basina bir sikinti gelse bir tehlike olsa o ordunun generali hemen emir verir ve birden o sikinti çözülür. Sivilde ise kahvede birini öldürseler onun katilini bile bulamiyorlar. Niye, sahiplenen yok Degil mi. Iste Tarikata giren insanda manevi askerdir. Manevi askerinde bir arayani olur. Maneviyat, evliyaullah da onlari arar, onlari kollar ve gelecek hadiseleri onlara bildirir ve uyarir aradaki fark budur.

Yunus Emre Hz.leri �Seyhi Olmayanin Seyhi Seytandir� buyuruyor.

Bu sözün manasi sudur. Müslüman eline bir mecmua aliyor, kalbin açilmasi için bin defa Ya Fettah çekeceksin ve yahut isinin olmasi için su kadar esma çekeceksin diye okuyor. Bu arada ruhi sultani genisliyor ama bu seferde nefis ve seytan daraliyor. Daraldigi içinde Allah'in varligina birligine sek süphe yaptirmaya basliyor. Akli fikrine, fikride kalbine diyor ve konusmaya basliyor. Seytan ve cin bu insana musallat oluyor. Onun için insana bir rehber gerekiyor. Bizlere Fikih ilmi ile isik tutan mezhep sahibi büyük imamlarimiz dahi bu manevi ihtiyacin gerekliligini anlamislar.

Imam-i Azam Ebu Hanife Hazretleri, Bu mübarek, Cafer-i Sadik Hz.lerine intisap etmis ve su sözleri söylemistir:

Ömrümün son iki senesinde, Cafer-i Sadik Hazretlerine intisap etmeseydim, hüsrandaydim, buyurmustur. Buradaki, hüsran olmak manasi, yanlis anlasilmasin, ahiretini kaybetmis anlaminda degildir. Ancak buna su sekilde bir örnek verebiliriz.

Nasil ki, askeriyede, bir astegmen, albayliga kadar yükselebiliyor, ondan sonra general olabilmesi için kurmaylik sinavina girmesi gerekir. Yoksa general olamaz, albayliktan emekli olur. Ayni bunun gibi, maneviyatta da, erinden generallige kadar gidilir. Iste manevi general olabilmek için, Allah'a vuslat bulmak için, illaki bir gönül dostu, bir mürebbi sarttir. Iste, Imam-i Azam Hazretleri de, bir gönül dostu olan, Cafer-i Sadik Hazretlerine intisap edip, tabi olmus. Kendisine manevi haller, kesif ve kerametler verilmis, o nese ve muhabbet ile Hakk'a âsik olmustur. O'na, dost, Muhammed-il Mustafa ya yar olmustur. Kendisi bu güzellik ve hakikati, ancak Cafer-i Sadik Hazretlerine intisap ettikten sonra, ona tabi olduktan sonra, yakalamis ve onun için bu ask ve vecd halinden uzak geçen ömrünü, hüsrana ugramis olarak nitelendirmistir.

Ayni sekilde, yine, mezhep sahibi olan, Imam-i Safi Hazretleri ve Imam-i Ahmet bin Hanbel-i Hazretleri de, Ümmi bir zât olan, Seyban-i Rai (ks) Hazretlerine müntesip olmuslardir.

Yine büyük Âlim ve Müfessir olan Imam Sarani Hz.leri de Ümmi bir zât olan Ali Havas (ks) Hz.lerine intisap etmistir. Hem Mezhep imamlarimiz da, hem de diger büyük ilim sahibi imamlarimizda da tarikat'a suluk edenler çoktur. Çünkü Tarikat Seriat'tan ayri bir sey degildir. Beraberlerdir.

Hakikate ve marifetullah'a ulasabilmek için ancak gerçek bir Mürsidi Kâmilin terbiyesinden geçmek gerektir.
 

umit2006

New member
Katılım
18 Ağu 2006
Mesajlar
82
Tepkime puanı
0
Puanları
0
tasavvufçuların islami anlayışımıza getirdiği zararlar ortada!
Burada yazılanların ayetler ışığında islamla ilgisi olmadığı ortada!
Ama her ne hikmetse mürşide tapanlar inatla islamla bağdaştığını söylüyorlar!Onlara inanmayın ki ebedi hayatınızı ateşe atmayın!Açın Kur'anı,meali,tefsirleri okuyun,öğrenin gerçekleri ve hayatınıza tatbik edin!O zaman göreceksiniz ki bu anlatılanlar bambaşka bir din!Hemde insanı direkt olarak şirke götüren bir din!
Kendinizi,şeyhinizi,mürşidinizi vb nizi haklı çıkarmak için ayetleri eğip,büküyorsunuz ki bunların sonu cehennemdir!Ben sizi uyarayım!
 

aklý selim

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
3 Kas 2006
Mesajlar
120
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Kulun yüksek makamlara erismesi, ancak su iki seyden birisi ile mümkün olur: Ya Ilahi bir cezbe, ya da Sadiklardan olan seyhlerden birinin elinde sülûk etmekledir. Hususi bir cezbe herkes için söz konusu olmayabilir. Fakat digeri için bir engel yoktur. Bir Mürsid-i Kamil'in elini tutup hizmetine girildigi, emirleri tutulup canla, basla çalisilmaya baslandigi zaman, salik, sanki annesinden yeni dogmus gibi olur. Artik Mürsidi onun manevi babasi ve terbiyecisidir. Allah'a giden yolda yegâne vasitadir.
Bir insanı Allah katında değerli kılan takvası değilmidir?
Allah'ın rızasına kavuşturan yegane yol vahye tabi olmak değilmi?


