BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Bu Makalemizde kul hakkını ele alacağız.Lisanımızda “Kul Hakkı” kelime anlamından ziyade bir terim olarak yerini almaktadır. Biz evvela kelime sonra da terim anlamıyla ele alacağız.
Arapcada çoğulu abid ve ibad şeklinde gelen “Kul” kelimesi lügatte; hür olsun köle olsun insan, hizmet eden, nebat (1), samimiyetle boyun eğen,kısa ve enli ok mızrak, itaat etmek, köle (2), aşağılandı, birledi (3) anlamlarına gelmektedir.
“Hak” kelimesi ise yine arapca olup lügatte; ölüm,adalet,mal,mülk,doğru söz Allah (cc)ın isimlerinden biri,sonsuz,fert ve cemaat için olan nasip(4), batılın zıddı,meydana gelen, geçmiş harcanmış emek,insaf(5), pay,hisse,layık,münasip(6)
gibi anlamlara gelmektedir.
Biz bu Makalemizde“Kul Hakkı” kelimesini “İnsanların,hatta,canlı cansız varlıkların birbirleriyle olan karşılıklı alacakları ve bunlara riayet etme” anlamında kullanacağız.Mesela, “Müslüman’ın Müslüman da beş hakkı vardır: Selama iade etmek,hastalığında geçmiş olsuna gitmek,öldüğünde cenazesine gitmek,söz verdiğinde sözünde durmak ve aksırıp ”Elhamdülillah” deyince “Yerhamükellah” demek.”Mealindeki Hadisi Şerifte “Hak” kelimesi bu manada kullanılmaktadır.(7)
Konumuza girerken evvela insanlar arasındaki genel hakları esas alarak,bu karşılıklı hakların dini açıdan bir ibadet olduğu gerçeğini ve uyulması gerekli bir insanlık borcu olduğunu izaha çalışacağız.
Cenab-ı Hakkın Hz.Ademden beri göndermiş olduğu şu beş temel hak “Şeriatların Ruhu” şeklinde yerini bulmuşturini muhafaza, aklı muhafaza,nesli muhafaza,nefsi muhafaza ve malı muhafaza(8)
Dini korumak demek,insanların yaradılıştan ihtiyacı olan inançlarını diledikleri gibi öğrenme,öğretme,yayma,örgütlenme ve yaşayıp-yaşatma gibi hakları içerisine alır.Kur’an-ı Kerimde bu konuda:”Dinde zorlama yoktur.”Buyurulmuştur.(9)
Aklı muhafazadan maksat da fikri,düşünceyi ve akla dayalı değerleri korumak,fikir ve düşünce hürriyetini garanti altına almak demektir.Bu hususta da yine bir Ayet-i Kerimede “Helak olan açık delille helak olsun,yaşayan da açık delille yaşasın.”buyurulur.(10)
Nefsi muhafazadan gaye insanların can emniyetini temin edip,can güvenliğini tehlikeye düşürecek bütün engelleri ortadan kaldırmak demektir. Bu mevzuda Cenab-ı Hak: “Kim bir cana kıymamış yada yeryüzünde bozgunculuk yapmamış bir canı öldürürse,sanki bütün insanları öldürmüş gibidir.”buyurmaktadır.(11)
Nesli muhafaza ise insanların ırk,soy ve soplarını koruyup,neslin bozulmasına meydan verecek bütün yolları ve engelleri kaldırmaktır.Mesela İslam nesli dejenere eden zinayı ve ona götüren yolları yasaklamış ve “Zinaya yaklaşmayın ,çünkü o açık bir kötülüktür.Çok kötü bir yoldur.İlahi düsturunu koymuştur.(12) İslam zinayı yasakladığı gibi nikahı düşen kadın ve erkeklerin bir arada yalnız kalmalarını,şehvetle bakmalarını,tokalaşma gibi temaslarını da yasaklamıştır.(13)
Malı koruma esası ise insanlar arasındaki ise insanlar arasındaki iktisadi ve ekonomik durumları belli bir kurala bağlayarak mal emniyetinin korunması için her türlü tedbiri almak şeklinde yerini bulmuştur.Bu konuda Kuran-ı Kerimde “Mallarınızı aranızda batılla-haksız yere yemeyin.”buyurulmuştur.(14)
Yukarıda anlatılanlar genel olarak insanların birbirleriyle olan hakları,uymaları emredilen esaslardır.Bir de aynı dinden olan,bilhassa Müslüman olan kişilerin birbirleriyle olan hakları vardır.Büyük İslam düşünürü İmam Gazali(ks)bunları şöyle sıralamaktadır.(15)
