EHLÝ-SUNNET
New member
Miraç
Âlemlerin Rabbi olan ALLAH’a hamd olsun. Salât ve selâm efendimiz MUHAMMED aleyhisselâmın üzerine olsun.
Miraç konusunu Müslümanlar ne kadar doğru öğrenirlerse, o gecelerin kıymetini de o kadar güzel yerine getirmiş olurlar. Miraç denildiği zaman insanların içlerinde bir duygu ve bir hakikat anlaşılıyor. Ve bu hakikate de insanlar inanmak mecburiyetindedirler. Çünkü ALLAH-u Teâlâ Miracı Peygamber efendimize yaşatmış,ve bunun ilk bölümünü de Âyet’le bize bildirmiştir.
Miraç ne demektir?Önce bunu bir anlayalım. Miraç lûgat manası olarak yükselmek, şereflenmek, pâyelenmek ve harikulade olayların ve harikulade hadiselerin yaşanması manasına gelir.ALLAH-u Teâlâ Peygamber efendimiz aleyhisselâtu vesselâma hiçbir kuluna, ki bu kullara büyük Meleklerde dahildir(O Melekler ki en büyüğü Cebrail aleyhisselamdır).Cebrail aleyhisselâm dahil hiçbir Peygamberine nasip etmediği sadece ve sadece MUHAMMED aleyhisselâtu vesselâma nasip etmiş olduğu bir mucizedir.Bu mucize ile ALLAH-u Teâlâ Peygamber efendimizi insanların arasından seçtiğini ve en üstün varlık olduğunu da ortaya koymuştur.Demek ki Miraç, sadece Peygamber efendimize nasip olan bir olaydır.Onun için bizim, Miraç olayını çok iyi öğrenmemiz gerekir.Burada iman edilecek önemli konular vardır. Miracın başlangıcı olan İsra olayı,Kur’andaki bir Surenin adıdır.’İsra’ gece yolculuğu demektir.Bu Sure, gecenin bir vaktinde, bir an içerisinde Peygamber efendimizin yaptığı yolculuktan bahseder.
İsra Suresinin 1.Âyetinde ALLAH-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
سُبْحَانَ الَّذى اَسْرى بِعَبْدِه لَيْلا مِنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ اِلَى الْمَسْجِدِ الاقْصَاالَّذى بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ ايَاتِنَا اِنَّهُ هُوَالسَّميعُ الْبَصيرُ
Meâli:”Bir gece kendisine Ayetlerden bir kısmını gösterelim diye kulunu (MUHAMMED aleyhisselâtu vesselâmı),Mescid-i Haramdan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksaya götüren ALLAH,
noksan sıfatlardan münezzehtir.”
Bu Âyete inanmak farzdır.Kim ki bu Âyete “Benim aklım ermez, kanaatim yoktur” derse kâfirdir.Çünkü Âyet çok açıktır.ALLAH-u Teâlâ bu Âyette insanların aklının alamayacağı bir olayı Peygamber efendimize yaşatmıştır. Buna inanmak farz-ı ayndır.Fakat bundan sonraki ikinci bölüm olan Miraç ise (yükselme) Mescidi Aksa’dan, ALLAH-u Teâlâ’nın sadece Peygamber efendimiz için yaratmış olduğu bir makama bir mekâna çıkmasıdır.Bu da Kur’an-i Kerimde, bu Âyet gibi açık olmamakla beraber,zikredilmiştir. Açık izahatı olan birkaç Ayeti bütünleştirdiğimiz zaman Miraç olayının da hak ve gerçek olduğuna biz Müslümanların inanması gerekir.
İşte o Âyetlerde Necm Suresindeki 13./14. Âyetlerdir.Bu Âyetlerde ALLAH-u Teâlâ Peygamber efendimiz için şöyle buyuruyor:
وَلَقَدْ رَاهُ نَزْلَةً اُخْرى عِنْدَ سِدْرَةِ الْمُنْتَهى
Meâli:”Andolsun ki Cebrail aleyhisselamı Sidretül Münteha’nın yanında önceden bir defa daha görmüştü.”
Yani demek ki Peygamber efendimiz Cebrail aleyhisselâmı asıl suretiyle, yani aslıyla gördü. Bunu ALLAH ona nasip etti.Onu ilk görmesi dünyada gerçekleşti .Cebrail aleyhisselâm ‘Ecyad’ denilen yerde, kanatları doğuyla batıyı kapatacak şekilde geldi.Orada ilk Âyeti ve Peygamberliğini, Peygamber efendimize bildirdi.
Âyet kapalı gibi görünse de, aslında gayet iyi anlaşılıyor(”Bir defa daha görmüştü” sözü demek oluyor ki,Sidretül Münteha ALLAH’ın yaratmış olduğu mübarek bir ağaçtır.Ve bu Âyet Peygamber efendimizin, Cebrail aleyhisselamı o mekânda bulunur iken, onu asıl suretiyle görmüş olmasına delildir.Bu nedenle kim ki bu Âyeti duyduktan ve manasını da anladıktan sonra inkâra giderse,bu o insanın küfrüne sebep olur.Ama birincisi gibi değil.Çünkü İsra Suresindeki Âyet açık yani muhkem bir Ayettir.İsra Âyetlerini bir kimse inkâr ederse küfre düşer.Demek ki Peygamber efendimiz gecenin kısacık bir bölümünde, bedeninin sıcaklığı yatağından gitmeden, Mescidi Haram’a, oradan da Mescidi Aksaya ve Miraca çıkıp geliyor.Bu olay ALLAH-u Teâlâ’nın Peygamber efendimiz için yaratmış olduğu bir mucizesidir.
Miraç, ALLAH’ın Peygamberimize onu şereflendirmek, ona en üstün pâyeyi vermek, onun en üstün bir varlık olduğunu ortaya koymak için yaşatmış olduğu bir olaydır.
Ve bu olay dünya gözüyle, ruhen ve bedenen yaşanmıştır.Yani bir rüya haliyle değil.Çünkü insan rüyayı ruhen yaşar. Uyandığı zaman şunu gördüm bunu gördüm diye hatırlar.Ama bu öyle bir olay değil. Bedenen olmuş bir olaydır.Onun için bir mucizedir.Bunu bize Peygamber efendimiz aleyhisselâtu vesselâm Miraçtan dönüşünde uzunca bir Hadis-i Şerifi anlatarak bildirdi. Konuyla ilgili bir çok Hadis-i Şerifler var.Bunların bir bölümünü özetleyelim. Ondan sonra asıl sıkıntı olan sözde din alimlerinin hatalarını ortaya koyalım ki, bizde bu hataları işlemeyelim. İşlediysek de tövbe edelim.
Peygamber efendimiz buyurdu ki:”Bana Burak adında bir hayvan getirildi. ”Bu hayvanı getiren Cebrail aleyhisselâmdır.Bu Burak denilen hayvanın bir tarifi de vardır: Beyaz,eşekten büyük, katırdan küçük, uzunca bir hayvandır. Ama bu hayvanın şöyle bir özelliği vardır ki, onun atmış olduğu bir adım kendi görüş mesafesinin vardığı yere kadardır. Yani düşünün ki bir insanın ufka baktığı mesafe kadar.Yani bu kadar hızlı bir hayvan.Olayı ve bir de kat edilen mesafeyi düşünün.Yedi kat göklerin üstüne bir insanın çıktığını düşünün.Ve Mekke ile Mescid-i Aksa kuş uçuşu ile takriben yaklaşık 2000 km kadar bir yol.Böyle bir mesafeyi gidip geliyor.İşte bu mesafeyi gidebilmesi için Burak gibi mesafe kat eden bir hayvan vardı.
“Bu hayvana bindim ve Beytül Magdis’e (Mescid-i Aksa) geldim” dedi Resulullah. Burak’ı Mescid-i Aksada ki bir halkaya bağladı.Bütün Peygamberler Mescid-i Aksa’da idi ve Peygamber sallALLAHu aleyhi ve sellem onlara imamlık yaparak iki rekat namaz kıldırdı.
“Ve Cebrail gelip bana birinde şerbet diğerinde süt bulunan iki kadeh sundu.Ben sütü tercih ettim.Cebrail bana:”Sen temiz fıtratı seçtin” dedi.”Ve beni alıp gök yüzüne çıkardı” buyurdu Resulullah.Cebrail aleyhisselâm Sidretül Müntehaya kadar Resulullah ile yolculuk yaptı. İşte bu yolculukta Peygamberimiz diğer Peygamberlerin makamlarını yerlerini gördü. Birinci gökte Adem aleyhisselâmı, ikinci gökte İsa ve Yahya aleyhisselâmı, üçüncü gökte Yusuf aleyhisselâmı, dördüncü gökte İdris aleyhisselâmı, beşinci gökte Harun aleyhisselâmı, altıncı gökte Musa aleyhisselâmı ve en son yedinci gökte İbrahim aleyhisselâmı gördü. Hepsiyle müşerref oldu selamlaştı ve artık öyle bir yere geldi ki, o yere,sadece ve sadece kendisinin gitmesi nasip oldu.
İşte o mekân da Sidretül Münteha denilen yerdir.Kısaca böyle tarif ettikten sonra, insanların bu konuyu bizlere yanlış olarak nasıl anlattıklarına biraz değinmek istiyorum.
Eğer biri Miraç’ta (sözde Müslüman olan biri, çünkü böyle inanırsa o insan Müslüman değildir) Resulullah aleyhisselâtu vesselâmın, ALLAH-u Teâlâ’nın zatının bulunduğu bir mekâna çıktığını kabul ederse, kâfirdir. Yani ALLAH-u Teâlâ’nın sanki bir makamı var, bir yeri var, Peygamberi de o yerine getirtmiş gibi bir düşünceye sahip olan,Mirac’a böyle inanan insanlar ALLAH-u Teâlâ ya küfretmişlerdir.Çünkü ALLAH-u Teâlâ mekândan münezzehtir. Çünkü ALLAH-u Teâlâ’nın bir mekânı, yeri yoktur.Böyle düşünen insanlar ve bu Miraç olayını böyle anlatan insanlar kâfirdir.Onlar anlatmak istediklerine de bir müteşâbih Âyeti delil gösteriyorlar.O müteşâbih Âyet En Necm Suresinin 9. Âyetidir :
فَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ اَوْ اَدْنى
Meâli:”Sonra MUHAMMED’e yaklaştı,daha da yaklaştı, o kadar ki birleştirilmiş iki yay mesafesi kadar yakın oldu”
Bu Âyetin ,ALLAH ile Peygamber arasında oluşmuş olan bir mesafe ile, bir hudutla alâkası yoktur.Çünkü bunu En Necm Suresinin ondan sonraki Ayetler de, Cebrail aleyhisselamla alâkalı Âyetler doğrulamaktadır.Demek ki iki yay mesafesi kadar o makama yaklaşan varlık (Peygamber efendimizin çıkmış olduğu mekâna) Cebrail aleyhisselâmdır.Bir başka ifadeyle ALLAH-u Teâlâ Cebrail’e ,o kadar yaklaşmayı nasip etmiştir.Çünkü Cebrail’in bile gidemeyeceği bir yer sadece Resulullah aleyhisselâtu vesselâmın çıktığı makamdır.Yani Âyet‘ten anlaşılması gereken konu budur.İki yay mesafesi kadar yaklaşan varlık Cebrail aleyhisselâmdır. Kim ki bunu böyle kabul etmeyip de,ALLAH ile Peygamber yaklaştı derse kâfirdir.
Öyle ise bir Müslüman da yaklaşmak, uzaklaşmak, hudut ve mesafenin de yaratık olduğunu bilmesi gerekir.Bunlar mahlûklar için geçerli şeylerdir. ALLAH hakkında mekân, hudut, sınır,mesafe düşünülmesi mümkün değildir. Çünkü ALLAH hiçbir şeye benzemez. ALLAH hiçbir şeye muhtaç değildir.Demek ki Miraç hadisesine doğru inanmak isteyen insan, ALLAH-u Teâlâ’nın sıfatlarının manalarını güzel bilmiş olacak ki, aldanmamış olsun, yaldızlı sözlere kanmasın.Çoğunluk ne olursa olsun aldanmamak lazım.Çünkü bizi aldatan şey burada nedir?
Cahil Müslümanların burada kandığı şey nedir?ALLAH-u Teâlâ yı tenzih edecek kadar ALLAH’ın sıfatlarını bilmemektir.
Bu gece nice camilerde bu hatalar yine aynı şekilde söyleniyor.Hatta televizyonlarda da bir kısım diyanet görevlisi bunu böyle söylüyor. Yani, anlatılış şekillerinden, dinleyen adeta bu küfür olan manayı anlıyor.
Buna bir örnek:
Hakikat kitap evinin basmış olduğu bir kitapta:”Hakikat ve dalaleti bilmemiz lâzım. İmanla küfrü öğrenelim” diyor.Sözde iyi bir niyetle yazılan bir kitap.
Kitapta işlenen konu, Müslümanlar arasında çok yaygın olduğundan dolayı, bu küfrün tehlikesini Müslümanların çoğu anlamamaktadır.Müslümanlar ilk görevlerini, ilk farzlarını yerine getirmediklerinden dolayı, bu hataya düşmektedirler.Burada Miraç ile alâkalı şöyle diyor:”Miraç gecesinde Rabbine öyle yaklaştı ki, aradan bütün perdeler kalktı ve huzuru ilahiye kabul buyuruldu.”Bakın olduğu gibi okuyorum ki, anlaşılması gereken şeyi siz iyi anlayın ve değerlendirin.Bu kitapta Miraçtan bahsederken diyor ki:”Rabbine öyle yaklaştı ki, aradan bütün perdeler kalktı ve huzuru ilahiye kabul buyuruldu.Zamandan ve mekândan münezzeh olan Cenabı Hakkın sohbeti ile ve Cemali Bakemali ile müşerref oldu.Onu baş gözü ile yalnız ve yalnız Habibi Ekrem sallALLAHu aleyhi ve sellem gördü.Habibini cemal nurundan yarattığı için, o nur, nuru görmeye takat getirebildi.”Bakın bu paragraf içerisinde anlatılan ifadeler dinleyenlerin ve okuyanların beyinlerinde nasıl bir çağrışım yapıyor ?Hep ALLAH-u Teâlâ’nın sıfatlarına yakışmayacak bir şekil çağrışımı yapıyor. Şimdi biraz açalım bu sözleri.Ne diyor bu insan? Diyor ki “Rabbine öyle yaklaştı ki” diyor. Yaklaşan Peygamber efendimiz.”Aradan bütün perdeler kalktı” diyor.”Ve huzuru ilahiye kabul buyuruldu.”Bu perdelerin kalkması ne demek?Yani,ALLAH-u Teâla’yı Peygamber efendimizle karşı karşıya getirmiş oluyor.Nasıl ki bir kralın huzuruna bir insan çıkar, Peygamberimizi de huzuru ilahi kelimesi ile ne yapıyor?O aradan perdelerin kalkmasıyla karşı karşıya gelen iki varlık yerine koymuş oluyor.İşte bu birinci küfür.
İkinci sözüyle bu birinci sözü arasında tezat da çıkıyor.Diyor ki ”Zamandan ve mekândan münezzeh olan cenabı hakkın sohbeti”.ALLAH için “zamandan ve mekândan münezzehtir” diyerek, doğru bir söz söylüyor. Peki, yeri olmayan bir varlık Peygamber efendimizi nasıl huzuruna alsın?Bunu yazan kişi aynı zamanda Peygamberi de bir an bile olsa, zamandan ve mekândan münezzeh durumuna sokmuş oluyor. Peygamberi ALLAH’ın sıfatlarından biriyle sıfatlandırmak ise yine küfürdür.
