E R H A N
New member
- Katılım
- 14 Ocak 2005
- Mesajlar
- 555
- Tepkime puanı
- 14
- Puanları
- 0
- Yaş
- 46
- Konum
- istanbul
- Web sitesi
- www.hidayetcagý.com
Sevgili kardeslerim, kim Allah'a ulasmayi dilemezse o kisinin kurtulusu mümkün degildir. Gidecegi yer mutlak olarak cehennemdir.
Bir insan, Allah'a ulasmayi dilemeyince yapacagi amellerin onu kurtulusa ulastirmasi ne yazik ki mümkün degildir ve insanlar bunun böyle oldugunu bilmiyorlar. Allahû Tealâ'nin ortaya koydugu vakia söyle bir dizayni içeriyor, sevgili okuyucular:
Bir insan Allah'a ulasmayi ya diler, ya da dilemez ama dilemezse kurtulamaz.
Allah'a ulasmayi dilemeyen bir insanin cehennemden kurtulmasi mümkün degildir.
O kisi, Allah'a ulasmayi dilemenin disinda ne yaparsa yapsin, neticeyi degistiremez. Allah'a ulasmayi dilemenin disinda ne yaparsa yapsin sonuç degismez. Sonuç, cehennemdir. Dünya saadeti hep sifirdir. Allah'a ulasmayi dilemeyen bir insan mutlu olamaz! Manevî platformda hiçbir gelisme gösteremez. fikrî plânda ögrendigini zanneder ama aslinda asil ögrenmesi lâzim gelen seyi ögrenmemistir.
Niçin böyle söylüyoruz?
Yunus Suresinin 7 ve 8. âyetleri sebebiyle böyle söylüyoruz. Diyor ki Allahû Tealâ:
10/YUNUS-7: Innellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatme'ennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne).
Muhakkak ki; onlar, Bize ulasmayi (hayatta iken ruhlarini Allah'a ulastirmayi) dilemezler. Dünya hayatindan razi olmuslardir ve onunla doyuma ulasmislardir ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardir.
10/YUNUS-8: Ulâike me'vâhumun nâru bimâ kânû yeksibûn(yeksibûne).
Iste onlarin kazandiklari (dereceler) geregince varacaklari yer atestir (cehennemdir).
Kazandiklari dereceler itibariyle cehenneme giden bu insanlarin bir tek vasiflari vardir. Allah'a ulasmayi dilememislerdir. 12 defa Allah'in üzerinize farz kildigi ve 73 âyet-i kerimede bahsettigi "ruhu ölmeden evvel Allah'a ulastirma" müessesesini reddedenler ve tabii böyle olunca da hiçbir zaman Allah'a ulasmayi dilemeyenlerdir. Kurtuluslari mümkün degil bu insanlarin.
Sevgili okuyucular, bu istikamette acaba ne olmasi lâzim? Muhtevaya dikkatle bakin.
Allah ile olan iliskilerinizde, Allah'a ulasmayi dileyenler oldugunuz için hep Allah'a hamd ve sükretmelisiniz ki Allah'a ulasmayi dilediginiz anda kurtulusa ulasirsiniz. Çünkü Allahû Tealâ, sizi mutlaka 10 tane ihsanla mürsidinize ulastiracaktir, mutlaka hidayete adim attiracak ve hidayete erdirecektir. Ruhunuz mutlaka Allah'a ölmeden evvel ulasacaktir.
Kim Allah'a ulasmayi dilerse, ruhu her halükârda, bütün sartlarda mutlaka Allah'in Zat'ina ulasir. Bir tek istisnasiyla: Eger o kisinin hayati 3-4 ay yasamaya açik degilse, ruhunu Allah'a ulastirmadan evvel hayati, Allahû Tealâ tarafindan sona erdirilirse, o kisi evliya olamadan ölür ama Allah'in cennetine mutlak olarak girer. Bu kisinin hiç ibadeti olmasa da Allah'a ulasmayi dilemenin, onu mutlaka cennete götürecegini ögrenmis ve bütün kalbiyle istiyor Allah'a ulasmayi. Ruhunu Allah'a ulastirip Allah'in evliyasindan olmayi istiyor kisi, tahallukle. Bu istegini Allahû Tealâ isitmis, bilmis ve görmüs, islemleri hemen yapmis.