Tasavvuf yolunun büyükleri, Allah'a giden yolda kendisine yol gösterecek, rehberlik edecek seyhin, Allah'in kapilarindan bir kapi olduguna isaret etmislerdir. Bu yola giren bir kimsenin, seyhini böyle görmesi, müridligin ilk basamagidir demislerdir. (Adab) Imam-i Sa'rani'den yapilan bir açiklamaya göre; �Ehl-i tarik, insani Allah'in huzuruna kalb huzuru ile çikmaktan men eden kötü sifatlardan temizlenmeye irsad edecek bir mürsid-i kâmile intisab etmenin mutlaka zaruri oldugunda icma ve ittifak etmislerdir� diye bildirilmistir. (Adab)
Bunun zaruri olması Kur'anda zikredilmesini gerektirmezmi?

Mürsidi Kamile bir Peygamber gibi vahiy gelmiyor. Ve bir Peygamber gibi vahiy teminati altinda da degildir. Bundan kasit, bir Peygamber gibi mucize ortaya koymak mecburiyetinde görülemezler. Bununla beraber onlar Allah'in ordularindan bir ordudur. Allah'in ordulari ise, O'nun bilgisi dâhilindedir. Nitekim:

�Rabbinin ordularini kendisinden baskasi bilmez. Ve o insan için ancak bir ögütten ibarettir .� (Müddesir /31) buyurulur.

Bazi bilginlerin açiklamasina göre �Rabbin Ordulari'ndan maksat bunlar Allah'in Velilerini olusturan topluluktur. Asirlardir onlarin Islam toplumundaki serefli yerini ve faziletlerini, gerçek ilim adamlarindan kimse inkâr etmemistir. Rabbimiz (cc) buyurur ki:
Rabbimin ordularının sizin kastettiğiniz anlamda veli olduğunun delili nedir?

� Dikkat ediniz! Allah'in velileri için hiçbir korku yoktur. Onlar mahzun da olmazlar � (Yunus /62)

Öyleyse, kendini bos seylerle oyalama. Bu yolun yol kesicilerine takilarak, gerçek saâdetten mahrum olma. Bilgisi kendisine fayda saglamayan, Islam'in edeb kültüründen mahrum ve nasipsiz kimselerin telkinleri seni oyalamasin. Faziletine inandigin bir mürsidin himmetine erismek için acele etmelisin.
????????

Peygamberler ile (Allah cümlesine salât etsin) Evliyaullah'in meslekleri aynidir. Aralarindaki tek fark, Peygamberlerin ihtisas sahibi olmalari, delil ve hüccet getirmede mucizeye kadir olmalari ile Evliyaullah'in onlara bagli bulunmalaridir.
Peygamberler mucizeye kadir değildir!Mucizeyi Allah gerektiği zaman gösterir!Kulunun peygamberliğini desteklemek için!

Nasil ki peygamberlerin yolunu kesen yol kesiciler varsa, Allah dostlarinin kapisina giden yolu kesenler de eksik olmayacaktir. Mevlana Halid el-Bagdadi (ks) der ki:

�Kalb ehli tarafindan gözetilmek isterseniz, inkâr ehlinin sözlerine kulak asmayiniz.
Benim bildiğim bizi gözeten tek bir zat var!O da Allah,alemlerin Rabbı.
Allah (cc)'un bir kulundan yüz çevirdiginin alametlerinden biri de, O kulun velilerin haysiyet ve sereflerine dil uzatmasidir. Bu söz büyüklerin kelamidir. Kim velilerin aleyhinde konusulan sözlere kulak verirse, o da onlardan sayilir.�
Allah'a vahyinde belirtildiği gibi iman eden herkes Allah'ın ve birbirinin velisi değilmidir?
Yeryüzü kiyamete kadar Allah'in evliyasi ile sereflenecektir. Evliya Velinin çoguludur. Veli ise, araya isyan karismamak üzere taati devam eden kimsedir. Bir baska manada ise Veli, kendisine Allah'in ihsani araliksiz olarak devam eden kimsedir. Bir kimsenin hakikatte Veli olabilmesi için, bu iki vasfin gerçeklesmesi lazimdir. Peygamber nasil masum ise, Velinin de Allah tarafindan korunmus olmasi lazimdir. (Reddü'l-Muhtar )
Burdaki veli Kur'anda anlatılan veliden çook farklı!
Mürsid-i kâmil olan zâtlar hakkinda söylenmesi gereken söz; onlarin vasiflarinin Allah Teâlâ'nin korumasi altinda oldugunu kabul etmektir.
Alın kerameti kendinden menkul bir iş daha!Mürşidin yaptığı her şeyi meşru kılmak amaçlı!
Mürsid-i Kamiller Allah'in yeryüzündeki eminidirler. Onlarla beraberlikte çok hayir ve bereket vardir.

�Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve sadiklarla beraber olun� (Tövbe/119)
Bir mü'minin kendisi gibi mü'minlerle birlikte olmasından daha doğal ne var!
Mürsid-i Kamiller kalp mütehassisidirlar. Kötülügü emreden nefsin hile ve desiselerine karsi gelistirdikleri metodla, kalpleri tamir etmede Allah onlara kabiliyet vermistir. Sen, dinin emrettigi farzlari, vacibleri ve diger hususlari, bir fikih âliminden alip ögrenebilirsin. Mesela Islam akaidini bir kelam âliminden ya da Ilm-i Kelama ait bir eserden ögrenebilirsin. Ama kalbinde olusan firtinalari, Kamil bir Mürsidin verecegi bir reçeteyle durdurabilirsin.
Allah Rasulü bile kalplerden geçenleri bilmezken!
Alimlerin ihtisas alanlari degisik degisiktir. Nasil ki kalp doktoru, ameliyat doktorunun sahasina karismazsa, bilginler de, kendi ihtisas alanlarini asan hususlara girmezler. Girmemelidirler. Çünkü bu Fizik ilmi degildir. Din ilmidir. Bu bakimdan, asrin getirdigi birtakim tereddütler, kalplerde olumsuz etkiler meydana getirmektedir. Bu tereddütleri gidermek için, mutlaka bir mürside ihtiyaç vardir.
Vahiyden başka bir mürşid varmı?

