Sevgili darth vader kardeşimize cevabımızdır...
Sevgili darth vader kardeşimize cevabımızdır...
ALLAH’A, KURAN’A, PEYGAMBERLERE VE MÜSLÜMANLARA SALDIRI VE İFTİRA İÇEREN KÜTÜB-İ SİTTE’DEKİ HADİSLERDEN ÖRNEKLER VE ELEŞTİRİLMELERİ
ALLAH’A KARŞI İFTİRA VE SAYGISIZLIK ETMELERİ VE BU KONUDA UYDURDUKLARI HADİS ÖRNEKLERİ:
1- Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “ Resûlullah a.s.v. buyurdular ki :
“ Cehennem içerisine âsiler atıldıkça: “ Daha var mı?” demekten geri durmaz. Bu hal, Rabbu’l-İzze’nin cehennemin içine ayağını koyup, iki yakasını dürüp birleştirmesine kadar devam eder. işte o zaman Cehennem: “Yeter, yeter. İzzet ve keremine yemin olsun yeter” der. Cennette fazlalık devam eder. Allah, ona mahsus yeni bir halk yaratır ve bunları cennetin fazla kısmına yerleştirir.
(Kütüb-i Sitte, Prof. Dr. İbrahim Canan, Akçağ Yayınları 1992 - Ankara. Cilt 14 s.445 Hadis sırası 5226, Alıntıları: Buhari, Tefsir, Kâf 1. Eymân 12. Tevhit 7, Müslim, Cennet 37, ( 2848), Tirmizi, Tefsir, Kaf, (3268) )
( Not: Bundan sonra İbrahim Cananın Kütüb-i Sitte isimli 18 ciltlik hadis kitapları kaynak gösterildiğinde, kaynak ismi K. S . Olarak kısaltılacak ve önüne sıra numarası yazılacak. Örneğin K.S. 5126 gibi.)
HADİSİN TENKİDİ: Yıllarca inanç sistemlerini inceledim bunlardan başka İlahı’nı cehenneme layık görenine hiç rastlamadım. Putperestler dahi, taptıkları putlarına böyle bir şeyi yakıştırmazlar, tercümeyi yapan İbrahim CANAN, asıl metinde geçen cehennemin içine ifadesini tam tercüme etmeyerek, (belli ki, ifade ona da ağır gelmiş) cehennemin üzerine ifadesini kullanmış. Halbuki asıl metinde “aleyhe” değil, ifade “fiyhe” yani “içerisinde” şeklindedir.
Bunlar, Allah’ı tecsim ederek ona ayak isnat ettiler ve bu ayağı da cehenneme koydular. Cennet için ise doldurulmak üzere imtihansız halk yaratılacağını iddia ettiler. Cehennemin boşluğunu Allah’ın ayağıyla, Cennetin boşluğunu ise hiç dünyaya gelmemiş halkla doldurmak öylemi! Allah, bunların bu küfründen münezzeh ve yücedir. Allah’a ayak isnat etmeleri teşbih değil tecsimdir. Zira cehennem cisimdir ve cisimlerin doldurulması ancak cisim ile olur.
Allah’ın, cehennemi neyle dolduracağına dair Kur’an’dan mealen:
- Eğer Rabb’in dileseydi insanları tek bir ümmet yapardı. Oysa, işte ihtilaf edip durmaktadırlar.11/118
- Ancak Rabbının merhamet ettikleri, (Bu ihtilaftan) istisna teşkil ederler. Zaten Allah, onları bunun için yaratmıştır. Ve böylece, Rabbının “muhakkak cehennemi hep cin ve insanlarla dolduracağım” sözü yerine gelmiş olacaktır. 11/119
- Dileseydik, herkese hidayetini verirdik, (herkesi doğru yola getirirdik). Fakat (hikmetim uyarınca) benden (çıkan) şu söz gerçekleşecektir: “mutlaka cehennemi, cinlerden ve insanlardan bir kısmıyla tamamen dolduracağım.” 32/13
Görüldüğü gibi, cehennemin doldurulması konusunda uydurdukları hadis Kur’an’a ters düşmektedir.
2- Hz. Ebû Hüreyre r.a. Anlatıyor: “Resûlullah a.s.v. buyurdular ki: Sizden biri kardeşiyle dövüşünce yüze vurmaktan sakınsın.” (Buhari, Itk 20, Müslim, Birr, 112, (2612). )
Müslim’in ifadesinde şu ziyade var. “... Zirâ Allah Âdem’i kendi sûretinde yaratmıştır.” ( K.S. 3483 Cilt 10 Baskı 1990)
3- Yine Ebu Hüreyre r.a. Anlatıyor: “Resûlullah a.s.v. Buyurdular ki: Allah’u teala hazretleri, Hz. Adem a.s.mı kendi sureti üzere ve boyunu da atmış zira olarak yaratınca:.... (K.S. 3382 C.10 S.177 B.1990, alıntısı Buhari, İstizan 1, Müslim, Cennet 28 (2841) ).
4- İbnu Abbâs r.a. Anlatıyor: Resûlullah a.s.v. Buyurdular ki : Bu gece Rabb’imden bir (melek, elçi olarak) geldi. -Bir rivayette ise şöyle demiştir: “Rabbim bana en güzel bir surette geldi” -ve : Ey Muhammed.” dedi.
“Buyur Rabbim, emrindeyim.” dedim.
“Mele’i A’la (da bulunanların) nelerde yarıştıklarını biliyor musun dedi.
“Hayır” dedim. Bunun üzerine elini omuzlarımın arasına koydu. Hatta onun serinliğini göğüslerimde hissettim.......” (K.S. 4668 C.13 B 1992 alıntı: Tirmizi, Tefsir Sâd, (3231,3232) ).
5- Hz. Übey İbnu Ka’b r.a. Anlatıyor: Resûlullah a.s.v. Buyurdular ki: “Hakk’ın musafaha ettiği ilk kimse Ömer’dir. İlk selam verdiği kimsede o olacaktır.” (K.S.6012 C.16 B. 1993) Alıntı İbn!i Mace 104.
HADİSLERİN TENKİDİ: Allah’a insan şeklin de suret iddia ettiler, öyle bir benzerlikten dolayı yüze vurulmamasını tavsiye ettiler. Aslında istedikleri saygı gayreti değildir. Allah’ın yüzü ile insanın yüzünün aynı olduğunu vurgulamak için yüze vurulmamasını tavsiye etmişlerdir. Allah’ın eline serinlik atfetmeleri de tecsim vurgulamasıdır, aynı şekilde Allah’ın Ömer ile tokalaştığını ve onun elinden tutup cennete koyduğu iddiası da apaçık tecsimdir. Allah’ı tecsim etmek yani cisim saymak apaçık küfürdür.
Ayrıca Ömer’i Peygamberimiz dahil tüm Peygamberlerden ve Müslümanlar dan üstün olarak rivayet etmeleri, karışıklık çıkarma amaçlı bir yalan uydurmasıdır, yoksa Ömer’i sevdiklerinden falan değildir.
6- Hz. Ebu Hüreyre r.a. Anlatıyor: Resûlullah a.s.v. buyurdular ki:
“Üzümü Kerm diye isimlendirmeyin. “Vay şu dehrin mahrumiyet ve hüsranına” diye kahırlı söz söylemeyin. Zira Allah’ın kendisi dehr (zaman) dir.”(K.S. 5938 C.16 B.1993 Alıntıları, Buhari Edep 101, Müslim Elfaz 516, (2246, 2247), Ebu Davud, edeb 81 (4974), Muvatta, Kelam 3.(2.984).)
HADİSİN TENKİDİ: Allah hiçbir şekilde zaman olarak tavsif edilemez, zira zamanın kendisi yaratıktır. Geçer ve noksanlaşır, bağlı olduğu olaya ilişkin tükenir. Yoktan var edilmekte ve vardan yok edilmektedir. Dün yok olmuştur, yarın yaratılmakla yoktan varlığa gelecektir. Var iken yok olan, yokken var olan hiçbir şekilde İlah olmaz, zira bu hususlar noksanlık ve acizliktir. Allah ise hiçbir şekilde zamanın bu özelikleriyle noksan ve aciz değildir. Zira Allah noksan sıfatlardan münezzehtir.
