Gururu ve enâniyeti bırak; kul olduğunu ilân et/*
/İşte, insan dahi, Hâlıkının rahmetini inkâr ve hikmetini ittiham edecek
bir tarzda küfrân-ı nimet sûretinde, Kârun gibi yani "Ben kendi
ilmimle, kendi iktidarımla kazandım" dese, elbette sille-i azaba kendini
müstehak eder.
/
/Demek şu meşhud saltanat-ı insaniyet ve terakkiyât-ı beşeriye ve
kemâlât-ı medeniyet, celb ile değil, galebe ile değil, cidâl ile değil;
belki ona, onun zaafı için teshîr edilmiş, onun aczi için ona muâvenet
edilmiş, onun fakrı için ona ihsan edilmiş, onun cehli için ona ilham
edilmiş, onun ihtiyacı için ona ikram edilmiş. Ve o saltanatın sebebi,
kuvvet ve iktidar-ı ilmî değil, belki şefkat ve re'fet-i Rabbâniye ve
rahmet ve hikmet-i İlâhiyedir ki, eşyayı ona teshîr etmiştir./
/Evet, bir gözsüz akrep ve ayaksız bir yılan gibi haşerâta mağlûp olan
insana bir küçük kurttan ipeği giydiren ve zehirli bir böcekten balı
yediren, onun iktidarı değil, belki onun zaafının semeresi olan teshîr-i
Rabbâniye ve ikram-ı Rahmânîdir./
/Ey insan! Mâdem hakikat böyledir; gururu ve enâniyeti bırak. Ulûhiyetin
dergâhında acz ve zaafını istimdâd lisâniyle, fakr ve hâcâtını tazarrû
ve duâ lisâniyle ilân et ve abd olduğunu göster. Ve de, yüksel.
*Sözler,*/
/*Lügatçe;*
//sille-i azab: azab tokatı--//meşhud: görünen--//terakkiyât-ı beşeriye:
//İnsanlığa âit yükselişler, ilerlemeler--//kemâlât-ı medeniyet:
medeniyetçe gelişme, yüksek medeniyetler kurma--//celb: // kazanmak
,elde etmek--//galebe: //Üstün gelmek, yenmek--//cidâl: //muhârebe,
kavga, mücadele--//teshîr: //İtaat ettirmek, boyun eğdirmek--//muâvenet:
yardım--//re'fet-i Rabbâniye: //Bütün varlıkları terbiye ve idâre eden
Cenâb-ı Hakk`ın merhameti, acıması--//istimdâd: //Medet ve yardım
istemek, yalvarmak--//tazarrû:/ /Yakarış, kendi kusurlarını bilip
kibirden vazgeçip tevâzu ile Allah`a yalvarma
/İşte, insan dahi, Hâlıkının rahmetini inkâr ve hikmetini ittiham edecek
bir tarzda küfrân-ı nimet sûretinde, Kârun gibi yani "Ben kendi
ilmimle, kendi iktidarımla kazandım" dese, elbette sille-i azaba kendini
müstehak eder.
/
/Demek şu meşhud saltanat-ı insaniyet ve terakkiyât-ı beşeriye ve
kemâlât-ı medeniyet, celb ile değil, galebe ile değil, cidâl ile değil;
belki ona, onun zaafı için teshîr edilmiş, onun aczi için ona muâvenet
edilmiş, onun fakrı için ona ihsan edilmiş, onun cehli için ona ilham
edilmiş, onun ihtiyacı için ona ikram edilmiş. Ve o saltanatın sebebi,
kuvvet ve iktidar-ı ilmî değil, belki şefkat ve re'fet-i Rabbâniye ve
rahmet ve hikmet-i İlâhiyedir ki, eşyayı ona teshîr etmiştir./
/Evet, bir gözsüz akrep ve ayaksız bir yılan gibi haşerâta mağlûp olan
insana bir küçük kurttan ipeği giydiren ve zehirli bir böcekten balı
yediren, onun iktidarı değil, belki onun zaafının semeresi olan teshîr-i
Rabbâniye ve ikram-ı Rahmânîdir./
/Ey insan! Mâdem hakikat böyledir; gururu ve enâniyeti bırak. Ulûhiyetin
dergâhında acz ve zaafını istimdâd lisâniyle, fakr ve hâcâtını tazarrû
ve duâ lisâniyle ilân et ve abd olduğunu göster. Ve de, yüksel.
*Sözler,*/
/*Lügatçe;*
//sille-i azab: azab tokatı--//meşhud: görünen--//terakkiyât-ı beşeriye:
//İnsanlığa âit yükselişler, ilerlemeler--//kemâlât-ı medeniyet:
medeniyetçe gelişme, yüksek medeniyetler kurma--//celb: // kazanmak
,elde etmek--//galebe: //Üstün gelmek, yenmek--//cidâl: //muhârebe,
kavga, mücadele--//teshîr: //İtaat ettirmek, boyun eğdirmek--//muâvenet:
yardım--//re'fet-i Rabbâniye: //Bütün varlıkları terbiye ve idâre eden
Cenâb-ı Hakk`ın merhameti, acıması--//istimdâd: //Medet ve yardım
istemek, yalvarmak--//tazarrû:/ /Yakarış, kendi kusurlarını bilip
kibirden vazgeçip tevâzu ile Allah`a yalvarma