Efendim böyle bir zamanda bunlara ne gerek var! Denilemez. Gerçek saâdete, ilim ve amel bütünlügü ile ulasilir. Bu bütünlük, kalpte gelismedikçe, bedene tesiri olmaz. Öyleyse, vasiflarini belirttigimiz Mürsid-i Kamillere giderek, bu ihtiyaç giderilmelidir.

Asrimizin mana sultani yolumuzun isigi Üstadimiz Abdullah Baba (ks) Aziz Hz.leri Mürsidi Kâmile olan ihtiyacin önem ve ehemmiyeti hakkinda söyle buyurdular.

Bazi âlimler, ulemalar Kuran'a ve sünnete bagli oldugu müddetçe ehli tasavvuf gibi yasayanlarda da Cenabi-i Zül celal Hazretlerinin evliyasi olur, diyorlar evet dogrudur.
Allah iman edenlerin velisidir
İman edenlerde birbirlerinin velisidir.
Bundan başka veli tanımıyorum!

Fakat bu nadirattandir. Tarikata girenler ile girmeyenlerin arasindaki fark dagdaki olan meyveyle bahçedeki olan meyvenin arasindaki fark gibidir, çünkü bahçede yetisen meyvenin bir bahçivani olur. Topragini havalandirir, temizler gübresini atar suyunu verir, asisini yapar. Çiçeklendigi zaman onun flitini verir, haserelerden korur. Mümbit bir sey olur.

Ama diger taraf da kendi basina zikreden, ne nefsi levvamede oldugunu bilir ne mülhimede oldugunu bilir. Oda meyvedir ama bu meyve kendiliginden olur, sahibi olan meyve gibi olmaz. Doktoru olan hastayla doktoru olmayan hasta gibidir. Doktoru olan hasta ilaçlarla ameliyatla tedavi olur. Doktoru olmayan da sabir Allah sabir Allah der. O hastaligi çeker. Yinede Allah'a dost olur ama çeke çeke gider.

Mürsidi Kamile bagli olan ise sihhatli gider. Baska bir misal verecek olursak; nasil devletin askeriyesi varsa nasil orduda bir çavusun, onbasinin, basina bir sikinti gelse bir tehlike olsa o ordunun generali hemen emir verir ve birden o sikinti çözülür. Sivilde ise kahvede birini öldürseler onun katilini bile bulamiyorlar. Niye, sahiplenen yok Degil mi. Iste Tarikata giren insanda manevi askerdir. Manevi askerinde bir arayani olur. Maneviyat, evliyaullah da onlari arar, onlari kollar ve gelecek hadiseleri onlara bildirir ve uyarir aradaki fark budur.

Yunus Emre Hz.leri �Seyhi Olmayanin Seyhi Seytandir� buyuruyor.

Bu sözün manasi sudur. Müslüman eline bir mecmua aliyor, kalbin açilmasi için bin defa Ya Fettah çekeceksin ve yahut isinin olmasi için su kadar esma çekeceksin diye okuyor. Bu arada ruhi sultani genisliyor ama bu seferde nefis ve seytan daraliyor. Daraldigi içinde Allah'in varligina birligine sek süphe yaptirmaya basliyor. Akli fikrine, fikride kalbine diyor ve konusmaya basliyor. Seytan ve cin bu insana musallat oluyor. Onun için insana bir rehber gerekiyor. Bizlere Fikih ilmi ile isik tutan mezhep sahibi büyük imamlarimiz dahi bu manevi ihtiyacin gerekliligini anlamislar.

Imam-i Azam Ebu Hanife Hazretleri, Bu mübarek, Cafer-i Sadik Hz.lerine intisap etmis ve su sözleri söylemistir:

Ömrümün son iki senesinde, Cafer-i Sadik Hazretlerine intisap etmeseydim, hüsrandaydim, buyurmustur. Buradaki, hüsran olmak manasi, yanlis anlasilmasin, ahiretini kaybetmis anlaminda degildir. Ancak buna su sekilde bir örnek verebiliriz.

Nasil ki, askeriyede, bir astegmen, albayliga kadar yükselebiliyor, ondan sonra general olabilmesi için kurmaylik sinavina girmesi gerekir. Yoksa general olamaz, albayliktan emekli olur. Ayni bunun gibi, maneviyatta da, erinden generallige kadar gidilir. Iste manevi general olabilmek için, Allah'a vuslat bulmak için, illaki bir gönül dostu, bir mürebbi sarttir. Iste, Imam-i Azam Hazretleri de, bir gönül dostu olan, Cafer-i Sadik Hazretlerine intisap edip, tabi olmus. Kendisine manevi haller, kesif ve kerametler verilmis, o nese ve muhabbet ile Hakk'a âsik olmustur. O'na, dost, Muhammed-il Mustafa ya yar olmustur. Kendisi bu güzellik ve hakikati, ancak Cafer-i Sadik Hazretlerine intisap ettikten sonra, ona tabi olduktan sonra, yakalamis ve onun için bu ask ve vecd halinden uzak geçen ömrünü, hüsrana ugramis olarak nitelendirmistir.
O manevi hallerden dolayımı zindanda şehid edilmiş!
Ayni sekilde, yine, mezhep sahibi olan, Imam-i Safi Hazretleri ve Imam-i Ahmet bin Hanbel-i Hazretleri de, Ümmi bir zât olan, Seyban-i Rai (ks) Hazretlerine müntesip olmuslardir.

Yine büyük Âlim ve Müfessir olan Imam Sarani Hz.leri de Ümmi bir zât olan Ali Havas (ks) Hz.lerine intisap etmistir. Hem Mezhep imamlarimiz da, hem de diger büyük ilim sahibi imamlarimizda da tarikat'a suluk edenler çoktur. Çünkü Tarikat Seriat'tan ayri bir sey degildir. Beraberlerdir.

Hakikate ve marifetullah'a ulasabilmek için ancak gerçek bir Mürsidi Kâmilin terbiyesinden geçmek gerektir.

Gerçeğe giden tek yol vahiyden geçer!
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxCOLOR]
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
İmtisali cahidu fillah olubtur niyetim,

Dini islamın mücerred gayretidir gayretim.

Fazlı Hak ve hikmeti cündü ricalullah ile,

Ehl-i küfrü serteser kahreylemektir niyetim.

Embiyau evliyaya istinadım var benim,

Lütfü Haktandır hemen ümidi fethu ve nusratım.

Nefsim ve malımla nola kılsam cihanda içtihad,

Hamdülillah var gazaya sad hazaran rağbetim.

Ey Muhammed! Mucizatın Ahmedi muhtar ile,

Umarım galib ola Edayı dine devletim.



Fatih Sultan Mehmed Hazretleri bu kasidesinde bunların hepsinden yardım istiyor.



b- Melâikelerin yardımı:

Cenab-ı Hakkın melekleri yardımcıdır. Bir kimse Cenab-ı Hakk'ın Esma'ül-Hüsnasından bir isim ile Hakka yalvarsa o ismin Hüddamı melek vardır. O ismi okuyanlara kimseye görünmeden yardım ederler. Her bir ismin böylece hüddamı isme bağlıdır. Fakat şu işim şöyle böyle olsun diye dünya işi için, esma çekmek haramdır. Ya küffar ile muharebede, veyahut dini için yarar şeylerde caizdir. İstanbul'u Gayyum Esması ile Ak Şemseddin ve Sultan Fatih Muhammed aldılar.



c- Ruhlar yardımı şudur:

Cenab-ı Hakk'ın sevdiği bir çok embiyalar, evliyalar vardır ki onlar ölmemiştir. Hala çağıranlara yetişirler. Her nerede olsalar ve her nereye çağırsalar, hemen yetişirler. İmdat etmeleri ve tasarrufları her zaman kıyamete kadar bakidir. Bunlar zamanlarında ehl-i tarikat idiler. Her birlerinin tarikleri vardır. Her kim tarikatı inkâr eder ise bunların yardımlarından mahrumdur. Kendi müslüman olupta bunlardan mahrum kalanlara, yazıklar olsun.



d- Diri olan evliyaların yardımı şudur:

Cenab-ı Hak yolunda çalışanlara öyle kuvvet verir ki dünyanın dört köşesinde hükmü yürür. Bunlardan neler zuhur ederse Peygamberlerinin büyüklüğündendir. Onun şanıdır. Ağası yiğit olunca etbağıda yiğit olur. Resulün kendi büyük ise ümmeti de büyük olur.



Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) kendi büyük ise ümmetide büyük olur demek: Yani 124 bin peygamber Kur'an-ı Kerim'de 28 tanesinin ismi geçer. İsmi geçen peygamberler diğerlerinden büyüktür. Bunun içinde altı tane ulul azim Peygamber vardır. Bunlarda 28 peygamber içinden en büyükleridir. Ulul Azim demek, yüksek, büyük demektir. Bu altı peygamber içinde bazıları dört tanesinin daha büyük olduğunu söylerler. Bu altının hepsinden ve dördünden en yükseği, en büyüğü Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem)'dir. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) büyük ise ki bu muhakkaktır ve büyüktür. Kur'an'da hâtemen Nebiyyin dediği odur. Bütün Peygamberlerin baştacıdır. İşte Peygamber büyük olunca ümmeti de büyük olması lâzım dediği odur.

Bir deve kuşu yumurtası dendi mi, akla çok büyük yumurta gelir. Bir serçe yumurtası denildi mi, akla çok küçük bir yumurta gelir. Bir fil yavrusu denilse, akla çok büyük bir yavru gelir. Bir tavşan yavrusu denilirse, akla çok küçük bir yavru gelir. Soru:

- Bunları gördün mü? Cevab:

- Görmedim. Peki büyük-küçük olduğunu ne biliyorsun? Madem ki kendisi büyük yavrusu da büyük, kendisi küçük yavrusu da küçüktür.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) Hadîs-i şerifinde buyuruyor ki:

«Ben Allah'ın birliğine yemin ederim ki; sizler harbe gidip dağlar, ovalar, vadiler geçersiniz. Sizin evde hastadır, sakattır, ihtiyardır diye bıraktıklarınızın içinde bazı kimseler var ki, sizinle beraber o dağları, ovaları, o vadileri geçerler. Sizinle cephede harb ederler. Sizin zaferi kazanmanıza yardımcı olurlar. Lakin siz bilmezsiniz.
 

fetih

New member
Katılım
16 Şub 2007
Mesajlar
1,994
Tepkime puanı
355
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Uzay Ýstasyonundan Alooooo Kimse Yokmuuuuu :)
tasavvufçuların islami anlayışımıza getirdiği zararlar ortada!
Burada yazılanların ayetler ışığında islamla ilgisi olmadığı ortada!
Ama her ne hikmetse mürşide tapanlar inatla islamla bağdaştığını söylüyorlar!Onlara inanmayın ki ebedi hayatınızı ateşe atmayın!Açın Kur'anı,meali,tefsirleri okuyun,öğrenin gerçekleri ve hayatınıza tatbik edin!O zaman göreceksiniz ki bu anlatılanlar bambaşka bir din!Hemde insanı direkt olarak şirke götüren bir din!
Kendinizi,şeyhinizi,mürşidinizi vb nizi haklı çıkarmak için ayetleri eğip,büküyorsunuz ki bunların sonu cehennemdir!Ben sizi uyarayım!