1. Kendisinin beğenmediğini hiçbir Müslüman içinde beğenmemesi.Zira Peygamberimiz(sav):”Sizden biriniz kendisi için arzu ettiğini din kardeşi için de arzu etmedikçe gerçek iman etmiş olmaz.”buyurmuşlardır.(16)
2. Elinden ve dilinden hiçbir müslümana zarar gelmemelidir.Yine Peygamberimiz (sav):”Müslüman elinden ve dilinden Müslümanların selamette olduğu kişidir.”buyurmuşlardır.(17)
3. Hiçbir kimseyi küçük görmemek,kibirlenmemektir.Çünkü Cenab-ı Hak “Yeryüzünde böbürlenerek yürüme.Zira Allah(cc) kendini beğenip övünen kimseyi sevmez.”buyurmuştur.(18) Peygamberimiz(sav) de “Kim alçak gönüllü olursa Allah(cc) onu yükseltir.Kibirleneni ise alçaltır.(19)
4. Müslüman hakkında hiçbir dedikoduyu dinlememelidir.Aksi takdirde kul hakkı terettüp eder.Zira Hadis-i Şerifte “Her duyduğu şeyi söylemesi kişiye yalan olarak yeter.”buyurulduğu (20) gibi aleyhte konuşanında dinleyeninde günahta ortak oldukları ve aleyhinde konuştukları kişinin bir kısım günahlarını üzerine aldıkları gibi şayet günahı yoksa kendi sevaplarından bir kısmını bağışladıkları başka Hadis-i Şeriflerde bildirilmiştir.
5. Bir Müslümana üç günden ziyade dargın durmamaktır.Çünkü bir Hadis-i Şerifte “Bir Müslümanın din kardeşini üç günden ziyade terk etmesi helal değildir.”(21) buyurulmuştur.
6. Her Müslümana iyilik etmek, güler yüzlü davranmaktır.Zira Ayeti Kerimede “Allah(cc) iyilik edenleri sever.”buyurulduğu gibi(22) bir Hadis-i Şerifinde de Peygamberimiz(sav): “İmandan sonra aklın başı insanlara sevgi ve yakınlık göstermektir.(23) buyurulmuştur.
7. Yaşlılara hürmet etmeli,küçükleri sevmeli ve acımalıdır.Yine Hadis-i Şerifte “Büyüğümüze saygı göstermeyen küçüğümüze acımayan bizden değildir.Mümin kardeşine ikram eden sanki Allah(cc)a ikram etmiştir.”buyurulmaktadır.(24)
8. Verdiği sözü yerine getirmelidir.Zira insanı bekletmek kul hakkını ihlaldir.Sözünde durmamak münafıklığın özelliklerinden biri olarak belirtilmiştir: “Münafığın alameti üçtür:Konuştuğunda yalan söyler,söz verince sözünde durmaz.Emanete de hıyanet eder.”(25)
9. Birbirine dargın olan iki Müslümanı ve iki gurubu haber aldığı zaman,onları barıştırmak ve aralarını bulmak için canla başla uğraşmalı bunun hem kul hakkına tereddüb eden bir görev hem de Allah’ın emri olduğunu bilmelidir.Zira Kur’an-ı Kerimde : “Müminler şüphesiz kardeştirler.Kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah(cc)dan korkun.”(26) buyurulmuştur.
10. Diğer Müslümanların ayıplarını,gizli hallerini örtmeli ve onu başkalarına karşı muhafaza etmeli,korumalıdır.Peygaberimiz(sav) bir Hadis-i Şerifinde “Dünyada bir Müslüman kardeşinin ayıbını örten kimsenin Allah Teala kıyamet günü ayıbını örter.”(27)buyurmuşlardır.
11. Töhmete sebep olacak,başkaları tarafından horlanıp,değerini düşürecek şeylerden son derece kaçınmalıdır.Peygamber Efendimiz(sav) buna çok riayet ve bize de: “Töhmet yerlerinden kendinizi koruyunuz.”(28) Buyururlardı.
12. Makam sahibi bir kimse ise Müslümanlara yardımı esirgememeli.(29)
13. Bir Müslümana dil uzatıldığını,canına ve malına kastedildiğini duyan o zulmü gidermeye çalışmalı.Hadis-i Şerifte: “Kardeşin zalimde mazlumda olsa yardım et.Eğer zalimse ondan bunu sakındır,o zaman ona yardım etmiş olursun.(30)buyurulmuştur.
