usamebinladin
Mesajlari Onaylanacak
- Katılım
- 15 Haz 2006
- Mesajlar
- 221
- Tepkime puanı
- 3
- Puanları
- 0
MEZHEP
Mezhep nedir?<<Zehab – zan ve tahmin>>den gelen bu kelime, bellibaşlı bir noktaya giden yolun nerelerden ve nasıl geçtiği ve ne gibi kısımlar ve şekiller çizdiği üzerinde bilgiler ve ölçüler manzumesi demek…Peygamber, doğru yolun doğrudan doğruya açıcısıdır. Onun <<Zehab-zan ve tahmin>> ve mezhep kuruculuğu ile alakası olamaz. Peygamberde her şey berrak ve mutlak… Açık havada güneş… Gösterdiği her şey, namutenahi ince çizgilerle işlenmiş bir elmas… Ne <<Acaba?>>sı var, ne <<belki>>si…
güneş öyle bir tepe noktasından vuruyor ki, hiçbir şeye gölge hakkı bırakmıyor; gölge, yani şüphe, ayaklar altında… Ne cemiyette en küçük hiza yanlışı var, ne fertler arasında en basit çekişme… Ne de anlayış ve sezişlerde en hafif çelişme… Çünkü insanlara hükmedici kıstas, her ölçüyü zatında toplayan vecd ve aşk…
Hazret-i Ali’nin <<bütün>> ve <<parça>> meselesinde:- Parça <<bütün>>ün habercisidir.Hikmetine eş, en ulvi ve esas <<bütün>>den ve <<süfli ve cüz’i parça>>ya kadar her şey, merkezde düğümlü bir nakış gibi içiçe, çelişkisiz ve eksiksiz…
Allahın Resulü, delikanlılık çağındaki Üsame Hazretlerini orduya Başbuğ tayin buyurdukları zaman, bata Hazret-i Ebubekir, Ömer, Osman ve Ali, hiçbir olgun Sahabinin yüzünde herhangi bir buruşma ve dilinde bir memnuniyetsizlik ifadesi yoktur…
Sahabilerin hepsi müctehid. Fakat, uzaklaşan, gölgelenen ve sislere bürünen bir hakikati heceleme, sökmeye çalışma, <<zan ve tahmin>> etme manasına değil, ölçüleri bilme, ruhuna sindirmiş bulunma, her işe tatbik gücüne ermiş olma manasına…
Kuduz İslam düşmanı (Leone Kaytano)nun:- O ne kuvvettir ki, çevrelediği insanlardan tek kişi bile gevşemedi, kopmadı, dönmedi!…Dediği, buna rağmen <<çünkü Resuldü!>> diyemediği, böylece tezatların en yırtıcısına düştüğü o cazibe merkezi, işte bu yekpareliğin sancağını getirmişti.
Kainatın Efendisi, sonsuzluk tahtına geçmek üzere hücrelerindeki yatakta gözlerini kaparken hızla gelip başbuğluk sancağını Peygamber kapısının önüne diken delikanlı Üsame işte bu bayrağın temsilcisi….
DOĞRU YOL
Allah’ın Resulü, etraflarında Sahabileri, ince bir değnekle kum üzerine derince ve dümdüz biz çizgi çektiler ve sonra bu çizginin iki yanına kırkayağa benzer birtakım kısa hatlar ekleyerek buyurdular:
- Şu dosdoğru çizgi kurtuluş yoludur; ondan kopma küçük hatlarsa felaket yönleri… Ve daha nice hadis…Bir tanesi daha:
- Musa Peygamberin ümmeti 71 fırkaya ayrıldı. Biri nur, 70′i ateş yolunda….İsa’nın ümmeti de 72 bölüm… Biri nur, 71′i ateş istikametinde… Benim ümmetimse 73 fırka olacak; biri nura, 72’si ateşe yönelecek.-
Alemlere rahmet olarak gelen O’nun Saadet Devrinde her şey, feza çapında bir avizeyi taçlandırıcı, en dakik şekilde traş edilmiş billur parçaları… Avizenin saçağında ve kollarındaki her parça, dal dal birbirine düğümlü, kainatı ışıldatan nur emrinde ve o nurun bedahet idraki içinde. Her şey vecd, aşk ve üstün sezişten ibaret ve kimsede akıl, akılla bulmak, akılla ölçmek diye bir kaygı ve zor mevcut değil…. Sonradan gelecek büyüklerin tabiriyle, bütün Sahabiler anlamıştır ki, <<Peygamberlik tavrı aklın ötesinde>> dir… Ve insanda onu sezmeye memur vasıta akıl üstü bir şeydir, kalbtir; Peygamber sohbeti ise insanı kalbinden tutup yerden ayağını kesici ve tepe noktasında erdiricidir.