O kisinin gözlerindeki hicab-i mestureyi almis, kulaklarindaki vakrayi almis, kalbindeki ekinneti almis yerine ihbat koymus. Kalbinin nur kapisini Allah'a çevirmis, gögsünden kalbine nur yolunu açmis, 1-2 dakika içinde hepsi tamamlanmis. Ertesi gün de kisi ölmüs. Bu kisinin gidecegi yer, mutlak olarak Allah'in cennetidir. Çünkü Allah'in âyetleri açik ve net olarak söylüyor:
Âmenû olmanin en alt kademesi, 3. basamaktir. Allah'a ulasmayi dileyen kisi âmenû olur, dilemezse âmenû olamaz. Âmenû olmussa mutlaka kurtulacaktir. Vel Asr Suresinde diyor ki Allahû Tealâ:
103/VEL ASR 1: Vel asr(asri).
Asra (zamana) yemin ederim.
103/VEL ASR-2: Innel insâne le fî husr(husrin).
Muhakkak ki insanlar hüsrandadirlar.
103/VEL ASR-3: Illellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti ve tevâsav bil hakki ve tevâsav bis sabr(sabri).
Ama âmenû olanlar (ilk 7 basamagi asanlar) hariç ve amilüssalihat (nefs tezkiyesi) yapanlar (ikinci 7 basamagi asanlar) hariç ve (Allah'a ruhen ulasip) Hakk'i tavsiye edenler (üçüncü 7 basamagi asanlar) hariç ve sabri tavsiye edenler (dördüncü 7 basamagi asanlar) hariç.
Öyleyse hüsranda olmak nedir acaba? Mu'minun Suresinin 103. âyet-i kerimesi cevap veriyor suale:
23/MU'MINUN-103: Ve men haffet mevâzînuhu fe ulâikellezîne hasirû enfusehum fî cehenneme hâlidûn(hâlidûne).
Kimin mizani (sevap tartilari) (kiyâmet gününde) hafif gelirse onlar nefsleri hüsranda olanlardir, onlar cehennemde ebediyyen kalacaklardir.
Sevgili okuyucular, can dostlarim, gönül dostlarim hüsranda olanlar, günahlari sevaplarindan fazla olanlardir.
Peki, Allah'a ulasmayi dilemeyenler kimler? Iktisap ettikleri dereceler itibariyle ateste kalanlar, cehennemde olanlar.
Iktisap ettikleri derecelerin ne olmasi lâzim? Kisinin kazandigi derecelerin, kaybettigi derecelerden fazla olmasi lâzim. Böyle olursa Allah'in cennetine girebilir. Eger kaybettigi dereceler fazlaysa girecekleri yer cehennemdir ve burada da zaten ateste olacagini söylüyor iktisap ettigi dereceler itibariyle. Yani Allah'a ulasmayi dilemeyen herkesin mutlaka kaybettigi dereceler, kazandigi derecelerden fazladir.
Istisna? Hayir, yok. Konunun tevîle muhtaç bir tarafi da yok. Tevîl götürür tarafi da yok. Kim Allah'a ulasmayi dilemezse, kaybettigi dereceler kazandigi derecelerden fazladir. Gidecegi yer ise cehennemdir. Son derece açik olarak söylüyor Allahû Tealâ:
"Kim Allah'a ulasmayi dilemezse o kisi Benim âyetlerimden gâfildir. Allah'in âyetlerini bilmez."
Bilseydi bunun, üzerine 12 defa farz kilindigini bilirdi. Ve Allah'in farzlarini yerine getirmenin mutlak gerekliligine inanirdi. Ve mutlaka ruhunu Allah'a ulastirmak konusunda harekete geçerdi. Ama kisi, Allah'a ulasmayi dilemeyen bir kisinin cehenneme gidecegini de, bilmiyor. Cehalet sebebiyle kendisine ögretilmedigi için, daha açik bir ifadeyle, ögretme mevkiinde olanlar da o konunun cahili olduklari için, Allah'in âyetlerinden haberdar olmadiklari için. Allahû Tealâ açikça söylüyor:
Öyleyse kisi ögretme mevkiinde de olsa, ögrenen mevkiinde de olsa Allah'a ulasmayi dilemiyorsa Allah'in âyetlerini bilmiyor, Allah'in âyetlerinden gâfildir.
