Arkadaşlar doğru beslenmeye çalışırken bize neler yedirdiklerine ve tükettiğimiz gıdaların özellikle hazır gıdaların nasıl üretildiğine ve hangi rant merkezlerinin elinde olduğunu duydukça şaşkınlığın yanı sıra ne yiyeceğimizi şaşıırır olduk.İsmini vermek istemediğim bir firma %100 dana eti diye domuz eti artığı ve sakatat kıymasını bir hazır gıda üreticisine salam olarak satıyor.Bu iki firma da çok iyi bilinen firmalar.Ben şahsen nasıl üretildiğini görmeden hiç bir hazır gıda üreticisine güvenmiyorum.Bu iki firmanın adını duyduktan sonra zaten güvenemezdim de...
Et” tüketiminde göz ardı ettiklerimiz!...
Gaziosmanpaşa Hacımaşlı köyü domuz çiftliğinin suları ve katı atıkları
300
metre mesafedeki Sazlıdere Barajı'na akıyor. Baraj on milyon kişinin su
ihtiyacını karşılıyor. Çiftlikte 5 bin domuz var. Türkiye'deki domuz
çiftliklerinde yıllık 3 milyon kg. civarında et üretiliyor. Bu rakam
neredeyse kırmızı et üretiminin yarısı. Üretilen domuzlar otellere,
yemek
fabrikalarına ve marketlere "kıyma" şeklinde satılıyor. Salam, sosis de
piyasaya sürme yöntemlerinin en sık kullanılanı.
Neden domuz?
Peki ama dinen yasak olmasına, Türk yemek kültürüne aykırı bulunmasına
rağmen neden domuz cazip bir konu? Çünkü domuz yetiştiriciliği kârlı
bir iş.
Domuz üretken bir hayvan. Cinslerine ve yaşına göre yılda bir, iki,
bazen de
üç kez ve her batında 15-20'ye kadar varan yavru dünyaya getirebiliyor.
Bir
domuz yılda iki kez doğum yapsa, her batından 10 yavru yaşasa, 20 sene
yaşayan bir domuzun 400 yavrusu oluyor. Ve dahası yeni doğmuş bir domuz
4-5
ayda 100 kiloya kadar çıkabiliyor. Normal şartlarda evcil bir domuzun
yüzde
30'u yağ olarak ayrılabilmekte iken bu rakam bazen yüzde 50'yi
bulabiliyor.
Yani 150 > kg' lık bir domuzdan 75 kiloluk yağ elde edilebiliyor. Bu da
dana
yada koyuna göre tercih edilmesinde önemli bir etken.
Beslenmesi kolay,
cam
dışında her şeyi -leş dahil- yiyebiliyor.Her domuz da ortalama 80-100 kiloya ulaştığı zaman kesiliyor. Kaba bir
hesapla sadece bu çiftlikten yılda yaklaşık 1 milyon kg. et çıkıyor. Bu
etlerin hangi kanalla, nerelere satıldığı meçhul. Diğer çiftlikler de
göz
önüne alındığında Türkiye'de yaklaşık 3 milyon kg. domuz etinin
piyasaya
değişik yollarla sürüldüğü ortaya çıkıyor. Türkiye'deki toplam kırmızı
et
tüketiminin de 6 milyon kg. olduğu göz önüne alınırsa tablonun vahameti
daha
da netleşiyor. Kilosu 1 ile 3.5 milyon lira arasında satılan bu domuz
etlerinin ağırlıklı olarak kıyma, sucuk, salam ve sosis olarak
satıldığı
dile getiriliyor. Çiftlik çalışanlarından Ismail TÜRK' ün verdiği
bilgiye
göre kesilen etler toplu olarak büyük otellere, yemek fabrikalarına
kıyma ve
sosis gibi ürünler olarak satılıyor.
Bu ve benzeri çiftliklerden resmi olarak beş firma domuz satın alıyor:
Çerkezo, Polonez, Nuta, Namet ve Şütte...
1- Çerkezo aldığı ürünleri Salam Sosis olarak piyasaya sürerken aynı
zamanda
Teşvikiye'deki şarküterisinden de nihai tüketiciye ulaşıyor. (ki bu
firmanın
birde TADET adı altında otellere ürün sattığı bir markası daha
bulunuyor...)