Sahabi diyor ki:- O’nu dinlerken öyle olurduk ki, adeta başımızın üstünde kirpiğimizi kımıldatsak uçup gidecek ışıktan bir kuş varmış gibi mıhlanır kalırdık.Yolda birbirine rastlayan iki Sahabi:
- Nereye gidiyorsun?- Filan yere, falan işe…- Gel seninle bir kenara çekilelim de beş dakika için olsun, iman getirelim!…Bakın siz; Sahabi, O’nun bir an uzağındaki nefsani hayatını nasıl değerlendiriyor?…Kainatın efendisi, İslamın götürülmesi için uzaklara yollladıkları Sahabiye sordular:- Orada neyle hükmedeceksin?- Allah’ın Kitabı ve Resulünün sünnetiyle…- Ya onlardan aradığını bulamazsan?…Sahabi tereddütsüz cevap verdi:
- İçtihat ederim.Ve Allahın Resulü, mukaddes ellerini kaldırıp, kendisine bu anlayışta Sahabiler ihsan ettiği için Allah’a hamdettiler.
Sahabi ne midir?Ümmetin temel yapısı; kalbini, duygu ve düşüncesini peşin olarak O’na bağlayan ve sonra bu bağlanış etrafında hakikat dairesi üstünde dilediği gibi akıl atını koşturan -ağzı kantarmalı at- ve artık hiçbir akıl sıkıntısı çekmeyen büyük insan örneği…İşte <<Doğru Yolun Sapık Kolları>> onlardan sonra, kuru akıl ve şeytani hayalin baskısiyle açılmaya başladı.
necip FAZIL KISAKÜREK (DAOĞRU YOLUN SAPIK KOLLARI)
O AĞZINA ALDIĞINIZ ÜSTAD MEZHEP KONUSUNDA BUNALRIO DİYOR:...
NERDESİNİZ BAKALIM???
ALLAH U UEKBER!!!
Mezhep nedir?<<Zehab – zan ve tahmin>>den gelen bu kelime, bellibaşlı bir noktaya giden yolun nerelerden ve nasıl geçtiği ve ne gibi kısımlar ve şekiller çizdiği üzerinde bilgiler ve ölçüler manzumesi demek…Peygamber, doğru yolun doğrudan doğruya açıcısıdır. Onun <<Zehab-zan ve tahmin>> ve mezhep kuruculuğu ile alakası olamaz. Peygamberde her şey berrak ve mutlak… Açık havada güneş… Gösterdiği her şey, namutenahi ince çizgilerle işlenmiş bir elmas… Ne <<Acaba?>>sı var, ne <<belki>>si…
güneş öyle bir tepe noktasından vuruyor ki, hiçbir şeye gölge hakkı bırakmıyor; gölge, yani şüphe, ayaklar altında… Ne cemiyette en küçük hiza yanlışı var, ne fertler arasında en basit çekişme… Ne de anlayış ve sezişlerde en hafif çelişme… Çünkü insanlara hükmedici kıstas, her ölçüyü zatında toplayan vecd ve aşk…
Hazret-i Ali’nin <<bütün>> ve <<parça>> meselesinde:- Parça <<bütün>>ün habercisidir.Hikmetine eş, en ulvi ve esas <<bütün>>den ve <<süfli ve cüz’i parça>>ya kadar her şey, merkezde düğümlü bir nakış gibi içiçe, çelişkisiz ve eksiksiz…
Allahın Resulü, delikanlılık çağındaki Üsame Hazretlerini orduya Başbuğ tayin buyurdukları zaman, bata Hazret-i Ebubekir, Ömer, Osman ve Ali, hiçbir olgun Sahabinin yüzünde herhangi bir buruşma ve dilinde bir memnuniyetsizlik ifadesi yoktur…
Sahabilerin hepsi müctehid. Fakat, uzaklaşan, gölgelenen ve sislere bürünen bir hakikati heceleme, sökmeye çalışma, <<zan ve tahmin>> etme manasına değil, ölçüleri bilme, ruhuna sindirmiş bulunma, her işe tatbik gücüne ermiş olma manasına…
Kuduz İslam düşmanı (Leone Kaytano)nun:- O ne kuvvettir ki, çevrelediği insanlardan tek kişi bile gevşemedi, kopmadı, dönmedi!…Dediği, buna rağmen <<çünkü Resuldü!>> diyemediği, böylece tezatların en yırtıcısına düştüğü o cazibe merkezi, işte bu yekpareliğin sancağını getirmişti.