bu kadar EDEPSİZLİĞE pes doğrusu başka sözüm yoktur ...
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
tasavvufçuların islami anlayışımıza getirdiği zararlar ortada!
Burada yazılanların ayetler ışığında islamla ilgisi olmadığı ortada!
Ama her ne hikmetse mürşide tapanlar inatla islamla bağdaştığını söylüyorlar!Onlara inanmayın ki ebedi hayatınızı ateşe atmayın!Açın Kur'anı,meali,tefsirleri okuyun,öğrenin gerçekleri ve hayatınıza tatbik edin!O zaman göreceksiniz ki bu anlatılanlar bambaşka bir din!Hemde insanı direkt olarak şirke götüren bir din!
Kendinizi,şeyhinizi,mürşidinizi vb nizi haklı çıkarmak için ayetleri eğip,büküyorsunuz ki bunların sonu cehennemdir!Ben sizi uyarayım!

Selam Ümit yazin hosuma gitti ama eksik bunlari ayetlerle desteklese idin cok daha güzel olurdu!

İnsanlardan kimi de Allah'tan başka şeyleri O'na eş tutuyorlar da onları, Allah'ı sever gibi seviyorlar. Oysa iman edenlerin Allah sevgisi daha kuvvetlidir. O zulmedenler, azabı görecekleri zaman bütün kuvvetin Allah'a ait olduğunu ve Allah'ın azabının gerçekten çok şiddetli bulunduğunu keşke anlasalardı.
Bakara2/165

Onlara: «Allah'ın indirdiğine tabi olun!» dendiği zaman: «Hayır, biz atalarımızı neyin üzerinde bulduksa, onun ardınca gideriz.» diyorlar. Ya şeytan onları cehennnem azabına çağırıyor idiyse de mi onlara uyacaklar?
Lokman31/21

Rablerinin huzurunda toplanacaklarından korkanları Kur'an'la uyar. Onlar için Allah'tan başka ne bir dost, ne de bir şefaatçi vardır. Gerekir ki Allah'tan korkarlar.
Enam6/51

Allaha emanet ol.
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
bu kadar EDEPSİZLİĞE pes doğrusu başka sözüm yoktur ...



Kur'ân okunduğu zaman, hemen susup onu dinleyin, umulur ki, rahmete nâil olursunuz.
Araf7/204

Selam fetih neden bu kadar kizdin anlamadim,biraz sakin okusa idin gercekten güzel birseyler yazmis kardesimiz.

Neyiniz var, nasıl hüküm veriyorsunuz?
Kalem68/36
Yoksa size ait bir kitap var da onda mı okuyorsunuz?
Kalem68/37
O kitapta, «beğendiğiniz her şey sizindir» diye mi yazılı?
Kalem68/38
Yoksa, «ne hükmederseniz mutlaka sizindir» diye sizin lehinize olarak tarafımızdan verilmiş, kıyamet gününe kadar geçerli kesin sözler mi var?

Kalem68/39
Onlara mühlet veriyorum. Doğrusu benim tuzağım sağlamdır.
Kalem68/45

Simdi farzi mahal bu soru sana soruldu!Buyur cevapla?
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
gerçekten ayıp!


Selam Aysegül,Ayip olan Allaha davetmi? yoksa Kitabullaha davetmi?




Selam Yüzünü Hanif olan Ibrahimin Milletine dönenlere olsun.

Bir de: «yahudi veya hıristiyan olunuz ki, hidayet bulasınız.» dediler. Sen onlara de ki: «Hayır! Hanif olarak hakka tapan İbrahim'in Milletine(uyarız) ki, o hiçbir zaman müşriklerden olmadı
Bakara2/135
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
tasavvufçuların islami anlayışımıza getirdiği zararlar ortada!
Burada yazılanların ayetler ışığında islamla ilgisi olmadığı ortada!
Ama her ne hikmetse mürşide tapanlar inatla islamla bağdaştığını söylüyorlar!Onlara inanmayın ki ebedi hayatınızı ateşe atmayın!Açın Kur'anı,meali,tefsirleri okuyun,öğrenin gerçekleri ve hayatınıza tatbik edin!O zaman göreceksiniz ki bu anlatılanlar bambaşka bir din!Hemde insanı direkt olarak şirke götüren bir din!
Kendinizi,şeyhinizi,mürşidinizi vb nizi haklı çıkarmak için ayetleri eğip,büküyorsunuz ki bunların sonu cehennemdir!Ben sizi uyarayım!

yazın edebe aykırı olduğu için ceza aldınız. daha evvelki cezalara kulak asmadıız mesajları onaylananlar sınıfına alındız ama aynı davarnışları tekrarlardığınız için artık mesaj yazamıcaksınız sadec okuma işleminden yararlanabiliceksiniz...
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Selam Ümit yazin hosuma gitti ama eksik bunlari ayetlerle desteklese idin cok daha güzel olurdu!

İnsanlardan kimi de Allah'tan başka şeyleri O'na eş tutuyorlar da onları, Allah'ı sever gibi seviyorlar. Oysa iman edenlerin Allah sevgisi daha kuvvetlidir. O zulmedenler, azabı görecekleri zaman bütün kuvvetin Allah'a ait olduğunu ve Allah'ın azabının gerçekten çok şiddetli bulunduğunu keşke anlasalardı.
Bakara2/165

Onlara: «Allah'ın indirdiğine tabi olun!» dendiği zaman: «Hayır, biz atalarımızı neyin üzerinde bulduksa, onun ardınca gideriz.» diyorlar. Ya şeytan onları cehennnem azabına çağırıyor idiyse de mi onlara uyacaklar?
Lokman31/21

Rablerinin huzurunda toplanacaklarından korkanları Kur'an'la uyar. Onlar için Allah'tan başka ne bir dost, ne de bir şefaatçi vardır. Gerekir ki Allah'tan korkarlar.
Enam6/51

Allaha emanet ol.