Aynı zamanda butik mağazalarda ve ulusal zincir mağazalarda satılan
BONUS
markalı ürünlerin üreticisi de
ÇERKEZO...
2- Ayazağa' daki Çerkezo'nun hemen yanında üretim yapan ŞÜTTE firması
da
salam, sosis ve jambonlarını markasıyla satıyor. Ancak bilinen bu
firmalar
ürünleri çeşitli zamanlarda farklı isimlerde piyasaya sürüyor. Daha
önce
Şütte olarak piyasaya sürülen domuz mamulleri son dönemde
PIGGY adıyla
satılıyor.
Üstelik ünlü Amerikan fast food zincirlerinden Little
Caesar's Pizza tam 10 yılı aşkın süreden beri et mamüllerini ŞÜTTE firmasından
temin edip bizlere bir güzel yediriyor.
3-
Polonez 5 yıl öncesine kadar resmi olarak domuz ürünleri imal edip
Migros’ larda açık açık ürünlerini satarken, son yıllarda %100 dana
etinden ürünler imal ettiğini iddia ediyor.
Peki ya bunları göz göre göre mağazalarında sattıran satınalma
müdürleri aldıkları rüşvetin yanısıra bu milletin vebalini aldıklarını da
biliyorlar mı sizce?
Polonezin ciddi anlamda piyasaya yayılmasındaki en büyük faktör
MIGROS'tur.O dönem Migros’ un et mamülleri satınalmasında olan -Şu an oyuncak
reyonunda
satınalmacılık yapan-
Coşkun beyin büyük paralar karşılığında Polonezle
işbirliği içerisinde olduğunu ve bizzat domuzları bizlere yediren kişi
olduğunu biliyor muydunuz?
Peki ya Migros’ ta çalışan tüm tezgahtarların eksiksiz olarak her ay
sonunda
POLONEZ in sahibi Mustafa AKKAŞ beyden (veya satış müdürü sıfatı ile
çalışan Ali ÖZYAVAŞ'tan) maaşlarını ve primlerini(bizlere sattıkları et
mamülleri üzerinden) aldıklarını biliyor muydunuz?
Peki
METRO GROS MARKETLER'in (Şu anki değil bir önceki)
satınalmacılığını
yapan kişinin şu an
Bağdat Caddesi’ nde bulunan Polonez-Barbekü
restoranlarının sahibi olduğunu biliyor muydunuz?
Peki Izmir’ in kalesi olarak görülen
KIPA marketlerin satınalmacılığını
yapan bayanın
Polonezin resmi hissedarı olduğunu biliyor muydunuz?
Peki dünyanın dört yanına uçarken bize yemek hizmeti veren
USAŞ-GATEGOURMET
firmasının
satınalmacılığını yapan CEMIL bey'in ÇATALCADA bulunan
yazlık villasının POLONEZIN sahibi ile yan yana olduğunu biliyor musunuz?
Peki amerikan
fast food zinciri DOMINO'S PIZZA ve alman ekolü
DR.OETKER pizzalarının içerisinde POLONEZ et mamullerinin kullanıldığını biliyor
muydunuz?
Peki
GIMA markalı ve DIASA' larda satılan OPI markalı ürünleri
POLONEZIN
ürettiğini ve bunun karşılığında ne kadar para yedirdiğini biliyor
musunuz?
Peki sorarım size:
TÜRKIYE’ de domuz eti yemeyen insan kalmış mıdır
sizce?
4-
NUTA öncelikle
7 TEPE markası ile tanınmakla beraber Güneydeki her
şey dahil tatil köylerinin bir numaralı tedarikçisi, e tabi yabancı
turistlerin yanında yerli turistlerde güme gidiyor. Bu firmalar özellikle büyük
alışveriş merkezlerinde ayrı bir stand açıyorlar. Ancak küçük
şarküterilerde
karışık olarak duruyor ve birçok tüketici farkına varmadan domuz
ürünlerini
satın alabiliyor.
