E R H A N
New member
- Katılım
- 14 Ocak 2005
- Mesajlar
- 555
- Tepkime puanı
- 14
- Puanları
- 0
- Yaş
- 46
- Konum
- istanbul
- Web sitesi
- www.hidayetcagý.com
KUR’AN’DAKİ İSLAM
esselamualeykümverahmetullahveberekatuhu
Diyorlar ki: “İslâm; kâinatta Allah’ın indirdiği son dîndir, en mütekâmil dîndir.” Allahû Tealâ hiç öyle söylemiyor. Ama insanlar kendi başlarına ahkâm kesiyorlar. Hıristiyanlığı ayrı, Judaizmi (Yahudilerin dînini) ayrı, Hz. İbrâhîm’in hanif dînini, Hz. Nuh’un dînini, İslâm’ı ayrı bir dîn zannediyorlar. İnsanlar zannediyorlar ki; Allahû Tealâ, her peygambere bir kitap indirmiş ve onunla yeni bir dîn ortaya koymuş.Evet Allahu Teala her peygamberine bir kitap vermiştir ama her kitapta farklı bir din anlayışı göndermemiştir.
Hz. Musa’ya indirilen Tevrat, Hz. İsa’ya indirilen İncil, Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz’e indirilen Kur'ân-ı Kerim, üç ayrı kitap olarak mülahaza ediliyor. Birincisi Judaizmin (Yahudi dîninin) muhtevasını veriyor. İkincisi Hıristiyanlığın kitabı, üçüncüsü de İslâm’ın kitabı olarak lanse ediliyor. Üç ayrı dîn, üç ayrı peygamber olarak anlatılıyor. Allahû Tealâ, Şura Suresinin 13. âyet-i kerimesinde buyuruyor ki:
42/ŞURA-13: Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh(fîhi), kebure alel muşrikîne mâ ted’ûhum ileyh(ileyhi), allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
Dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiğimiz (farz kıldığımız) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi sana da vahyederek, size de şeriat kıldık. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine hidayet eder (ulaştırır).
Hz. Musa’ya indirilen şeriat, Hz. İsa’ya indirilen şeriat, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e indirilen şeriat; aynı şeriattır. Hz. İbrâhîm’e indirilen şeriat da, Hz. Nuh’a indirilen şeriat da aynı şeriattır. Eğer tarihî geliş içerisinde sıralıyorsak; önce Hz. Nuh’a bir şeriat gelmiş. Aynı şeriat, Hz. İbrâhîm’e de gelmiş. Hz. İbrâhîm’den sonra, Hz. Musa’ya da aynı şeriat gelmiş. Ondan sonra aynı şeriat, Hz. İsa’ya gelmiş. Aynı şeriat, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e gelmiş.
Allahû Tealâ buyuruyor ki: “Müşriklere söylediğin şey (“Allah’a ulaşmayı dileyin!” sözü), müşriklere ağır geldi. Sonra da Allahû Tealâ: “Allah dilediğini Kendisine seçer ve onlardan kim Allah'a ulaşmayı dilerse, onları Kendisine ulaştırır.” diyor.
Âyet-i kerime, sadece İslâm’ı anlatıyor. Allah’ın, bütün peygamberlere indirdiği tek bir dîn vardır. O dîn, Allah’a teslim olma dînidir. Ezeli ve ebedi dîndir. Hz. İbrâhîm ki; Hz. Musa’dan evveldir, Hz. İsa’dan iki defa evveldir, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’den üç defa evveldir. Kur'ân-ı Kerim’imiz, Hz. İbrâhîm’in dînine “Hanif dîni” diyor ve Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in hanif olduğunu söylüyor. Allahû Tealâ, Kur'ân-ı Kerim’de: “Hz İbrâhîm’in hanif dîni” diyor ve Peygamber Efendimiz (S.A.V) için de Rum Suresinin 30. âyet-i kerimesinde şöyle söylüyor:
30/RUM-30: Fe ekim vecheke lid dîni hanîfâ(hanîfen), fıtratallâhilletî fataran nâse aleyhâ, lâ tebdîle li halkıllâh(halkıllâhi), zâliked dînul kayyimu ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya’lemûn(ya’lemûne).
