sen nerden biliyorsun münafık alametlerini???peygamberimiz bunları söylerken yanında değildin?o zaman bu ayete baktığımızda peygamberimiz saydığın şeyleri söylememiştir.çünkü o vahiyden başka birşey söylemez.
enbiya:45
De ki: Ben, sadece, vahiy ile sizi ikaz ediyorum. Fakat, sağır olanlar, ikaz edildikleri zaman bu çağrıyı duymazlar.
vahiye ters birşey söyler mi hiç??
bunları ben değil Allah söylüyor.istersen aç bak nisa 142....
kaynak:harun yahya
Münafıkların Temel Özellikleri
Münafıklar, iman eden samimi Müslümanlardan dış görünüş olarak ince bir çizgiyle ayrılırlar; fakat içyüzleri bambaşkadır. Münafıklar dıştan bakan bir kimseye dini yaşadıkları izlenimini verebilir; konuşmalarıyla, tavırlarıyla Müslüman taklidi yapabilir, ibadetleriyle kendilerini dindar kimseler olarak tanıtabilirler. Ancak onların din anlayışı Kuran'ı değil, kendi çarpık mantıklarını esas almaktadır. Dine bakış açılarının temelinde menfaat sağlama, kendi istek ve tutkularını tatmin etme amacı yer alır.
İşte münafıklar bu niyetlerini gizleyerek müminler arasında Kuran ahlakının yaşandığı ortamdaki güzelliklerden istifade etmek isterler. Allah'ın Katından bir rahmet olarak Müslümanlar üzerinde oluşturduğu bolluk, bereket, güzellik, huzur, güven, neşe, kardeşlik, şefkat, merhamet, sevgi, saygı ortamından faydalanmaya çalışırlar. Ayrıca bu menfaatçi yaşam biçimlerini hiç kimsenin fark etmediğini, Müslümanları kandırdıklarını düşünürler ve bunu zekalarıyla çok iyi başardıklarına inanırlar.
Ancak münafıklar bu düşünceleriyle çok büyük bir yanılgıya düşerler. Çünkü en ufak bir samimiyetsizlik bile iman gözüyle bakıldığında hemen anlaşılabilir. Fakat herşeyden önemlisi gizlinin gizlisini bilen, herşeyin iç yüzünden haberdar olan Allah bu kimselerin gerçek yüzünü bilmektedir. Dolayısıyla göstermelik olarak taşıdıkları mümin alametlerinin de Allah Katında bir geçerliliği olmayabilir. Allah bu kimselerin yaptıkları ibadetlerin geçersizliğini "... yapmakta oldukları şeyler (ibadetler) de geçersizdir." (A'raf Suresi, 139) ayetiyle belirtmektedir. Ayrıca Allah münafıkların samimiyetsiz dindarlıklarından, gizli kaldığını düşündükleri yönlerinden de haberdar olandır. Dolayısıyla münafıklar bu sahtekar yaklaşımları ile ayette haber verildiği gibi, "...yalnızca kendilerini aldatıyorlar ve şuurunda değiller." (Bakara Suresi, 9)
Mümin topluluğunun içinden çıkarlar
Doğrusu, uydurulmuş bir yalanla gelenler, sizin içinizden birlikte davranan bir topluluktur... (Nur Suresi, 11)
İman etmedikleri halde iman etmiş gibi gözükürler
Binasının temelini, Allah korkusu ve hoşnutluğu üzerine kuran kimse mi hayırlıdır, yoksa binasının temelini göçecek bir yarın kenarına kurup onunla birlikte kendisi de cehennem ateşi içine yuvarlanan kimse mi? Allah, zulmeden bir topluluğa hidayet vermez. (Tevbe Suresi, 109)
"Sizi hoşnut kılmak için Allah'a yemin ederler; oysa mü'min iseler, hoşnut kılınmaya Allah ve elçisi daha layıktır." (Tevbe Suresi, 62)