Üstelik işin ilginç tarafı bu firma şimdi de firma
tanıtım
cd si hazırlamış Carrefour gibi büyük hipermarketlerde ne kadar
hijyenik
üretim yaptığını anlatıyor. Ama 7 TEPE SOSIS hafta sonları marketlerde
KDV dahil 2.900.000 TL ye satılıyor. Çünkü maalesef bu adamlar
sosislerin
içerisinde hayvan küspesi gibi lafını bile etmek istemediğimiz katkılar
kullanıyorlar.Domuz hammaddeli salam ve sosislerin kesiminin yapılıp
piyasa
sürüldüğü bir başka yer de NUTA nın üretimini yapan kişinin işlettiği
Dolapdere' deki imalathane.(
IDEAL markalı salam sosis imalatçısı)
5-
NAMET ünlü Eminönü Hasırcılar Çarsısı’ nın içinde yıllardır tanınan
NAMLI PASTIRMACI'nın modern hali!!! Şu an modern üretim tesisleri
BAYRAMPAŞA
MEGACENTER (Gıda Hali) içinde derme çatma bir imalathaneden öteye
geçemeyecek konumda olan ve üretim kapasiteleri aylık -günün 24 saati
çalıştıklarını düşünürseniz- 70 tonu geçemeyecek olan bu imalathanede
NAMET
ayda 270 ton et mamülü üretiyor ve satıyor.
Bu aradaki 200 tonluk kapasite açığını ise Istanbul dışında ne idüğü
belirsiz imalathanelerde, merdiven altı firmalarda üretim yaptırıp
üzerine
%100 NAMET KALITESI' bastıktan sonra (üretim yeri olarak BAYRAMPAŞA
daki
adreslerini gösteriyorlar) bizlere afiyetle yediriyorlar. Carrefour ve
diğer
tüm zincir mağazalarda POLONEZin uyguladığı benzer taktikleri uygulayan
NAMET bugün kapasitesinin 3 kat üzerinde üretim yaparak gururla
ülkemizi temsil ediyor.
Peki Cem YILMAZ' ın dediği gibi
janjanlı ambalaja sahip NAMLI
pastırmalarının sahipleri olan Engin ve Esen MEPA kardeşlerin aynı
zamanda
ÇORLU’ daki domuz çiftliklerinin yarısına sahip olduklarını biliyor
musunuz?
2000 senesinde patlak vermiş olan
kaçak BUFFALO etlerinin de bu iki
insan
tarafından getirildiğini, hatta Bayrampaşa’ daki imalathanelerinin
gazetecilerle ve kameralarla basıldığını, Engin beyin SHOW TV' ye kendi
elleriyle o dönemin 1 trilyon lirasını hediye ettiğini, daha sonra da
Milliyet, Hürriyet ve Sabah gazetelerinde verdikleri ilanlarla bu
olayları
yalanladıklarını biliyor muydunuz?
NAMLI pastırmacının hem imalat müdürlüğünü yapan, hem de sahip olduğu %
5
hisse ile kendini bu şirkete ortak olarak gören MUZAFFER adındaki
şahsın
kardeşi ile birlikte Bağcılar’ da bir imalathane daha açtığını, burada
at ve
eşek etinden yapılan pastırmaları dilimleyip paketledikten sonra
marketlere
sattıklarını, hatta ve hatta 2004 yılı başlarında Uğur DÜNDAR
tarafından
basıldıklarını biliyor muydunuz?
Sonuç: Domuz konusunda herkes topu başkasına atıyor.
Bu noktada tüketicinin yapması gereken Şeyi Çevre Sağlık Il Müdürlüğü
Gıda ve Çevre Kontrol şubesi Müdürü Irfan YILMAZ özetliyor;
“PIYASADAKi ETLERi DENETLEMEK MÜMKÜN OLMUYOR!.."
*****
Hadi diyelim ki, yukarıda anlatılanların hepsi yalan, yanlış yada
gerçek dışı şeyler.
Hiç dikkat ettiniz mi; sözü edilen market zincirlerinde neden sürekli
sözü
edilen markalı ürünlerin en fazla satılması için
sürekli promosyon (et
tüketin?!) kampanyaları düzenlenmekte?!..Ve neden bu ürünlerin satıldığı reyonlardaki görevliler bu ürünlerin
çığırtkanlığını yapmakta?!..
Ve neden dışarıda satın aldığınız “kömürde sandviç”, “kömürde döner” ler
çoğunlukla bu ürünlerden yapılmakta?!..
Hadi şimdi de bilmediğiniz yerden et alın ve bilmediğiniz yerden yemek
yiyin bakalım!...
Kısacası ne yediğinize dikkat edin...
Hepimize AFIYET OLSUN
(Bir forumdan alıntı)
Bu kadar bilmiyordum. Bir ara okurum.