Öyleyse vechini hanif olarak dîne (dînin kayyum olmasına) ikame et (kıyamda tut). Allah’ın o fıtratıyla ki, (Allah) bütün insanları (hanif) fıtratı ile yarattı. Allah’ın yaratmasında (ne dînde ne de hanif fıtratında) değişiklik olmaz. İşte bu kayyum olan (ezelden ebede kadar kıyamda kalacak, devam edecek) dîndir. Ve lâkin insanların çoğu bilmezler.
Dîn olarak, sadece hanif dîni var olmuştur ve var olacaktır. Başka bir dîn hiç gelmeyecektir. Allahû Tealâ: “Dîn değişmeyecektir ve Allah, insanları hanif fıtratından başka bir fıtratla yaratmayacaktır.” diyor. Öyleyse bütün insanlar, hanif fıtratıyla; sadece hanif dînini yaşayabilecek olan özelliklerle yaratılmıştır. Allahû Tealâ, hanif dîni için: “Bu dîn, ezeli ve ebedi dîndir.” diyor. Öyleyse Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in hanif olduğu, bu âyetle kesinlik kazanıyor.
Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in hanif olması, kendisinden evvel gelen iki peygamberin de, Hz İsa ve Hz. Musa’nın da hanif olmasını gerektirir. Çünkü Allahû Tealâ, aynı şeriatı Hz. İsa’ya da, Hz. Musa’ya da, Hz. İbrâhîm’e de vermiştir. Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz’in hanif olduğu, Kur'ân-ı Kerim’de açık olarak ortaya konmuştur.
Hanif olmanın özelliklerine baktığımız zaman, İslâm dîni için “İslâm” kelimesinin kullanılmasını gerektiren teslimleri görüyoruz. İslâm, 7 safhadan oluşur ve ruhun, vechin, nefsin ve iradenin teslimini içerir. İslâm da, “teslim olmak” demektir. Öyleyse İslâm, Allah’a teslim olanların dînidir.
Kur'ân-ı Kerim’i incelediğimiz zaman, Kur'ân’da İslâm’ın 7 tane safhasını görürüz. 28 basamaklık bir İslâm merdiveninde, 7 tane safha açık bir şekilde ortaya konulur:
1. Safhada, Allah'a ulaşmayı dilemek vardır.
2. Safhada, mürşide ulaşmak ve tâbî olmak söz konusudur.
3. Safhada ruh, Allah’a ulaşır ve teslim olur.
4. Safhada fizik vücut, Allah’a teslim olur. Allah’a ulaşmaz. Ama Allah’ın bütün emirlerini yerine getiren, yasak ettiği hiçbir fiili işlemeyen bir yaratık olarak insanoğlu, fizik vücudunu Allah’a teslim eder.
5. Safhada, nefsin teslim söz konusudur.
6. Safhada, irşada ulaşılır.
7. Safhada iradenin teslimi gerçekleşir.
Bu durumda, Allah ile olan ilişkilerimizde, Allah’a bu 4 teslimi yapmakla mükellefiz. Ve bu, 7 safhanın 7’sini de yaşayarak mümkündür. Hiç kimse, Allah'a ulaşmayı dilemeden İslâm’ı yaşayamaz. Yani Hz. İbrâhîm’in hanif dînini yaşayamaz.
Allahû Tealâ, hanif dîninin, Hz. İbrâhîm’den gelme olduğunu, Kur'ân-ı Kerim’de “Babanız İbrâhîm” ifadesiyle anlatıyor. Hz. Musa, Hz. İsa ve Peygamber Efendimiz (S.A.V), ardarda gelen üç peygamberdir. Ama bunların üçü de Hz. İbrâhîm’den sonra gelmiştir ve üçü de sadece Hz. İbrâhîm’in o hanif dînini yaşamışlardır. Hz. Musa’ya tâbî olanlar da, Hz. İsa’ya tâbî olanlar da, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e tâbî olanlar da aynı dîni yaşamışlardır. “İslâm, yeni bir dîndir.” diyenler, kesin bir şekilde yanılgı içerisindedirler. İslâm yeni bir dîn değildir; kâinatın ezeli ve ebedi dînidir.”