14. Kötü arkadaş edinen bir Müslümanı ondan sakındırmalıdır.Çünkü o kötü arkadaşı dünyada terk etmezse yarın kıyamet günü parmaklarını ısıracak ve: “Vah bana,ne olurda ben falanı dost tutsaydım.”(31) diyeceğini Kutsal Kitabımız Kur’an-ı Kerim bize haber vermiştir.
15. Üzüntülü bir Müslümanı sevindirmeli,dertli ve endişeli bir durumu varsa ve elinden geliyorsa gidermeye çalışmalıdır.Zira Peygamberimiz(sav) “Bir Müslüman kardeşini sevindiren sanki Cenab-ı Hakkı sevindirmiş gibidir.”(32) buyurulduğu gibi Hadis-i Şerifin başka bir lafzında farzlardan sonra en üstün amelin bir müminin kalbine sevgi koymak olduğu bildirilmiştir.
16. Hangi Müslümana rastlarsa rastlasın konuşmadan önce selam vermelidir.Zira Allah’ın Resulü(sav) bir Hadis-i Şeriflerinde: “Konuşmadan önce selam verilmesi gerekir.Kim selam vermeden önce konuşmaya başlarsa ona cevap vermeyin.”(33)buyurulmuştur.
17. Bir Müslüman aksırıp “Elhamdülillah” dediği vakit ona “Yerhamükellah” diye cevap vermelidir.Zira bu görevin Müslümanların birbirlerine karşı görevlerinden olduğu Hadis-i Şerifte bildirilmiştir.Söz konusu Hadis-i Şerif bu Risalemizin başında geçti.
18. Tanıdığı Müslüman hastaların hastalandıklarını duyunca hemen ziyaretlerine gitmelidir.Buda Müslümanlık haklarından olarak bir Hadis-i Şerifte bildirilmiştir.(34)
Müslüman cenazesine gidip,kabirlerini ara sıra ziyarete gitmelidir. Çünkü kabir ziyareti insanı bir kısım günahlardan ve dünya zevklerinden muhafaza edip, ahiret için daha fazla hazırlık yapmaya neden olur.Nitekim Sahihi Müslimde rivayet edilen bir Hadis-i Şerifte: “Artık Kabirleri ziyaret edin,çünkü kabir ziyareti size Ahireti hatırlatır.(35)buyurulmuştur.
Bütün bu anlatılan haklar genel olarak Müslümanlar arasındaki her Müslümanı ilgilendiren umumi haklardır.Birde Müslümanlar arasında bir kısım hususi haklar vardır ki bunlar hem daha önemli hem de özel bir mahiyet arz ederler. Bu hakların bir kısmı topluca Yüce Kitabımızın Nisa Süresinin 136. Ayet-i Kerimesinde Rabbimiz tarafından dile getirilmiştir.Bizde bu hususi hakları tek tek,yaşayıp-hayatımıza uygulanacak şekilde maddeler halinde sıralamaya çalışacağız.Ancak Risalemizin hacminin müsait olmaması nedeniyle kısa kısa sayacağız:
Bu Makalemizde kul hakkını ele alacağız.Lisanımızda “Kul Hakkı” kelime anlamından ziyade bir terim olarak yerini almaktadır. Biz evvela kelime sonra da terim anlamıyla ele alacağız.
Arapcada çoğulu abid ve ibad şeklinde gelen “Kul” kelimesi lügatte; hür olsun köle olsun insan, hizmet eden, nebat (1), samimiyetle boyun eğen,kısa ve enli ok mızrak, itaat etmek, köle (2), aşağılandı, birledi (3) anlamlarına gelmektedir.
“Hak” kelimesi ise yine arapca olup lügatte; ölüm,adalet,mal,mülk,doğru söz Allah (cc)ın isimlerinden biri,sonsuz,fert ve cemaat için olan nasip(4), batılın zıddı,meydana gelen, geçmiş harcanmış emek,insaf(5), pay,hisse,layık,münasip(6)
gibi anlamlara gelmektedir.
Biz bu Makalemizde“Kul Hakkı” kelimesini “İnsanların,hatta,canlı cansız varlıkların birbirleriyle olan karşılıklı alacakları ve bunlara riayet etme” anlamında kullanacağız.Mesela, “Müslüman’ın Müslüman da beş hakkı vardır: Selama iade etmek,hastalığında geçmiş olsuna gitmek,öldüğünde cenazesine gitmek,söz verdiğinde sözünde durmak ve aksırıp ”Elhamdülillah” deyince “Yerhamükellah” demek.”Mealindeki Hadisi Şerifte “Hak” kelimesi bu manada kullanılmaktadır.(7)
Konumuza girerken evvela insanlar arasındaki genel hakları esas alarak,bu karşılıklı hakların dini açıdan bir ibadet olduğu gerçeğini ve uyulması gerekli bir insanlık borcu olduğunu izaha çalışacağız.