Zaman konusunda Kur’an’dan mealen:
-İnsanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir süre geçmedi mi. 76/11
Görüldüğü gibi zaman gelip geçici bir şeydir, Allah zaman olarak tavsif edilemez, hadis diye iddia ettikleri Kur’an’a aykırıdır.
7- Sahiheyn (Buhari ve Müslim) ve Tirmizi de Ebu Hüreyre’den gelen diğer bir hadiste Resûlullah şöyle buyurmuştur:
“Allah Teâla hz.şöyle buyurdu: “Ben, kulumun benim hakkımdaki zannına göreyimdir.” (K.S.5849 C.16 B.1993 alıntıları Buhari, Tevhit 35, Müslim, Zikr 1, (2675), Tirmizi, Züht 51, (2389) )
HADİSİN TENKİDİ : Kullar, Allah hakkında iyi veya kötü zanda bulanabilirler. Bir kimsenin Allah hakkında iftira en kötü zanda bulunması mümkündür, o taktirde iddia ettikleri hadise göre Allah kötüdür manası çıkar ki, Allah’ı öyle bir şeyden tenzih ederiz. Allah kullarının zannına göre değil, kendi zatına göredir. Zan kendi başına hakikatten hiçbir şey ifade etmez. Bununla ilgili olarak Kuran’da şöyle bildirilmiştir. Mealen:
-Onların çoğu zandan başka bir şeye uymuyorlar. Zan ise gerçekten hiçbir şey kazandırmaz. Muhakkak ki Allah onların ne yaptıklarını bilir.10/36
-Allah’ı gereği gibi bilemediler. Halbuki Kıyamet günü yer, tamamen O’nun avucu içindedir, göklerde sağ elinde dürülmüştür. O, onların ortak koştuklarından uzak ve yücedir. 39/67
-Allah’a yalan uydurandan daha zalim kim olabilir? Onlar Rab’lerine sunulacaklar, şahitler de: “İşte Rab’lerine karşı yalan söyleyenler bunlardır.” diyecekler. İyi bilin ki Allah’ın laneti zalimlerin üzerinedir. 11/18
-Bak nasıl Allah’a yalan uyduruyorlar. Apaçık bir günah olarak bu yeter. 4/50
Görüldüğü gibi uydurdukları hadis, Kur’an’a aykırıdır ve Allah’a karşı bir iftira ve isyandır.
8- İbnu’l -Museyyib, Ata İbnu Zeyd el- Leysi, Ebu Hureyre r.a. den naklen anlatıyor: Resûlullah’a atfen mahşerde içlerinde münafıkların da olduğu halde (yalnız) bu ümmet kalacak, derken Allah Tebareke ve Teala onlara evvelce tanıdıklarından başka bir surette tecelli edecek ve:
-Ben sizin Rabb’inizim, diyecek. Onlar (Allah’ı tanımadıkları için)
“Biz senden Allah’a sığınırız! Rabbımız geldiği zaman biz onu tanırız” diyecekler. Bunun üzerine Allah Teala hazretleri (karşılarında) onların tanıdıkları suretiyle tecelli edecek ve : “Ben sizin Rabb’inizim” buyuracak. Onlarda:
“Evet, bizim Rabbımız sensin” diyerek ona tabii olacaklar......(K.S.5072 C.14 B.1992 alıntılar Buhari, Rikak 52, Ezan 129, Tevhit 24, Müslim, İman 299, (182), Tirmizi, Cennet 20, (2560) ) (Sahih-i Müslim,Ahmed Davudoğlu, Sönmez neşriyat A.Ş. C.2 299/665 )
HADİSİN TENKİDİ: Birinci seferki, Allah’ın tecelli ettiği iddialarında, Allah’ın kendisine uygun gelmeyen ve münafıklar içlerinde olduğu halde tüm Muhammed ümmetinin onu tanımayacakları bir surette tecelli ettiğini iddia etmeleri, Allah’a bir saygısızlığı ifade eder. Zira Allah’ın, hem müminler, hem de münafıklar tarafından reddedilecek, (haşa O’ndan) çirkin bir surette tecelli ettiğini iddia etmişlerdir. Öyle ki, inancı ve ameli ne olursa olsun Allah’ı kimse beğenmemiş demektedirler. Ayrıca bu hususu vurgulamak için rivayet yalanlarına münafıkları da dahil etmişlerdir. Ayrıca, Allah’ın suretten surete şekil değiştirme ile tecelli edip göründüğünü iddia etmeleri tecsimdir. O tecsim edilmekten yani yaratıklara benzetilmekten onlarla bir sayılmaktan münezzehtir.
9- İbnu-l Museyyib, Ata İbnu Zeyd el-Leysi, Ebu Hureyre r.a. Den naklen anlatıyor: Resûlullah’a atfen, insanlar Resûlullah a.s.v.’e “ Ey Allah’ın Resulü: Kıyamet günü Rabb’imizi görecek miyiz?” diye sordular. O da: “Siz bulutsuz dolunay gecesinde Ay’ı görmekte şüpheye düşer misiniz?” diye cevap verdi. Onlar :
“ Hayır! Ey Allah’ın Resulü.” diye cevap verdiler. Bunun üzerine:
“Şunu bilin ki siz Rabb’inizi böyle göreceksiniz....(K.S. 5072 C.14 Alıntılar Buhari, Rikak 52, Ezan 129, Tevhit 24 Müslim, İman 299, (182), Tirmizi, Cennet 20, (2560) )
10- Ebu Zerr r.a. anlatıyor: “Resulullah a.s.v. a’ “sen Rab teala yı hiç gördün mü?” diye sordum. “Nurdur, ben O’nu nasıl görürüm” buyurdular.”( K.S. 5159 C.14 alıntılar, Müslim, İman 291.(178): Tirmizi, Tefsir, Necm,(3278). )
HADİSLERİN TENKİDİ: Son hadiste Allah’ın görülmeyeceğini tahdis etmeleri, görüleceği hususunda tahdis ettikleri evvelki diğer iki hadisle çelişkilidir. Zaten metotlarının ana temellerinden biride budur. Bir konuda bir hadis rivayet ederken o hadise aykırı bir veya birden fazla hadis, tahdis etmeye özenle gayret gösterirler, böylece çelişkili hadisleri işlerine geldiği yerde kullanmak, hem de zihinleri iyice karıştırmak için bunu yaparlar.
KURAN HAKKIN DA UYDURDUKLARI HADİS ÖRNEKLERİ
I- KUR’AN TAHRİF EDİLMİŞTİR İDDİALARI:
11- Aişe (r.anha)nın azatlısı Ebu Yunus şöyle demiştir: -Aişe (r. anha) kendisi için bir Mushaf yazmamı emretti ve, “ Namazlara ve orta namazına devam edin ” ayetine gelince bana haber ver dedi. Ben de o ayete varınca kendisine haber verdim. Bana o ayeti namazlara , Orta namazına ve ikindi namazına devam edin, Allah için tevazu halinde namaz kılın” şeklinde yazdırdı. Sonra da:
“Ben bunu Resûlullah s.a.v. den duydum” dedi. (Sünen-i Ebû Dâvud terceme ve şerhi, şamil yayın evi 1998. Doç. Dr. İ. Lütfi Çakan K. Salat (2), Bab 5 H. 410 sayfa 148 C.2)
HADİSİN TENKİDİ: Bu hadis uydurmasıyla, Kuran’da noksanlık olduğunu iddia etmişlerdir. Zira bahsi geçen ayette ikindi ifadesi mevcut değildir. Şöyle ki, Kur’an’dan mealen
-Namazları ve orta namazı koruyun, gönülden bağlılık ve saygı ile Allah’ın huzuruna durun. 2/238
Olarak ifade edilmiştir. Amaçları Kur’an’a olan itimadı sarsmak için zihinleri bulandırmaktır. Bu hususta başka hadis uydurmalardı vardır. Örneğin:
12- Ubey İbnu Ka’b (r.a.)’ın anlattığına göre, Resûlullah (a.s.v.) kendisine: “Allah, sana Kur’an okumamı emretti” demiş ve Lem yekunullezine kefere’yu ve bu sureden olmak üzere şunu okumuştu: “Allah indindeki din muvahhid İslam dinidir, ne Hıristiyanlık, ne Yahudilik nede Mecusilik değildir. Kim bir hayır yaparsa asla zayi olmayacaktır”. Ubey İbnu Ka’b: “ Bana şunu da okudu” dedi: “Adem oğlunun bir vadi dolu malı olsa ikincisini de arar. İkinciyi de elde etse üçüncüsünü de arar. Ademoğlunun iç boşluğunu ancak toprak doldurur. Allah tevbe edenleri affeder.” (K.S.943 C.4 B. 1988. Alıntısı, Tirmizi, Menakıp ( 3894). )
HADİSİN TENKİDİ: Tırnak içindeki ifadeler kendilerince uydurulmuş sözlerdir. Kur’an’da bu şekilde ayetler mevcut değildir. Dolayısıyla Kur’an dışında ayet iddia etmişlerdir.
13-......Ebu’d- Derda:
--Abdullah ibn Mesûd “ Ve’l - leyli iza yağşa..”yı nasıl okuyor diye sordu.
Ben kendisine (Alkame)
-- “Ve’l leyli izâ yağşa ve’n -nehari izâ tecelli ve’ zekeri ve’l ünsâ”
şeklinde okudum.
Ebu’d- Darda:
--Vallahi Resûlullah beni böyle okutmuştur. Ben Resûlullah tan ağız ağıza böyle öğrendim dedi. ( Sahih- i Buhari, Ötüken yayınları, Mütercim, Mehmet SOFUOĞLU, cilt 8 B.1987 Kitabu Fedailü Ashâbi’n-Nebi Rivayet 82 s.3521)
HADİSİN TENKİDİ: Böylece Leyl süresi (92/3) Ayette geçen yaratma kelimesinin fazlalık olduğunu, Kur’an’dan olmadığını iddia etmişlerdir. Yani, Kur’an’a ekleme yapılmış olduğunu iddia etmişlerdir.
Yine rivayet ettiler ki:
14- ........ Said ibn Cubeyr şöyle demiştir: Bizler muhakkak İbn Abbas’ın Yanında bulunduk: O şöyle dedi: Bana Ubeyy İbn Ka’b tahdis edip şöyle dedi: Resûlullah (s):....... “ Gemiye gelince, o denizde iş yapan yoksulların dı. Onun için ben onu kusurlu yapmak istedim ki, arkalarında her sağlam gemiyi zorla almakta olan bir hükümdar vardı” (el-Kehf 79). “Verâehum (= Arkalarında)” sözünü “ Emenehum melikun” (= Önlerinde bir melik vardır ) şeklinde okumuştur. (Buhari, Kitabu’ş-şurut 15 Cilt 6 s. 2551 Ötüken 1987 ).
HADİSİN TENKİDİ: Bu hadis rivayetleriyle Kur’an’da geçen (18/79) “Verâehum” (=Arkalarında) kelimesini. “Emenehum” (=Önlerinde) şeklinde olduğunu iddia etmekle yine Kur’an’da tahrifat olduğunu iddia etmişlerdir. Bu kabil örnekler uydurmuş oldukları hadislerde epey vardır, böylece elde mevcut Kuran’ın orijinal olmadığını iddia etmek suretiyle insanlarda şüphe meydana getirmek istedikleri açıktır. Böyle bir iddia Kuran’ın Allah tarafından korunmuş olduğunu inkar manasında olduğu ve bu itibarla da Kur’an’ı inkar etmek olduğu meydandadır. Gerçeklere de aykırıdır, zira dünyada iki ayrı kelime ihtiva eden iki Kur’an mevcut değildir.
(DEVAM EDECEK...)