Ögretim kadrolarindan her kim, Allah'a ulasmayi dilemiyorsa Allah'in onlar hakkindaki hükmü açik ve kesindir:
"Onlar Benim âyetlerimden gâfil olanlardir."
Gâfil olmasalardi ne olacakti? Allah'a ulasmayi kendileri dileyeceklerdi, yetmez ilimlerini kime ögretiyorlarsa onlara da diyeceklerdi ki:
"Müfredat programinda yok bu ama Kur'ân'da var. Sen mutlaka Allah'a ulasmayi dilemek mecburiyetindesin."
Elbette Allah'a ulasmak mecburiyetinde kisi, ama ayni zamanda konunun bir püf noktasi var: Kim Allah'a ulasmayi dilerse; Allah, onu otomatik olarak Allah'a ulastiriyor.
Öyleyse bir taraftan Allahû Tealâ, bütün ihsanlarini ve ni'metlerini sunuyor kuluna.
"Ey kulum, sen Benden sadece bir talepte bulunacaksin. Diyeceksin ki: Ben Sana ulasmak, ruhumu Sana ulastirmak istiyorum." Tamam... Gerisi senin isin degil, diyor. Gerisi Benim isim, çünkü Benim sözüm var. Kim Bana ulasmayi dilerse, mutlaka Ben onu Kendime ulastiririm."
Allah'a ulasmayi dileyen kisi âmenû olan kisidir. Ve Hud Suresi 29. âyet-i kerime, Hz. Nuh kavmine diyor ki:
11/HUD-29: Ve yâ kavmi lâ es'elukum aleyhi mâlâ(mâlen), in ecriye illâ alâllâhi ve mâ ene bi târidillezîne âmenu, innehum mulâkû rabbihim ve lâkinnî erâkum kavmen techelûn(techelûne).
Ve ey kavmim! Buna (teblig ettigim seylere) karsilik sizden mal olarak (bir sey) istemiyorum. Eger ücretim (ecrim) varsa ancak Allah'a aittir. Ve ben âmenû olanlari tardedecek (uzaklastiracak, kovacak) degilim. Muhakkak ki; onlar, Rab'lerine mülâki olacaklar. Ve lâkin ben sizi cahillik eden bir kavim olarak görüyorum.
"Muhakkak" (inne) kullanmis Allahû Tealâ.
Öyleyse kim ulastiracak? Allah ulastiracak.
Kimin ruhunu ulastiracak? Sadece Allah'a ulasmayi dileyen kisinin.
Dilemezse kisi? Dilemezse, gidecegi yer mutlak olarak cehennem.
Peki dilerse? Dilerse, mutlaka Allah'in Zat'ina ulasacak. Yetmez, kurtulusa da ulasacak. Mulk Suresi 8, 9, 10. âyetler... Allahû Tealâ diyor ki:
67/MULK-8: Tekâdu temeyyezu minel gayz(gayzi), kullemâ ulkiye fîhâ fevcun seelehum hazenetuhâ elem ye'tikum nezîr(nezîrun).
(Cehennem) nerede ise öfkesinden çatlayacak gibi olur. Herbir grup cehenneme atildiginda, cehennem bekçileri (vazifelileri) onlara, "Size nezir (ikaz edici, uyarici) gelmedi mi?" derler.
Aslinda söyledikleri: "Size Allah'in nezirleri gelip de buraya, cehenneme geleceginizi söyleyerek sizi uyarmadilar mi?"
Ne söyledigini âyet-i kerime almamis ama arkadan gelen sözlerden anliyoruz ki: "Neden cehenneme gireceksiniz? Çünkü siz Allah'a ulasmayi dilemediniz, onun için cehenneme gireceksiniz."