İnsanlardan öyleleri vardır ki: 'Biz Allah'a ve ahiret gününe iman ettik' derler; oysa inanmış değillerdir. (Sözde) Allah'ı ve iman edenleri aldatırlar. Oysa onlar, yalnızca kendilerini aldatıyorlar ve şuurunda değiller. Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını arttırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azap vardır. (Bakara Suresi, 8-10)
Bir başka ayette ise Allah münafıkların bu durumundan şöyle bahsetmektedir:
Gerçek şu ki, münafıklar (sözde), Allah'ı aldatmaktadırlar. Oysa O, onları aldatandır... (Nisa Suresi, 142)
Dış görünüşleri aldatıcıdır
Sen onları gördüğün zaman cüsseli yapıları beğenini kazanmaktadır. Konuştukları zaman da onları dinlersin. (Oysa) Sanki onlar (sütun gibi) dayandırılmış ahşap-kütük gibidirler. (Bu dayanıksızlıklarından dolayı da) Her çağrıyı kendileri aleyhinde sanırlar. Onlar düşmandırlar, bu yüzden onlardan kaçınıp-sakının. Allah onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar. (Münafikun Suresi, 4)
"... Artık siz onlara sırt çevirin. Onlar gerçekten pistirler..." (Tevbe Suresi, 95)
"... iğrençliklerine iğrençlik (murdarlık) ekleyip-arttırmış..."tır. (Tevbe Suresi, 125)
"... sanki karanlık bir gecenin parçalarına bürünmüş gibidir" (Yunus Suresi, 27)
Her nerede bulunurlarsa bulunsunlar -Allah'ın ipine ve insanların ipine (ahdine) sığınanlar başka- onlara zillet (zorluk damgası) vurulmuştur. (Al-i İmran Suresi, 112)
"... Belirtileri, secde izinden yüzlerindedir..." (Fetih Suresi, 29)
Kuran'ı anlamazlar
Sana Kitabı indiren O'dur. O'ndan, Kitabın anası (temeli) olan bir kısım ayetler muhkem'dir; diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını yapmak için ondan müteşabih olanına uyarlar. Oysa onun tevilini Allah'tan başkası bilmez. İlimde derinleşenler ise: Biz ona inandık, tümü Rabbimiz'in Katındandır" derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez. (Al-i İmran Suresi, 7)
Bir sûre indirildiğinde onlardan bazısı: "Bu, hanginizin imanını artırdı?" der. Ancak iman edenlere gelince; onların imanını artırmıştır ve onlar müjdeleşmektedirler. (Tevbe Suresi, 124)
Bir sure indirildiğinde, bazısı bazısına bakar (ve): "Sizi bir kimse görüyor mu?" (der.) Sonra sırt çevirir giderler. Gerçekten onlar, kavramayan bir topluluk olmaları dolayısıyla, Allah onların kalplerini çevirmiştir. (Tevbe Suresi, 127)
"... ayetleri okunduğunda imanlarını artırır..."ken (Enfal Suresi, 2),
Allah'ı çok az anarlar
... Allah'ı zikretmek ise muhakkak en büyük (ibadet)tür. (Ankebut Suresi, 45)
Gerçek şu ki, münafıklar (sözde), Allah'ı aldatmaktadırlar. Oysa O, onları aldatandır. Namaza kalktıkları zaman, isteksizce kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar ve Allah'ı ancak çok az anarlar. (Nisa Suresi, 142)
Şeytan onları sarıp-kuşatmıştır; böylelikle onlara Allah'ın zikrini unutturmuştur. İşte onlar, şeytanın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz şeytanın fırkası, hüsrana uğrayanların ta kendileridir. (Mücadele Suresi, 19)
Münafık erkekler ve münafık kadınlar, bazısı bazısındandır; kötülüğü emrederler, iyilikten alıkoyarlar, ellerini sımsıkı tutarlar. Onlar Allah'ı unuttular; O da onları unuttu. Şüphesiz, münafıklar fıska sapanlardır. (Tevbe Suresi, 67)