Kainatın Efendisi, sonsuzluk tahtına geçmek üzere hücrelerindeki yatakta gözlerini kaparken hızla gelip başbuğluk sancağını Peygamber kapısının önüne diken delikanlı Üsame işte bu bayrağın temsilcisi….
DOĞRU YOL
Allah’ın Resulü, etraflarında Sahabileri, ince bir değnekle kum üzerine derince ve dümdüz biz çizgi çektiler ve sonra bu çizginin iki yanına kırkayağa benzer birtakım kısa hatlar ekleyerek buyurdular:
- Şu dosdoğru çizgi kurtuluş yoludur; ondan kopma küçük hatlarsa felaket yönleri… Ve daha nice hadis…Bir tanesi daha:
- Musa Peygamberin ümmeti 71 fırkaya ayrıldı. Biri nur, 70′i ateş yolunda….İsa’nın ümmeti de 72 bölüm… Biri nur, 71′i ateş istikametinde… Benim ümmetimse 73 fırka olacak; biri nura, 72’si ateşe yönelecek.-
Alemlere rahmet olarak gelen O’nun Saadet Devrinde her şey, feza çapında bir avizeyi taçlandırıcı, en dakik şekilde traş edilmiş billur parçaları… Avizenin saçağında ve kollarındaki her parça, dal dal birbirine düğümlü, kainatı ışıldatan nur emrinde ve o nurun bedahet idraki içinde. Her şey vecd, aşk ve üstün sezişten ibaret ve kimsede akıl, akılla bulmak, akılla ölçmek diye bir kaygı ve zor mevcut değil…. Sonradan gelecek büyüklerin tabiriyle, bütün Sahabiler anlamıştır ki, <<Peygamberlik tavrı aklın ötesinde>> dir… Ve insanda onu sezmeye memur vasıta akıl üstü bir şeydir, kalbtir; Peygamber sohbeti ise insanı kalbinden tutup yerden ayağını kesici ve tepe noktasında erdiricidir.
Sahabi diyor ki:- O’nu dinlerken öyle olurduk ki, adeta başımızın üstünde kirpiğimizi kımıldatsak uçup gidecek ışıktan bir kuş varmış gibi mıhlanır kalırdık.Yolda birbirine rastlayan iki Sahabi:
- Nereye gidiyorsun?- Filan yere, falan işe…- Gel seninle bir kenara çekilelim de beş dakika için olsun, iman getirelim!…Bakın siz; Sahabi, O’nun bir an uzağındaki nefsani hayatını nasıl değerlendiriyor?…Kainatın efendisi, İslamın götürülmesi için uzaklara yollladıkları Sahabiye sordular:- Orada neyle hükmedeceksin?- Allah’ın Kitabı ve Resulünün sünnetiyle…- Ya onlardan aradığını bulamazsan?…Sahabi tereddütsüz cevap verdi:
- İçtihat ederim.Ve Allahın Resulü, mukaddes ellerini kaldırıp, kendisine bu anlayışta Sahabiler ihsan ettiği için Allah’a hamdettiler.
Sahabi ne midir?Ümmetin temel yapısı; kalbini, duygu ve düşüncesini peşin olarak O’na bağlayan ve sonra bu bağlanış etrafında hakikat dairesi üstünde dilediği gibi akıl atını koşturan -ağzı kantarmalı at- ve artık hiçbir akıl sıkıntısı çekmeyen büyük insan örneği…İşte <<Doğru Yolun Sapık Kolları>> onlardan sonra, kuru akıl ve şeytani hayalin baskısiyle açılmaya başladı.
necip FAZIL KISAKÜREK (DAOĞRU YOLUN SAPIK KOLLARI)
O AĞZINA ALDIĞINIZ ÜSTAD MEZHEP KONUSUNDA BUNALRIO DİYOR:...
NERDESİNİZ BAKALIM???
ALLAH U UEKBER!!!