“Ey iman edenler, Allah’tan korkun, ona ulaşmak için vesile arayın ve onun uğrunda cihad edin. Umulur ki, felâha kavuşursunuz.” (Maide: 35)

Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygamber'e de itaat edin, sizden olan ulu'l-emre de. Sonra bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, hemen onu Allah'a ve Rasûlüne arzedin, Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanan kimselerdenseniz..." (en-Nisa, 4/59)

O gün, Allahü teâlânın kendisine şefâat etmeye izin verdiği ve sözünden hoşnûd olduğu kimselerden başkasının şefâati fayda vermez. (Tâhâ sûresi: 109)

Rahmân'ın katında söz almış olanlardan başkaları şefaat hakkına sahip olmayacaklardır. [ MERYEM SÛRESİ:87]
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
“Ey iman edenler, Allah’tan korkun, ona ulaşmak için vesile arayın ve onun uğrunda cihad edin. Umulur ki, felâha kavuşursunuz.” (Maide: 35)

Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygamber'e de itaat edin, sizden olan ulu'l-emre de. Sonra bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, hemen onu Allah'a ve Rasûlüne arzedin, Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanan kimselerdenseniz..." (en-Nisa, 4/59)

O gün, Allahü teâlânın kendisine şefâat etmeye izin verdiği ve sözünden hoşnûd olduğu kimselerden başkasının şefâati fayda vermez. (Tâhâ sûresi: 109)

Rahmân'ın katında söz almış olanlardan başkaları şefaat hakkına sahip olmayacaklardır. [ MERYEM SÛRESİ:87]



"De ki, ben de tıpkı sizin gibi bir insanım. Bana, tanrınızın bir tek tanrı olduğu vahyediliyor."

(Kehf 18/110)


"Muhammed, başka değil, sadece bir elçidir; ondan önce de nice elçiler gelmiştir.”
(Al-i İmran 3/144)

"De ki: ‘Ben başka değil, tıpkı sizin gibi bir insanım. Bana; Tanrınızın bir tek tanrı olduğu bildiriliyor. Artık ona karşı dürüst olun ve ondan bağış dileyin. Yazık o eş koşanlara.”
(Fussilet 41/6)

"De ki: "Benim size ne zarar vermeye gücüm yeter, ne de sizi olgunlaştırmaya.

De ki: "Beni Allah’ın azabından hiç kimse kurtaramaz. Ben ondan başka bir sığınak da bulamam.

Benimkisi yalnız Allah’tan olanı, onun gönderdiklerini tebliğdir, o kadar." (Cin 72/21-23


Öyle bir günden korkun ki, o günde hiç kimse başkası için herhangi bir ödemede bulunamaz; hiç kimseden şefaat kabul olunmaz, fidye alınmaz; onlara asla yardım da yapılmaz
Bakara 48

Dinlerini bir oyuncak ve bir eğlence edinen ve dünya hayatının aldattığı kimseleri (bir tarafa) bırak! Kazandıkları sebebiyle hiçbir nefsin felakete duçar olmaması için Kur'an ile nasihat et. O nefis için Allah'tan başka ne dost vardır, ne de şefaatçı. O, bütün varını fidye olarak verse, yine de ondan kabul edilmez. Onlar kazandıkları (günahlar) yüzünden helake sürüklenmiş kimselerdir. İnkar ettiklerinden dolayı onlar için kaynar sudan ibaret bir içecek ve elem verici bir azap vardır.

Enam 70

Rab’lerinin huzurunda toplanacaklarından korkanları (vahy) ile uyar ki onların Allah’tan başka velileri ve şefaatçıları yoktur. Umulur ki korunurlar.

Enam 51

Ve bir günden sakının ki, o günde hiç kimse başkası namına bir şey ödeyemez, kimseden fidye kabul edilmez, hiç kimseye şefaat fayda vermez. Onlar hiçbir yardım da görmezler

Bakara 123

Gökleri, yeri ve bunların arasındakileri altı günde (devirde) yaratan, sonra arşa istiva eden Allah'tır. O'ndan başka ne bir dost ne de bir şefaatçınız vardır. Artık düşünüp öğüt almaz mısınız?

Secde 4

Bu ayetlerde görüldüğü gibi hesap gününde Alllahtan c.c. başkasının kesinlikle şefaat etme yetkisi yok.sadece ve sadece Allah şefaat edecek.Allahın kitabında kesinlikle çelişki olmadığına göre izin verilenlerle ilgili ayetleri nasıl degisik yorumluyoruz degilmi?

Kendilerine peygamber gönderilmis olanlara soracagiz, GÖNDERİLEN PEYGAMBERLEREDE KESİNLİKLE SORACAĞIZ
Araf 6

Peygamber der ki: Ey Rabbim! Kavmim bu Kur'an'ı büsbütün terkettiler.

Furkan 30

Yoksa onlar Allah'ın yanısıra şefaatçılar mı edindiler? De ki: Onlar hiçbir şeye güç yetiremezler ve akıl erdiremezlerse de mi

Zümer 43

De ki: şefaatin tamamı Allaha aittir. Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz

Zümer 44

Enam 94,Yasin 23,Rum 13

Bu kadar ayetin icinde bir bunami takiliyorsunuz söyle bir bakin bu meale daha uygun degilmi?

