usamebinladin
Mesajlari Onaylanacak
- Katılım
- 15 Haz 2006
- Mesajlar
- 221
- Tepkime puanı
- 3
- Puanları
- 0
Mezhepsizlik konusuna fazla yer vermemiz itikad meselesi olduğundandır. İtikadı bozuk olanın ibadetleri boşa gider. Onun için önce doğru bir imana sahip olmak gerekir.
İctihad etmek, mezhep kurmak, dinimizin emridir. Resulullah efendimiz, Hz. Muaz’ı Yemene hakim olarak gönderirken, (Orada nasıl hükmedeceksin?) buyurunca, (Allah’ın kitabı) ile dedi. (Allah’ın kitabında bulamazsan?) buyurdu. (Resulullahın sünneti) ile dedi. (Onda da bulamazsan?) buyurunca, (ictihad ederek) dedi. Resulullah efendimiz, (Elhamdülillah! Allahü teâlâ, Resulünün elçisini, Resulullahın rızasına uygun eyledi) buyurdu. (Tirmizi)
Allah ve Resulü, müminlere merhamet ettikleri için, bazı işlerin nasıl yapılacağı, Kur'an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde açık bildirilmedi. Açıkça bildirilse idi, öylece yapmak gerekirdi. Farzı yapmayanlar günaha girer, kıymet vermeyenler de kâfir olurdu. Müminlerin hâli güç olurdu. Böylece mezhepler meydana geldi.
Eshab-ı kiramın tamamı müctehid ve mezhep sahibi idi. Bunun için Peygamber efendimiz, (Eshabım gökteki yıldızlar gibidir, hangisine uyarsanız hidayete kavuşursunuz) buyurdu. Mezheplerinin tamamı kitaplara geçmediği için, bugün hiç kimse, mesela (Ben Hz. Ömer’in mezhebindeyim) diyemez.
Mezheplere bağlı hiçbir âlim, ictihad derecesine yükselse bile, mezhebinin imamının üsul ve kaidelerine, hiçbir zaman muhalefet etmez. Mezhepsiz olan hiçbir İslam âlimi yoktur.
Müctehid kime denir?
Kur'an-ı kerim ve hadis-i şeriflerde açıkça bildirilmeyen hususları, açıkça bildirilenlere benzeterek, hüküm çıkaran derin âlimlere (Müctehid) denir. Eshab-ı kiramın hepsi müctehid idi. Sünnette kapalı kalan yerleri, müctehid âlimler açıklamış, mezhepler meydana çıkmıştır. Bu mezheplerden yalnız dördü kitaplara geçmiş, diğerleri unutulmuştur.
Bu mezheplerin imanları, Eshab-ı kiramın ortak imanıdır. İmanda ayrılık caiz olmaz. Bu dört hak mezhebe, (Ehl-i sünnet) denir. Bu dört mezhepten hiçbirine uymayana mezhepsiz denir.
İctihad etmek, mezhep kurmak, dinimizin emridir. Resulullah efendimiz, Hz. Muaz’ı Yemene hakim olarak gönderirken, (Orada nasıl hükmedeceksin?) buyurunca, (Allah’ın kitabı) ile dedi. (Allah’ın kitabında bulamazsan?) buyurdu. (Resulullahın sünneti) ile dedi. (Onda da bulamazsan?) buyurunca, (ictihad ederek) dedi. Resulullah efendimiz, (Elhamdülillah! Allahü teâlâ, Resulünün elçisini, Resulullahın rızasına uygun eyledi) buyurdu. (Tirmizi)
Allah ve Resulü, müminlere merhamet ettikleri için, bazı işlerin nasıl yapılacağı, Kur'an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde açık bildirilmedi. Açıkça bildirilse idi, öylece yapmak gerekirdi. Farzı yapmayanlar günaha girer, kıymet vermeyenler de kâfir olurdu. Müminlerin hâli güç olurdu. Böylece mezhepler meydana geldi.
Eshab-ı kiramın tamamı müctehid ve mezhep sahibi idi. Bunun için Peygamber efendimiz, (Eshabım gökteki yıldızlar gibidir, hangisine uyarsanız hidayete kavuşursunuz) buyurdu. Mezheplerinin tamamı kitaplara geçmediği için, bugün hiç kimse, mesela (Ben Hz. Ömer’in mezhebindeyim) diyemez.
Mezheplere bağlı hiçbir âlim, ictihad derecesine yükselse bile, mezhebinin imamının üsul ve kaidelerine, hiçbir zaman muhalefet etmez. Mezhepsiz olan hiçbir İslam âlimi yoktur.
Müctehid kime denir?
Kur'an-ı kerim ve hadis-i şeriflerde açıkça bildirilmeyen hususları, açıkça bildirilenlere benzeterek, hüküm çıkaran derin âlimlere (Müctehid) denir. Eshab-ı kiramın hepsi müctehid idi. Sünnette kapalı kalan yerleri, müctehid âlimler açıklamış, mezhepler meydana çıkmıştır. Bu mezheplerden yalnız dördü kitaplara geçmiş, diğerleri unutulmuştur.
Bu mezheplerin imanları, Eshab-ı kiramın ortak imanıdır. İmanda ayrılık caiz olmaz. Bu dört hak mezhebe, (Ehl-i sünnet) denir. Bu dört mezhepten hiçbirine uymayana mezhepsiz denir.