Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kur'an Açisindan Duygu Ve Düşünce Yönetimi-2

drmavi

New member
Katılım
13 Tem 2005
Mesajlar
10
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
67
Konum
izmir
Web sitesi
kurannuru.hercai.net
Allah'tan kopmuşluğuyla Psikoloji, köksüz ve meyve vermeyen kütük gövdesi durumuyla, kara ve kuru bir görüntü vermekten kurtarılmalıdır.

Buna rağmen şayet bir öncelik düşünülecekse bu yine Kur'anî bilgiyle denge kazanmış ve kendini bulmuş Psikoloji ilmine verilebilir. Çünkü daha matematik, fizik, kimya, biyoloji gibi ilimlerin, konu edindiği madde alemi, hatta Hz.Adem yokken, Ruhlar aleminde, tamamen ruh buutlu diyaloglar, psikolojik boyutlu yaklaşımlar gerçekleşmekteydi.

Ve deyim yerindeyse ilk psikoterapi oturumları ve psikolojik iletişimler; dünya ötesi alemde, Allah ile Ruhlar, Allah ile melekler, Allah ile Şeytan, Allah ile Adem-Havva ve Şeytan ile Adem-Havva arasında gerçekleşmişti.

Hiç bir insan, insanın varlık yapısının, ruh dünyasının detayına şahit tutulmamıştır (18/51). Bu sebeple, insanın gerçek iç dünyasının keşfi ancak elimizdeki ilahî kelamla mümkün olabilecektir. Bu açıdan bakınca diyebiliriz ki Psikoloji ilmi hangi gelişme çizgisine ulaşırsa ulaşsın, belirlediği her doğrunun önünde, bir ayetin yol olduğunu, iz çizdiğini görecektir...

Kur'an'da gördüğümüz kadarıyla ilk iletişim Allah'ın ruhlara: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim!" sorusunu yöneltmesi, onların da "Evet Rabbimizsin!" şeklindeki cevaplarıyla gerçekleşmiş olmaktadır(7/172). Bu, iç görü denilen bir benlik oluşumu, bilinç farkındalığı, kendini ve kendini var edeni bir kabulleniş demektir. Bizce bu nokta ruhsal olayların çözümünde dikkate alınması gereken temel çıkış noktası olmaktadır. Ruhun kendini çözüşü, buluşu, bilişi, benliğe erişi, varlığını tadışı ve kendini, kendini var eden yüce Varlığa bağlayışı ve adayışı...Bu bilincin eksikliği insan için en büyük bir boşluk olacak, kimlik ve kişilik çatışmalarına yol açacaktır.

İnsanın temel Psikolojik kimliğinin adı, ilk var ediş oturumunda, Allah ve insan arasında belirlenmiş ve onaylanmış olmaktadır.

Ayette belirtildiği gibi (15/28-29) insan: "Ben bir toprak varlığıyım, ben aynı zamanda bir ruh varlığıyım, ben beni bana ve ren, bana nefes eden kendinden ruh ve sıfatlar verip var eden Rabbimin eseriyim!" bilincine sahip olursa, Psikolojik hayatına çok büyük bir adım ve avantajla hatta bir zaferle başlamış olacaktır.

İhlas süresini okurken insan iki yönle okumaya çalışırsa, bir yönünün Rabbimize ait esas vasıflardan (Zati Sıfatlar) söz ederken diğer taraftan da insanın 5 aşamalı varlık vetiresini, kimlik ve kişilik safhalarını, psikolojik oluşum kademelerini de dile getirdiğini fark edebilir. Geniş açıklamasını ilerde sunmayı düşündüğümüz “İhlas süresine Psikolojik bir bakış” yazımızda bulabileceğiniz bu husus başlıklar halinde şöyle özetlenebilir: İnsanın varlık, bütünlük, zenginlik, özgürlük ve özgünlük aşamalarını özümseyerek bilinç oluşturması, Yaratıcısıyla, kendisiyle ve tüm varlıklarla buluşması.

İkinci olarak ayetlerde, Allah'ın yaratma konusundaki ilmini meleklerle paylaştığı sezilmektedir.

Üçüncü olarak, Adem ile Havva'ya hitap ve yasaklama emri gelir. Adem ve Havva'nın yasak meyveye dokunmaları ve ayıp yerlerinin açılması sonucu, ruh dünyalarında utanma, pişmanlık suçluluk, üzüntü ve özür dileme gibi duygular oluşur. Allah'ın affı ile ruhlarına huzur verilerek bir çeşit tedavi uygulanır ve yeni hedefler gösterilir.

Dördüncü olarak da, Allah'ın secde emrine muhalefet eden Şeytanın ruhsal bozukluk durumu, oluşturduğu kimlik ve kişilik yapısı ve davranışları rapor edilir. Benzetmekte hata olmasın, bir psikologun empatiyle sorular sorması ve hastasının duygu ve düşüncelerini açmasını sağlaması gibi, Allah şeytana, kendisini secde etmekten men eden şeyin ne olduğunu sorar (15/42), duygusunu ifadede yardımcı olması adına da; bu sebebin kibir mi yoksa ulûhiyete yakışan bir yücelik mi olduğu sorusunu yöneltir (38/75).