Âlemlerin Rabbi olan ALLAH’a hamd olsun. Salât ve selâm efendimiz MUHAMMED aleyhisselâmın üzerine olsun.
Miraç konusunu Müslümanlar ne kadar doğru öğrenirlerse, o gecelerin kıymetini de o kadar güzel yerine getirmiş olurlar. Miraç denildiği zaman insanların içlerinde bir duygu ve bir hakikat anlaşılıyor. Ve bu hakikate de insanlar inanmak mecburiyetindedirler. Çünkü ALLAH-u Teâlâ Miracı Peygamber efendimize yaşatmış,ve bunun ilk bölümünü de Âyet’le bize bildirmiştir.
Miraç ne demektir?Önce bunu bir anlayalım. Miraç lûgat manası olarak yükselmek, şereflenmek, pâyelenmek ve harikulade olayların ve harikulade hadiselerin yaşanması manasına gelir.ALLAH-u Teâlâ Peygamber efendimiz aleyhisselâtu vesselâma hiçbir kuluna, ki bu kullara büyük Meleklerde dahildir(O Melekler ki en büyüğü Cebrail aleyhisselamdır).Cebrail aleyhisselâm dahil hiçbir Peygamberine nasip etmediği sadece ve sadece MUHAMMED aleyhisselâtu vesselâma nasip etmiş olduğu bir mucizedir.Bu mucize ile ALLAH-u Teâlâ Peygamber efendimizi insanların arasından seçtiğini ve en üstün varlık olduğunu da ortaya koymuştur.Demek ki Miraç, sadece Peygamber efendimize nasip olan bir olaydır.Onun için bizim, Miraç olayını çok iyi öğrenmemiz gerekir.Burada iman edilecek önemli konular vardır. Miracın başlangıcı olan İsra olayı,Kur’andaki bir Surenin adıdır.’İsra’ gece yolculuğu demektir.Bu Sure, gecenin bir vaktinde, bir an içerisinde Peygamber efendimizin yaptığı yolculuktan bahseder.
İsra Suresinin 1.Âyetinde ALLAH-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
سُبْحَانَ الَّذى اَسْرى بِعَبْدِه لَيْلا مِنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ اِلَى الْمَسْجِدِ الاقْصَاالَّذى بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ ايَاتِنَا اِنَّهُ هُوَالسَّميعُ الْبَصيرُ
Meâli:”Bir gece kendisine Ayetlerden bir kısmını gösterelim diye kulunu (MUHAMMED aleyhisselâtu vesselâmı),Mescid-i Haramdan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksaya götüren ALLAH,
noksan sıfatlardan münezzehtir.”
Bu Âyete inanmak farzdır.Kim ki bu Âyete “Benim aklım ermez, kanaatim yoktur” derse kâfirdir.Çünkü Âyet çok açıktır.ALLAH-u Teâlâ bu Âyette insanların aklının alamayacağı bir olayı Peygamber efendimize yaşatmıştır. Buna inanmak farz-ı ayndır.Fakat bundan sonraki ikinci bölüm olan Miraç ise (yükselme) Mescidi Aksa’dan, ALLAH-u Teâlâ’nın sadece Peygamber efendimiz için yaratmış olduğu bir makama bir mekâna çıkmasıdır.Bu da Kur’an-i Kerimde, bu Âyet gibi açık olmamakla beraber,zikredilmiştir. Açık izahatı olan birkaç Ayeti bütünleştirdiğimiz zaman Miraç olayının da hak ve gerçek olduğuna biz Müslümanların inanması gerekir.
İşte o Âyetlerde Necm Suresindeki 13./14. Âyetlerdir.Bu Âyetlerde ALLAH-u Teâlâ Peygamber efendimiz için şöyle buyuruyor:
وَلَقَدْ رَاهُ نَزْلَةً اُخْرى عِنْدَ سِدْرَةِ الْمُنْتَهى
Meâli:”Andolsun ki Cebrail aleyhisselamı Sidretül Münteha’nın yanında önceden bir defa daha görmüştü.”
Yani demek ki Peygamber efendimiz Cebrail aleyhisselâmı asıl suretiyle, yani aslıyla gördü. Bunu ALLAH ona nasip etti.Onu ilk görmesi dünyada gerçekleşti .Cebrail aleyhisselâm ‘Ecyad’ denilen yerde, kanatları doğuyla batıyı kapatacak şekilde geldi.Orada ilk Âyeti ve Peygamberliğini, Peygamber efendimize bildirdi.
Âyet kapalı gibi görünse de, aslında gayet iyi anlaşılıyor(”Bir defa daha görmüştü” sözü demek oluyor ki,Sidretül Münteha ALLAH’ın yaratmış olduğu mübarek bir ağaçtır.Ve bu Âyet Peygamber efendimizin, Cebrail aleyhisselamı o mekânda bulunur iken, onu asıl suretiyle görmüş olmasına delildir.Bu nedenle kim ki bu Âyeti duyduktan ve manasını da anladıktan sonra inkâra giderse,bu o insanın küfrüne sebep olur.Ama birincisi gibi değil.Çünkü İsra Suresindeki Âyet açık yani muhkem bir Ayettir.İsra Âyetlerini bir kimse inkâr ederse küfre düşer.Demek ki Peygamber efendimiz gecenin kısacık bir bölümünde, bedeninin sıcaklığı yatağından gitmeden, Mescidi Haram’a, oradan da Mescidi Aksaya ve Miraca çıkıp geliyor.Bu olay ALLAH-u Teâlâ’nın Peygamber efendimiz için yaratmış olduğu bir mucizesidir.
Miraç, ALLAH’ın Peygamberimize onu şereflendirmek, ona en üstün pâyeyi vermek, onun en üstün bir varlık olduğunu ortaya koymak için yaşatmış olduğu bir olaydır.
Ve bu olay dünya gözüyle, ruhen ve bedenen yaşanmıştır.Yani bir rüya haliyle değil.Çünkü insan rüyayı ruhen yaşar. Uyandığı zaman şunu gördüm bunu gördüm diye hatırlar.Ama bu öyle bir olay değil. Bedenen olmuş bir olaydır.Onun için bir mucizedir.Bunu bize Peygamber efendimiz aleyhisselâtu vesselâm Miraçtan dönüşünde uzunca bir Hadis-i Şerifi anlatarak bildirdi. Konuyla ilgili bir çok Hadis-i Şerifler var.Bunların bir bölümünü özetleyelim. Ondan sonra asıl sıkıntı olan sözde din alimlerinin hatalarını ortaya koyalım ki, bizde bu hataları işlemeyelim. İşlediysek de tövbe edelim.
Peygamber efendimiz buyurdu ki:”Bana Burak adında bir hayvan getirildi. ”Bu hayvanı getiren Cebrail aleyhisselâmdır.Bu Burak denilen hayvanın bir tarifi de vardır: Beyaz,eşekten büyük, katırdan küçük, uzunca bir hayvandır. Ama bu hayvanın şöyle bir özelliği vardır ki, onun atmış olduğu bir adım kendi görüş mesafesinin vardığı yere kadardır. Yani düşünün ki bir insanın ufka baktığı mesafe kadar.Yani bu kadar hızlı bir hayvan.Olayı ve bir de kat edilen mesafeyi düşünün.Yedi kat göklerin üstüne bir insanın çıktığını düşünün.Ve Mekke ile Mescid-i Aksa kuş uçuşu ile takriben yaklaşık 2000 km kadar bir yol.Böyle bir mesafeyi gidip geliyor.İşte bu mesafeyi gidebilmesi için Burak gibi mesafe kat eden bir hayvan vardı.
“Bu hayvana bindim ve Beytül Magdis’e (Mescid-i Aksa) geldim” dedi Resulullah. Burak’ı Mescid-i Aksada ki bir halkaya bağladı.Bütün Peygamberler Mescid-i Aksa’da idi ve Peygamber sallALLAHu aleyhi ve sellem onlara imamlık yaparak iki rekat namaz kıldırdı.
