Mevlana...

berfut

New member
Garip bir millet olduk vesselâm. 2007 yılı; Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim
Ve kültür Kurumu (UNESCO) tarafından “Mevlâna Yılı” ilan edildi. Bütün dünya
Mevlâna’yı anlamaya çalışırken memleketimizde birkaç gayretli ve vefakâr
dışında sesi çıkan yok. Bilmem yanılıyormuyum? Oysa adı bile duyulmamış
bilmem hangi ozan için veya bilmem ne festivali için günlerce kulak
patlatanlar her ne hikmetse Mevlâna’yı “es” geçmeyi, unutturmayı, o da
olmazsa yanlış tanıttırmayı kendilerine sanki vazife edinmişler. Mevlâna
hazretlerine bir vefa borcu ve ruhaniyetinden istimdat dileği ile Yağmur
dergisinden aldığım aşağıdaki makaleyi gönderiyorum. Selamlarımla…



Dinle Mevlâna’yı Bak Neler Söyler / Şeref YILMAZ

Mevlâna’yı iyi ve doğru anlamak için başvurma mecburiyetinde olduğumuz iki
temel kaynak var: İslâmiyet ve Mevlâna’nın eserleri…
İslâmiyet’i bilmeden ve anlamadan, Mevlâna’yı gerçek kimliğiyle anlamak
mümkün değildir. Çünkü Mevlâna, her şeyden önce büyük bir Hak dostu ve İslâm
âlimidir. Onu büyük kılan İslâmiyet’e gönül vermesi, onu yaşaması ve kendini
Allah’ın rızasını kazanmaya adamasıdır.
Mevlâna’ya İslâmiyet penceresinden bakmazsak, karşımıza farklı bir kimlik
çıkar. Nitekim müsteşriklerin penceresinden ona bakanlar, farklı bir Mevlâna
görmüşlerdir. Mevlâna’ya “büyük bir ozan” gözüyle bakanların, onu gerçek
kimliğiyle tanımadıkları açıktır. Ozan; elinde sazı, dilinde sözü olan
kimsedir. Karacaoğlan, Dadaloğlu, Pir Sultan Abdal, Âşık Veysel gibi isimler
için bu değerlendirme doğrudur. Oysa Mevlâna, bu isimlerden farklı bir yerde
durur. O, halk ozanı değil, Hak âşığıdır. Mevlâna’nın şair kimliğini itiraf
etmekle, onu halk ozanı sınıfına koymak arasında fark olduğunu söylemek
zorundayız. Mevlâna’ya “büyük bir filozof” demek de onu olması gereken yerin
dışında bir yere koymak demektir. Mevlâna, ne Antik Yunan filozofları gibi
felsefe yapmıştır ne de çağdaş dünyanın felsefecileri gibi zihnî gel-gitler
yaşamıştır. O; düşüncelerini, İslâmiyet zemininde yeşertme imkânı bulmuş,
İslâm’ın prensipleriyle hemhâl olmuş bir mutasavvıftır.
Mevlâna, bazılarının sandığı gibi canı sıkıldıkça kalkıp dönen birisi
değildir. Hayatında birkaç kez şahit olunan dönme hâdisesinin aslı, Allah
aşkıyla cezbeye gelmedir. Nitekim daha sonra “sema” adını alacak olan bu
“ritüel”, yine dinî kavramlarla sistematik hâle getirilmiştir. Sema etmek,
Mevlâna’dan sonra, Mevleviliğin önemli bir “ritüel”i hâline gelmişse de
tarikatın var oluş sebebi değildir.
Ney, Mevlevilikte önemli bir unsurdur ama Mevleviliğin en önemli ya da tek
unsuru değildir. Ney denilen âleti Hazret-i Pir, sadece mûsikiden ibaret
görmez. Ona daha farklı ve derin anlamlar yükler. Ney, asıl bundan dolayı
önemli ve değerlidir. Hazret-i Pir, “şaheser” kabul edilen Mesnevisine
“Dinle neyden… “ diye başlar. Ney, Hazret-i Mevlâna için işitmeye değer bir
âlettir. Çünkü o, kamışlıktan ayrıldığı için feryat etmektedir. O’nun
kamışlıktan ayrılması, insanın aslî vatanından ayrılması anlamına gelir.
İnsan, nasıl ki asıl vatanından bu fani âleme düştüğü için feryat edip
duruyorsa, ney de tıpkı öyledir. O, insan-ı kâmili temsil eder. Neyin içi
nasıl boş ise kâmil bir insanın içi de günahlardan boşalmış olmalıdır.
Hazret-i Mevlâna, “Ney gibi hem zehir hem panzehir hem demsaz hem müştak bir
şeyi kim görmüştür?” diyor. Tahirü’l Mevlevî, bu ifadeyi şöyle şerh eder:
“Ney, dinleyenin kabiliyetine göre hem zehir hem panzehir tesiri gösterir.
Heva ve heves erbabından olanlara, şüphesiz zehir gibidir. Çünkü
kendisindeki şehvaniyet ve hayvaniyeti arttırır. Fakat görülüp işitilen her
güzellikten Allah’ı hatırlayanlar için de şüphesiz panzehir gibidir. Çünkü
kalpteki gaflet zehirini giderir.” Bu bakış, eşya ve hâdiselerin arka
plânını görebilmektir. Mevlâna, her hâdisede ilâhî hikmet arayan ve her
hâdisede ilâhî güzellik gören bir Hak dostudur. O, hâdiselere İslâmiyet’in
penceresinden bakar. O hâlde ona bakanlar da bu pencereden bakmak
zorundadır.
Hazret-i Pir şöyle diyor: “Ben Kur’an’ın bendesiyim. Hazreti Muhammed’in
ayağının tozuyum. Eğer benden, bunun dışında bir şey nakleden olursa ben o
sözden de o sözü nakleden kişiden de şikâyetçiyim.”
Kendini, Kur’an’ın kölesi, Hazreti Muhammed’in (s.a.s.) ayağının tozu gören
biri, “filozof, ozan” sözleriyle nitelendirilip geçilmemeli. Mevlâna,
kendini İslâm’ın hizmetkârı olarak gören biridir. Onun sözlerindeki belâgat
ve derinlik, tevile muhtaçtır. Düz mantıkla onun sözlerini anlamaya
çalışanlar, çoğu kere İslâmiyet’le bağdaşmayan yorumlar ortaya koymuşlardır.
Hazret-i Pir’in, “Ne olursan ol yine gel” çağrısını suiistimal ederek her
türlü nefsanî ve behimî davranışa kapı aralamak ve bunu yaparken de
Mevlâna’nın arkasına sığınmak, bu tür yanlış teviller cümlesindendir.
Kur’an’da, “Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin.” buyuruluyor. Demek ki
insanoğlu, ne tür hata ve günah işlerse işlesin, O’nun kapısına müracaat
etmeli. O; esirgeyen, bağışlayandır. O’nun rahmeti, gazabının önünde gider.
O’nun bağışlamasına kimse engel olamaz. Mevlâna’nın sözüne Kur’an’ın
penceresinden bakarsak, her şey yerli yerine oturur.
Mevlâna’yı dünyanın merak etmesi ve anlamaya çalışması, önemli ve doğru bir
karardır. Bu, dünyada tasavvufa olan ilginin artması anlamına geliyor.
Mevlâna’yı dünyaya biz nasıl tanıtırsak, dünya onu öyle tanıyacaktır. Bu
gerçeği sürekli göz önünde bulundurarak hareket etmeliyiz.
 
