Kul hakkı; kul ile diğer insanların arasında, mallarını gasbetme, dövme, eziyet etme, yaralama, öldürme ve kötü sözler söylemekten dolayı meydana gelen haklardır. Kul hakkı insanlara yapılan bir zulümdür.
Ahireti üzerinde meraklı olan kimseler, başkalarının haklarına ihlal etmekten sakınmalıdırlar. Çünkü Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerime de şöyle buyurmuştur:
“... sonra şüphesiz siz de kıyamet günü Rabbinizin huzurunda hesaplaşacaksınız.” (Zümer; 31)
Bir kimse, başkası ile olan hesabını, Allah-u Zülcelal’in huzuruna bırakırsa, çok büyük bir zarara girmiş demektir. Allah-u Zülcelal hiçbir kulunun alacağını başkasında bırakmaz. Çünkü O, çok büyük adalet sahibidir.
Üzerinde başka insanların hakkı bulunan kişi, ölmeden önce o kimselerle helalleşmelidir. Nitekim Hz. Peygamber (asv) bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur:
“Sizden biriniz bir başkasına haksızlık etmişse, dinar ve dirhem bulunmayan kıyamet gününden önce, yani bugün helalleşsin. Kıyamet günü, haksızlık yapan kimsenin sevaplarından, haksızlık yaptığı kadarı alınır ve haksızlığa uğrayana verilir. Şayet sevabı yoksa, haksızlığa uğrayanın günahlarından alınır, haksızlık yapana yüklenir.” (Buhari)
Görüldüğü gibi, kul hakkıyla ahirete giden kimsenin hali perişanlıktır. Buna göre, herkes hakkını aldığı kimseyle helalleşmelidir.
Şayet helalleşmemişse, salih amellere sarılmak suretiyle Allah-u Zülcelal’in rızasını kazanmaya gayret etmelidir.
Eğer Allah-u Zülcelal’i razı ederse, kıyamet günü Allah-u Zülcelal de hakkını aldığı kişiyi razı ederek onu cehennemden kurtarır.
Nitekim, rivayet edildiğine göre, üzerinde kul hakkı bulunan bir kişi Allah-u Zülcelal’i razı ederse, kıyamet gününde hakkını aldığı kişiye, Allah-u Zülcelal:
- Başını kaldır, bak, buyurur. O kişi başını kaldırınca Cennet-i Ala’da çok büyük güzel saraylar görür ve:
- Ya Rabbi! Bunlar kimindir? diye sorar. Allah-u Zülcelal:
- Bunlara sahip olmak senin elindedir, buyurur. O kimse:
- Ya Rabbi! Bunlara ne ile sahip olabilirim, benim gücüm buna yeter mi? diye sorar. Allah-u Zülcelal:
- Bunlara gücün yeter. Çünkü bunların bedeli, bu kulumu affetmendir, buyurur. O zaman adam:
- Ya Rabbi! Ben onu affettim, der. Bunun üzerine Allah-u Zülcelal şöyle buyurur:
- Öyleyse elele tutun ve beraberce cennete girin.
Görüldüğü gibi, insan dünyada Allah-u Zülcelal’i razı etmeye gayret ederse, kıyamet gününde Allah-u Zülcelal de onun üzerindeki hakları ödemesi için bu şekilde ihsanda bulunur.
Şehidler bile, Allah-u Zülcelal’in yanında çok kıymetli olmalarına rağmen, Allah-u Zülcelal hak sahiplerini affetmediği sürece, şehitlerin dahi kul haklarını affetmez. Onun için Hz. Peygamber (asv) bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur:
“Şehidin, borcunun dışındaki bütün günahları bağışlanır.” (Müslim)
Bu hadis-i şerifte kul hakkının ne kadar çok önemli olduğu anlaşılmaktadır. Bu yüzden kul hakkına girmemeye çok dikkat etmek lazımdır. İnsanları kırmayan, zarar vermeyen, bir malı borç alıp da geri veren insan, kıyamet gününde rahat eder. Zulüm, insan için çok çirkin bir elbisedir ve sahibini kıyamet gününde azaba müstahak edecektir. Onun için insanın hem başka insanlara hem de kendisine zulmetmekten kaçınması lazımdır.
Kaynak: Hanefi ve Şafi Mezhebine Göre Asrımız Meselelerine Fetvalar, Reyhani Yayınları.