YOL GÖSTERÝCÝ
New member
İnsanların bir çoğu kalplerinde bir Allah inancı olduğunu ve bu inancın kendilerini cennete götüreceğini savunurlar.
Kimi insan, çalışmanın ibadet olduğunu, cennete gitmek için Allah’ın emretmiş olduğu namaz, oruç gibi şartları yerine getirmenin gereksizliğini, yaptıklarının cennetin garantisi olduğunu düşünür.
Kimi insan ise, Allah’ın emretmiş olduğu bu farzları yerine getirmek ile cenneti garantilediğini sanır.
Oysa ki, yaşam eğer bir sınav ise, namaz, oruç gibi farzlar, bu sınava yalnızca giriş belgesidir. Sınavın kendisi değildir. Sınavın soruları hayatın içindedir. Yaptıklarımızdır.
İnsanlar, inandık demeleriyle kendi hallerine bırakılacaklarını ve hiçbir imtihana çekilmeyeceklerini mi sandılar! Ankebut suresi 2.
Peki öyle ise nedir bunlar ?.... Bunlar kuran-ı kerim de insanlara ne yapmaları yada ne yapmamaları şeklince açıklanmıştır….
Ama nedense ‘’inandık’’ diyen insanlarca göz ardı edilen hükümlerdir.
Önce nasıl insan olunur ? Onu tanımlayalım;
Kibir;
İnsanlık kibirden arınmak ile başlar. Çünkü kibir insanı tüm kötülüklere götüren bir araçtır. Kibirli insan kendini üstün ve ayrıcalıklı görür. Ve çevresindeki her şeyi, herkesi küçümser.
Bu küçümseme onu giderek bencilliğe ve zalimliğe sürükler. Ve o insan çevresindekileri kölesi gibi görüp onlara zulmeder.
Kibirli insan, aklını üstün görür. En doğruyu kendisinin bildiğini ve herkesi aptal sanır.
Kibirli insan, mevkisini kendisine verdiği duygular ile böbürlenerek ayrıcalıklı olduğunu zanneder.
"kibirlenerek insanlardan yüzünü çevirme, yeryüzünde kasılarak yürüme. Çünkü allah, kurula-kurula kendini övenlerin hiçbirini sevmez." lukman suresi 18.
Kibirli insan, zenginliğinin, mal varlığının kendisine bir imtiyaz verdiğini düşünür. Zenginliğinin her şeyi satın alabileceğini ve her şeyin bir fiyatı olduğunu sanır. Mal varlığı olmayan insanlar ise, o kişiye imrenirler ve ’’keşke bu mal ve mülkün sahibi ben olsaydım’’ hayalleri kurarlar.
Onların malları da evlatları da seni imrendirmesin. İş sadece şudur: allah onlara şu iğreti hayatta azap etmeyi ve canlarının küfre sapmış bir halde çıkmasını istiyor.Tevbe suresi 55.
Hırs;
Hepimizin içinde var olan bu duygu, bazen bizden fazla biz oluverir. Hırsımızın etkisi ile dünya malına sıkı sıkıya yapışırız.
Bilin ki, şu iğreti dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden, bir süsten, aranızda bir övünmeden, mallarda ve evlatlarda çoğalma yarışından başka şey değildir. Hadid suresi 20.
Ne kadar zengin olursak o kadar mutlu olacağımızı sanırız.
Ve mal üstüne mal sahibi olmak için bir ömür boyunca didinip dururuz. Yüz kırk metrekarelik bir daire bize dar gelir….ama iki metrelik bir çukura sığıveririz….
Öfke;
Günlük hayatımızda zaman zaman hepimiz öfkemize yenik düşeriz.
Kah araba kullanırken, çevremizdeki araba sürücüleri, kah işyerindeki arkadaşlarımız, kah evimizde aile bireyleri yada akrabalarımız bizi sinirlendirebilir. Ve bunun karşılığında da deriz ki; ‘’ne yapayım elimde değil… sinirleniyorum işte’’
Bu kendimizce uydurduğumuz ve doğruluğuna kendimizi inandığımız bir bahanedir. Oysa ki olaylara olumlu bakmak, hoşgörülü ve bağışlayıcı olmak kendi elimizdedir. Önemli olan bardağın dolu tarafını görebilmektir.