La yemlikuneş şefaate illa menttehaze inder rahmani ahda

esirgeyici’den söz almış olanlardan başkaları ise bağış diliyemiyeceklerdir

Meryem 87 İ.H. Baltacıoğlu,A. Bulaç

Rahmanın katında ahid almışların dışında (onlar) şefaate malik olmayacaklardır.

Meryem 87G. Onan,Mevdudi,Tefhimü-l Kuran,Ö. N. Bilmen,Elmalılı Orijinal


Selamlar.
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
"Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygambere ve sizden olan ulû'lemre itaat ediniz. Eger bir hususta anlasmazliga düserseniz -Allah'a ve ahiret gününe inaniyorsaniz- onu Allah'a ve Rasule götürün. Bu, hem daha hayirli hem de neticede daha iyidir" (en-Nisâ, 4/59).

"Bunlar Allah'in sinirlaridir. Kim Allah'a ve O'nun Peygamberine itaat ederse, Allah onu, içinden irmaklar akan cennetlere koyacaktir; orada devamli kalicidirlar. Iste büyük kurtulus budur" (en-Nisâ, 4/13)

Kim Resule itaat ederse Allah'a itaat etmis olur. Yüz çevirene gelince... seni onlarin basina bekci göndermedik" (en-Nisâ, 4/80

Kim bana itâat ederse süphesiz Allah'a itaat etmis olur. Her kim imama itaat ederse süphesiz bana itaat etmis olur. Eler kim imama isyan ederse süphesiz bana isyan etmis olur" (Ibn Mâce, Cihâd, 39)

Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden bir gruba uyarsaniz, imaninizdan sonra sizi çevirip kâfirler haline getirirler" (Âlû Imrân, 3/100);

"Gerçekten seytanlar, sizinle mücadele etmeleri için dostlarina telkin ederler. Eger onlara itaat ederseniz süphesiz, siz de Allah'a ortak kosanlardan olursunuz" (el-En'am, 6/121).

Yüzleri ateste evrilip çevrildigi gün; keske Allah'a itaat etseydik, peygambere de itaat etseydik, derler" (el-Ahzab, 33/66).

O hevasından konuşmaz. Onun konuştuğu hep vahiydir.” (Necm, 3)

ahzab 21
Şanım hakkı için muhakkak ki size Resullulah'da pek güzel bir örnek vardır. Allah'a ve son güne ümit besler olup da Allah'ı çok zikreden kimseler için.


O gün, Allahü teâlânın kendisine şefâat etmeye izin verdiği ve sözünden hoşnûd olduğu kimselerden başkasının şefâati fayda vermez. (Tâhâ sûresi: 109)

Rahmân'ın katında söz almış olanlardan başkaları şefaat hakkına sahip olmayacaklardır. [ MERYEM SÛRESİ:87]
 

mugealanya

New member
Katılım
18 Kas 2006
Mesajlar
65
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Resulullah yaşıyor da biz mi itaat etmedik?
Resulullah bize bir şey tebliğ etti de biz mi inkar ettik?
en sahih hadis Kuran değil mi?en gerçek sünnetler Kuran değil mi?
ALLAH bizimde sizinde Rabbinizken niçin bizimle Allah hakkında tartışıyorsunuz?

zümer 44, secde 4 ve enam 51'de "şefaat yalnız Allah'ındır" diyor.

iyi düşünün Allah kendiyle mi çelişiyor?

Kuran'da çelişki var ozaman?hani Kuranda çelişki yoktu?

bunu açıklayabilir misiniz?

(anektod:ayrıca Allah hadislerin yazılacağını önceden bildiği için zümer:18'de hadis kelimesi yerine kavl kelimesini kullanmıştır.bize doğru yolu gösteren Rabbime şükürler olsun)
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Resulullah yaşıyor da biz mi itaat etmedik?
Resulullah bize bir şey tebliğ etti de biz mi inkar ettik?
en sahih hadis Kuran değil mi?en gerçek sünnetler Kuran değil mi?
ALLAH bizimde sizinde Rabbinizken niçin bizimle Allah hakkında tartışıyorsunuz?

zümer 44, secde 4 ve enam 51'de "şefaat yalnız Allah'ındır" diyor.

iyi düşünün Allah kendiyle mi çelişiyor?

Kuran'da çelişki var ozaman?hani Kuranda çelişki yoktu?

bunu açıklayabilir misiniz?

(anektod:ayrıca Allah hadislerin yazılacağını önceden bildiği için zümer:18'de hadis kelimesi yerine kavl kelimesini kullanmıştır.bize doğru yolu gösteren Rabbime şükürler olsun)

evet resul size söylediama itaat etmediniz, ayetlerin geldiği yolda hadislerde berebirnde geldi aynı yollarla size ulaşmışken birini red ediyorsunuz diğerini kabul ediyorsunuz? halbuki ikisinide aynı kişiler rivayet etti, maa nefis dilediğine inanıyor , resule itaat edin hadi diyelim bulamadık dediniz, ozaman ulul emre itaat ediceksiksiniz, yahut ulul elbaba itaat edin, yani bilene itaat edin çünkü buda farzdır. ayetler yukarda malum.. ulul emre itaat farz. yani emir sahibine itaat farz. ve başka bir farz olan ayet Allah a ulaşmak için vesileyi arayın. yani bir vesile ile Allaha ulaşabilirsiniz, diyelim bunu yapacak idraka sahip değilsiniz, ozaman ayette bilmiyorsanız zekir ehline sorun uyuruyor, oda olmadımı? ozaman ali imran suresinde ayetleri tezekkrüe debilen ulul elbaba sorucaksınız yani kuran direk savekediyor diyorki resule itaat edin o hevasından konuşmaz, oda mı olmadı aranızda ulul elbablar var onlar bütün ayetleri açıklıyabilirler kalbuki siz sadece muhkem ayetleri açıklayabilirsiniz diyor kuran ozaman bütün ayetleri açıklaya bilen ulul elbablara danışıcaksınız. onlar im derseniz onlar zir ehlidir çünkü ayette sürekli Allahı zikreder onlar diyor. diyelim bunu yapmadığınız ozaman ne olur aklı sizie esir alı kuran bütün kitabı anlıyamazsınzı dediği halde ben anlarım gibi yanlış bir düşünceye kapılanlar akıllarına eseri düşerlerki işte başka bir ayette onlar doğru yolda olduklarını ZANNEDERler diyor yanı zan ediyorlar çünkü akılları onu söylüyor ama
onara şeytanları dost ettik diyor ayette o kulun bundna haberibile yok yani şeytanla dostolmuş hakka yürüdüğünü zannediyor ,işte bu kişi ve bu kişiye uyanaları uyarıyor ayette kitap indirlenlerl bazılarına uyarsanız sizi sapıtırlar diyorki oda yukarda veridğim ayeterinin arasıdnalar yani madem kurana uyuccaz yazdık her satır kurandna alıntıdır şuan...
gelelim verrdiğimiz yateler hepsi kuranda mcvut hem benim hemse saygı değer metin metenin verdiği ayetler kuranda vardır, lakin öyle yorumluyoruzki sanki çelişki vamrış gibi ama şüphesizki bu hak kitaptır ve Allah sözüdendne dönemz sözüne en sadık kişi hak tealadadır bu nednele çelişkide olmaz hem mademki ayetlerde çelişki yok ve bakıyrouzki iki farklı kişinin ayetleirni farklı idrrak ediyoruz. ozaman bu idrakın bozuk olduğuna işarettir.
yani çelişkili ayet yok,
yanlı zçelişikili yorumlarımız var
yani
sen budur diyorsun ben şudur diyorum
ama haklı olanı
Allah c.C. yanlız ulul elbablardır diyor. ozaman hep brilikte ulul elbab danışıcaz ki hakkı ulalım yoksa aklıl bataklığında boğulur şayet akıl dedil olsaydı,
yani akılla bulabilseydik hakikati şuan bu soruları bana sormazdınız ayette çelişki görüyorsunuz verilenlerde bilinki bu görmedeki kusurdur. ayık olmıyan nefis baygın baygın baktığı için bir iki görüyor onun için bilene sorucaz kim bu bilen ulul elbab yahut emre itaat edicem ulul emre sorucaz yahut başka ayette zikir ehline sorun diyor . yani ksurua bakmasın kimse bu cümledemin içine bende dahilim , bizim en büyük hatamız kimseye bişey sormuyoruz biz aklımızla buluru zdiyoruz nasip olup kahvelere gidin en kıyak fetva kahveden çıkıyor yahu kahveler şeyhül islam kaynıyor kimse açıp ne soruyor nede okuyor. herkesinher konuda fikri var ama bu düşünce yanlış bir düşünce çünkü ayetlerin tamamını Allah C.C. diyorki ulul elbab açıklar diyor bunuda ALi imran suresinde anlatıyor....

yani çelişki yoktur. sadece çelişikili yorumlar vardır... suç kuranın değil kuranı anlıyamamasına rağmen anlıyanları dinlemiyenlerindir...
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
ve şunuda eklemeliyim şefaat yanlız Allaha aittir kelimelerini geçen tüm ayetlre bakın onların hepsi kafirele hitap edilmiştir onlara şefaat edicek kimse yoktur diyor çünkü şirke girmişlerdir . ve şirki şefaatçiler etki edemez. ama meryem suresinde olsun diğer verdiğim ayetlerde olsun Allahdan söz alanlar var Allahın katında szö alanalar dışında unutmayın burda dışında diyor kimse şefaat edemez yani bunu sokaktaki çocuğa sorsanızo bile bilir yohu bu söz alanların dışı var demkki içinde var yani söz alanlar var buyetkiyi hak edenler var işte onlarda Allah ın izniyle şefaat ederler Allah c.C: bu kişilere bu hakkı verdiğini meryem suresinde anlıyoruz...
 

mugealanya

New member
Katılım
18 Kas 2006
Mesajlar
65
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
çelişki olmadığını söylüyorsunuz ama buna ilişkin hiçbir yanıt yok.
görünürde 2 şey var.: """şefaat yalnız Allah'ındır"""
"""şefaat Allah'ın ve izin verdiklerinindir""".
hangi açıdan bakmak lazımki çelişki olmasın?
 

mugealanya

New member
Katılım
18 Kas 2006
Mesajlar
65
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
ayrıca meryem süresinde elmalılı'nın orjinal mealinde:
Elmalılı Orijinal: Rahmanın nezdinde bir ahd almış olan kimseden başkaları şefaate malik olamıyacaklar
burda şefaat etme değil şefaate malik olma vardır.bence siz dikkat etmemişsiniz onların hepsi kafirlereymiş gibi bir izlenim yok?başlı başına 3 tane ayet.dediğiniz gibi değil yani.
 

mugealanya

New member
Katılım
18 Kas 2006
Mesajlar
65
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Allah fatır :22'de ölülere hiçbirşey işittiremezsin diyor. siz bunu vahyi dinlemez diyebilirsiniz ama ölüler işitmezler ve insanların şefaat beklediklerinin hepsi Hakk'ın rahmetine kavuşmuş durumda.onlar sizi kıyamette nasıl tanıyacak ve şefaat edecek?
 

mugealanya

New member
Katılım
18 Kas 2006
Mesajlar
65
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
ayrıca bana göre de sizler doğru yolda olduklarını sananlarsınız?
 
Üst Alt