Sadece Allah anıldığı zaman, ahirete inanmayanların kalbi öfkeyle kabarır. Oysa O'ndan başkaları anıldığında hemen sevince kapılırlar. (Zümer Suresi, 45)
Ki onlar, Beni zikretme (konusun)da gözleri bir perde içindeydi. (Kur'an'ı) dinlemeye katlanamazlardı. (Kehf Suresi, 101)
Onlara karşı apaçık olan ayetlerimiz okunduğu zaman, sen o inkar edenlerin yüzlerindeki 'red ve inkarı' tanıyabilirsin. Neredeyse, kendilerine karşı ayetlerimizi okuyanın üzerine çullanıverecekler. De ki: "Size, bundan daha kötü olanını haber vereyim mi? Ateş... Allah, onu inkar edenlere va'detmiş bulunmaktadır; ne kötü bir duraktır." (Hac Suresi, 72)
Kibirlidirler
Onlara: "Gelin Allah'ın Resûlü sizin için mağfiret (bağışlanma) dilesin," denildiği zaman başlarını yana çevirdiler. Sen, onların büyüklük taslamışlar olarak yüz çevirmekte olduklarını görürsün". (Münafikun Suresi, 5)
Ona: "Allah'tan kork" denildiğinde, büyüklük gururu onu günaha sürükler, kuşatır. Böylesine cehennem yeter; ne kötü bir yataktır o. (Bakara Suresi, 206)
Çünkü onlara: "Allah'tan başka ilah yoktur" denildiği zaman, büyüklük taslarlardı. (Saffat Suresi, 35)
Hayır; gerçekten insan, azar. Kendini müstağni gördüğünden. (Alak Suresi, 6-7)
Kalplerinde olmayanı söylerler
İki topluluğun karşı karşıya geldiği gün, size isabet eden ancak Allah'ın izniyle idi. (Bu, Allah'ın) müminleri ayırdetmesi; münafıklık yapanları da belirtmesi içindi. Onlara: "Gelin, Allah'ın yolunda savaşın ya da savunma yapın" denildiğinde, "Biz savaşmayı bilseydik elbette sizi izlerdik" dediler. O gün onlar, imandan çok küfre daha yakındılar. Kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlardı. Allah, onların gizli tuttuklarını daha iyi bilir. (Al-i İmran Suresi, 166-167)
Bedevilerden (savaştan) geride bırakılanlar, sana diyecekler ki: "Bizi mallarımız ve ailelerimiz meşgul etti. Bundan dolayı bizim için mağfiret dile." Onlar, kalplerinde olmayan şeyi dilleriyle söylüyorlar. De ki: Şimdi Allah, size bir zarar isteyecek ya da bir yarar dileyecek olsa, sizin için Allah'a karşı kim herhangi bir şeyle güç yetirebilir? Hayır, Allah yaptıklarınızı haber alandır. (Fetih Suresi, 11)
... Onlardan bir topluluk da: "Gerçekten evlerimiz açıktır" diye peygamberden izin istiyordu; oysa onlar(ın evleri) açık değildi. Onlar yalnızca kaçmak istiyorlardı." (Ahzab Suresi, 13)
... "Eğer güç yetirseydik muhakkak seninle birlikte (savaşa) çıkardık" diye sana Allah adına yemin edecekler... (Tevbe Suresi, 42)
Münafıkların bu yalanlarından bahseden bir başka ayet ise şöyledir:
... kalbindekine rağmen Allah'ı şahit getirir; oysa o azılı bir düşmandır. (Bakara Suresi, 204)
İyiliğe engel olur, kötülük yapmak için yarışırlar
Münafık erkekler ve münafık kadınlar, bazısı bazısındandır; kötülüğü emrederler, iyilikten alıkoyarlar, ellerini sımsıkı tutarlar. Onlar Allah'ı unuttular; O da onları unuttu. Şüphesiz, münafıklar fıska sapanlardır. (Tevbe Suresi, 67)
Allah'ın beğendiklerini çirkin görürler
İşte böyle; çünkü gerçekten onlar, Allah'ı gazaplandıran şeye uydular ve O'nu razı edecek şeyleri çirkin karşıladılar; bundan dolayı (Allah,) amellerini boşa çıkardı. (Muhammed Suresi, 28)
Nankördürler
Allah'a and içiyorlar ki (o inkâr sözünü) söylemediler. Oysa andolsun, onlar inkâr sözünü söylemişlerdir ve İslamlıklarından sonra inkâra sapmışlardır ve erişemedikleri bir şeye yeltenmişlerdir. Oysa intikama kalkışmalarının, kendilerini Allah'ın ve elçisinin bol ihsanından zengin kılmasından başka (bir nedeni) yoktu. Eğer tevbe ederlerse kendileri için hayırlı olur, eğer yüz çevirirlerse Allah onları dünyada da, ahirette de acı bir azapla azaplandırır. Onlar için yeryüzünde bir koruyucu-dost ve bir yardımcı yoktur. (Tevbe Suresi, 74)
Sen, onlar için ister bağışlanma dile, istersen dileme. Onlar için yetmiş kere bağışlanma dilesen de, Allah onları kesinlikle bağışlamaz. Bu, gerçekten onların Allah'a ve elçisine (karşı) nankörlük etmeleri dolayısıyladır. Allah fasıklar topluluğuna hidayet vermez. (Tevbe Suresi, 80)
Hem fiziksel, hem manevi yönden pistirler
(Allah) Kalplerinde hastalık olanların ise, iğrençliklerine iğrençlik (murdarlık) ekleyip-artırmış ve onlar kâfir kimseler olarak ölmüşlerdir. (Tevbe Suresi, 125)
Rahat değildirler, sürekli tedirginlik içinde yaşarlar
"... Her çağrıyı kendileri aleyhinde sanırlar" (Münafikun Suresi, 4)
(Münafıklar) Onlara seslenirler: "Biz sizlerle birlikte değil miydik?" Derler ki: "Evet, ancak siz kendinizi fitneye düşürdünüz, (Müslümanları acıların ve yıkımların sarmasını) gözetip-beklediniz, (Allah'a ve İslam'a karşı) kuşkulara kapıldınız. Sizleri kuruntular yanıltıp-aldattı. Sonunda Allah'ın emri (olan ölüm) geliverdi; ve o aldatıcı da sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak, hatta masumca sizden görünerek) aldatmış oldu." (Hadid Suresi, 14)
Kolaylıkla ümitsizliğe kapılırlar
... Fakat iş, kesinlik ve kararlılık gerektirdiği zaman, şayet Allah'a sadakat gösterselerdi, şüphesiz onlar için daha hayırlı olurdu. (Muhammed Suresi, 21)
... Kafirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden umut kesmez. (Yusuf Suresi, 87)
Müminlere karşı korku ve tedirginlik içindedirler
Gerçekten sizden olduklarına dair Allah adına yemin ederler. Oysa onlar sizden değildirler. Ancak onlar ödleri kopan bir topluluktur. Eğer onlar bir sığınak ya da (kalacak) mağaralar veya girebilecekleri bir yer bulsalardı, hızla oraya yönelip koşarlardı. (Tevbe Suresi, 56-57)
"Herhalde içlerinde 'dehşet ve yılgınlık uyandırma bakımından' siz, Allah'tan daha çetinsiniz. Bu, şüphesiz onların 'derin bir kavrayışa sahip olmamaları' dolayısıyla böyledir." (Haşr Suresi, 13)
Gösteriş için namaz kılarlar
Allah Kuran'da insanların rızası için namaz kılanlardan şöyle bahsetmektedir:
"İşte (şu) namaz kılanların vay haline,
Ki onlar, namazlarında yanılgıdadırlar,
Onlar gösteriş yapmaktadırlar." (Ma'un Suresi, 4-6)
veeee daha baya örnek var...
benim kastettiğimi yanlış anlamışın heralde. münafıklıkla ilgili hadisin kaynağını da malesef bulamadım. onun içinde senden biraz zaman istiyorum
selam ve dua ile...