Onlar bollukta ve darlıkta infak ederler. Öfkelerini yutanlardır onlar, insanları affedenlerdir. Allah, güzel düşünüp güzel davrananları sever. Ali imran suresi 134.
Bugün hapishaneler, bir anlık öfkelerine yenik düşen insanlar ile doludur. Ve kendilerine ‘’kader mahkumu’’ yakıştırması yaparak suçu kader’e atarlar. Oysaki kaderin bir kısmını insan kendi yaratır. Bir insanı çekip vurursanız…. ‘’bu benim kaderimmiş…’’Diyemezsiniz…. Olsa olsa bu sizin zaafınız yada aptallığınız olabilir. Hiçbir kan, kan’ı temizleyemez…..
Şehvet;
Bu konu çok ilginçtir. Tarih boyunca toplumların yapmış olduğu hataların, günahların tek nedeninin cinsellik olduğu sanılır.
Oysaki, bu hatalar cinsellik değil, cinsel sapıklıktır.
Cinsellik, insanın yapısında var olan bir duygudur. Ve aynen yemek yemek, su içmek gibi bir ihtiyaçtır.
Yanlış olan, cinsellikteki aşırılık ve sapıklıktır.
Allah bu konuda kuran-ı kerim’de açık ve kesin hükümler göndermiştir insanlara. Ve cinselliğin çerçevesini belirlemiştir.
Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o iğrenç bir iştir; yol olarak da çok kötüdür. İsra suresı 32.
Zinanın iğrenç bir şey olmasının asıl nedeni seks değildir. Size inanmış, size güvenmiş bir insanı sırtından bıçaklamış olmanızdır. Güvenini suiistimal etmiş olmanızdır. İşte asıl iğrenç olan budur.
Hz. Peygamber; bir hadisi şerifte şöyle buyururlar;
‘’size nasıl davranılmasını istiyorsanız, insanlara o şekilde davranınız.’’
Bir çok insan kendisine ihanet edilmesini öfke ile karşılar. Hatta kimileri daha da ileri giderek kendisine ihanet edeni öldürür.
Ve arkasından ‘’namusumu temizledim’’ bahanesini uydurur. Oysa ki bu kişilerin bir çoğu bulduğu her fırsatta eşlerine ihanet etmiş kişilerdir….
"siz, şehvetinizi tatmin için kadınları bırakıp da erkeklere mi gidiyorsunuz? Doğrusu siz cehalete saplanmış bir topluluksunuz." neml suresı 55.
Eşcinsellik, eski medeniyetlerde sıkça rastlanan bu durum, ne yazık ki günümüzde de rağbet görmekte, eşcinselliği ve eşcinselleri el üstünde tutmaktadırlar. Allah’ın yasaklamış olduğu, ve bu suç yüzünden toplumları helak etmiş olduğu bu davranış biçimi, artık yasallaşmaya başlamış ve eşcinsel hakları adı altında, bu kişilerin malum suçlarını mazur gösterme yollarına gidilmektedir. Peki bu kişiler mazur iseler, tarih boyunca helak edilmiş olan kavimler boşuna mı helak edilmişlerdir ?
Bir şeyi kuralına uygun yaparsanız bu doğrudur. Yapmazsanız yanlıştır. Ve doğru tektir.
Mesela; burnunuzla yemek yiyebilir misiniz ? Yada kulağınızla su içebilir misiniz ? İşte eşcinsellikte ayni bunun gibidir. Allah'ın koymuş olduğu bir kuralın ihlalidir. Hiçe saymaktır.
Aslında kuran-ı kerim de bildirilen bu cinsel yasak liviata yani ters ilişkidir.
Sana âdet halini de sorarlar. De ki: "o, insana rahatsızlık veren bir haldir. Hayızlı oldukları sırada kadınlardan uzak durun ve onlar temizleninceye kadar kendilerine yaklaşmayın. İyice temizlendiklerinde, allah'ın emrettiği yerden onlara gidin." şu bir gerçek ki allah, çok tövbe edenleri sever, iyice temizlenenleri de sever. Bakara suresi 222.
Ve bu tür ilişkinin ne kadar sakıncalı olduğu tıp otoritelerince açıklanmıştır. Kadınlarla adet hali süresince ilişkinin sakıncalı olduğu da bilinen bir şeydir. Çünkü enfeksiyon kuvvetle muhtemeldir.
Bundan da anlaşıldığı gibi; allah'ın koymuş olduğu yasaklar aslında hep biz insanların yararı içindir.
Bir şey sizin için hayırlı olduğu halde siz ondan tiksinebilirsiniz. Ve bir şey sizin için şer olduğu halde siz onu sevebilirsiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz. Bakara suresi 216.
Uyuşturucu ve içki bize zevk verir, mutlu eder. Ama bizim için zararlıdır.bizim için neyin faydalı, neyin zararlı olduğunu ''o'' bizden iyi bilir.
Yalan, riya, iftira, fitne ve gıybet;
İnsan neden yalan söyler ? Menfaatleri için…. Kendini kurtarmak için…
Bir şeyi elde etmek için… başkalarına çamur atmak için….ve bir sürü için….
Ey iman edenler! Zandan çok sakının! Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Sinsi casuslar gibi ayıp aramayın! Gıybet ederek biriniz ötekini arkasından çekiştirmesin! Sizden biri, ölmüş kardeşinin etini yemek ister mi? Bakın bundan iğrendiniz. Allah'tan sakının! Hiç kuşkusuz, allah tövbeleri çok kabul eden, rahmeti sonsuz olandır.Hucurat suresi 12.
Kim bir hata yahut günah işler de sonra onunla bir suçsuzu itham ederse hiç kuşkusuz, büyük bir iftira ve açık bir günah yüklenmiş olur.
Nisa suresi 112.
Yemin olsun ki biz, onlardan öncekileri de fitne yoluyla denemişizdir. Allah, özüyle sözü bir olanları elbette bilecektir. Ve o, yalancıları da elbette bilecektir.
Ankebut suresi 3.
Sözünde durmamak;
Bir kısım insanlar ise sözünde durmazlar;
(ey iman sahipleri! Yapmayacağınız şeyi neden söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyi söylemeniz, allah katında büyük bir günahtır. Saff suresi 2-3)
Bu tip insanlar için en güzel örnek politika aleminde mevcuttur.
Miting meydanlarında atılan nutuklar, verilen sözler ve sonra yerine getirilmeyen icraatlar….ama bu insanların içinde Allah’ı referans olarak gösterip oy toplayarak iktidara gelmiş olanların da varlığı hayret vericidir…
Oysa ki;
Allah'ın vaadi bu! Allah kendi vaadine ters düşmez. Ne var ki, insanların çokları bilmiyorlar. Rum suresi 6.
Cimrilik;
Cenab-ı Allah, kuran-ı kerim de paylaşmayı bilmeyen insanlar için;
De ki: "eğer rabbimin rahmet hazinelerine sahip olsaydınız, o zaman da
Harcanır-biter korkusuyla cimri davranırdınız." insan çok cimridir. İsra suresi 100.
Buyurmuşlardır. Gerçekten zaman zaman hepimizin cimriliği tutar,
Elimizdekini tutar, bizden daha fazla ihtiyacı olan birini görmezden geliriz.paylaşmanın önemini ve mutluluğunu bilmeyiz. Muhtaç kişiye ‘’Allah versin’’ der ve geçip gideriz.
Sadece maddi olarak değil, manevi olarak ta cimriyiz… aynı apartmanda oturduğumuz komşularımıza bir selamı esirgeriz….
Mutluluklarımız kadar dertlerimiz de paylaşmak istemeyiz…
Affetmek, hoşgörülü olmak;
Bir çok insan bu kelimenin anlamını bilmesine karşın, uygulamaya hiç yanaşmazlar, sanki bu kelimenin anlamını bilmezler....
Oysa Allah insanları hep affetmiş, her seferinde yeni bir fırsat vermiştir. Asla sırt çevirmemiştir. İnsanlar Allah’a sırt çevirmişlerdir...
Bizler ise, affetmekten çok cezalandırmayı tercih ederiz.
Her olayda mutlaka bir suçlu, bir günah keçisi bulup, onu ibret-i alem olsun diye cezalandırırız.
Bize karşı hatalı bir davranışta bulunan birine hemen kapımızı kapatıp, sırtımı çevirip onu dışlarız... Hatta bazıları ‘’ne ölüme...ne dirime...