esselamualeykümverahmetullahveberekatuhu
Diyorlar ki: “İslâm; kâinatta Allah’ın indirdiği son dîndir, en mütekâmil dîndir.” Allahû Tealâ hiç öyle söylemiyor. Ama insanlar kendi başlarına ahkâm kesiyorlar. Hıristiyanlığı ayrı, Judaizmi (Yahudilerin dînini) ayrı, Hz. İbrâhîm’in hanif dînini, Hz. Nuh’un dînini, İslâm’ı ayrı bir dîn zannediyorlar. İnsanlar zannediyorlar ki; Allahû Tealâ, her peygambere bir kitap indirmiş ve onunla yeni bir dîn ortaya koymuş.Evet Allahu Teala her peygamberine bir kitap vermiştir ama her kitapta farklı bir din anlayışı göndermemiştir.
Hz. Musa’ya indirilen Tevrat, Hz. İsa’ya indirilen İncil, Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz’e indirilen Kur'ân-ı Kerim, üç ayrı kitap olarak mülahaza ediliyor. Birincisi Judaizmin (Yahudi dîninin) muhtevasını veriyor. İkincisi Hıristiyanlığın kitabı, üçüncüsü de İslâm’ın kitabı olarak lanse ediliyor. Üç ayrı dîn, üç ayrı peygamber olarak anlatılıyor. Allahû Tealâ, Şura Suresinin 13. âyet-i kerimesinde buyuruyor ki:
42/ŞURA-13: Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh(fîhi), kebure alel muşrikîne mâ ted’ûhum ileyh(ileyhi), allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
Dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiğimiz (farz kıldığımız) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi sana da vahyederek, size de şeriat kıldık. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine hidayet eder (ulaştırır).
Hz. Musa’ya indirilen şeriat, Hz. İsa’ya indirilen şeriat, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e indirilen şeriat; aynı şeriattır. Hz. İbrâhîm’e indirilen şeriat da, Hz. Nuh’a indirilen şeriat da aynı şeriattır. Eğer tarihî geliş içerisinde sıralıyorsak; önce Hz. Nuh’a bir şeriat gelmiş. Aynı şeriat, Hz. İbrâhîm’e de gelmiş. Hz. İbrâhîm’den sonra, Hz. Musa’ya da aynı şeriat gelmiş. Ondan sonra aynı şeriat, Hz. İsa’ya gelmiş. Aynı şeriat, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e gelmiş.
Allahû Tealâ buyuruyor ki: “Müşriklere söylediğin şey (“Allah’a ulaşmayı dileyin!” sözü), müşriklere ağır geldi. Sonra da Allahû Tealâ: “Allah dilediğini Kendisine seçer ve onlardan kim Allah'a ulaşmayı dilerse, onları Kendisine ulaştırır.” diyor.
Âyet-i kerime, sadece İslâm’ı anlatıyor. Allah’ın, bütün peygamberlere indirdiği tek bir dîn vardır. O dîn, Allah’a teslim olma dînidir. Ezeli ve ebedi dîndir. Hz. İbrâhîm ki; Hz. Musa’dan evveldir, Hz. İsa’dan iki defa evveldir, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’den üç defa evveldir. Kur'ân-ı Kerim’imiz, Hz. İbrâhîm’in dînine “Hanif dîni” diyor ve Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in hanif olduğunu söylüyor. Allahû Tealâ, Kur'ân-ı Kerim’de: “Hz İbrâhîm’in hanif dîni” diyor ve Peygamber Efendimiz (S.A.V) için de Rum Suresinin 30. âyet-i kerimesinde şöyle söylüyor:
30/RUM-30: Fe ekim vecheke lid dîni hanîfâ(hanîfen), fıtratallâhilletî fataran nâse aleyhâ, lâ tebdîle li halkıllâh(halkıllâhi), zâliked dînul kayyimu ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya’lemûn(ya’lemûne).
Öyleyse vechini hanif olarak dîne (dînin kayyum olmasına) ikame et (kıyamda tut). Allah’ın o fıtratıyla ki, (Allah) bütün insanları (hanif) fıtratı ile yarattı. Allah’ın yaratmasında (ne dînde ne de hanif fıtratında) değişiklik olmaz. İşte bu kayyum olan (ezelden ebede kadar kıyamda kalacak, devam edecek) dîndir. Ve lâkin insanların çoğu bilmezler.
Dîn olarak, sadece hanif dîni var olmuştur ve var olacaktır. Başka bir dîn hiç gelmeyecektir. Allahû Tealâ: “Dîn değişmeyecektir ve Allah, insanları hanif fıtratından başka bir fıtratla yaratmayacaktır.” diyor. Öyleyse bütün insanlar, hanif fıtratıyla; sadece hanif dînini yaşayabilecek olan özelliklerle yaratılmıştır. Allahû Tealâ, hanif dîni için: “Bu dîn, ezeli ve ebedi dîndir.” diyor. Öyleyse Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in hanif olduğu, bu âyetle kesinlik kazanıyor.
Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in hanif olması, kendisinden evvel gelen iki peygamberin de, Hz İsa ve Hz. Musa’nın da hanif olmasını gerektirir. Çünkü Allahû Tealâ, aynı şeriatı Hz. İsa’ya da, Hz. Musa’ya da, Hz. İbrâhîm’e de vermiştir. Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz’in hanif olduğu, Kur'ân-ı Kerim’de açık olarak ortaya konmuştur.
Hanif olmanın özelliklerine baktığımız zaman, İslâm dîni için “İslâm” kelimesinin kullanılmasını gerektiren teslimleri görüyoruz. İslâm, 7 safhadan oluşur ve ruhun, vechin, nefsin ve iradenin teslimini içerir. İslâm da, “teslim olmak” demektir. Öyleyse İslâm, Allah’a teslim olanların dînidir.
Kur'ân-ı Kerim’i incelediğimiz zaman, Kur'ân’da İslâm’ın 7 tane safhasını görürüz. 28 basamaklık bir İslâm merdiveninde, 7 tane safha açık bir şekilde ortaya konulur:
1. Safhada, Allah'a ulaşmayı dilemek vardır.
2. Safhada, mürşide ulaşmak ve tâbî olmak söz konusudur.
3. Safhada ruh, Allah’a ulaşır ve teslim olur.
4. Safhada fizik vücut, Allah’a teslim olur. Allah’a ulaşmaz. Ama Allah’ın bütün emirlerini yerine getiren, yasak ettiği hiçbir fiili işlemeyen bir yaratık olarak insanoğlu, fizik vücudunu Allah’a teslim eder.
5. Safhada, nefsin teslim söz konusudur.
6. Safhada, irşada ulaşılır.
7. Safhada iradenin teslimi gerçekleşir.
Bu durumda, Allah ile olan ilişkilerimizde, Allah’a bu 4 teslimi yapmakla mükellefiz. Ve bu, 7 safhanın 7’sini de yaşayarak mümkündür. Hiç kimse, Allah'a ulaşmayı dilemeden İslâm’ı yaşayamaz. Yani Hz. İbrâhîm’in hanif dînini yaşayamaz.
Allahû Tealâ, hanif dîninin, Hz. İbrâhîm’den gelme olduğunu, Kur'ân-ı Kerim’de “Babanız İbrâhîm” ifadesiyle anlatıyor. Hz. Musa, Hz. İsa ve Peygamber Efendimiz (S.A.V), ardarda gelen üç peygamberdir. Ama bunların üçü de Hz. İbrâhîm’den sonra gelmiştir ve üçü de sadece Hz. İbrâhîm’in o hanif dînini yaşamışlardır. Hz. Musa’ya tâbî olanlar da, Hz. İsa’ya tâbî olanlar da, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e tâbî olanlar da aynı dîni yaşamışlardır. “İslâm, yeni bir dîndir.” diyenler, kesin bir şekilde yanılgı içerisindedirler. İslâm yeni bir dîn değildir; kâinatın ezeli ve ebedi dînidir.”