Bu yaklaşım şekilleri bize, insan psikolojisini anlamada, insan dışı varlık olarak, insan psikolojisini en iyi okuyan tek yaratık olan şeytanın da ayrı bir kategoride incelenmesi gerektiğini düşündürmektedir. Şeytan, kıyamet noktasına kadar sürdürebileceği üstün doğal bir kariyere ve özel yetki ve yeteneğe sahip tek mahluktur. O, İnsanı, kıyamet noktasına kadar bütün ruhsal yönleriyle okuyabilen bir varlıktır.

Bu itibarla şeytan, Psikoloji uzmanı, insanın kaşifi varlıktır denebilir. Çünkü o, bir psikiyatristin veya psikologun kullandığı ilaç, iletişim ve terapi gibi dolaylı yöntemlerin ötesinde, doğrudan insanın iç dünyası irtibat kurmakta, iç dinamiklerine yönelmekte, duygu ve düşüncelerle, bilinçaltı ve hayallerle ve özellikle de nefis boşluklarıyla, yakından ilgilenmektedir.

Bu durumda psikolojik ruhsal rahatsızlıkların ve kişilik bozuklukların temelinde çıkış noktası olarak gördüğümüz nefsin arka planında tüm üstün yetenekleriyle oturan şeytan olgusu da irdelenmelidir.

İnsanın kendindeki nefis, nefisle göbek bağı bulunan şeytan kaynaklı tüm ruhî rahatsızlıkları karşısında tutunabilecek ve baş edebilecek bilgi ise ancak Vahiy bilgisi, eylem olarak da inanç, ibadet ve hayır hizmetleri olabilir.

Psikiyatrist ve psikologlar bu gibi durumları göz önünde bulundurmalıdır. V ön yargıyla davranıp, ruhsal hastalıkları sadece beyin hücrelerine bağlamamalı, ilaçla tedaviyi yeterli görmemeli, inanç ve ibadet konularına da açık olmaları ve konuyu sadece ruh hastalıkları kavramıyla sınırlı tutmayıp insan gerçeğinden hareketle, "Nefis hastalıkları" yaklaşımına da yer vermelidir.

Bu, onlara hem hastaları açısından bir ufuk hem de erdem, aynı zamanda geleceğe uzanacak meslekî gelişim ve başarı kazandıacaktır diye düşünmekteyiz.

Aynı şekilde İlahiyatçılar da peşin hükümle davranıp, ruh hastalıklarına ve kişilik bozukluklarına yaklaşırken, tefsir çalışmalarının yanında mutlaka psikoloji ilmine ve bilimsel yöntemlerle çalışan uzman olanların görüş ve bilgilerine başvurmalıdırlar. Kur'an'ın psikolojik yaklaşımlarla anlaşılması için bu alanın akademisyenlerinden yardım almalıdır.

Kuran'ın insan hakkındaki değerlendirmelerini iyi anlamak için psikoloji ilmine kesinlikle ihtiyaç vardır. Zira farklı dille de olsa Allah'ın yarattığı insanın ruhsal yapısını anlamaya, kişiliğini, duygu ve düşüncelerini çözmeye, ruhsal bozukluklarını gidermeye ve iletişim kurarak, davranışlarına en uygun biçimi vermeye çalışması yönüyle Psikoloji; denebilir ki, çağımızda Kur'an'ın anlaşılmasında e insanlarla iletişim kurmada baş rolü oynayabilecektir...

Burada ve gelecek konulardaki açıklamalarda eksik ve kusur varsa bize aittir. Uyarılmayı yürekten beklemekteyiz. Çalışmalarımızda Yazır tefsiriyle İ.Canan"ın Hadis Ansiklopedisinden yararlandık. Tefsir eserlerinden, uzun yılların birikimi notlarımızdan, Doktora çalışmamızdan, Psikolojik, Pedagojik ve kişisel gelişimle ilgili kitaplardan yararlandığımızı da söyleyelim.

Bu arada, çok ayeti kaynak gösterdiğimiz için, sûre isimleri yerine, sûre ve ayet numaralarını vermekle yetindik.

Baştan sona akademik bir uslûp içinde yazdığımızı söyleyemeyiz. Zaman zaman az da olsa kalemin veya klavyenin duygusal tad verebilecek cümlelere kaymasının, hoşgörü ve anlayışla karşılanacağına inanıyoruz. Şiirden anlamadığımız halde, yer yer haddimizi aşarak o kulvara girmiş bulunduk. Bu konuda baş yardığımızın farkına olduğumuzu itiraf ederek, yazma coşkusuna verilmesini istirham ediyoruz.


drmavi
 
Üst Alt