“Ve Cebrail gelip bana birinde şerbet diğerinde süt bulunan iki kadeh sundu.Ben sütü tercih ettim.Cebrail bana:”Sen temiz fıtratı seçtin” dedi.”Ve beni alıp gök yüzüne çıkardı” buyurdu Resulullah.Cebrail aleyhisselâm Sidretül Müntehaya kadar Resulullah ile yolculuk yaptı. İşte bu yolculukta Peygamberimiz diğer Peygamberlerin makamlarını yerlerini gördü. Birinci gökte Adem aleyhisselâmı, ikinci gökte İsa ve Yahya aleyhisselâmı, üçüncü gökte Yusuf aleyhisselâmı, dördüncü gökte İdris aleyhisselâmı, beşinci gökte Harun aleyhisselâmı, altıncı gökte Musa aleyhisselâmı ve en son yedinci gökte İbrahim aleyhisselâmı gördü. Hepsiyle müşerref oldu selamlaştı ve artık öyle bir yere geldi ki, o yere,sadece ve sadece kendisinin gitmesi nasip oldu.
İşte o mekân da Sidretül Münteha denilen yerdir.Kısaca böyle tarif ettikten sonra, insanların bu konuyu bizlere yanlış olarak nasıl anlattıklarına biraz değinmek istiyorum.
Eğer biri Miraç’ta (sözde Müslüman olan biri, çünkü böyle inanırsa o insan Müslüman değildir) Resulullah aleyhisselâtu vesselâmın, ALLAH-u Teâlâ’nın zatının bulunduğu bir mekâna çıktığını kabul ederse, kâfirdir. Yani ALLAH-u Teâlâ’nın sanki bir makamı var, bir yeri var, Peygamberi de o yerine getirtmiş gibi bir düşünceye sahip olan,Mirac’a böyle inanan insanlar ALLAH-u Teâlâ ya küfretmişlerdir.Çünkü ALLAH-u Teâlâ mekândan münezzehtir. Çünkü ALLAH-u Teâlâ’nın bir mekânı, yeri yoktur.Böyle düşünen insanlar ve bu Miraç olayını böyle anlatan insanlar kâfirdir.Onlar anlatmak istediklerine de bir müteşâbih Âyeti delil gösteriyorlar.O müteşâbih Âyet En Necm Suresinin 9. Âyetidir :
فَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ اَوْ اَدْنى
Meâli:”Sonra MUHAMMED’e yaklaştı,daha da yaklaştı, o kadar ki birleştirilmiş iki yay mesafesi kadar yakın oldu”
Bu Âyetin ,ALLAH ile Peygamber arasında oluşmuş olan bir mesafe ile, bir hudutla alâkası yoktur.Çünkü bunu En Necm Suresinin ondan sonraki Ayetler de, Cebrail aleyhisselamla alâkalı Âyetler doğrulamaktadır.Demek ki iki yay mesafesi kadar o makama yaklaşan varlık (Peygamber efendimizin çıkmış olduğu mekâna) Cebrail aleyhisselâmdır.Bir başka ifadeyle ALLAH-u Teâlâ Cebrail’e ,o kadar yaklaşmayı nasip etmiştir.Çünkü Cebrail’in bile gidemeyeceği bir yer sadece Resulullah aleyhisselâtu vesselâmın çıktığı makamdır.Yani Âyet‘ten anlaşılması gereken konu budur.İki yay mesafesi kadar yaklaşan varlık Cebrail aleyhisselâmdır. Kim ki bunu böyle kabul etmeyip de,ALLAH ile Peygamber yaklaştı derse kâfirdir.
