Kur'an ve Dil
Dinin dili olur mu? Dinin dili olur ise öbür diller neden var? Dinin dili olmaz ise Kur’an’ı Kerim neden tam metniyle Türkçe’ye veya başka bir dile çevrilemiyor. Kur’an’ın Arapça inmesi ve şimdi başka dillere tercüme edilirken Arapça harflerin tam olarak tercüme edilememesi dinin Arapça olduğu anlamına gelmez mi?’ diyorsunuz.
Kur’an, Müslümanların bağlı oldukları dinin kitabıdır. Yani, kuralları Allah tarafından belirlenen dinin kitabı. Bu yönüyle, yani kaynak itibariyle din Allah’a aittir. Dil’in dayandığı kaynak ise insandır. Kaynakları farklı olan iki ayrı şey’le karşı karşıyayız. Böyle oluncada dil, dine ait olmayıp, insanın sahip olduğu bir şeydir. Dil, çeşit çeşit olma ve değişken bir özelliğe sahipken; dinin (vahyin) böyle bir özelliği yoktur. Ve dil, dinden ayrı olarak, dinin dışında da vardır. Yani, dil, dinle sınırlı değildir. Yarattığı kuluna kelimeleri öğreten; ona, eşyayı tanıma, algılama ve anlamlandırma gücünü veren Allah; dilleri çeşit çeşit ve farklı farklı kılmıştır.
Vahy, insanlara, (kullandıkları kelimeleri kullanarak), onların anladıkları dilde gönderilmiştir. Kur’an, dil boyutuyla Rabb’ça değil, insancadır. Dolayısıyla kullandığı dil de herhangi dillerden bir dil olan arapça’dır. Arapça oluşunun nedeni, gönderildiği toplumun kullandığı dil oluşundadır. Başka hiçbir özelliği yoktur. Zaten Arapça konuşan bir topluma başka bir dille kitap göndermek elbetteki düşünüle-mezdi. Bu hususu Yüce Allah şöyle açıklamaktadır:“ Biz bu Kur’an’ı yabancı bir dil ile ortaya koysaydık : ’ayetleri uzun uzun açıklanmalı değil miydi? Bir Arab’a yabancı bir dille söylenir mi?’ derlerdi...” (Fussilet/44).
Diller doğal olarak oluşur. Bu sünnetullahın gereğidir. Din -ilahi olan ise- vahiyle belirlenmektedir. Dolayısıyla dil değişken, vahy sabittir. Bugün yeryüzünde tam tesbit edilemediği için tahminlere dayalı olarak üç-dört bin dil olduğu söylenmektedir. Şayet dinin özel bir dili olsaydı, bu dil, vahiy hangi topluma gönderilirse gönderilsin hiç değişmezdi. Oysa biliyoruz ki Allah vahyi hangi topluma göndermişse onların dilini kullanmıştır. “Kendilerine açıkça anlatabilmesi için, her peygamberi kendi toplumunun dili ile gönderdik.” (İbrahim/14). Yani dinin özel bir dili yoktur.
Allah’ın, dinini gönderdiği toplumun dilini bilmeyenlerin o dili anlamaları mümkün olmadığı halde onları sorumlu tutması düşünülebilir mi? Öyle ya, eğer Kur’an Arapça olduğu için Arap olmayanlarca anlaşılamama özelliği taşıyorsa, diğer bir deyimle anlaşılamayacaksa o zaman bu dinden Arap olmayanların sorumlu tutulmaları söz konusu olamazdı.
Arapçayı bilmeyen ve başka bir dili kullanan herkes Kur’an’ı kendi diline çevirebilir ve o çeviri de Kur’an’ın ne dediğini açıkça ortaya koyabilir... Her dilin kendine özgü özelliklerinin bulunuyor oluşu, Kur’an’ın anlaşılması noktasında bir engel oluştur-maz. Dilimiz Türkçe olduğu halde yapılan Türkçe çevirilerle bizler Kur’an’ı birçok Araptan daha iyi anlayabilmekteyiz. Teknik olarak bazı sıkıntıların yaşanıyor olması, anlam olarak ifade güçlüğünün çekilmesi bir dilin genel olarak anlaşılmasına engel değildir. Hatta, Kur’an’dan; Arapça dışında, başka bir dille anlaşılması mümkün olmayan, bir tek kelime bile gösterilemez. Bu da dinin özel bir dili olmadığını göstermektedir.
Allah’a emanet olunuz.