Dileselerdi ne olacakti? Gözlerindeki hicab-i mesture alinacakti, kulaklarindaki vakra, kalplerindeki ekinnet alinacakti. Âyet-i kerimenin gelisinden bunlarin alinmadigini, nezirin uyarisini yaptigini ama onlarin bas gözlerindeki hicab-i mesture sebebiyle onu irsad makami olarak kabul etmediklerini, kulaklarindaki vakra sebebiyle söylediklerini isitmediklerini, kalplerindeki ekinnet sebebiyle idrak edemediklerini görüyoruz. Sonraki âyet-i kerimeye, devamina bakalim:
67/MULK-9: Kâlû belâ kad câenâ nezîrun fekezzebnâ ve kulnâ ma nezzelallâhu min sey'(sey'in), entum illâ fî dalâlin kebîr(kebîrin).
(Cehenneme atilanlar) derler ki: "Evet, andolsun ki bize nezir geldi. Ama biz onu yalanladik ve Allah hiçbir sey indirmemistir." dedik ve "Siz, büyük bir sapiklik içindesiniz." dedik.
Ne demek bu? Yani nezir onlara diyor ki: "Bak, Kur'ân-i Kerim'deki bu Yunus Suresinin 7 ve 8. âyetleri geregince buraya, cehenneme geleceginizi o nezirler size gelip de söylemediler mi? (Hepsine hitap ediyor.) Her milletten olana her zaman parçasinda ayri ayri nezirler geldigine göre bütün nezirler resûldür. Cehennemde olan herkes bundan nasibini alir.
Cehennemde olan kisiler, Allah'a ulasmayi dilemeyenler...
Böyle bir dizaynda Allahû Tealâ'nin söyledigi muhteva, o kisinin Allah'a ulasmayi dilemedigi hususudur ki, bu sebeple cehenneme gelmis. Ama dilemediginin kesin belirtilerini arkadan görüyoruz:
O bize geldi ve sizin söylediklerinizi söyledi. Cehenneme gidecegimizi söyleyerek bizi uyardi. Ama biz, ona dedik ki: "Allah hiçbir sey indirmemistir." Yani senin söyledigin gibi Kur'ân-i Kerim'i Allah indirmemistir. (O zaman Yunus Suresinin 7 ve 8. âyetleri de bu insanlar tarafindan zaten yok farzediliyor.)
Daha ötesi de var: "Biz seni dalâlet içinde görüyoruz."
Her devirde bu olay olmustur, sevgili kardeslerim. Hidayetin sahibi olarak gelen resûlü, hidayetin temsilcisini dalâlette görür insanlar. Çünkü hidayet ve dalâlet kavramlarini bilmezler. "Dalâlet kelimesi (sapiklik) demek, bu adam bizim söyledigimizden farkli seyler söyledigine göre, bu adam bir sapik." diye düsünürler.
Ne söylüyor:
-Ruhunuzu Allah'a ulastiracaksiniz.
Peki bugünün insanlari ne diyor?
-Islâm'in 5 tane sarti vardir, bu sartlari yerine getiren mutlaka Allah'in cennetine girer. Senin söylediklerin bizi hiç alâkadar etmez. Biz isimizi biliriz, mutlaka kurtuluruz. Kaç sebepten birden kurtuluruz, diyorlar:
Birincisi, biz Allah'a inaniyoruz, mü'miniz. Allahû Tealâ da diyor ki: "Biz bütün mü'minleri cennetimize alacagiz, hesapsiz riziklandiracagiz."
Sonra?
- Kiyâmet günü, biz mü'min oldugumuza göre, Peygamber Efendimiz (S.A.V) zaten bize sefaat edecek. Öyleyse korkacak nemiz var ki? Birincisinde olmazsa ikincisi... Mutlaka biz Allah'in cennetine gireriz. Ee tabii, namaz kilmadigimiza, oruç tutmadigimiza göre, görevlerimizi yapmadigimiza göre Allahû Tealâ, bizi elbette baslangiçta cehennemine atacak biraz, hafif tertip kavuracak ve sonra da oradan alip cennetine atacak. Sonsuza kadar cennette kalacagiz.