bİZLER ŞUNU ANLAMALIYIZKİ..BU MİLLET HEPSİ DAHİL OLMAmaK UZERE ÖZDE DEĞİL SÖZDE MUSLUMANDIR..HER ŞEYİ BİLİR FAKAT HİÇ BİR ŞEYİ YAŞAMAZ...
ONUN İCİN BAZI ŞEYLERİ BEKLEMEMK LAZIM TAM AKSINE BEKLENEN ŞEYLERE BİZZAT EL ATMAK GEREKMEKTEDIR...EGER MADDI YONDEN DESTEK VERILEMIYOR BUNU MANEVI YONDEN DESTEKLEMEK GEREK VEL HAZIL BU DA OLMUYORSA NE OLURSA OLSUN MUSLUMAN OLAM OZDE MUMIN OLAN INSAN BUNU HAL VE HAREKETLERIYLE ETRAFINA BELLI ETMESI LAZIM..LAKIN SUNU HICBIR ZAMAN UNUTMAMAK GEREKIRKI DINIMIZDE BIRBIRINE USTUN TASLAMAK YOKTUR AMA MUMIN ZATEN MUMINLIGIYLE TUM MILLETLERDENUSTUN KILINMIŞTIR..ONUN ICIN MUSLUMAN HALKIN EZSIK MIS GIBI DURMASI SESI CIKMAZMIŞ GIBI DURMAMAZI LAZIM VE BOYLE FALIYETLERDE SESINI DUNYAYA ULKESINE DUYURMASI LAZIM..CUNKU ULKEDE VERILEN EGITIM CEMAATLER OLMASA DININ NEREDEYSE YOk OLACAGI BIR EGITIMDIR...
Allah c.c. bu yola bas koyan ıslamı yaymak ıcın ugrasan nıce belalarla bu ugurda bas basa kalan tanımasamda yuzlerını gormesemde ugaraşan tum kardeşlerımden razı olsun...Allah c.c. daim yanlarında v eişlerinde kolaylık nasip eylesın...Hepsini cok seviyorum..cunku dinimi seviyorum..RAbbimi seviyorum..
Selametle
 
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks