Kur'an Ehli
New member
- Katılım
- 26 Ara 2005
- Mesajlar
- 99
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 41
KURAN'IN DİNİNİN KOLAYLIĞI
Kuran'ın İslâm'ını anlattığımız bazı kişiler mezheplerin İslam'ı ile Kuran'ın İslam’ı arasındaki uçuk farkı görünce "Siz dini kolaylaştırıyorsunuz. Din bu kadar kolay olur mu?" şeklinde eleştiriler yapmakta, Kuran'ın İslâm'ını savunanları nefsanilikle, dini kendi rahatlarına uydurmakla suçlamaktadırlar. Fakat bu itiraz tarzlarıyla bir kez daha cehaletlerini sergilemekte ve Kuran'ın ayetlerinden habersiz olduklarını göstermektedirler. Kuran'a göre dinimiz kolaydır. Eğer siz zor bir dini savunuyorsanız, bu sizin savunduğunuz dinin Kuran'ın dini olmadığının bir delilidir. Çünkü Kuran'a göre dinimiz aynen Hz. İbrahim'in dini gibi kolaydır, güçlüklerden arınmıştır.
Allah adına gerektiği gibi cihad edin. O, sizleri seçmiş ve din konusunda size bir güçlük yüklememiştir, atanız İbrahim'in dini(nde olduğu gibi). O (Allah) bundan daha önce de, bunda (Kur'an'da) da sizi "müslümanlar" olarak isimlendirdi; elçi sizin üzerinize şahid olsun, siz de insanlar üzerine şahidler olasınız diye. Artık dosdoğru namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a sarılın, sizin Mevlanız O'dur. İşte, ne güzel mevla ve ne güzel yardımcı.
22 Hac Suresi 78
ALLAH YERİNE KONUŞANLAR
Allah adına konuştuğunu iddia ederken, aslında Allah'ın yerine konuşmuş olan mezhepçi kafalar, Allah'ın rahmeti olan dini, Allah'ın belası gibi göstermişlerdir. Allah'ın insanın yaratılışına uygun olduğunu söylediği dini; hem insanla, hem mantıkla, hem bilimle, hem insafla çelişir bir şekilde tarif etmişlerdir. Bu kafaya göre Allah'ın rahmetini anlatmak dini yozlaştırmaktır. Kuran'daki 114 adet Besmele ile ve daha yüzlerce ayet ile Allah'ın merhameti anlatılır. Kuran'ın en temel mesajların başında Allah'ın rahmetinin anlaşılması gelir. Bu mezhepçi kafa, Allah'ın bize rahmetinin neticesi olan kolaylıkları anlatmamızı dinde yozlaştırma diye takdim eder. Allah'a iftira olarak kendi uydurdukları zorlukları ise takvalık, dine titizlik olarak satmaya kalkar. Bu kafa, dinin kolay olmasıyla alay ederken, aslında Kuran'ın ayetlerinde geçen bir ifade ile yani bizzat Kuran'ın kendisiyle alay ettiğinin farkına varmaz. Mezhepçi kafa Kuran'ı musikisi için dinlemeye o kadar alışmıştır ki ayetlerde geçen bu açık manalar onlara hep kapalı kalmıştır.
İnsan zayıf olarak yaratılmış olduğundan Allah size hafiflik getirmek istiyor.
4 Nisa Suresi 28
Hiç şüphesiz dinin kendisi zorluklardan oluşmadığı gibi, Kuran da anlaşılması zor bir kitap değildir. Mezhepçiler "Kuran öyle yüce, öyle mübarek bir kitaptır ki bizim gibi aciz insanlar Kuran'ı ne kadar uğraşsa anlayamazlar." şeklinde izahlarla ilk bakışta Kuran’ı övüyormuş gibi görünseler de, aslında insanları Kuran’dan uzaklaştırmaktadırlar. Kuran'ı insanlar anlayamayacaksa Kuran niye vahyedildi? Niye Kuran insanlara hitaplarla dolu? Niye Kuran üçbeş insana hitapla değil de herkese hitapla meşgul oluyor? Kuran'ı anlaşılmaz kılmak isteyenlerin, Kuran'ı anlamak zordur, hatta imkansızdır diyenlerin hesabı tabi ki başkadır. Kuran anlaşılmaz olunca kitleler bu mezhepçilerin imamlarına, şeyhlerine teslim olacaktır. çünkü bunlara göre Kuran anlaşılmazdır ve zordur ama imamlar, şeyhler anlaşılabilir, bunlar rehber edinilerek doğru yol bulunabilir.
Kuran anlaşılmaz ve zor kabul edilince, ilkel Emevi uydurmaları ve Abbasi eklemelerinin dinin bir bölümü olup olmadığı da sorgulanmayacaktır. çünkü tüm bu ilkel eklemeler ancak Kuran'ın hakemliği ile çöpteki layık oldukları yerleri bulabilirler. Kuran'ın anlaşılmaz ve zor olduğunun ilanıyla Kuran'ın hakemliği elinden alınıp mezheplere verilince, mezheplerin bizzat kendisi olan Emevi Abbasi patentli çelişkiler ve zorluklar halk üzerindeki hegemonyalarını devam ettireceklerdir. Kuran'ın anlaşılması için hatırlamamız gereken birçok ayet vardır. Sırf aşağıdaki ayet aynı surede dört kez tekrarlanmaktadır.
And olsun ki biz Kuran'ı öğüt almanız için kolaylaştırdık. öğüt alacak yok mu?
54 Kamer Suresi 17,22,32,40
KURAN'LA ARAMIZA ÖRÜLEN DUVARLAR
Kuran birçok cahil bedeviye de, birçok bilgine de hitap etmektedir. Kuran tüm insanların rehberidir. Yukarıdaki ayetten anlayacağımız gibi Kuran insanların Allah’ı anması, O'ndan öğüt alması için kolaylaştırılmış bir kitaptır. İnsanlar anlamadıkları kitaptan nasıl öğüt alır ? Anlamadıkları bir kitap nasıl rehber olur? Kuran'ın anlaşılmaz olduğunu iddia etmek tüm bu ayetlerle ters düşmektir. Bu iddiaları yapanlar Kuran ile insan arasına duvar örmekte ve kendi ilmihal kitaplarını Kuran'ın yerine koymaktadırlar. Bunu yaparken de Kuran'ı sözde yüceltmektedirler!
Bu mezhepçi zihniyete günümüzde çok satan ve bedava da dağıtılmış olan "Tam İlmihal Saadeti Ebediye" kitabından örnek vermek istiyoruz. Kitabın yazarı Hüseyin Hilmi Işık, Işıkçıların başıdır ve kimi baskılarını Sıddık Gümüş ismi ile yapmıştır. Bu kitabında Hüseyin Hilmi, Kuran'ı anlamaya çalışanlara şu uyarıları yapar; "Seyyid Abdülhakim Efendi, Kuddise siruh buyurdular ki: İbadet emirleri yapmak demektir. Kuranı Kerim'i, hutbeyi okumak ibadettir. Bunların manasını anlamak emir olunmadı. Bunları anlamak ibadet değildir. Kuranı Kerim'i anlamak için yetmiş iki yardımcı ilmi ve sekiz temel ilmi öğrenmek lazımdır. Ancak bundan sonra Kuranı Kerim'i anlamaya istidad hasıl olup, Cenabı Hak nasip ederse anlayabilir. Herkes anlamalıdır demek dine müdahale etmek demek olur. Kuranı Kerim'i anlamak için istidadı çok olan on sene, orta olan elli sene çalışmak lazımdır. Bizim gibi az olanlar ise yüz senede çalışsak anlayamayız. Şeriatte ilim diye faideli bilgilere denir. Faideli ilim Saadeti Ebediyye'yi elde etmeye yani Allah'ın rızasını kazanmaya vesile olan ilimdir ki bunlara İslâm bilgileri denir." Saadeti Ebediyye kitabını okuyanlar bizim eleştirdiğimiz zihniyeti anlayacaktır. Bu arada Abdulhakim Efendinin, Hüseyin Hilmi Işık'a şeyhliği devreden şeyhi olduğunu hatırlatalım. Alıntımızı dikkatle okuyanlar; Hüseyin Hilmi Işık'ın Kuran'ın anlaşılmaz olduğunu ispatlamak için nasıl çırpındığını, "Benim şeyhim bile anlamadıktan sonra sizin ne haddinize düşmüş Kuran'ı anlamak" dediğini kavrayacaklardır. Bu arada Hüseyin Hilmi kişileri kurtaracak olanların faideli bilgiler olduğunu söyleyerek, Kuran'ın anlaşılmaz olduğunu açıkladıktan sonra baş vurulacak kaynağa işaret eder. Faideli bilgiler tamlamasının Hüseyin Hilmi'nin kitabı Saadeti Ebediyye ismiyle aynı cümlede geçişi, Kuran'ın yerini neyin alması gerektiği konusunda herhalde kitleleri aydınlatacaktır! Kendi kutsallarını rehber , Kuran'ı musiki kitabı yapan bu zihniyet, Emeviler döneminden beri düştüğümüz durumun baş sebebidir. Cehalet, ilkellik, taklitçilik, akıldan feragat hep bu zihniyetin alametleridir. Bunlar yüz sene uğraşsak da Kuran’ı anlayamayız diyecek kadar iki yüzlü bir tevazu yaparlar, fakat sonra Kuran'ın yerini alacak, anlaşılır rehber kitaplar yazarlar!
ÇÖLDEKİ BEDEVİ KURAN'I 72 + 8 İLİMLE Mİ ANLADI?
Hüseyin Hilmi'ye göre Kuran'ı anlamak ibadet değildir. Fakat ortalama kapasiteli biri Kuran'ı elli senede anlayabilir. Bir yazar "Elli senelik emeğin karşılığı ibadet olmazsa, emeğin kendisi de ibadet olmaz" diyerek bu elli seneyi kimin, niye geçireceğini sorgulamaktadır. Aynı yazar, şeyhlerin sohbetini dinlemeyi ibadet sayanların nasıl olur da Kuran’ı anlamayı ve bunun için gayret etmeyi bir ibadet olarak kabul etmediklerine şaşırmakta ve şöyle demektedir: "Hazretler zahmet edip Kuran'a baksaydılar, Kuran'ı anlamak için böyle bir ilimler listesinin olmadığını göreceklerdi. Ama ne hadlerine! Kuran'ı anlamaları mümkün değil ki! Kuran ümmi olarak tanımladığı bir topluma direkt olarak hitap ediyor. Mekkeliler konuştukları dille gelen Kuran'dan öğüt alıp hidayete ermeleri için hiçte 72+8 ilmi bilmek zorunda değillerdi. Hazretler, Kainatın yaratıcısının kendi kelamını kolaylaştırdığı konusundaki sözlerine güvenseydiler, kısacası Kuran'ı anlayabileceklerine ihtimal verseydiler, Allah'ın izniyle anlayabilirlerdi. Ne var ki Kuran'ı anlayamayacaklarına dair verdikleri ilk şeytani kararla zaten kendilerini layık oldukları anlayışsızlığa mahkum etmişlerdir. Şunu belirteyim ki; Kuran'ı anlamıyorum demek başkadır, anlayamam demek başkadır. Hele hele kendisi anlamadığı için başkalarını da anlamamaya çağırmak çok daha başkadır. Birincisi cehalet, ikincisi delalet, üçüncüsü ise ihanettir."
Kuran'ı zor ve anlaşılmaz olarak gösterenlerin gerçek niyetinin Allah ile kul arasına şeyh, mezhep imamı, hadisçi, fıkıhçı gibi vasıtalar koyup bunları başvuru kaynağı yapmak olduğunu gördük. Oysa Kuran'ın geliş sebeplerinden biri Allah ile insanlar arasına konan putları, ilahları, rahipleri, ruhbanları, kutsallaştırılmış insan sınıflarını atmaktır.
Haberin olsun katıksız din yalnızca Allah'a aittir. O'ndan başka veli edinenler. "Biz bunlara bizi Allah'a daha fazla yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz." Elbette Allah ayrılığa düştükleri konularda aralarında hükmedecektir. Şüphesiz Allah hiçbir yalancı kafiri doğruya eriştirmez.
39 Zümer Suresi 3
Ayette de görüldüğü gibi Allah’la aralarına aracılar koyanlar, bu aracılığı Allah’a yakınlaşmak için kullandıklarını iddia etmektedirler. Fakat Allah, katıksız dinin yalnızca kendisine ait olduğunu söylemektedir. Bu iddia sahiplerinin mazeretlerini kabul etmemektedir. Allah'ın kitabı olan Kuran'ın yanına insanların yazdığı kitapları koyarak din oluşturanlar, dinin katıksız şekilde Allah'a ait olmasının gerekliliği ile çelişirler. Kuran tüm insanlığa hitap eder, eğer anlaşılmaz olsaydı anlayacak olan birkaç mezhep imamına hitabı gerekmez miydi?
Not: www.kurandakidin.net sitesinden alıntıdır.
Kuran'ın İslâm'ını anlattığımız bazı kişiler mezheplerin İslam'ı ile Kuran'ın İslam’ı arasındaki uçuk farkı görünce "Siz dini kolaylaştırıyorsunuz. Din bu kadar kolay olur mu?" şeklinde eleştiriler yapmakta, Kuran'ın İslâm'ını savunanları nefsanilikle, dini kendi rahatlarına uydurmakla suçlamaktadırlar. Fakat bu itiraz tarzlarıyla bir kez daha cehaletlerini sergilemekte ve Kuran'ın ayetlerinden habersiz olduklarını göstermektedirler. Kuran'a göre dinimiz kolaydır. Eğer siz zor bir dini savunuyorsanız, bu sizin savunduğunuz dinin Kuran'ın dini olmadığının bir delilidir. Çünkü Kuran'a göre dinimiz aynen Hz. İbrahim'in dini gibi kolaydır, güçlüklerden arınmıştır.
Allah adına gerektiği gibi cihad edin. O, sizleri seçmiş ve din konusunda size bir güçlük yüklememiştir, atanız İbrahim'in dini(nde olduğu gibi). O (Allah) bundan daha önce de, bunda (Kur'an'da) da sizi "müslümanlar" olarak isimlendirdi; elçi sizin üzerinize şahid olsun, siz de insanlar üzerine şahidler olasınız diye. Artık dosdoğru namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a sarılın, sizin Mevlanız O'dur. İşte, ne güzel mevla ve ne güzel yardımcı.
22 Hac Suresi 78
ALLAH YERİNE KONUŞANLAR
Allah adına konuştuğunu iddia ederken, aslında Allah'ın yerine konuşmuş olan mezhepçi kafalar, Allah'ın rahmeti olan dini, Allah'ın belası gibi göstermişlerdir. Allah'ın insanın yaratılışına uygun olduğunu söylediği dini; hem insanla, hem mantıkla, hem bilimle, hem insafla çelişir bir şekilde tarif etmişlerdir. Bu kafaya göre Allah'ın rahmetini anlatmak dini yozlaştırmaktır. Kuran'daki 114 adet Besmele ile ve daha yüzlerce ayet ile Allah'ın merhameti anlatılır. Kuran'ın en temel mesajların başında Allah'ın rahmetinin anlaşılması gelir. Bu mezhepçi kafa, Allah'ın bize rahmetinin neticesi olan kolaylıkları anlatmamızı dinde yozlaştırma diye takdim eder. Allah'a iftira olarak kendi uydurdukları zorlukları ise takvalık, dine titizlik olarak satmaya kalkar. Bu kafa, dinin kolay olmasıyla alay ederken, aslında Kuran'ın ayetlerinde geçen bir ifade ile yani bizzat Kuran'ın kendisiyle alay ettiğinin farkına varmaz. Mezhepçi kafa Kuran'ı musikisi için dinlemeye o kadar alışmıştır ki ayetlerde geçen bu açık manalar onlara hep kapalı kalmıştır.
İnsan zayıf olarak yaratılmış olduğundan Allah size hafiflik getirmek istiyor.
4 Nisa Suresi 28
Hiç şüphesiz dinin kendisi zorluklardan oluşmadığı gibi, Kuran da anlaşılması zor bir kitap değildir. Mezhepçiler "Kuran öyle yüce, öyle mübarek bir kitaptır ki bizim gibi aciz insanlar Kuran'ı ne kadar uğraşsa anlayamazlar." şeklinde izahlarla ilk bakışta Kuran’ı övüyormuş gibi görünseler de, aslında insanları Kuran’dan uzaklaştırmaktadırlar. Kuran'ı insanlar anlayamayacaksa Kuran niye vahyedildi? Niye Kuran insanlara hitaplarla dolu? Niye Kuran üçbeş insana hitapla değil de herkese hitapla meşgul oluyor? Kuran'ı anlaşılmaz kılmak isteyenlerin, Kuran'ı anlamak zordur, hatta imkansızdır diyenlerin hesabı tabi ki başkadır. Kuran anlaşılmaz olunca kitleler bu mezhepçilerin imamlarına, şeyhlerine teslim olacaktır. çünkü bunlara göre Kuran anlaşılmazdır ve zordur ama imamlar, şeyhler anlaşılabilir, bunlar rehber edinilerek doğru yol bulunabilir.
Kuran anlaşılmaz ve zor kabul edilince, ilkel Emevi uydurmaları ve Abbasi eklemelerinin dinin bir bölümü olup olmadığı da sorgulanmayacaktır. çünkü tüm bu ilkel eklemeler ancak Kuran'ın hakemliği ile çöpteki layık oldukları yerleri bulabilirler. Kuran'ın anlaşılmaz ve zor olduğunun ilanıyla Kuran'ın hakemliği elinden alınıp mezheplere verilince, mezheplerin bizzat kendisi olan Emevi Abbasi patentli çelişkiler ve zorluklar halk üzerindeki hegemonyalarını devam ettireceklerdir. Kuran'ın anlaşılması için hatırlamamız gereken birçok ayet vardır. Sırf aşağıdaki ayet aynı surede dört kez tekrarlanmaktadır.
And olsun ki biz Kuran'ı öğüt almanız için kolaylaştırdık. öğüt alacak yok mu?
54 Kamer Suresi 17,22,32,40
KURAN'LA ARAMIZA ÖRÜLEN DUVARLAR
Kuran birçok cahil bedeviye de, birçok bilgine de hitap etmektedir. Kuran tüm insanların rehberidir. Yukarıdaki ayetten anlayacağımız gibi Kuran insanların Allah’ı anması, O'ndan öğüt alması için kolaylaştırılmış bir kitaptır. İnsanlar anlamadıkları kitaptan nasıl öğüt alır ? Anlamadıkları bir kitap nasıl rehber olur? Kuran'ın anlaşılmaz olduğunu iddia etmek tüm bu ayetlerle ters düşmektir. Bu iddiaları yapanlar Kuran ile insan arasına duvar örmekte ve kendi ilmihal kitaplarını Kuran'ın yerine koymaktadırlar. Bunu yaparken de Kuran'ı sözde yüceltmektedirler!
Bu mezhepçi zihniyete günümüzde çok satan ve bedava da dağıtılmış olan "Tam İlmihal Saadeti Ebediye" kitabından örnek vermek istiyoruz. Kitabın yazarı Hüseyin Hilmi Işık, Işıkçıların başıdır ve kimi baskılarını Sıddık Gümüş ismi ile yapmıştır. Bu kitabında Hüseyin Hilmi, Kuran'ı anlamaya çalışanlara şu uyarıları yapar; "Seyyid Abdülhakim Efendi, Kuddise siruh buyurdular ki: İbadet emirleri yapmak demektir. Kuranı Kerim'i, hutbeyi okumak ibadettir. Bunların manasını anlamak emir olunmadı. Bunları anlamak ibadet değildir. Kuranı Kerim'i anlamak için yetmiş iki yardımcı ilmi ve sekiz temel ilmi öğrenmek lazımdır. Ancak bundan sonra Kuranı Kerim'i anlamaya istidad hasıl olup, Cenabı Hak nasip ederse anlayabilir. Herkes anlamalıdır demek dine müdahale etmek demek olur. Kuranı Kerim'i anlamak için istidadı çok olan on sene, orta olan elli sene çalışmak lazımdır. Bizim gibi az olanlar ise yüz senede çalışsak anlayamayız. Şeriatte ilim diye faideli bilgilere denir. Faideli ilim Saadeti Ebediyye'yi elde etmeye yani Allah'ın rızasını kazanmaya vesile olan ilimdir ki bunlara İslâm bilgileri denir." Saadeti Ebediyye kitabını okuyanlar bizim eleştirdiğimiz zihniyeti anlayacaktır. Bu arada Abdulhakim Efendinin, Hüseyin Hilmi Işık'a şeyhliği devreden şeyhi olduğunu hatırlatalım. Alıntımızı dikkatle okuyanlar; Hüseyin Hilmi Işık'ın Kuran'ın anlaşılmaz olduğunu ispatlamak için nasıl çırpındığını, "Benim şeyhim bile anlamadıktan sonra sizin ne haddinize düşmüş Kuran'ı anlamak" dediğini kavrayacaklardır. Bu arada Hüseyin Hilmi kişileri kurtaracak olanların faideli bilgiler olduğunu söyleyerek, Kuran'ın anlaşılmaz olduğunu açıkladıktan sonra baş vurulacak kaynağa işaret eder. Faideli bilgiler tamlamasının Hüseyin Hilmi'nin kitabı Saadeti Ebediyye ismiyle aynı cümlede geçişi, Kuran'ın yerini neyin alması gerektiği konusunda herhalde kitleleri aydınlatacaktır! Kendi kutsallarını rehber , Kuran'ı musiki kitabı yapan bu zihniyet, Emeviler döneminden beri düştüğümüz durumun baş sebebidir. Cehalet, ilkellik, taklitçilik, akıldan feragat hep bu zihniyetin alametleridir. Bunlar yüz sene uğraşsak da Kuran’ı anlayamayız diyecek kadar iki yüzlü bir tevazu yaparlar, fakat sonra Kuran'ın yerini alacak, anlaşılır rehber kitaplar yazarlar!
ÇÖLDEKİ BEDEVİ KURAN'I 72 + 8 İLİMLE Mİ ANLADI?
Hüseyin Hilmi'ye göre Kuran'ı anlamak ibadet değildir. Fakat ortalama kapasiteli biri Kuran'ı elli senede anlayabilir. Bir yazar "Elli senelik emeğin karşılığı ibadet olmazsa, emeğin kendisi de ibadet olmaz" diyerek bu elli seneyi kimin, niye geçireceğini sorgulamaktadır. Aynı yazar, şeyhlerin sohbetini dinlemeyi ibadet sayanların nasıl olur da Kuran’ı anlamayı ve bunun için gayret etmeyi bir ibadet olarak kabul etmediklerine şaşırmakta ve şöyle demektedir: "Hazretler zahmet edip Kuran'a baksaydılar, Kuran'ı anlamak için böyle bir ilimler listesinin olmadığını göreceklerdi. Ama ne hadlerine! Kuran'ı anlamaları mümkün değil ki! Kuran ümmi olarak tanımladığı bir topluma direkt olarak hitap ediyor. Mekkeliler konuştukları dille gelen Kuran'dan öğüt alıp hidayete ermeleri için hiçte 72+8 ilmi bilmek zorunda değillerdi. Hazretler, Kainatın yaratıcısının kendi kelamını kolaylaştırdığı konusundaki sözlerine güvenseydiler, kısacası Kuran'ı anlayabileceklerine ihtimal verseydiler, Allah'ın izniyle anlayabilirlerdi. Ne var ki Kuran'ı anlayamayacaklarına dair verdikleri ilk şeytani kararla zaten kendilerini layık oldukları anlayışsızlığa mahkum etmişlerdir. Şunu belirteyim ki; Kuran'ı anlamıyorum demek başkadır, anlayamam demek başkadır. Hele hele kendisi anlamadığı için başkalarını da anlamamaya çağırmak çok daha başkadır. Birincisi cehalet, ikincisi delalet, üçüncüsü ise ihanettir."
Kuran'ı zor ve anlaşılmaz olarak gösterenlerin gerçek niyetinin Allah ile kul arasına şeyh, mezhep imamı, hadisçi, fıkıhçı gibi vasıtalar koyup bunları başvuru kaynağı yapmak olduğunu gördük. Oysa Kuran'ın geliş sebeplerinden biri Allah ile insanlar arasına konan putları, ilahları, rahipleri, ruhbanları, kutsallaştırılmış insan sınıflarını atmaktır.
Haberin olsun katıksız din yalnızca Allah'a aittir. O'ndan başka veli edinenler. "Biz bunlara bizi Allah'a daha fazla yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz." Elbette Allah ayrılığa düştükleri konularda aralarında hükmedecektir. Şüphesiz Allah hiçbir yalancı kafiri doğruya eriştirmez.
39 Zümer Suresi 3
Ayette de görüldüğü gibi Allah’la aralarına aracılar koyanlar, bu aracılığı Allah’a yakınlaşmak için kullandıklarını iddia etmektedirler. Fakat Allah, katıksız dinin yalnızca kendisine ait olduğunu söylemektedir. Bu iddia sahiplerinin mazeretlerini kabul etmemektedir. Allah'ın kitabı olan Kuran'ın yanına insanların yazdığı kitapları koyarak din oluşturanlar, dinin katıksız şekilde Allah'a ait olmasının gerekliliği ile çelişirler. Kuran tüm insanlığa hitap eder, eğer anlaşılmaz olsaydı anlayacak olan birkaç mezhep imamına hitabı gerekmez miydi?
Not: www.kurandakidin.net sitesinden alıntıdır.