Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Memur-halk münasebeti

sumisali

New member
Katılım
3 Nis 2009
Mesajlar
1,903
Tepkime puanı
2,112
Puanları
0
Sahabenin ileri gelenlerinden Resulüllah'tan hiçbir gazada geri kalmayan, bazen de Medine'de Resulüllah'ın yerine vekil kalan ensardan Muhammed bin Mesleme, Hazreti Ömer'in 'şikayet masası' başkanı idi. Memurlardan şikayet bu masada ona gelir, durumu inceler, gerekirse haksızlık yapan, rüşvet alan, adam kayıran memuru burada (araştırmalardan sonra) cezalandırırlardı.
Bir defasında Medine'ye toplanan memurlara Hazreti Ömer (bugünkü ifadeyle) brifing veriyor, onlara halka adil davranmaları, zulmetmemeleri hususunda ikazlarda bulunuyordu. İşte bu sırada halktan sessiz bir adam ortaya çıktı.
- Beni memurlarınızdan işte şu adam haksız yere dövdü. Halbuki suçlayarak dövdüğü konuda benim suçumun olmadığı sonradan da anlaşıldı, diyerek davacı olduğunu söyledi.
Konu araştırılınca sessiz adamın haklılığı, memerun ona zulmen kırbaç vurduğu meydana çıkınca Hazreti Ömer'in kararı kesinleşti.
- Seni döven memura sen de vurduğu kırbaç kadar kırbaç vuracaksın!
Amir bin Âs buna itiraz etti:
- Ya Ömer, bundan sonra memurlarınızı halkın gözleri önünde dövdürecek misiniz? Şayet bunu yaparsanız bu, memurlarınızın itibarını düşürür, onları iş yapamaz hale getirir.
Hazreti Ömer'in cevabı aynen şöyle oldu:
- Ben zalimi şu ya da bu bahanelerle koruyup da mazlumu maruz kaldığı zulümle baş başa bırakamam. Kim zulmetmişse karşılığını görmeli ki tekrarına cesaret edemesin.
Ve karar kesinleşti.
Kimsesiz adam kendisine vurduğu kırbaç kadar kırbaç vuracaktır zalim adama.
Bu defa Amir bin Âs, kimsesiz adama gitti.
Teklifini yaptı.
- Sana vurduğu kırbaç sayısınca altın vereceğim. Bunu al, davandan vazgeç, yoksa halk cesaret bulur, memurlar korkaklaşır.
Böylece kimsesiz adam yediği kırbaç sayısınca altın alınca davasından vazgeçti, kimsesizliğinden cesaret alarak adam dövme olayı da bir daha vaki olmadı.
 

sýyah_

New member
Katılım
13 Ağu 2010
Mesajlar
454
Tepkime puanı
222
Puanları
0
Yaş
50
keşke altını almasaydıda kırbacı vurdursaydı, Hz. Ömer insaflı davranmış, kırbacın iki katını vurdursaydı. Keşke Hz. Ömer gibi adaletli Ademoğlu gelsede tekrar arkasından gitsek boynumuzu hep onun önünde eğsek, bütün müslümanları İslam çatısı altında toplasa da itaat etsek,İnşallah..Peygamberimize yakın olanlar onu anlayanlar gibi bir idareci olsa keşke bütün dünyayı yönetse. Her ümmeti Muhammed (sav) anlasada itaat etse, keşke herkes müslüman olsa, inşallah..Dünyadaki petrol uğruna, enerji uğruna, güç dengesi uğruna insanlar adaleti sözde demokrasiyi aramasalar. Bir huzuru mahşerde Müheymin ALLAH (c.c) karşısında diz çökeceğiz neye hizmet ettik ne ettik ne olduk diyeceklerini keşkem bilseler. Keşke kuran-ı kerimi bilseler, inansalar, dünyadan göçüp gideceklerini biliyorlar ama nereye göçeceklerini bilmiyorlar. Biz biliyoruz ama anlatmaya fırsat vermiyorlar, zulm ediyorlar. Keşke biz müslümanlar bilimde ilerlesekte onların önüne geçsekte onlara sözümü dinletir hale gelsek. Malesef biz Ademoğullarından bazıları dünyadan göçüp gideceklerini biliyorlar ama nereye göçeceklerini bilmiyorlar.
 

sýyah_

New member
Katılım
13 Ağu 2010
Mesajlar
454
Tepkime puanı
222
Puanları
0
Yaş
50
memurların ne halleri vardır kimse bilmediğini sanırlar, İstanbulda bazı Polisler kendi rüşvet çarkına dahil etmek için görev arkadaşına oyun oynarlar, içtiği çaya, kokoreçe uyuşturucu kattırırlar. Kanında uyuşturucu olan bir insanın 6 ay vücudundan çıkmaz, Gümrük kapılarında memur olabilmek için rüşvet verenler vermesini bilen almasını da bilir demek isterler, aldğı maaş bir memurun ne kadar geldiği yer haram (faiz, sigara alkol vergileri, genelev verileri vb.) olsada gereğini yerine getiriyorsa, görevinin gereğini Müheymin ALLAH (c.c) beni görüyor diye bilerek yapıyorsa, helaldir. Hz. Süleyman peygambere bir kuş diyorki, ben senin bu saltanatını yıkarım, Peygamber nasıl yıkacaksın diyor. Yetim Toprağını alırım senin sarayının üzerine koyarım sarayın yıkılır diyor. Süleyman Peygamberde doğru söylüyorsun diyor. Biz evlerimize saraylarımıza yetim hakkı katıyorsak Sülayman'ın Saltanatını yıkabilecek olan toprak misali bizi ne yapar acaba, bu dünyada haram, diğer dünyada bize nasıl geri dönecek. Uyuşturcu trafiğinde, çetelerde, suç örgütlerinde içlerinde bir memur çıkıyor. Bir memur çıkıyorsa o da aslında başka birilerine güveniyordur. Rüşvet çarkı dönüyor, yakalanıyorlar ama aynı kişiler sonra yine görevdeler. Tapu merurunun kanunları farklıdır. Tapu memuru yaptığı işte bir yanlışlık yaparsa ortaya çıkardığı zararı kendi cebinden ödemek zorundadır, bu çerçevede bir tapu memurunun rüşvet çarkına dahil olmaması çok zor. Hiç olmasa benim işimi biraz öne al diyerek 100-200 m gibi fiyatlar 100-200 milyar gibi ev alım satımlarında takipçilerin çalışma sistemi, Belediyelerde imar planına dahil olsada imar palanına dahil değil diye rüşvet alanlar. Daha aklıma gelenler bu kadar ama dediğim gibi haram insanın kendine olan zulmudur. Bir insan kendine de zulm etse zalimdir ve zalimlerin dostu olmaz, ALLAH zalimleri sevmez. ALLAH sevmiyorsa bir kulunu, o zavallı kul nasıl onun rızasına kavuşacak.
 
Üst Alt