Asla affetmem...’’ gibisinden büyük laflar eder.
Allah kendisine nankörlük edenleri bile affediyor. Peki bunu söyleyen siz insanlar allah’tan büyük müsünüz ki ? Affetmezsiniz ?
Onlar bollukta ve darlıkta infak ederler. Öfkelerini yutanlardır onlar, insanları affedenlerdir. Allah, güzel düşünüp güzel davrananları sever. Ali imran suresi 134.
Bağışlayıcı ve hoşgörülü olmayı bilmeliyiz..... İnsanca yaşamanın şartlarından biri de budur....
Sabır;
İnsan bir şeyin olmasını istediğinde, bunun için beklemeyi pek sevmez.
Çünkü beklemek ona sıkıcı ve zul gelir. Oysa bir insanın doğabilmesi için bile dokuz ay beklemek gerekir.
İşin gereği şu ki insan; aceleci, hırslı, sabırsız, tahammülsüz yaratılmıştır. Mearic suresi 19.
Kul hakkı;
Hiç tavuklara yem verip, onları seyrettiniz mi ?
Tavuk kendi önündeki yem dururken, yanındaki tavuğun yemine gaga atar. Hatta o yemesin diye kafasına bile gaga atar….
İşte bazı insanlar da böyledir…. Allah kendisine büyük bir servet vermiştir ama o yanındaki çalışan insanların ücretlerini ödemek ona bir külfet gelir. Onlara vereceği üç kuruş zammı hesap eder. Ve vermemek için de elinden geleni yapar.
Günümüzde bu tip davranışlar sergileyen insanlara her ortamda rastlayabiliriz. Bu tip insanlar genelde bir işveren olurlar, ama bazen diğer insan gruplarında da bu tip insanlara rastlanır. Mesela bir bakkal olur, eksik tartar…. Bazen bir aile reisidir, çocuklarının rızkını kumar veya içkiye yatırır…. Bazen de bir ebeveyndir, vasisi olduğu yetimin hakkına el uzatır….. Ama sonuçta yapılan günah aynidir;
Kul hakkına yeltenmek…..
Ölçü ve tartı da dürüst davranın. İnsanların eşyasına el koymaya tenezzül etmeyin. Yeryüzünde, orası barışa kavuştuktan sonra bozgun çıkarmayın. Eğer inanan insanlarsanız bu sizin için daha hayırlıdır." a'raf suresı 85.
Sana, neyi infak edip vereceklerini soruyorlar. De ki: "infak ettiğiniz mal ve nimet; ana-baba, yakınlar, yetimler, yoksul ve çaresizlerle yolda kalan için olmalıdır. Hayır olarak yaptığınızı allah en iyi biçimde bilmektedir." bakara suresi 215.
Yetimlere mallarını verin. Temizi pise değişmeyin. Yetimlerin mallarını kendi mallarınıza katarak yemeyin. Bunu yapmak gerçekten büyük bir vebaldir. Nisa suresi 2.
Sonuç olarak görülen şudur ki; Cenab-ı Allah, insanlara nasıl insan olmaları gerektiğini kuran-ı kerimde detaylı olarak açıklamıştır….
Ama insanlar, bu ayetlerin içinden işine gelenleri seçip çıkarmışlar onlara uymuşlar,… diğerlerini terk etmişlerdir….
Şimdi siz kitap'ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? İçinizden bunu yapanın cezası, dünya hayatında rezillikten başka bir şey değildir. Kıyamet gününde ise böyleleri azabın en şiddetlisine itilir. Allah, yapmakta olduklarınızdan habersiz değildir.
Bakara suresi 85.
Bugün, beş vakit namazını kılarken, yapacağı inşaatın çimentosunu ne kadar az kullanırsa, ne kadar kar edeceğini hesaplayan bir müteahhit,
Personeli eğer oruç tutarsa yemek masrafından ne kadar kar edebileceğini hesaplayan bir patron,
Etrafına hava atmak ve öğünmek için yedi defa hacca giden bir milletvekili,
İslam'ı ve Kuran-ı Kerim’i ne kadar anlayabilmiştir ?
Evet islam'ın beş şartı vardır….
Fakat Kuran-ı Kerimde insan olmanın bir sürü şartı bildirilmiştir….
Ve işte bunlar imtihan sorularımızdır….
Allah yar ve yoldaşınız olsun.
Kimi insan, çalışmanın ibadet olduğunu, cennete gitmek için Allah’ın emretmiş olduğu namaz, oruç gibi şartları yerine getirmenin gereksizliğini, yaptıklarının cennetin garantisi olduğunu düşünür.
Kimi insan ise, Allah’ın emretmiş olduğu bu farzları yerine getirmek ile cenneti garantilediğini sanır.
Oysa ki, yaşam eğer bir sınav ise, namaz, oruç gibi farzlar, bu sınava yalnızca giriş belgesidir. Sınavın kendisi değildir. Sınavın soruları hayatın içindedir. Yaptıklarımızdır.
İnsanlar, inandık demeleriyle kendi hallerine bırakılacaklarını ve hiçbir imtihana çekilmeyeceklerini mi sandılar! Ankebut suresi 2.
Peki öyle ise nedir bunlar ?.... Bunlar kuran-ı kerim de insanlara ne yapmaları yada ne yapmamaları şeklince açıklanmıştır….
Ama nedense ‘’inandık’’ diyen insanlarca göz ardı edilen hükümlerdir.
Önce nasıl insan olunur ? Onu tanımlayalım;
Kibir;
İnsanlık kibirden arınmak ile başlar. Çünkü kibir insanı tüm kötülüklere götüren bir araçtır. Kibirli insan kendini üstün ve ayrıcalıklı görür. Ve çevresindeki her şeyi, herkesi küçümser.
Bu küçümseme onu giderek bencilliğe ve zalimliğe sürükler. Ve o insan çevresindekileri kölesi gibi görüp onlara zulmeder.
Kibirli insan, aklını üstün görür. En doğruyu kendisinin bildiğini ve herkesi aptal sanır.
Kibirli insan, mevkisini kendisine verdiği duygular ile böbürlenerek ayrıcalıklı olduğunu zanneder.
"kibirlenerek insanlardan yüzünü çevirme, yeryüzünde kasılarak yürüme. Çünkü allah, kurula-kurula kendini övenlerin hiçbirini sevmez." lukman suresi 18.
Kibirli insan, zenginliğinin, mal varlığının kendisine bir imtiyaz verdiğini düşünür. Zenginliğinin her şeyi satın alabileceğini ve her şeyin bir fiyatı olduğunu sanır. Mal varlığı olmayan insanlar ise, o kişiye imrenirler ve ’’keşke bu mal ve mülkün sahibi ben olsaydım’’ hayalleri kurarlar.
Onların malları da evlatları da seni imrendirmesin. İş sadece şudur: allah onlara şu iğreti hayatta azap etmeyi ve canlarının küfre sapmış bir halde çıkmasını istiyor.Tevbe suresi 55.
Hırs;
Hepimizin içinde var olan bu duygu, bazen bizden fazla biz oluverir. Hırsımızın etkisi ile dünya malına sıkı sıkıya yapışırız.
Bilin ki, şu iğreti dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden, bir süsten, aranızda bir övünmeden, mallarda ve evlatlarda çoğalma yarışından başka şey değildir. Hadid suresi 20.
Ne kadar zengin olursak o kadar mutlu olacağımızı sanırız.
Ve mal üstüne mal sahibi olmak için bir ömür boyunca didinip dururuz. Yüz kırk metrekarelik bir daire bize dar gelir….ama iki metrelik bir çukura sığıveririz….
Öfke;
Günlük hayatımızda zaman zaman hepimiz öfkemize yenik düşeriz.
Kah araba kullanırken, çevremizdeki araba sürücüleri, kah işyerindeki arkadaşlarımız, kah evimizde aile bireyleri yada akrabalarımız bizi sinirlendirebilir. Ve bunun karşılığında da deriz ki; ‘’ne yapayım elimde değil… sinirleniyorum işte’’
Bu kendimizce uydurduğumuz ve doğruluğuna kendimizi inandığımız bir bahanedir. Oysa ki olaylara olumlu bakmak, hoşgörülü ve bağışlayıcı olmak kendi elimizdedir. Önemli olan bardağın dolu tarafını görebilmektir.
Onlar bollukta ve darlıkta infak ederler. Öfkelerini yutanlardır onlar, insanları affedenlerdir. Allah, güzel düşünüp güzel davrananları sever. Ali imran suresi 134.
Bugün hapishaneler, bir anlık öfkelerine yenik düşen insanlar ile doludur. Ve kendilerine ‘’kader mahkumu’’ yakıştırması yaparak suçu kader’e atarlar. Oysaki kaderin bir kısmını insan kendi yaratır. Bir insanı çekip vurursanız…. ‘’bu benim kaderimmiş…’’Diyemezsiniz…. Olsa olsa bu sizin zaafınız yada aptallığınız olabilir. Hiçbir kan, kan’ı temizleyemez…..
Şehvet;
Bu konu çok ilginçtir. Tarih boyunca toplumların yapmış olduğu hataların, günahların tek nedeninin cinsellik olduğu sanılır.
Oysaki, bu hatalar cinsellik değil, cinsel sapıklıktır.
Cinsellik, insanın yapısında var olan bir duygudur. Ve aynen yemek yemek, su içmek gibi bir ihtiyaçtır.
Yanlış olan, cinsellikteki aşırılık ve sapıklıktır.
Allah bu konuda kuran-ı kerim’de açık ve kesin hükümler göndermiştir insanlara. Ve cinselliğin çerçevesini belirlemiştir.
Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o iğrenç bir iştir; yol olarak da çok kötüdür. İsra suresı 32.
Zinanın iğrenç bir şey olmasının asıl nedeni seks değildir. Size inanmış, size güvenmiş bir insanı sırtından bıçaklamış olmanızdır. Güvenini suiistimal etmiş olmanızdır. İşte asıl iğrenç olan budur.
Hz. Peygamber; bir hadisi şerifte şöyle buyururlar;
‘’size nasıl davranılmasını istiyorsanız, insanlara o şekilde davranınız.’’
Bir çok insan kendisine ihanet edilmesini öfke ile karşılar. Hatta kimileri daha da ileri giderek kendisine ihanet edeni öldürür.
Ve arkasından ‘’namusumu temizledim’’ bahanesini uydurur. Oysa ki bu kişilerin bir çoğu bulduğu her fırsatta eşlerine ihanet etmiş kişilerdir….
"siz, şehvetinizi tatmin için kadınları bırakıp da erkeklere mi gidiyorsunuz? Doğrusu siz cehalete saplanmış bir topluluksunuz." neml suresı 55.
Eşcinsellik, eski medeniyetlerde sıkça rastlanan bu durum, ne yazık ki günümüzde de rağbet görmekte, eşcinselliği ve eşcinselleri el üstünde tutmaktadırlar. Allah’ın yasaklamış olduğu, ve bu suç yüzünden toplumları helak etmiş olduğu bu davranış biçimi, artık yasallaşmaya başlamış ve eşcinsel hakları adı altında, bu kişilerin malum suçlarını mazur gösterme yollarına gidilmektedir. Peki bu kişiler mazur iseler, tarih boyunca helak edilmiş olan kavimler boşuna mı helak edilmişlerdir ?
Bir şeyi kuralına uygun yaparsanız bu doğrudur. Yapmazsanız yanlıştır. Ve doğru tektir.
Mesela; burnunuzla yemek yiyebilir misiniz ? Yada kulağınızla su içebilir misiniz ? İşte eşcinsellikte ayni bunun gibidir. Allah'ın koymuş olduğu bir kuralın ihlalidir. Hiçe saymaktır.
Aslında kuran-ı kerim de bildirilen bu cinsel yasak liviata yani ters ilişkidir.
Sana âdet halini de sorarlar. De ki: "o, insana rahatsızlık veren bir haldir. Hayızlı oldukları sırada kadınlardan uzak durun ve onlar temizleninceye kadar kendilerine yaklaşmayın. İyice temizlendiklerinde, allah'ın emrettiği yerden onlara gidin." şu bir gerçek ki allah, çok tövbe edenleri sever, iyice temizlenenleri de sever. Bakara suresi 222.
Ve bu tür ilişkinin ne kadar sakıncalı olduğu tıp otoritelerince açıklanmıştır. Kadınlarla adet hali süresince ilişkinin sakıncalı olduğu da bilinen bir şeydir. Çünkü enfeksiyon kuvvetle muhtemeldir.
Bundan da anlaşıldığı gibi; allah'ın koymuş olduğu yasaklar aslında hep biz insanların yararı içindir.
Bir şey sizin için hayırlı olduğu halde siz ondan tiksinebilirsiniz. Ve bir şey sizin için şer olduğu halde siz onu sevebilirsiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz. Bakara suresi 216.
Uyuşturucu ve içki bize zevk verir, mutlu eder. Ama bizim için zararlıdır.bizim için neyin faydalı, neyin zararlı olduğunu ''o'' bizden iyi bilir.
Yalan, riya, iftira, fitne ve gıybet;
İnsan neden yalan söyler ? Menfaatleri için…. Kendini kurtarmak için…
Bir şeyi elde etmek için… başkalarına çamur atmak için….ve bir sürü için….
Ey iman edenler! Zandan çok sakının! Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Sinsi casuslar gibi ayıp aramayın! Gıybet ederek biriniz ötekini arkasından çekiştirmesin! Sizden biri, ölmüş kardeşinin etini yemek ister mi? Bakın bundan iğrendiniz. Allah'tan sakının! Hiç kuşkusuz, allah tövbeleri çok kabul eden, rahmeti sonsuz olandır.Hucurat suresi 12.
Kim bir hata yahut günah işler de sonra onunla bir suçsuzu itham ederse hiç kuşkusuz, büyük bir iftira ve açık bir günah yüklenmiş olur.
Nisa suresi 112.
Yemin olsun ki biz, onlardan öncekileri de fitne yoluyla denemişizdir. Allah, özüyle sözü bir olanları elbette bilecektir. Ve o, yalancıları da elbette bilecektir.
Ankebut suresi 3.
Sözünde durmamak;
Bir kısım insanlar ise sözünde durmazlar;
(ey iman sahipleri! Yapmayacağınız şeyi neden söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyi söylemeniz, allah katında büyük bir günahtır. Saff suresi 2-3)
Bu tip insanlar için en güzel örnek politika aleminde mevcuttur.
Miting meydanlarında atılan nutuklar, verilen sözler ve sonra yerine getirilmeyen icraatlar….ama bu insanların içinde Allah’ı referans olarak gösterip oy toplayarak iktidara gelmiş olanların da varlığı hayret vericidir…
Oysa ki;
Allah'ın vaadi bu! Allah kendi vaadine ters düşmez. Ne var ki, insanların çokları bilmiyorlar. Rum suresi 6.
Cimrilik;
Cenab-ı Allah, kuran-ı kerim de paylaşmayı bilmeyen insanlar için;
De ki: "eğer rabbimin rahmet hazinelerine sahip olsaydınız, o zaman da
Harcanır-biter korkusuyla cimri davranırdınız." insan çok cimridir. İsra suresi 100.
Buyurmuşlardır. Gerçekten zaman zaman hepimizin cimriliği tutar,
Elimizdekini tutar, bizden daha fazla ihtiyacı olan birini görmezden geliriz.paylaşmanın önemini ve mutluluğunu bilmeyiz. Muhtaç kişiye ‘’Allah versin’’ der ve geçip gideriz.
Sadece maddi olarak değil, manevi olarak ta cimriyiz… aynı apartmanda oturduğumuz komşularımıza bir selamı esirgeriz….
Mutluluklarımız kadar dertlerimiz de paylaşmak istemeyiz…
Affetmek, hoşgörülü olmak;
Bir çok insan bu kelimenin anlamını bilmesine karşın, uygulamaya hiç yanaşmazlar, sanki bu kelimenin anlamını bilmezler....
Oysa Allah insanları hep affetmiş, her seferinde yeni bir fırsat vermiştir. Asla sırt çevirmemiştir. İnsanlar Allah’a sırt çevirmişlerdir...
Bizler ise, affetmekten çok cezalandırmayı tercih ederiz.
Her olayda mutlaka bir suçlu, bir günah keçisi bulup, onu ibret-i alem olsun diye cezalandırırız.
Bize karşı hatalı bir davranışta bulunan birine hemen kapımızı kapatıp, sırtımı çevirip onu dışlarız... Hatta bazıları ‘’ne ölüme...ne dirime...
Asla affetmem...’’ gibisinden büyük laflar eder.
Allah kendisine nankörlük edenleri bile affediyor. Peki bunu söyleyen siz insanlar allah’tan büyük müsünüz ki ? Affetmezsiniz ?
Onlar bollukta ve darlıkta infak ederler. Öfkelerini yutanlardır onlar, insanları affedenlerdir. Allah, güzel düşünüp güzel davrananları sever. Ali imran suresi 134.
Bağışlayıcı ve hoşgörülü olmayı bilmeliyiz..... İnsanca yaşamanın şartlarından biri de budur....
Sabır;
İnsan bir şeyin olmasını istediğinde, bunun için beklemeyi pek sevmez.
Çünkü beklemek ona sıkıcı ve zul gelir. Oysa bir insanın doğabilmesi için bile dokuz ay beklemek gerekir.
İşin gereği şu ki insan; aceleci, hırslı, sabırsız, tahammülsüz yaratılmıştır. Mearic suresi 19.
Kul hakkı;
Hiç tavuklara yem verip, onları seyrettiniz mi ?
Tavuk kendi önündeki yem dururken, yanındaki tavuğun yemine gaga atar. Hatta o yemesin diye kafasına bile gaga atar….
İşte bazı insanlar da böyledir…. Allah kendisine büyük bir servet vermiştir ama o yanındaki çalışan insanların ücretlerini ödemek ona bir külfet gelir. Onlara vereceği üç kuruş zammı hesap eder. Ve vermemek için de elinden geleni yapar.
Günümüzde bu tip davranışlar sergileyen insanlara her ortamda rastlayabiliriz. Bu tip insanlar genelde bir işveren olurlar, ama bazen diğer insan gruplarında da bu tip insanlara rastlanır. Mesela bir bakkal olur, eksik tartar…. Bazen bir aile reisidir, çocuklarının rızkını kumar veya içkiye yatırır…. Bazen de bir ebeveyndir, vasisi olduğu yetimin hakkına el uzatır….. Ama sonuçta yapılan günah aynidir;
Kul hakkına yeltenmek…..
Ölçü ve tartı da dürüst davranın. İnsanların eşyasına el koymaya tenezzül etmeyin. Yeryüzünde, orası barışa kavuştuktan sonra bozgun çıkarmayın. Eğer inanan insanlarsanız bu sizin için daha hayırlıdır." a'raf suresı 85.
Sana, neyi infak edip vereceklerini soruyorlar. De ki: "infak ettiğiniz mal ve nimet; ana-baba, yakınlar, yetimler, yoksul ve çaresizlerle yolda kalan için olmalıdır. Hayır olarak yaptığınızı allah en iyi biçimde bilmektedir." bakara suresi 215.
Yetimlere mallarını verin. Temizi pise değişmeyin. Yetimlerin mallarını kendi mallarınıza katarak yemeyin. Bunu yapmak gerçekten büyük bir vebaldir. Nisa suresi 2.
Sonuç olarak görülen şudur ki; Cenab-ı Allah, insanlara nasıl insan olmaları gerektiğini kuran-ı kerimde detaylı olarak açıklamıştır….
Ama insanlar, bu ayetlerin içinden işine gelenleri seçip çıkarmışlar onlara uymuşlar,… diğerlerini terk etmişlerdir….
Şimdi siz kitap'ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? İçinizden bunu yapanın cezası, dünya hayatında rezillikten başka bir şey değildir. Kıyamet gününde ise böyleleri azabın en şiddetlisine itilir. Allah, yapmakta olduklarınızdan habersiz değildir.
Bakara suresi 85.
Bugün, beş vakit namazını kılarken, yapacağı inşaatın çimentosunu ne kadar az kullanırsa, ne kadar kar edeceğini hesaplayan bir müteahhit,
Personeli eğer oruç tutarsa yemek masrafından ne kadar kar edebileceğini hesaplayan bir patron,
Etrafına hava atmak ve öğünmek için yedi defa hacca giden bir milletvekili,
İslam'ı ve Kuran-ı Kerim’i ne kadar anlayabilmiştir ?
Evet islam'ın beş şartı vardır….
Fakat Kuran-ı Kerimde insan olmanın bir sürü şartı bildirilmiştir….
Ve işte bunlar imtihan sorularımızdır….
Allah yar ve yoldaşınız olsun.