Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Mağaradaki Yılan

fetih

New member
Katılım
16 Şub 2007
Mesajlar
1,994
Tepkime puanı
355
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Uzay Ýstasyonundan Alooooo Kimse Yokmuuuuu :)
Mağaradaki Yılan
Hazret-i Muhammed Mustafâ (s.a.v)Allahü teâlânın emri ile Mekke-i mükerremeden hicret etmek dilediği zemân,


-Benim ile bu yolda kim yol arkadaşı olur. Cânına ve başına kim kıyar, dediği zemân, herkesden önce hazret-i Ebû Bekr (r.a) ileri atılıp,

- Anam ve babam, mal ve cânım, cümlesi yoluna fedâ olsun; yâ Resûlallah. Bu şerefli hizmete ben kulunu kabûl eyle diye ilticâ ve tazarru' edince, hazret-i Fahr-i Enbiyâ (s.a.v) kabûl buyurdu. Gece ile berâber, ay ve zuhâl yıldızı gibi yola çıkdılar. Sıddîk (r.a) o Resûl-i Rabbil âlemîn hazretlerini sakınıp, kâh ardına, kâh önüne, kâh sağına ve kâh soluna geçer ve kâh, mubârek ayağı parmakları üzerine basardı. Düşmânlar izlemesin diye.

Bu esnâda Habîb-i Hudâ hazret-i Muhammed Mustafâ (s.a.v)buyurdular ki,


- Yâ Ebâ Bekr, ne ızdırâb çekersin. Kendi nefsin için mi korkarsın.


Cevâb buyurdular ki,


- Hâşâ, sümme hâşâ ki, Ebû Bekr bu yolda kendi cânını sakınıp, kayırsın.Ve lâkin, yâ Resûlallah! Mubârek cesedinin bir kılına halel gelir diye, korkarım ki, benim gibi binlerce kimsenin başı düşse yeridir. Sen din serâyının mi'mârısın.


Resûlullah (s.a.v),


- Üzülme, Allahü teâlâ bizimledir!' buyurdu.


Mağaraya geldiler. Ebû Bekr (r.a) dedi ki,


- Yâ Resûlallah! Bir mikdâr sabr edin. O mağaraya ben kulun gireyim. Yılan, akreb cinsinden nesne var ise, zararı Ebû Bekre olsun!


Resûlullah (s.a.v)izin verdi. Mağara içine girince, ne kadar mahlûkat var ise, târûmâr olup, herbiri deliğine girdi. Hazret-i Ebû Bekr (r.a) sırtından mübârek gömleğini çıkarıp, parça-parça edip, parçalar ile, o deliklerin temâmını tıkadı. O deliklerden biri açık kaldı. Ona parça yetişmedi. O deliğe de, ayağının tabanını iyice tıkadı. O büyük sultâna, şimdi se'âdet ile, içeri buyurun diye hitâb eyledi. İki cihân serveri de, Besmele söyliyerek, mağara içine girdi. Sabâha kadar orada kaldılar. Sabâh oldu. Hazret-i Ebû Bekrin (r.a) gömleğini arkasında göremeyince, sebebini sordular. Hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk (r.a),


- Yâ Resûlallah! Yolunda, gömleğimi yırtıp, akrep ve yılan deliklerini tıkayıp, şerlerini def' eyledim; dedikde,


Resûl-i ekrem(s.a.v),


- Allahım! Ebû Bekri, kıyâmet günü, benim derecemde, benimle berâber bulundur!, buyurdu.

Nakl edilmişdir ki, bu esnâda Fahr-i âlem (s.a.v), hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîkın (r.a) mubârek yüzlerinde değişiklik görüp, süâl etdikde, meydâna gelen hâdiseyi anlatdı.


- Mağarada olan delikleri birbir tıkayıp, lâkin, cübbe parçası bir deliğe yetmedi. O delik de açık kalmasın diye tabanımı dayamışdım. Bir yılan, birkaç def'a tabanımı sokdu. Ayağımı delikden çekmeğe korkdum ki, o yılan delikden dışarı çıkıp, zât-ı şerîfine bir elem verip, ızdırâb eder, diye cevâb verdi.
Resûlullah (s.a.v)

- Onunla benim aramı aç, bırak çıksın buyurdu.


O an Ebû Bekr-i Sıddîk (r.a) mubârek ayağını delikden çekdi. İçeriden görünüşü hüzn ve gam veren zehirli bir yılan çıkdı. Fahr-i âlem (s.a.v):


- Ey utanmaz yılan! Benim mağara arkadaşımı ve esrârıma vâkıf olanı, Allahü teâlâdan korkup, benden hayâ etmedin mi, ayağını sokarak eziyyet etdin, diyerek hitâb edip, azarlayınca,


Yılan cevâba kâdir olup, dedi ki,


- Yâ Habîbi rahmân! Ey insanların ve cinnin Peygamberi! Senin âşıkın sâdece insanlar değildir. Belki hayvân zümresinden kuşlar, yılanlar, karıncalar, cemâline âşıkdır. Hattâ ben kulun, birçok yaşlı, gözü nemli, kendi cinsimiz olan büyüklerimizden yüksek vasflarınızı dinleyip, ışık saçan yüzünüzü görmeğe müştak ve hayrân ve kendinden geçmiş, şaşkın şeklde ağlıyarak, mâl ve mülkünü terk edip, âşık divânen olmuşdum. Bu mağarayı şereflendireceğini öğrenmişdim. Onun için nice zemândan berî, bu sıkıntılı mağarada gece-gündüz demeyip, yolunuzu bekliyordum. Böylece, sizin buraya teşrîfiniz ile, ayrılık acısına ve içimdeki derde merhem edeyim. Çünki, en mes'ûd bir zemânda, bu karanlık mağarada, arkadaşın [mağaraya girince], sabâh güneşi gibi zâhir olup, devlet güneşim doğdu. Ammâ ne var ki, arkadaşın yine perde oldu. Bu sebeble, korku ve hayâ ben kulundan kalkıp, zarûrî olarak, bu küstahlık benden vâkı' oldu; diye özr dileyince,

Seyyid-üs-sekaleyn, dünyâ ve âhıretde bulunanların şefâ'atcisi, yılanın küstâhâne özrünü kabûl etdi. Hazret-i Ebû Bekrin yarasına, mübârek ağızlarının suyundan sürdü. O ânda acısı şifâ buldu.
 

Yasemin03

New member
Katılım
23 Ara 2006
Mesajlar
254
Tepkime puanı
42
Puanları
0
Yaş
38
yani Peygamber Efendimiz (a.s.m.)'a sadece biz degil, kücük mahluklarda asikmis. bunu gercekten hic bilmedim. ama simdi biliyorum ya ona bakiyim. Allah razi olsun bu güzel paylasimin icin.
 

berfut

New member
Katılım
23 Kas 2007
Mesajlar
2,167
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
Rabbim Senden Razi Olsun Kardeşim Paylasimin Için
 

muhammet

New member
Katılım
22 Şub 2007
Mesajlar
830
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Yaş
48
ALLAH razı olsun fetih kardeş bize rasullah sav. ve ebubekir sıddık rh.hazretlerinin şefaatlerine nail etsin.ayrıca çapanoğlu kardeşime diyorum ki sen bu hikayelerini kitap haline getir senin görüşünü savunan arkadaşlar için yararlı olur.
 

fetih

New member
Katılım
16 Şub 2007
Mesajlar
1,994
Tepkime puanı
355
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Uzay Ýstasyonundan Alooooo Kimse Yokmuuuuu :)
genclereozelgulveresimlrd8.jpg


Bilirim. her gün.
doğmadan kızıllığına yazar adını..
Bilirim her martı dokunmadan denize
Kendi dilince tekrarlar duanı..
Ve her gül açmadan kollarını
Bu dünyaya
Senin kokunu bular yüreğine..
Bilirim düşmez güneş
Toprağın hiçbir zerresine.
Hatırlamadan seni.
Bilirim seversin sen seni seveni.

Ey beni en çok sevenin en sevdiği.
Ey gönlümdeki sevgiye bengisuyunu, okyanus diyarından yudum yudum damlatan.
Kar suları yıkarken ruhumu, ılık bir yağmur damlasının sevdasında, yürek atışlarıma merhamet denizinden katreler düşüren.
Ey kalbimin en derin toprağına, avuçlarımda biriktirdiğim dualarıma kattığım, kirpiklerimin ıslaklığı ile bezediğim, nazenin çiçeğimin adı.
Sonra, yalnız karanlıklarımın donduran soğukluğunda , yapraklarının gölgesinde bakışlarımı ısıttığım.
Adıyla,en tenha zamanların karmaşasında, içimin dalları kıran fırtınalarını durulttuğum.
Her uyanışımda sabaha, gurubun kızıllığına taze açmış yaseminler aklığında ismini yüreğimle yazdığım.
Ey adıyla, serin rüzgarlarında bedenimi üşüten eylülü, nisanın yeni açmış badem ağaçlarına döndüren. içimin dermansız bildiğim dertlerine, sonsuz bir iyileşmeyle deva olan.
Ey seher vakitlerinde soğuk gül yapraklarına ılık dokunuşlarla konan, şebnemlerin nazlı terennümü.
Bütün kar taneleri erguvan dalında çiçek oluyor kökünü ruhuma salan. adının gölgesine sığınınca günahlardan bizar olmuş yüreğim.
Sana gönderdiğim selamların kabul olma umudunun heyecanıyla, dağbaşlarımı kuşatan bencillik dumanlarının arasında, sevmeye dair al laleler açtıran.
İçimde dünyalık nefesler adına büyüttüğüm bütün mavi kuşları salıyorum semaya. uğruna, kendi içimde kendimi tutsak ettiğim her anın zincirlerini koparıyorum zihnimden. teselliyi sana yolladığım selamın kabul edilmesi umudunda buluyorum. bilir misin Ya Resulullah? Her yıkılışında içimin kaleleri, kalbimin kırıklarını bu umutla sarıyorum. yüzüme kapanan kapıların dibinde gözyaşımdan bir ırmakta boğulurken, bana uzanan elin sıcaklığı bu umuttan. bütün alınmışlıklarımın, tek başına bırakılmışlarımın, darmadağın oluşlarımın sessizliğine düşen tatlı bir terennüm oluyor bu umut. içimin burukluğunda, merhametsizlik dağlarken yüreğimin her bir zerresini, sabah ezanlarına kadar kapanmayan gözlerimin aminlerine dost ediyorum bu umudun varlığını.
Ey bütün çiçeklerin naif susuşlarının ardında, hiç durmadan söylenip duran sevda ikliminin şanlı adı.
Ey ılık gamzeleri gibi toprağın, ruhumun buz tutmuş dehlizlerine merhametle inen bahar&
Gül kokusunda içime çektiğim şefkatin, eşsiz timsali.
İçimin ülkelerine çöreklenmiş menfaat bulutlarından kaçıyorum..kaçıyorum kibirden yalnız kendine istiyor olmaktan, öfkeden. kaçıyorum ne varsa faniliğe dair. pişmanlıkla ıslanmış bir hıçkırıkta, selamlarımın kabul edilmesi umudunda yeniden geliyorum hayata&kan revan oluyor aklımda hüzünler. yağmamış yağmurlar kadar latif şimdi kalbimde devleşen sıkıntılar.
Korkularımı emziren bütün gecelerin siyahı, yeni açmış bir karanfil kokusu oluyor. bulunca seni.
Benliğimin kuytularında sızlayan yalnız kalmışlıklar, kayan dev bir yıldız oluyor. anınca seni.

Aynı zaman diliminde atsaydı kalplerimiz seninle. Yüreğimiz hissetseydi seni bir kere görmüş olmanın bahtiyarlığını. oysa şimdi hercai sevgilerde kanıyor ümitlerimiz. Varsa zihnimin kirli dumanları arasında ,dünyaya bel bağlamış iniltili hayatımın ortasında,hala sevmeye dair kımıldayan bir tomurcuk sana olan özlemimin sıcaklığındandır.
Ya Resulullah bu özlemimizin sınırsızlığına bakıp dua eder misin yüreklerimize? secdenin izi alınlarımızdan, amin deyişler gece uyanışlarımızdan ve sana olan sevgi solmayan yediverenler gibi hiç silinmesin gönüllerimizden.
Ey beni en çok sevenin en sevdiği.
Bir lale vakti. bir bahar gecesi& dudaklarımda sana selamlarla göz kapayışlarım var geceye. herşeye rağmen sevilme umuduyla bükülüyor boynum& sevginin sonsuzluğuna açılıyor avuçlarımda ruhum.
Ey Rabbim,
En sevdiğinin sevgisini artır ki kalbimde.
Senin yanına sevdiğinin sevgisiyle dolu bir yürekle varabileyim son nefesimde.


HİKAYE UYDURMA diyenler olsa da ''ANAM BABAM SANA FEDA OLSUN YA RESULALLAH''
 

fetih

New member
Katılım
16 Şub 2007
Mesajlar
1,994
Tepkime puanı
355
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Uzay Ýstasyonundan Alooooo Kimse Yokmuuuuu :)
Ben Seni Görmeden Sevdim EFENDİM

Ben Seni Görmeden Sevdim EFENDİM

Ey bizlericin gönderilen son PEYGANBER

Ben seni görmeden sevdim EFENDiM

Hic kimse sevilmedi senin kadar

Ben seni görmeden sevdim EFENDiM



Veysel Karani olamasamda

Kapina yüzümü süremesemde

Rüyamda hayalin göremesemde

Ben seni görmeden sevdim EFENDiM



Ebubekir Siddik olamasamda

Yunus Emre gibi yanamasamda

Rüyamda hayalin göremesemde

Ben seni görmeden sevdim EFENDiM



Heran dilimdedir mübark adin

Sana gelemedim icimde yangin

Ahirettir benim enson duragim

Ben seni görmeden sevdim EFENDiM



Tek bir dilegim var yüce ALLAH tan

Cennette seninle görüssem biran

Doya doya bakip kokun koklasam

Ben seni görmeden sevdim EFENDiM



israfilim günahim cok ALLAH im

Sefaat etmessen ben neyaparim

Cehennemde cayir cayir yanarim

Ben seni görmeden sevdim EFENDiM

HİKAYE UYDURMA diyenler olsa da ''ANAM BABAM SANA FEDA OLSUN YA RESULALLAH''
 
Üst Alt