Iste, bunu söylerler. Simdi âyet-i kerimenin devamina bakalim. Ne demisler?
Bir insan, Allah'a ulasmayi dilemeyince yapacagi amellerin onu kurtulusa ulastirmasi ne yazik ki mümkün degildir ve insanlar bunun böyle oldugunu bilmiyorlar. Allahû Tealâ'nin ortaya koydugu vakia söyle bir dizayni içeriyor, sevgili okuyucular:
Bir insan Allah'a ulasmayi ya diler, ya da dilemez ama dilemezse kurtulamaz.
Allah'a ulasmayi dilemeyen bir insanin cehennemden kurtulmasi mümkün degildir.
O kisi, Allah'a ulasmayi dilemenin disinda ne yaparsa yapsin, neticeyi degistiremez. Allah'a ulasmayi dilemenin disinda ne yaparsa yapsin sonuç degismez. Sonuç, cehennemdir. Dünya saadeti hep sifirdir. Allah'a ulasmayi dilemeyen bir insan mutlu olamaz! Manevî platformda hiçbir gelisme gösteremez. fikrî plânda ögrendigini zanneder ama aslinda asil ögrenmesi lâzim gelen seyi ögrenmemistir.
Niçin böyle söylüyoruz?
Yunus Suresinin 7 ve 8. âyetleri sebebiyle böyle söylüyoruz. Diyor ki Allahû Tealâ:
10/YUNUS-7: Innellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatme'ennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne).
Muhakkak ki; onlar, Bize ulasmayi (hayatta iken ruhlarini Allah'a ulastirmayi) dilemezler. Dünya hayatindan razi olmuslardir ve onunla doyuma ulasmislardir ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardir.
10/YUNUS-8: Ulâike me'vâhumun nâru bimâ kânû yeksibûn(yeksibûne).
Iste onlarin kazandiklari (dereceler) geregince varacaklari yer atestir (cehennemdir).
Kazandiklari dereceler itibariyle cehenneme giden bu insanlarin bir tek vasiflari vardir. Allah'a ulasmayi dilememislerdir. 12 defa Allah'in üzerinize farz kildigi ve 73 âyet-i kerimede bahsettigi "ruhu ölmeden evvel Allah'a ulastirma" müessesesini reddedenler ve tabii böyle olunca da hiçbir zaman Allah'a ulasmayi dilemeyenlerdir. Kurtuluslari mümkün degil bu insanlarin.
Sevgili okuyucular, bu istikamette acaba ne olmasi lâzim? Muhtevaya dikkatle bakin.
Allah ile olan iliskilerinizde, Allah'a ulasmayi dileyenler oldugunuz için hep Allah'a hamd ve sükretmelisiniz ki Allah'a ulasmayi dilediginiz anda kurtulusa ulasirsiniz. Çünkü Allahû Tealâ, sizi mutlaka 10 tane ihsanla mürsidinize ulastiracaktir, mutlaka hidayete adim attiracak ve hidayete erdirecektir. Ruhunuz mutlaka Allah'a ölmeden evvel ulasacaktir.
Kim Allah'a ulasmayi dilerse, ruhu her halükârda, bütün sartlarda mutlaka Allah'in Zat'ina ulasir. Bir tek istisnasiyla: Eger o kisinin hayati 3-4 ay yasamaya açik degilse, ruhunu Allah'a ulastirmadan evvel hayati, Allahû Tealâ tarafindan sona erdirilirse, o kisi evliya olamadan ölür ama Allah'in cennetine mutlak olarak girer. Bu kisinin hiç ibadeti olmasa da Allah'a ulasmayi dilemenin, onu mutlaka cennete götürecegini ögrenmis ve bütün kalbiyle istiyor Allah'a ulasmayi. Ruhunu Allah'a ulastirip Allah'in evliyasindan olmayi istiyor kisi, tahallukle. Bu istegini Allahû Tealâ isitmis, bilmis ve görmüs, islemleri hemen yapmis.