Öyle ise bir Müslüman da yaklaşmak, uzaklaşmak, hudut ve mesafenin de yaratık olduğunu bilmesi gerekir.Bunlar mahlûklar için geçerli şeylerdir. ALLAH hakkında mekân, hudut, sınır,mesafe düşünülmesi mümkün değildir. Çünkü ALLAH hiçbir şeye benzemez. ALLAH hiçbir şeye muhtaç değildir.Demek ki Miraç hadisesine doğru inanmak isteyen insan, ALLAH-u Teâlâ’nın sıfatlarının manalarını güzel bilmiş olacak ki, aldanmamış olsun, yaldızlı sözlere kanmasın.Çoğunluk ne olursa olsun aldanmamak lazım.Çünkü bizi aldatan şey burada nedir?
Cahil Müslümanların burada kandığı şey nedir?ALLAH-u Teâlâ yı tenzih edecek kadar ALLAH’ın sıfatlarını bilmemektir.
Bu gece nice camilerde bu hatalar yine aynı şekilde söyleniyor.Hatta televizyonlarda da bir kısım diyanet görevlisi bunu böyle söylüyor. Yani, anlatılış şekillerinden, dinleyen adeta bu küfür olan manayı anlıyor.
Buna bir örnek:
Hakikat kitap evinin basmış olduğu bir kitapta:”Hakikat ve dalaleti bilmemiz lâzım. İmanla küfrü öğrenelim” diyor.Sözde iyi bir niyetle yazılan bir kitap.
Kitapta işlenen konu, Müslümanlar arasında çok yaygın olduğundan dolayı, bu küfrün tehlikesini Müslümanların çoğu anlamamaktadır.Müslümanlar ilk görevlerini, ilk farzlarını yerine getirmediklerinden dolayı, bu hataya düşmektedirler.Burada Miraç ile alâkalı şöyle diyor:”Miraç gecesinde Rabbine öyle yaklaştı ki, aradan bütün perdeler kalktı ve huzuru ilahiye kabul buyuruldu.”Bakın olduğu gibi okuyorum ki, anlaşılması gereken şeyi siz iyi anlayın ve değerlendirin.Bu kitapta Miraçtan bahsederken diyor ki:”Rabbine öyle yaklaştı ki, aradan bütün perdeler kalktı ve huzuru ilahiye kabul buyuruldu.Zamandan ve mekândan münezzeh olan Cenabı Hakkın sohbeti ile ve Cemali Bakemali ile müşerref oldu.Onu baş gözü ile yalnız ve yalnız Habibi Ekrem sallALLAHu aleyhi ve sellem gördü.Habibini cemal nurundan yarattığı için, o nur, nuru görmeye takat getirebildi.”Bakın bu paragraf içerisinde anlatılan ifadeler dinleyenlerin ve okuyanların beyinlerinde nasıl bir çağrışım yapıyor ?Hep ALLAH-u Teâlâ’nın sıfatlarına yakışmayacak bir şekil çağrışımı yapıyor. Şimdi biraz açalım bu sözleri.Ne diyor bu insan? Diyor ki “Rabbine öyle yaklaştı ki” diyor. Yaklaşan Peygamber efendimiz.”Aradan bütün perdeler kalktı” diyor.”Ve huzuru ilahiye kabul buyuruldu.”Bu perdelerin kalkması ne demek?Yani,ALLAH-u Teâla’yı Peygamber efendimizle karşı karşıya getirmiş oluyor.Nasıl ki bir kralın huzuruna bir insan çıkar, Peygamberimizi de huzuru ilahi kelimesi ile ne yapıyor?O aradan perdelerin kalkmasıyla karşı karşıya gelen iki varlık yerine koymuş oluyor.İşte bu birinci küfür.
İkinci sözüyle bu birinci sözü arasında tezat da çıkıyor.Diyor ki ”Zamandan ve mekândan münezzeh olan cenabı hakkın sohbeti”.ALLAH için “zamandan ve mekândan münezzehtir” diyerek, doğru bir söz söylüyor. Peki, yeri olmayan bir varlık Peygamber efendimizi nasıl huzuruna alsın?Bunu yazan kişi aynı zamanda Peygamberi de bir an bile olsa, zamandan ve mekândan münezzeh durumuna sokmuş oluyor. Peygamberi ALLAH’ın sıfatlarından biriyle sıfatlandırmak ise yine küfürdür.