Ne De Ağriliymiş Haretini Sitlamak

Uhud daðý

New member
Ne de zormuş sensiz, seni anlatmak…
Ne de sancılı bir arzuymuş bu… Sevinçlerimi körelten.
Ne de ağırmış bazen, ard arda acılı cümleler tümleştirmek…

Oysa, oysa ne çok defa sayıklamıştım adını. Ezberini kazımıştım belleğime.
Yüreğimde biriktirdiğim incileri sıralamıştım boğazıma, haykırılmaya hazır…
Yankılanacaktı, çınlayacaktı, esaretin pas tutmuş kulaklarında, günü geldiğinde.
İsmin dudaklarımda ıslanacak, misk kokun genzimi yakacak, sesinin rengi gökkuşağım olacaktı ışıl ışıl.

Oysa hep hayallerimi süslemiştin, bana yoldaş olmuştun yalnızlığımda.
Vakti geldiğinde paylaşacaktım senli günlerimi, sevdiklerimle.
Anlatacak… Anlatacak… Anlatacaktım. Susmak bana göre değildi, hep konuşacaktım.
Şimdi ise boğazıma düğümlenen kısık sesli, kırık kelimelerimi yutkunuyorum.
Koşup koşup serabına, başa dönüyorum.
Acaba yanı başımda saklanıyor musun? Yoksa sahiden uzaklarda ellerini tutacağım zamanı mı bekliyorsun, bilmiyorum ama...
Ben yıllardır koşup koşup serabına sana kavuşuyorum.

Ne de zormuş sensizlik…
Ne de ağrılıymış hasretini sırtlamak.
Ne de sancılıymış yolunu gözlemek.

Ey mutluluk! Ey ab-ı hayat! Ey ÖZGÜRLÜK!

Sen giderken buralardan, ayak izlerinin tozu toprağıma karışmış,
Bir parça serinliğin yüzüme bulaşmıştı.
Sen götürülürken buralardan! Arkandan gözler yollarına dağılmış,Feryatlar, figanlara karışmıştı.
Taşımak zordu, sade birkaç yürekte bu kara yazgıyı,

Ondandır, acın aramızda paylaştırıldı!
Ondandır! Yokluğundaki asırlar kana bulandı
Ondandır! Peşine takılanları kimseler durduramadı, geriye döndüremedi!

Oysa, oysa şu fani dünyada bir ömrü senle paylaşmak vardı.
Dizinin dibinde oturmak, sıcağında
gölgelenmek, ıslığında şarkı söylemek vardı.
Güneşli günlere senle uyanmak, bu vefasız yılları senle devirmek vardı.

Oysa çiçeklerimi senin el değmemiş gülüşlerinde büyütecektim.
Karanlıklarda sayıkladığım ismini bulutların ardından haykıracaktım.
Uğruna verdiğim savaşları, koynuma saklayacaktım.
Oysa seni hep halkımla, toprağımla yan yana anacaktım.

Meğer ne de zormuş uzaklardan seyrine dalmak…
Ne de soğukmuş, iç geçirip böyle hayıflanmak…
Ne de garip!.. Dün benimken bugün kavgana tutuşmak…

Ey serbestî! Ey azadî! Ey ÖZGÜRLÜK!

Ah! Hangi bir sızımı döksem, hangi bir sırrımı versem suya!
Bir yandan olmayışın yanımda… Bir yandan sahip çıkamayışım sana…
Dokunur sinsi yoksunluk, sağıma ve soluma her bakındığımda.
Bir yandan dipdirisin, umutsun dedemin hatıratında,
Bir yandan vakitsiz kışlar düşürüyorsun baharımın saçlarına!
Ah! Hangi elem öldürür beni, yokluğun dururken böyle karşımda.

Ondandır! Uçan her kuşa, güvercine imrenmem.
Ondandır! Her ismini duyduğumda irkilmem.
Ondandır! Utancımdan yüzümü yere eğmem.

Oysa, oysa her yerde izlerin var, uzansam kavuşacağım.
Bir adım daha direnebilsem yokuşlarda, kahrolası zincirlerimi aşındıracağım.
Oysa sende benim de hakkım var.
Kan kustuğum esmer gecelerde biriktirdiğim ahlarım, ahdlerim, gözyaşlarım,
Sağanak yağmurlarda yürüttüğüm ve keskin ağıtlarla büyüttüğüm,
Geri dönüşü olmayan esaslı sebeplerim var.

Ne de vazgeçilmez bir tutkuymuş varlığın…
Ne de aşılmaz, alışılmazmış yokluğun…
Ne de dayanılmaz gurbetin…

Ey kurtuluşum! Ey özlemim! Ey ÖZGÜRLÜK!..

Her anımsadığımda yüzünü ve her hayalini kucakladığımda,
İnceden bir heyecan düşer yorgun şakaklarıma.
Geldin sanırım ansızın…
Kutsadığım kitap, üstüne titrediğim hakikat ve ne varsa senden emanet,
Bir bir dökülür gözlerimden, şükür secdelerine hasret.
Hasretin sarıp sarmalar, dostluğuna ihtiyacım var!
Hayır! Anladım artık, sensiz olmayacak buralar.

Çiğnediler yokluğunda düşüncelerimi.
Kırk kapının ardında, kırk kilide vurdular senli sözlerimi.
Herkesten sakladım yarınlı ümitlerimi.
Ve öyle çok örselediler ki toprağımı, sen yoktun!
Ondandır, kör kurşunlara kurban ettiler demlerimi.

Ne vakit bilsem ne vakit bahşedeceksin aydınlık yüzünü?
Seni koparıp götürdükleri günün hüznünü, ne vakit sileceksin gözlerimizden.
Kor ateşlerde yalın ayak yürümek gibi sensiz yol almak
Ve en onulmaz yaraları tuza banmak gibi yalnızlığına uzanmak.

Oysa bir zamanlar kanımda kaynardın, sabahlara hayırdı varlığın.
Sana yan gözle bakan esareti yüreğinden dağlardın.
Ah! Ne vakit bilsem tekrar acılarımızı alacaksın üzerimizden,
Eşiğinde bekler dururum, karşılamak için erkenden.

Ne de karaymış sensiz ufuklar!
Ne de yalınmış büyüleyici destanlar!
Ne de aldatıcı! Kan kokulu yalancı rüyalar!

Ey umudum! Ey hasretim! Ey ÖZGÜRLÜK!

Her münacatımın ilk yakarışlarında, dilimden süzülüp avuçlarıma,
Ve ardından Dergah -ı İlahi'nin huzuruna, dökülen sensin, sabırsızca.
Son nefesimde yetiştirse de Rabbim seni bana,
Ne vardı! Ayet ayet savrulsan çılgın rüzgarlarımda.
Razıyım yine gel! Ömrümün son sabahında,
Dimdik bulacaksın beni, alnım açık, başım semalarda.

Ey hayat veren! Ey müjdeler getiren! Kutlu ÖZGÜRLÜK!
 
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks