Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Mesneviden Alintilar

rusen_alp

New member
Katılım
11 Mar 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
42
Konum
ruhlar aleminden
Mevlana'nın Mesnevisinden

Deryadan İnciler....

Okumak ve düşünmek....


...ve anlamak...anlayabilmek...anlatabilmek....
 

unzurna

New member
Katılım
12 Ocak 2007
Mesajlar
542
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
57
Kitaplığımın baş köşesinde bulunan Mevlana Hazretlerinin Mesnevisinden inşallah her gün ( Allah bir mani vermezse ) buraya belli bir parça yazacağım,önce kendi nefsim için , sonra siz kardeşlerim için faydalı olur inşallah....

İyi olur. Birşeyler daha öğrenmiş oluruz.
 

rusen_alp

New member
Katılım
11 Mar 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
42
Konum
ruhlar aleminden
NEYİN AYRILIKTAN ŞİKAYETİ
• Şu Ney'in neler söylediğini can kulağı ile dinle, o ayrılıklardan şikayet etmektedir
• Ney kendine has bir dille hal dili ile diyor ki :" Beni kamışlıktan kestiklerinden beri, feryadımdan, duygulu olan erkek de kadında inlemekte, ağlamaktadır. Şu var ki beni dinleyen her insan, benim neler dediğimi anlayamaz
• Benim feryadımı duyamaz. Beni anlamak beni duymak için ayrılık acısı çekmiş gönlü yaralanmış, içli bir insan isterim ki acılarımı dertlerimi ona antalayım
• Aslından , vatanından ayrı düşmüş oradan uzaklaşmış kişi, orada geçirmiş olduğu mutlu zamanı arar, o zamanı tekrar yaşamak ister,ayrıldığı sevgiliye tekrar kavuşmak arzu eder.
• Ben her mecliste , her toplulukta , inledim, ağladım, durdum. Ben, huysuz insanlarla da iyi insanlarla da düştüm kalktım
• Herkes, kendi anlayışına, zannına göre benim dostum oldu.Ama ,kimse benim gönlümdeki sırları araştırmadı , öğrenemedi.
• Halbuki benim sırrım , feryadımdan uzak değildir.Fakat her gözde onu görecek nur, her kulakta , onu işitecek , duyacak güç yoktur.
• Ten candan ,can da tenden gizli değildir.Fakat kimseye canı görmek izni verilmemiştir.
• Ney’i şu sesi ,gönlü yakan bir ayrılık , bir aşk ateşidir.Kimde bu ateş yoksa, o, maddi varlığından kurtulsun, yok olsun.
• Ney’in sesindeki tesir, yakıcılık , onun içine düşen aşk ateşindendir.Hakikat şarabında bulunan, insanı mest eden hal de aşk coşkunluğundandır.
• Ney,sevgilisinden ayrılmış olanın arkadaşıdır, dostudur, Onun yakıcı sesi , bizim Hakk’a kavuşmamıza engel olan perdelerimizi yırtmıştır.
• Ney gibi bir zehri , ney gibi bir panzehiri , ney gibi bir dostu , ney gibi bir aşıkı kim görmüştür ?
• Ney , kanlarla dolu bir yoldan, aşk yolundan bahsetmektedir. O , sevgi yüzünden, çöllere düşen Mecnun’un aşk hikayelerini anlatmaktadır.
• Bize, hak yolunu gösteren gerçek aşkın mahremi, dostu, aklını yitirmiş aşıklardan başkası değildir.Konuşan dile, kulaktan gayri müşteri, talib yoktur.
• Gamlı geçen günlerimiz uzadı ve sona ermesi gecikti.O günler mutsuzluk, acılar ve ayrılık ateşleri ile arkadaş oldu da yandı gitti.
• Günler geçip gitti ise varsın geçsin.Gam yeme,onlara de ki :” Geçin gidin…sizin gidişlerinizden bizim korkumuz yoktur…. Ey mübarek, ey temiz dost… Sen kal,sen var oll
• Hak aşıkları muhabbet deryasının balıklarıdır.Onlar vuslat suyuna kanmazlar, bu sebeple balıktan başka herkes suya kandı, nasibi olmayanın da günü, uzadıkça uzadı.
• Ruhen yükselmemiş, ham kalmış kişi, yetişkin olgun kişinin halinden anlamaz. Öyle ise sözü kısa kesmek gerekir vesselam ...
 

rusen_alp

New member
Katılım
11 Mar 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
42
Konum
ruhlar aleminden
TOPRAKTAN YARATILAN BEDEN AŞKTAN NASİB ALINCA GÖKLERE ÇIKTI, YÜCELDİ
• Dünya bağını kopar, maddeye olan bağlılıktan kendini kurtar da hür ol, ey oğul ne zamana kadar altının , gümüşün esiri olacaksın ?
• Rızıklar denizini bir testiye dökecek olsan, ne kadarını alır? Ancak bir günlük kısmet, bir günlük su…
• Harislerin , dünyayi çok sevenlerin göz testileri hiç dolmaz.Sedef de kanaat edici olmayınca , içi inci ile dolmaz.
• Halbuki, ilahi aşk yüzünden , nefsaniyetten kurtulan,benlik elbisesi yırtılan kimse, hırstan da , ayıbdan da , kötülüklerden de tamamıyla temizlenir.
• Ey bizim sevdası hoş olan, güzel olan aşkımız, ey bizim bütün manevi hastalıklarımızın , dertlerimizin tabibi; sevin, şad ol…
• Ey bizim kibir ve gurur hastalığımızın , böbürlenmemizin devası olan aşkımız! Ey bizim hasta günlümüzün Eflatın’u, Calinus’u!!
• Topraktan yaratılmış olan bedenimiz , aşk yüzünden göklere yükseldi,. Dağ bile çevikleşti, oynamaya başladı.
• Ey aşık! AŞK Tur Dağına can olunca, Tur mest oldu, kendinden geçti, Musa’da düştü bayıldı.
• Ben de ,bütün beşeri kirliliklerden kurtulup ,beni yaratana ve yaşatana yakın olsaydım da kendimi onda bulsaydım. Kamil bir insan olarak ney gibi aşkın söylenmesi gereken bütün sırlarını ve hakikatlerini söylerdim.
• Fakat kendi dilinden anlayanlardan, kendi dilini konuşanlardan uzak düşen kimse, yüzlerce dil,yüzlerce nağme bilse,yine dilsiz olur,susar.
• Gül gidip, gül bahçesinin mevsimi geçince , artık bülbülün başından geçenleri işitmez olursun.
• Şunu iyi bil ki , kainatta var olan her şey, sevgilisinin tecellisinden ibarettir , onun yarattıklarıdır.Onun kudretini , yaratma gücünü göstermektedir. Aslında , aşık bir perdedir.Var olan , diri olan ancak sevgilidir, Aşık ise bir ölüdür. Var gibi görünen bir yoktur.
• Bu hakikati sezemeyen, ilahi aşka meyli,isteği olmayan kimse kanatsız bir kuş gibidir. Vay onun haline, yazıklar olsun ona.
• Sevgilimin inayeti, lütfu , ihsanı , nuru beni aydınlatmasa , bana yol göstermesi, ben nerden geldiğimi , nereye gideceğimi nasıl anlıyabilirim?
• Aşk ,bu sözün , bu gerçeğin söylenmesini, açığa vurulmasını ister, fakat can aynası gammaz olmasın da ne yapsın? Gerçeği nasıl göstersin ?
 

rusen_alp

New member
Katılım
11 Mar 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
42
Konum
ruhlar aleminden
edebli olmak zorundayız , çünkü ;

edebli olmak zorundayız , çünkü ;

Cenab_ı Hakk’tan her hususta başarıya ulaşmamız için edeb niyaz edelim
• Kendimizi kontrol ederek,Cenab-ı Hakk’tan , edebli bir insan olmak hususunda bizi başarıya ulaştırmasını niyaz edelim.Çünkü edebi olmayan Allah’ın lütfundan mahrum kalır.
• Edebi olmayan, yalnız kendisine kötülük etmiş olmaz,belki edebsizliği yüzünden bütün dünyayı ateşe vermiş olur.
• Zahmet ve baş ağrısı olmaksızın,ilahi lütuf olarak İsrailoğulları’na gökten sofra iniyordu.
• Musa kavmi arasında bulunan birkaç edebsiz ;” Hani sarımsak,hani mercimek ?”diye söylediler.
• Bunun üzerine gökyüzünden inen sofra inmez oldu.Ekmek kesildi, bıldırcın kuşu ile kudret helvası bulunmaz oldu.Bundan sonra insanlara, ekin ekme,bel belleme , çapa ve orak yorgunluğu kaldı.
• Hz. Musa , tekrar şefaat edince,Cenab-ı Hakk gökten sofra indirdi. Tabaklar içinde ni’met gönderdi.
• Fakat küstanlar, yine edebsizlik ettiler. Dilenciler gibi sofradan yemek aşırdılar.
• Hz.Musa onlara yalvardı. Dedi ki :” Bu sofra devamlıdır, Yeryüzünden kalkmayacak, eksilmeyecektir “
• Büyük bir zatın sofrasında bulunup da aç gözlülük etmek, hırsa kapılmak nankörlüktür.
• O dilenci suratlı görmemişlerin hırsı yüzünden, kendilerine o ilahi rahmet kapısı kapandı.
• Gamdan , kederden,sıkıntıdan başına ne gelirse bunlar korkusuzluktan , edebsizlikten ve küstahlıktan gelir.
• Dost yolunda edebsiz, korkusuz olan kişi ,başkalarının da yolunu vurmuş olur.Böyle kişi mert değilse namerttir.
• Edepten dolayı bu gökler,nura gark olmuştur.Melekler de edeblerinden ötürü temiz ve masum olmuşlardır.
 

rusen_alp

New member
Katılım
11 Mar 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
42
Konum
ruhlar aleminden
Var olan sensin ancak Allah’ım !
• Biz ney gibiyiz.Bizdeki ses,sendendir.Biz dağ gibiyiz,bizdeki yankı sendendir.
• Biz , kazanıp kaybetmede santranç gibiyiz.Ey san’atları hoş olan Allah’ım ,bizi oynatan sensin.Kazanıp kaybetmemiz sendendir.
• Ey bizim canımıza can olan Rabbim,biz kim oluyoruz da sana karşı “ Biziz “ diye ortaya çıkalım.
• Aslında bizler de bizim varlığımız da birer “ yoktan’ ibarettir,Allah’ım faniyi varmış gibi gösteren “ Gerçek Varlık” senden ibarettir.
• Görünüşte biz hepimiz de birer arslanız.ama bayrakların üstündeki arslanlar gibi … O arslanların zaman zaman oynayıp ,saldırışı rüzgarın tesiri iledir.
Bayrakların üstündeki arslanların oynayışları görülür de ,onları oynatan rüzgar görülmez. İşte o görünmeyen var ya… o görünmeyen eksik olmasın, hiçbir zaman bizden uzak kalmasın.
• Allah’ım , bizi hareket ettiren güç de ,bizim var oluşumuz da senin lütfun,ihsanındır.,Varlığımızın hepsi de sendendir.Senin eserindir,senin icadındır.
• Yok olan bizlere,varlık lezzetini sen tattırdın, sonra tuttun, var gibi görünen bizleri kendine aşık ettin.
• Bizlere verdiğin manevi varlık lezzetini,lütfettiğin ni’meti geri alma. İhsan ettiğin mana aşkının, kadehini,şarabını ,mezesini bizden esirgeme.
• Eğer o manevi lezzet,o feyzi esirgersen onları senden kim arıyabilir? Resim,; “Sen beni böyle yaptın” diye ressama nasıl olur da , çıkışabilir.?
• Allah’ın sen bize bakma. Bizim yaptıklarımızı görme,sen kendi lütfuna ,kendi cömertliğine bak…
• Allah’ım ne biz vardık,ne de bizim dileğimiz vardı.Senin lütfun bizim söylenmemiş sözlerimizi duyuyor,işitiyor,bizi varlığa çağırıyordu.
 

rusen_alp

New member
Katılım
11 Mar 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
42
Konum
ruhlar aleminden
Allah’ım ! Bu duamı sana ulaşan dualardan et.

Allah’ım ! Bu duamı sana ulaşan dualardan et.

• Su, havuz içinde mahbus gibidir.Fakat ,rüzgar onu emer, yukarı çeker, alır. Çünkü su da , rüzgar gibi dört unsurdan biridir
• Rüzgar ,o suyu azar azar alır, ta madenine kadar götürür.Onu hapisten kurtarır,sen bu hali, bu gidişi, bu tükenişi görmezsin.
• Bizim alıp verdiğimiz bu nefesler de bizim canlarımızı , tıpkı onun gibi azar azar dünya hapishanesinden çalar götürür.
• Candan , gönülden söylenen güzel sözler, dualar, niyazlar ,yakarışlar Hakk’a doğru yükselir. Hakk’tan başka kimsenin bilmediği bir yere kadar varır, ulaşır.
• Temizlenmiş ve arınmış olan nefeslerimiz, hoş sözlerimiz , yücelir,yücelir,bizden armağan olarak ölümsüzlük , sonsuzluk alemine varır.
• Sonra sözlerimizin ,niyazlarımızın sevabı, Allah’ın rahmet eseri olarak kat kat çoğalarak bize gelir.
• Sonra da ,kul, elde ettiklerine benzer sevabı,tekrar elde etsin diye,Allah, bize,yine onlara benzer sözler söyletir.
• İşte böylece , hiç durmadan,güzel sözler , ötelere yükselir,yücelere gider. Karşılığında rahmet iner,bu iki hal,sende,senin varlığında daima olur, durur
 

rusen_alp

New member
Katılım
11 Mar 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
42
Konum
ruhlar aleminden
Bir kişinin “Allah ,benim suçuma bakmıyor,işlediğim günahlara karşılık bana bir şey yapmıyor “ demesi ve Şuayb (a.S.)’in ona cevap vermesi
• Şuayb Peygamber zamanında, biri ;”Allah benim bir çok ayıbımı ve günahımı gördü “ diyordu
• “Bende bu kadar günah ve cürüm gördüğü halde, Allah ,lütuf ve keremi ile benim kusuruma bakmadı.”
• Hakk Teala ;Şuayb ( a.s.)’in kulağına gizlilik ,gayb yolu ile fasih bir dille buyurdu ki :” O adama cevap olarak de ki :
• “Ben bu kadar, günah ettim de Allah keremi ile beni suçlamadı,sorumlu tutmadı.” Diyorsun.
• Ey aklı kıt adam, ey doğru yolu bırakıp çöllere düşen zavallı;sen aksine ve tersine söylüyorsun.
• Senin kaç kere cezanı verdim ama senin haberin yok.Baştan başa bağlısın;ayağından başına kadar zincirler içinde kalmışsın.Sen duygularının , nefsani isteklerinin esiri olmuşsun,farkında değilsin.
• Ey kara tencere ! Kat kat isler içindesin. Bu is senin iç yüzünü karartmış.
• Senin gönlünde pas üstüne paslar var.Bu paslar öyle yığılmış ki , gönül gözün görmez olmuş.İlahi sırlara karşı perdelenmiş, kör olmuş ,gitmiş.
• O is, o kurum yeni bir tencere vursa, arpa kadar bile olsa eseri o pencerede görülür.
• Çünkü her şey zıttı ile meydana çıkar.Kalaylı tencerenin beyazlığı üstünde o kara is,fena bir şekilde kendini gösterir.
• Fakat dumanın etkisi ile tencere kararınca ,onun üstündeki kara lekeyi çabucak kim görebilir?
• Demirci zenci olursa, duman onun yüzünde bir iz bırakmaz.
• Fakat beyaz tenli birisi demircilik ederse, dumanın tesiri ile onun yüzü kararı.
• O da günahın tesirini çabucak anlar da ;” aman ya Rabbi!” diye ağlayıp sızlanmaya başlar.
• Fakat günah işlemekte ayak direr,kötülüğü adet ederse kalp gözüne toprak doldurmuş olur ; o günahı görmez, vicdan azabını da hissetmez olur.
• Tövbe etmeyi hatırına bile getirmez .Günah onun gönlüne tatlı gelir.Derken derken de dinsiz olur gider.
• O pişman oluş ,o “ Ya Rabbi !” deyiş ondan gider ;gönül aynasına beş kat pas çöker.
• Onun demir kalbini,kaskatı olan kalbini paslar yemeye koyulur, temelini de yok etmeye girişir.
• Beyaz bir kağıt üzerine yazı yazarsan , o yazı bakınca okunur.
• Yazılı bir kağıt üzerine yazarsan,yazdığın anlaşılmaz.Okunması güçleşir ve yanlış okunabilir.
• Çünkü mürekkebin siyahlığı üst üste gelince , iki yazı da körleşmiştir,manası kalmamıştır.
• Eğer o kağıda üçüncü kere yazı yazarsan,onu kafir kalbi gibi simsiyah edersin.
• Öyle ise her şeyin çaresini bulan Allah’a sığınmaktan başka ne çare vardır ? Bakır gibi olan günahkarn ümitsizliğine iksir, Allah’ın rahmet nazarıdır.
• Ümitsizlikleri, Hakk’a arzedin ve O’ndan rahmet ve hidayet ümidinde bulunun ki ,devasız dertten, yani kalbinizin kararmasından yaslanmasından kurtulasınız.”
• Şuayb ( A.S.) bu nükteli sözleri ;”Allah kereminden ötürü benim kusuruma bakmıyor” diyen kişiye söyleyince , Peygamber’in ruhani nefesinden onun gönlünde güller açıldı.
• Onun ruhu, göklerden gelen vahyi Şuayb ( a.s.)’dan duyunca “ Günahlarımızın cezasını verdi ise, belirtisi nerede ?” diye sordu.
• Şuayb Peygamber dedi ki :” Ya Rab! Bu adam sözümü dinlemiyor, günahlarının belirtisini istiyor .”
• Cenab-ı Hakk buyurdu ki :”Ben suçları günahları örterim;sırları söylemem, ama onun belalara uğradığına dair ancak bir belirtiyi söyliyeyim.
• Onun cezasını verdiğimin bir tek belirtisi şu :O kulluk vazifesini yapıyor, oruç tutuyor.
• Namaz kılıyor,zekat veriyor, daha başka bir işler yapıyor. Fakat hiç birinde , bir zerre kadar bile manevi zevk bulamıyor.
• İbadetlerde bulunuyor, hayırlı işler işliyor ama bir zerre bile tat alamıyor.
• İbadeti şeklen iyi, kulluğu güzel ama ruhu,manası güzel değil,bir çok iyi ama, içleri boş,
• İbadetlerin meyve vermesi için gönülde manevi bir zevk lazımdır. Çekirdeğin fidan vermesi için içli olması gerekir.
• İçi olmayan çekirdek hiç fidan verir mi ? Cansız suret hayalden başka bir şey değildir .”
 

Mücahid

New member
Katılım
17 Mar 2007
Mesajlar
2,553
Tepkime puanı
223
Puanları
0
Yaş
57
Konum
Tr
Allah razı olsun kardeş ellerine emeğine sağlık
 

rusen_alp

New member
Katılım
11 Mar 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
42
Konum
ruhlar aleminden
Her devirde peygamber yerine bir veli yaşamaktadır

Her devirde peygamber yerine bir veli yaşamaktadır

• Peygamberler devri geçtikten ve son peygamber Hz.Muhammed ( s.a.v.)’den sonra her devirde gelen ve onun yerine geçen bir veli vardır. O veli de , Peygamberimiz gibi bazı zorluklarla karşılaşır, sıkıntılar denemeler geçirir, bu hal kıyamete kadar sürüp gider.
• Kimin huyu güzelse , devrinin o büyük velisine uyar, düşmanlıktan kurtulur.Her kimin mayası bozuksa , o veliye haset eder.onu tanımaz; onunla kavgaya girişir.Bu yüzden zarara uğrar.Gönlü kırılır.
• İşte yaşayan imam, her an vazife başında,, işte güçten olan o gerçek velidir.O üstün velinin muhakkak Peygamberin soyundan gelmesi şart değildir.O Hz Ömer’in neslinden de gelebilir, Hz. Ali’nin neslinden de.
• Ey kurtuluş yolunu arayan kişi, Mehdi de o’dur, Hadi’de o , yani doğru yolu bulan da o , o yolu gösterecek imam da o’dur, o zat hem gizlidir, hem de meydandadır, karşında oturmaktadır.
• O nura benzer akıl,onun Cebrail’idir, Onun mertebesine ulaşmamış olan veli de onun kandilidir.
• Kandil derecesinde olan velinin mertebesine ulaşmış olan da ,bizim kandil konan yerimizdir. Çünkü , nurun mertebe bakımından dereceleri vardır.
• Çünkü ,Allah nurunun yedi yüz perdesi vardır, Nur perdelerini bu kadar kat ve derecede bil.
• Her perdenin arkasında, bir toplumun yeri vardır. Bu perdeler imama, yani mihrap önüne varıncaya kadar saf saftır.
• Son safta kalmış olanların gözleri manen zayıf olduğu için,ön safta bulunanların nuruna dayanamaz.
• En son safın önündekiler de , görüşleri kuvvetli olmadığı için fazla aydınlığa bakamazlar.
• En öndeki safta bulunup, Hakk’a en yakın bulunanların hayatı olan nur,geride kalanların ve biri iki gören şaşıların ruhları için illettir, meşakkattir, fitnedir.
• Şaşılıklar ve hiddet halini kesret halinde görüşler, yavaş yavaş azalır. Yediyüz perdeyi aşınca da , bu perdeleri aşan ,geçen , kendisi deniz gibi olur da böylece kesret gider, vahdet gelir.
• Demiri yumuşatan, altını saf altın haline koyan ateş, taze ayva ve elmanın olgunlaşmasına yarar mı ?
• Elmanın , ayvanın da az bir hamlığı olabilir, fakat onların olgunlaşmaları için demiri yumuşatan ateş gerekmez,Güneşin az bir harareti onları yumuşatır.
• Elmayı ,ayvayı olgunlaştıran o hararet , demire kafi gelmez. Demir ejderha gibi olan ateşin alevini ister.
• Demir , zorluklara katlanan, meşakkatler çeken, dövülen ezilen hakaretlere maruz kalan fakir derviş gibidir. Çekiç altında, ateşin içinde olmakla beraber kıpkırmızıdır. Hoşbir haldedir.Mutludur.
• Demir vasıtasız olarak ateşin perdecisidir.Bir bağla bağlanmadan kendiliğinden ateşin ta içine girer.
• Su çocukları ,yani su yardımı ile yetişen sebze ve meyveler gibi bitkiler doğrudan doğruya ateş vasıtasıyla ne olgunlaşırlar, ne de ateşle konuşabilirler.
• Yürümek için ayağa nasıl ayakkabı lazım ise , onlara da pişmek için tencere veya tava lazımdır.
• Yahut da arada bir yer gerek ki hava ısınsın,kızsın da sıcaklığı suyu da ısıtsın.


• Onun gibi Hak aşıkı fakir de vasıtasız olarak tecelliye mazhar olmuş bu yüzden onun varlığının tecelli alevleri ile bir rabıtası , bir bağı ve bağlanışı vardır.
• Bu sebeple o veli ,alemin gönlü olmuştur.Çünkü beden bu gönül vasıtasıyla iş görür. Hüner gösterir.
• Gönül olmazsa ,beden konuşmayı ne bilir? Gönül aramazsa , ten araştırmadan ne anlar ?
• Demek ki ilahi tecellilerin, şulelerin , yalımlarının düştüğü yer, o demir gibi dayanıklı olan velidir.Allah’ın nazargahı, görüş yeri de beden değil , gönüldür.
• Sonra bu cüz-i gönüllerde ilahi sırların kaynağı, madeni olan o arifin kalbine nisbetle , halkın gönülleri tenlere , bedenlere benzer.
• Bu söz çok örnek ister.Bu sözü şerh etmek, etraflıca anlatmak açıklamak gerek.Fakat ham kişilerin vehme kapılıp ayaklarının kaynamasından korkuyorum.
• Yapmak istediğimiz iyilik,bizim için kötülük olmasın.Yani doğru yolu göstermek isterken sapıklığa düşürmeyelim. Hayır yalım derken şer yapmayalım.Zaten , bu kadar söylemem de kendiliğimden değil, dileyerek söylemedim.Bunları kendimde olmadığım için söylemiş bulundum.
• Çarpık ayağa, çarpık ayakkabı iyi gelir. Dilencinin eli, daima kapıda gerek, o evin içine giremez. Yani ,ilahi sırlar herkese açılamaz, istidadına , kabiliyetine göre söylenir.
 

rusen_alp

New member
Katılım
11 Mar 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
42
Konum
ruhlar aleminden
Çalışmak, kaza ve kadere aykırırı değildir!

Çalışmak, kaza ve kadere aykırırı değildir!

• Çalışıp ,çabalamak,kaza ve kadere karşı gelmek,onunla savaşa girişmek değildir.Çünkü ,bizi , çalışıp , çabalamaya zorlayan da kaderimizdir.
• İman yolunda, kulluk ve insanlık yolunda yürüyen bir kimse, bir nefes ziyan ederse, ben kafirim.
• Kendini zorla “cebri” yerine koyma.Yapmaya gücün varken işten kalma.Başın kırılmamış, yarılmamış ,onu bandla sarma.Bir iki gün olsun,bu fani hayatta boş durma, çalış, çabala,iyi işler yap.Sonra ebedi mutluluğa ulaş, neşelen, gül.
• Fani olan dünyayı arayan kişi, olmayacak, kötü bir şeyi aradı, ahireti arayan ise iyi,güzeli, doğruyu aramış oldu.

• Dünya kazancı için didinmek, hilelere başvurmak , çareler aramak soğuk şeylerdir.Ama dünyayı terk etmek için çalışmak , uğraşmak, hatta hile yapmak yerindedir,doğrudur.

• Nedir bu hile , çare? Hile ve çare ,dünya zindanının duvarını delip oradan çıkmak ve hapisten kurtulmaktır,Açılmış kurtuluş deliğini kapatmak ise ,soğuk ve uygunsuz bir hiledir.
• Aslında bu dünya , bir zindandır. Biz de bu zindanda bulunan mahpuslarız.Ey Hakk’ı arayan kişi,zindanın duvarını del de kendini kurtar.
• Dünya nedir? Dünya Allah’ı bilmemek, Allah’tan gafil olmaktır. Yoksa kumaş, para ,kadın ve evlad değildir.
• Mala , din için,Allah için sahib olanlar hakkında , Rasulullah Efendimiz “ Bu ne güzel,ne hayırlı mal” diye buyurdu.

• Geminin içindeki su,gemiyi batırır.Geminin altındaki su ise gemiyi kaldırır, sırtında taşır.
• Mal,mülk sevgisini gönlünden çıkarıp attığı için Süleyman ( A.S.) kendisine fakir , dedi.
• Ağzı kapalı desti, uçsuz bucaksız denizin üstünde , hava dolu bir gönülle yüzer, durur.
• Gönlünde dervişlik havası,aşk havasıbulunan kimse de dünya denizinin üstünde batmadan durabilir.
• Gerçi bu cihan bütünüyle onun mülkü ise de, cihan mülkü , onun gönül gözünde bir hiçten ibarettir.
• Şu halde,gönlü “minledün” ilmiyle , yani ilahi aşk havasıyla doldurur da onun ağzını bağla ve mühürle
 

rusen_alp

New member
Katılım
11 Mar 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
42
Konum
ruhlar aleminden
Bir hadisin açıklaması....

Bir hadisin açıklaması....

Hz. Aişe’nin ( Allah ondan razı olsun ) Mustafa ( S.A.V.) Efendimize ; “Bugün yağmur yağdı, siz mezarlığa gittiğiniz halde niçin elbiseniz ıslanmamış diye sorması .

• Resul-i Ekrem Efendimiz, dostlarından birinin cenazesi ile mezarlığa gitmişti.
• Onun kabrine toprak attı da,sanki , toprak altına gömülen dostunun ruhunu diriltti.

• Peygamber Efendimiz , mezarlıktan dönünce Hz.Aişe-i Sıddıka’nın yanına vararak , onunla konuşmaya başladı.
• Hz. Aişe’nin gözü Peygamberimizin yüzüne ilişince ,önüne doğru eğildi,elini üstüne sürdü.
• Mübarek sarığına, yüzüne, saçlarına , yenine , yakasına , göğsüne , kollarına elini sürdü.

• Peygamber Efendimiz ; “Böyle acele acele ne arıyorsun?” diyesordu. O da : “ Bugün hava bulutluydu, yağmur yağmıştı.
• Elbisende bir ıslaklık arıyorum, Fakat ne tuhaf şey! Hiçbir ıslaklık bulamıyorum.” Dedi.
• Hz. Peygamber ; “ O sırada başına ne örtmüştün ? Baş örtün ne idi ?” diye sordu. Hz. Aişe’de ; “Senin şalını örtmüştüm” diye cevap verdi.
• Peygamber Efendimiz de buyurdu ki, “ Ey gönlü tertemiz olan Aişe, Allah bu y yüzden senin pak olan gözüne gayb yağmurunu göstermiş.
• O senin gördüğün yağmur, bu gök yüzündeki buluttan değildir. Obaşka buluttan başka göktendir”

• Gayb aleminin başka bir bulutu,başka bir yağmuru,başka bir göğü , başka bir güneşi vardır.
• Gayb aleminin ahvali, yalnız Hakk’ın has kullarına ma’lumdurlar. Ondan başkaları “Ölümden sonra, dirilişten şüphe ederler”
• Yağmur vardır,beslemek , yetiştirmek için yağar; yağmur vardır, her şeyi perişan etmek için yağar.

• Bahar yağmurlarının faydası, şaşılacak bir şeydir.Fakat sonbahar yağmuru, bağ vebahçeler için sıtma yerine geçer, ağaçları titretir, yaprakları sarartır, döker, çürütür.
• Bahar yağmuru, bağı ve bahçeyi nazla besler,güz yağmuru ise onu sarartır,soldurur.

• Böylece soğuğu, rüzgarı, güneşi, hep birbirine aykırı bil de şaşırıp kalma.
• Tıpkı bunun gibi gayb aleminde de bu çeşitlilik vardır.Bazısı zararlı, bazısı faydalı; bazı yağmurlar bereket getirir, bazısı ziyan.
• Ermiş kişi olan abdalın nefesi de ,gaybaleminin o baharındandır. O nefes yüzünden ,gönülde ,canda manevi yeşillikler , tazelikler belirtir.
• Onların nefesleri talihli , kabiliyetli kişilere, bahar yağmurlarının ağaçlara yaptığı te’siri yapar
• Eğer, herhangi bir yerde kuru bir ağaç varsa,bunun kuruluğunu, can rüzgarından bilme.

• Rüzgar vazifesini bildi, esti gitti.Canı kabiliyetli olan kişi, rüzgarın tesirini candan kabul etti.
• Peygamber Efendimiz buyurmuştur ki : “ey ashabım, ey benim dostlarım , sakın , ilkbahar serinliğinden ürkerek , bedenlerinizi örtmeyin…
• Çünkü , ilkbahar rüzgarı, ağaçlara yaptığı tesiri bedenlerinize de, canlarınızı da yapar.
• Fakat sonbahar soğuğundan kaçının, çünkü, sonbahar soğuğu, üzüm bağlarına yaptığını size de yapar”
• Bu hadisi rivayet edenler, manasını zahire , görünüşe göre vermişler , bunu da yeter bulmuşlar.

• Bu kişilerin,candan , hadisin ruhundan haberleri yoktur. Onlar hadisin dışında kalmışlar, içine girememişlerdir. Onlar, dağı görmüşler de dağdakı madeni görememişlerdir.
• Hadiste bahis buyrulan sonbahar nefistir, nefsin isteğidir. Akıl ile can da ilkbaharın ta kendisi sonsuzluktur.
• Şu halde hadisin manası şöyle yorumlanır:Velilerin pak , temiz nefesleri bahar gibidir. Yaprakların,filizlerin hayatıdır.

• Bu sebeple yumuşak olsun,sert olsun;Velilerin sözlerini dinlemekten örtünüp kaçınma ; onlara kulak ver; o sözler , dinine destek olur.
• Sıcak da söyleseler, soğuk da söyleseler onları hoş gör ; o sözleri tut. Tut da şu dünya hadiselerinin çeşitli etkilerinden sıcağından,soğuğundan , yakıp kavuran cehennem azabından kurtul.
• O mübarek sözlerin sıcağı da , soğuğu da ilkbahardır,hayattır.O sözler gerçekliğin , tam inancın , kulluğun özüdür,mayasıdır.
• O nefeslerle can bahçeleri diriltir, gerçek hayata kavuşulur.O nefeslerle gönül deryaları incilerle dolar.
• Bu hale gelmiş akıllı bir kişinin gönül bahçesinden bir çöp misali, cüz’i bir manevi zevk eksilse ,o kişinin gönlüne binlerce gam,binlerce keder gelir, dolar.

• Hz.Aişe-i Sıddıka ; “ Ey varlığın özü,özeti !” diye sordu. “Bugünkü yağmurun sırrı, hikmeti ne idi?”
• Bu yağmur, rahmet yağmurlarından mı idi, yoksa korkutmak için mi yağıyordu? Pek yüce , pek büyük olan Allah’ın adaletinden miydi?
• Bu yağmur, baharların lütfundan mı idi,? Yoksa güz mevsiminin afetlerle dolu yağmurlarından mı idi?”
• Peygamber Efendimiz buyurdu ki : “ Bu yağmur , musibetler yüzünden,insanın gönlüne çöken gamı yatıştırmak için yağıyordu”
• İnsan, o musibet ateşi ile kalsaydı, yıkılırdı.Bedeni de erir giderdi; aklı fikri de kalmazdı. Hiçbir şey yapamaz hale gelirdi.

• O anda dünya yıkılırdı, insanın içinden yaşama gücü , ümide sarılma duygusu çıkar giderdi.

• Bu gün yağmurlu gündür. Gece oluncaya kadar yürü. Bu yağmur, bildiğin yağmurlardan değildir. Bu yağmur Allah’ın rahmetidir.”
 

rusen_alp

New member
Katılım
11 Mar 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
42
Konum
ruhlar aleminden
Hiç ayna ile terazi yalan söyler mi ?

Hiç ayna ile terazi yalan söyler mi ?

• Ayna ile terazi birisi incinecek yahut utanacak diye doğru söylemekten sakınır mı ? Susar mı ?
• Ayna ile terazi , öyle kadri yüce ve doğru mihenk yerleridir ki ,sen onlara iki yüz sene hizmet etsen,
• Sonra aynaya desen ki : “ Ben sana bu kadar sene hizmet ettim, hatırım için beni çirkin gösterme.” ; teraziye desen ki , “Yalvarırım sana; fazla tart , eksiğimi açığa vurma”
• Onlar sana cevap verir de derler ki: “ Zavallı , herkesi kendine güldürme, , alemi kendine maskara etme,” . Ayna ile terazi hile bilmezler, yalan söylemezler.
• Doğruluktan ayrılmayan ayna ile terazi derler ki “Allah , gerçekten bizim vasıtamızla tanınması , anlaşılabilmesi için kadrimizi yüceltti, ,bizi bu işle görevlendirdi.
• Bu doğruluğumuz olmasaydı,gerçeği olduğu gibi ,ortaya koymasaydık bizim ne değerimiz kalırdı ? İyilerin ,güzellerin yüzlerini nasıl görür , nasıl gösterebilirdik ?”
 
Üst Alt