O kisinin gözlerindeki hicab-i mestureyi almis, kulaklarindaki vakrayi almis, kalbindeki ekinneti almis yerine ihbat koymus. Kalbinin nur kapisini Allah'a çevirmis, gögsünden kalbine nur yolunu açmis, 1-2 dakika içinde hepsi tamamlanmis. Ertesi gün de kisi ölmüs. Bu kisinin gidecegi yer, mutlak olarak Allah'in cennetidir. Çünkü Allah'in âyetleri açik ve net olarak söylüyor:
Âmenû olmanin en alt kademesi, 3. basamaktir. Allah'a ulasmayi dileyen kisi âmenû olur, dilemezse âmenû olamaz. Âmenû olmussa mutlaka kurtulacaktir. Vel Asr Suresinde diyor ki Allahû Tealâ:
103/VEL ASR 1: Vel asr(asri).
Asra (zamana) yemin ederim.
103/VEL ASR-2: Innel insâne le fî husr(husrin).
Muhakkak ki insanlar hüsrandadirlar.
103/VEL ASR-3: Illellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti ve tevâsav bil hakki ve tevâsav bis sabr(sabri).
Ama âmenû olanlar (ilk 7 basamagi asanlar) hariç ve amilüssalihat (nefs tezkiyesi) yapanlar (ikinci 7 basamagi asanlar) hariç ve (Allah'a ruhen ulasip) Hakk'i tavsiye edenler (üçüncü 7 basamagi asanlar) hariç ve sabri tavsiye edenler (dördüncü 7 basamagi asanlar) hariç.
Öyleyse hüsranda olmak nedir acaba? Mu'minun Suresinin 103. âyet-i kerimesi cevap veriyor suale:
23/MU'MINUN-103: Ve men haffet mevâzînuhu fe ulâikellezîne hasirû enfusehum fî cehenneme hâlidûn(hâlidûne).
Kimin mizani (sevap tartilari) (kiyâmet gününde) hafif gelirse onlar nefsleri hüsranda olanlardir, onlar cehennemde ebediyyen kalacaklardir.
Sevgili okuyucular, can dostlarim, gönül dostlarim hüsranda olanlar, günahlari sevaplarindan fazla olanlardir.
Peki, Allah'a ulasmayi dilemeyenler kimler? Iktisap ettikleri dereceler itibariyle ateste kalanlar, cehennemde olanlar.
Iktisap ettikleri derecelerin ne olmasi lâzim? Kisinin kazandigi derecelerin, kaybettigi derecelerden fazla olmasi lâzim. Böyle olursa Allah'in cennetine girebilir. Eger kaybettigi dereceler fazlaysa girecekleri yer cehennemdir ve burada da zaten ateste olacagini söylüyor iktisap ettigi dereceler itibariyle. Yani Allah'a ulasmayi dilemeyen herkesin mutlaka kaybettigi dereceler, kazandigi derecelerden fazladir.
Istisna? Hayir, yok. Konunun tevîle muhtaç bir tarafi da yok. Tevîl götürür tarafi da yok. Kim Allah'a ulasmayi dilemezse, kaybettigi dereceler kazandigi derecelerden fazladir. Gidecegi yer ise cehennemdir. Son derece açik olarak söylüyor Allahû Tealâ:
"Kim Allah'a ulasmayi dilemezse o kisi Benim âyetlerimden gâfildir. Allah'in âyetlerini bilmez."
Bilseydi bunun, üzerine 12 defa farz kilindigini bilirdi. Ve Allah'in farzlarini yerine getirmenin mutlak gerekliligine inanirdi. Ve mutlaka ruhunu Allah'a ulastirmak konusunda harekete geçerdi. Ama kisi, Allah'a ulasmayi dilemeyen bir kisinin cehenneme gidecegini de, bilmiyor. Cehalet sebebiyle kendisine ögretilmedigi için, daha açik bir ifadeyle, ögretme mevkiinde olanlar da o konunun cahili olduklari için, Allah'in âyetlerinden haberdar olmadiklari için. Allahû Tealâ açikça söylüyor:
Öyleyse kisi ögretme mevkiinde de olsa, ögrenen mevkiinde de olsa Allah'a ulasmayi dilemiyorsa Allah'in âyetlerini bilmiyor, Allah'in âyetlerinden gâfildir.
Ögretim kadrolarindan her kim, Allah'a ulasmayi dilemiyorsa Allah'in onlar hakkindaki hükmü açik ve kesindir:
"Onlar Benim âyetlerimden gâfil olanlardir."
Gâfil olmasalardi ne olacakti? Allah'a ulasmayi kendileri dileyeceklerdi, yetmez ilimlerini kime ögretiyorlarsa onlara da diyeceklerdi ki:
"Müfredat programinda yok bu ama Kur'ân'da var. Sen mutlaka Allah'a ulasmayi dilemek mecburiyetindesin."
Elbette Allah'a ulasmak mecburiyetinde kisi, ama ayni zamanda konunun bir püf noktasi var: Kim Allah'a ulasmayi dilerse; Allah, onu otomatik olarak Allah'a ulastiriyor.
Öyleyse bir taraftan Allahû Tealâ, bütün ihsanlarini ve ni'metlerini sunuyor kuluna.
"Ey kulum, sen Benden sadece bir talepte bulunacaksin. Diyeceksin ki: Ben Sana ulasmak, ruhumu Sana ulastirmak istiyorum." Tamam... Gerisi senin isin degil, diyor. Gerisi Benim isim, çünkü Benim sözüm var. Kim Bana ulasmayi dilerse, mutlaka Ben onu Kendime ulastiririm."
Allah'a ulasmayi dileyen kisi âmenû olan kisidir. Ve Hud Suresi 29. âyet-i kerime, Hz. Nuh kavmine diyor ki:
11/HUD-29: Ve yâ kavmi lâ es'elukum aleyhi mâlâ(mâlen), in ecriye illâ alâllâhi ve mâ ene bi târidillezîne âmenu, innehum mulâkû rabbihim ve lâkinnî erâkum kavmen techelûn(techelûne).
Ve ey kavmim! Buna (teblig ettigim seylere) karsilik sizden mal olarak (bir sey) istemiyorum. Eger ücretim (ecrim) varsa ancak Allah'a aittir. Ve ben âmenû olanlari tardedecek (uzaklastiracak, kovacak) degilim. Muhakkak ki; onlar, Rab'lerine mülâki olacaklar. Ve lâkin ben sizi cahillik eden bir kavim olarak görüyorum.
"Muhakkak" (inne) kullanmis Allahû Tealâ.
Öyleyse kim ulastiracak? Allah ulastiracak.
Kimin ruhunu ulastiracak? Sadece Allah'a ulasmayi dileyen kisinin.
Dilemezse kisi? Dilemezse, gidecegi yer mutlak olarak cehennem.
Peki dilerse? Dilerse, mutlaka Allah'in Zat'ina ulasacak. Yetmez, kurtulusa da ulasacak. Mulk Suresi 8, 9, 10. âyetler... Allahû Tealâ diyor ki:
67/MULK-8: Tekâdu temeyyezu minel gayz(gayzi), kullemâ ulkiye fîhâ fevcun seelehum hazenetuhâ elem ye'tikum nezîr(nezîrun).
(Cehennem) nerede ise öfkesinden çatlayacak gibi olur. Herbir grup cehenneme atildiginda, cehennem bekçileri (vazifelileri) onlara, "Size nezir (ikaz edici, uyarici) gelmedi mi?" derler.
Aslinda söyledikleri: "Size Allah'in nezirleri gelip de buraya, cehenneme geleceginizi söyleyerek sizi uyarmadilar mi?"
Ne söyledigini âyet-i kerime almamis ama arkadan gelen sözlerden anliyoruz ki: "Neden cehenneme gireceksiniz? Çünkü siz Allah'a ulasmayi dilemediniz, onun için cehenneme gireceksiniz."
Dileselerdi ne olacakti? Gözlerindeki hicab-i mesture alinacakti, kulaklarindaki vakra, kalplerindeki ekinnet alinacakti. Âyet-i kerimenin gelisinden bunlarin alinmadigini, nezirin uyarisini yaptigini ama onlarin bas gözlerindeki hicab-i mesture sebebiyle onu irsad makami olarak kabul etmediklerini, kulaklarindaki vakra sebebiyle söylediklerini isitmediklerini, kalplerindeki ekinnet sebebiyle idrak edemediklerini görüyoruz. Sonraki âyet-i kerimeye, devamina bakalim:
67/MULK-9: Kâlû belâ kad câenâ nezîrun fekezzebnâ ve kulnâ ma nezzelallâhu min sey'(sey'in), entum illâ fî dalâlin kebîr(kebîrin).
(Cehenneme atilanlar) derler ki: "Evet, andolsun ki bize nezir geldi. Ama biz onu yalanladik ve Allah hiçbir sey indirmemistir." dedik ve "Siz, büyük bir sapiklik içindesiniz." dedik.
Ne demek bu? Yani nezir onlara diyor ki: "Bak, Kur'ân-i Kerim'deki bu Yunus Suresinin 7 ve 8. âyetleri geregince buraya, cehenneme geleceginizi o nezirler size gelip de söylemediler mi? (Hepsine hitap ediyor.) Her milletten olana her zaman parçasinda ayri ayri nezirler geldigine göre bütün nezirler resûldür. Cehennemde olan herkes bundan nasibini alir.
Cehennemde olan kisiler, Allah'a ulasmayi dilemeyenler...
Böyle bir dizaynda Allahû Tealâ'nin söyledigi muhteva, o kisinin Allah'a ulasmayi dilemedigi hususudur ki, bu sebeple cehenneme gelmis. Ama dilemediginin kesin belirtilerini arkadan görüyoruz:
O bize geldi ve sizin söylediklerinizi söyledi. Cehenneme gidecegimizi söyleyerek bizi uyardi. Ama biz, ona dedik ki: "Allah hiçbir sey indirmemistir." Yani senin söyledigin gibi Kur'ân-i Kerim'i Allah indirmemistir. (O zaman Yunus Suresinin 7 ve 8. âyetleri de bu insanlar tarafindan zaten yok farzediliyor.)
Daha ötesi de var: "Biz seni dalâlet içinde görüyoruz."
Her devirde bu olay olmustur, sevgili kardeslerim. Hidayetin sahibi olarak gelen resûlü, hidayetin temsilcisini dalâlette görür insanlar. Çünkü hidayet ve dalâlet kavramlarini bilmezler. "Dalâlet kelimesi (sapiklik) demek, bu adam bizim söyledigimizden farkli seyler söyledigine göre, bu adam bir sapik." diye düsünürler.
Ne söylüyor:
-Ruhunuzu Allah'a ulastiracaksiniz.
Peki bugünün insanlari ne diyor?
-Islâm'in 5 tane sarti vardir, bu sartlari yerine getiren mutlaka Allah'in cennetine girer. Senin söylediklerin bizi hiç alâkadar etmez. Biz isimizi biliriz, mutlaka kurtuluruz. Kaç sebepten birden kurtuluruz, diyorlar:
Birincisi, biz Allah'a inaniyoruz, mü'miniz. Allahû Tealâ da diyor ki: "Biz bütün mü'minleri cennetimize alacagiz, hesapsiz riziklandiracagiz."
Sonra?
- Kiyâmet günü, biz mü'min oldugumuza göre, Peygamber Efendimiz (S.A.V) zaten bize sefaat edecek. Öyleyse korkacak nemiz var ki? Birincisinde olmazsa ikincisi... Mutlaka biz Allah'in cennetine gireriz. Ee tabii, namaz kilmadigimiza, oruç tutmadigimiza göre, görevlerimizi yapmadigimiza göre Allahû Tealâ, bizi elbette baslangiçta cehennemine atacak biraz, hafif tertip kavuracak ve sonra da oradan alip cennetine atacak. Sonsuza kadar cennette kalacagiz.
Iste, bunu söylerler. Simdi âyet-i kerimenin devamina bakalim. Ne demisler?