Selamlar!
Dinin dili olur mu? Dinin dili olur ise öbür diller neden var? Dinin dili olmaz ise Kur’an’ı Kerim neden tam metniyle Türkçe’ye veya başka bir dile çevrilemiyor. Kur’an’ın Arapça inmesi ve şimdi başka dillere tercüme edilirken Arapça harflerin tam olarak tercüme edilememesi dinin Arapça olduğu anlamına gelmez mi?’ diyorsunuz.
Kur’an, Müslümanların bağlı oldukları dinin kitabıdır. Yani, kuralları Allah tarafından belirlenen dinin kitabı. Bu yönüyle, yani kaynak itibariyle din Allah’a aittir. Dil’in dayandığı kaynak ise insandır. Kaynakları farklı olan iki ayrı şey’le karşı karşıyayız. Böyle oluncada dil, dine ait olmayıp, insanın sahip olduğu bir şeydir. Dil, çeşit çeşit olma ve değişken bir özelliğe sahipken; dinin (vahyin) böyle bir özelliği yoktur. Ve dil, dinden ayrı olarak, dinin dışında da vardır. Yani, dil, dinle sınırlı değildir. Yarattığı kuluna kelimeleri öğreten; ona, eşyayı tanıma, algılama ve anlamlandırma gücünü veren Allah; dilleri çeşit çeşit ve farklı farklı kılmıştır.
Vahy, insanlara, (kullandıkları kelimeleri kullanarak), onların anladıkları dilde gönderilmiştir. Kur’an, dil boyutuyla Rabb’ça değil, insancadır. Dolayısıyla kullandığı dil de herhangi dillerden bir dil olan arapça’dır. Arapça oluşunun nedeni, gönderildiği toplumun kullandığı dil oluşundadır. Başka hiçbir özelliği yoktur. Zaten Arapça konuşan bir topluma başka bir dille kitap göndermek elbetteki düşünüle-mezdi. Bu hususu Yüce Allah şöyle açıklamaktadır:“ Biz bu Kur’an’ı yabancı bir dil ile ortaya koysaydık : ’ayetleri uzun uzun açıklanmalı değil miydi? Bir Arab’a yabancı bir dille söylenir mi?’ derlerdi...” (Fussilet/44).
Diller doğal olarak oluşur. Bu sünnetullahın gereğidir. Din -ilahi olan ise- vahiyle belirlenmektedir. Dolayısıyla dil değişken, vahy sabittir. Bugün yeryüzünde tam tesbit edilemediği için tahminlere dayalı olarak üç-dört bin dil olduğu söylenmektedir. Şayet dinin özel bir dili olsaydı, bu dil, vahiy hangi topluma gönderilirse gönderilsin hiç değişmezdi. Oysa biliyoruz ki Allah vahyi hangi topluma göndermişse onların dilini kullanmıştır. “Kendilerine açıkça anlatabilmesi için, her peygamberi kendi toplumunun dili ile gönderdik.” (İbrahim/14). Yani dinin özel bir dili yoktur.
Allah’ın, dinini gönderdiği toplumun dilini bilmeyenlerin o dili anlamaları mümkün olmadığı halde onları sorumlu tutması düşünülebilir mi? Öyle ya, eğer Kur’an Arapça olduğu için Arap olmayanlarca anlaşılamama özelliği taşıyorsa, diğer bir deyimle anlaşılamayacaksa o zaman bu dinden Arap olmayanların sorumlu tutulmaları söz konusu olamazdı.
Arapçayı bilmeyen ve başka bir dili kullanan herkes Kur’an’ı kendi diline çevirebilir ve o çeviri de Kur’an’ın ne dediğini açıkça ortaya koyabilir... Her dilin kendine özgü özelliklerinin bulunuyor oluşu, Kur’an’ın anlaşılması noktasında bir engel oluştur-maz. Dilimiz Türkçe olduğu halde yapılan Türkçe çevirilerle bizler Kur’an’ı birçok Araptan daha iyi anlayabilmekteyiz. Teknik olarak bazı sıkıntıların yaşanıyor olması, anlam olarak ifade güçlüğünün çekilmesi bir dilin genel olarak anlaşılmasına engel değildir. Hatta, Kur’an’dan; Arapça dışında, başka bir dille anlaşılması mümkün olmayan, bir tek kelime bile gösterilemez. Bu da dinin özel bir dili olmadığını göstermektedir.
Allah’a emanet olunuz.
Selamlar!