Cenab-ı Hakkın Hz.Ademden beri göndermiş olduğu şu beş temel hak “Şeriatların Ruhu” şeklinde yerini bulmuşturini muhafaza, aklı muhafaza,nesli muhafaza,nefsi muhafaza ve malı muhafaza(8)
Dini korumak demek,insanların yaradılıştan ihtiyacı olan inançlarını diledikleri gibi öğrenme,öğretme,yayma,örgütlenme ve yaşayıp-yaşatma gibi hakları içerisine alır.Kur’an-ı Kerimde bu konuda:”Dinde zorlama yoktur.”Buyurulmuştur.(9)
Aklı muhafazadan maksat da fikri,düşünceyi ve akla dayalı değerleri korumak,fikir ve düşünce hürriyetini garanti altına almak demektir.Bu hususta da yine bir Ayet-i Kerimede “Helak olan açık delille helak olsun,yaşayan da açık delille yaşasın.”buyurulur.(10)
Nefsi muhafazadan gaye insanların can emniyetini temin edip,can güvenliğini tehlikeye düşürecek bütün engelleri ortadan kaldırmak demektir. Bu mevzuda Cenab-ı Hak: “Kim bir cana kıymamış yada yeryüzünde bozgunculuk yapmamış bir canı öldürürse,sanki bütün insanları öldürmüş gibidir.”buyurmaktadır.(11)
Nesli muhafaza ise insanların ırk,soy ve soplarını koruyup,neslin bozulmasına meydan verecek bütün yolları ve engelleri kaldırmaktır.Mesela İslam nesli dejenere eden zinayı ve ona götüren yolları yasaklamış ve “Zinaya yaklaşmayın ,çünkü o açık bir kötülüktür.Çok kötü bir yoldur.İlahi düsturunu koymuştur.(12) İslam zinayı yasakladığı gibi nikahı düşen kadın ve erkeklerin bir arada yalnız kalmalarını,şehvetle bakmalarını,tokalaşma gibi temaslarını da yasaklamıştır.(13)
Malı koruma esası ise insanlar arasındaki ise insanlar arasındaki iktisadi ve ekonomik durumları belli bir kurala bağlayarak mal emniyetinin korunması için her türlü tedbiri almak şeklinde yerini bulmuştur.Bu konuda Kuran-ı Kerimde “Mallarınızı aranızda batılla-haksız yere yemeyin.”buyurulmuştur.(14)
Yukarıda anlatılanlar genel olarak insanların birbirleriyle olan hakları,uymaları emredilen esaslardır.Bir de aynı dinden olan,bilhassa Müslüman olan kişilerin birbirleriyle olan hakları vardır.Büyük İslam düşünürü İmam Gazali(ks)bunları şöyle sıralamaktadır.(15)
1. Kendisinin beğenmediğini hiçbir Müslüman içinde beğenmemesi.Zira Peygamberimiz(sav):”Sizden biriniz kendisi için arzu ettiğini din kardeşi için de arzu etmedikçe gerçek iman etmiş olmaz.”buyurmuşlardır.(16)
2. Elinden ve dilinden hiçbir müslümana zarar gelmemelidir.Yine Peygamberimiz (sav):”Müslüman elinden ve dilinden Müslümanların selamette olduğu kişidir.”buyurmuşlardır.(17)
3. Hiçbir kimseyi küçük görmemek,kibirlenmemektir.Çünkü Cenab-ı Hak “Yeryüzünde böbürlenerek yürüme.Zira Allah(cc) kendini beğenip övünen kimseyi sevmez.”buyurmuştur.(18) Peygamberimiz(sav) de “Kim alçak gönüllü olursa Allah(cc) onu yükseltir.Kibirleneni ise alçaltır.(19)
4. Müslüman hakkında hiçbir dedikoduyu dinlememelidir.Aksi takdirde kul hakkı terettüp eder.Zira Hadis-i Şerifte “Her duyduğu şeyi söylemesi kişiye yalan olarak yeter.”buyurulduğu (20) gibi aleyhte konuşanında dinleyeninde günahta ortak oldukları ve aleyhinde konuştukları kişinin bir kısım günahlarını üzerine aldıkları gibi şayet günahı yoksa kendi sevaplarından bir kısmını bağışladıkları başka Hadis-i Şeriflerde bildirilmiştir.
5. Bir Müslümana üç günden ziyade dargın durmamaktır.Çünkü bir Hadis-i Şerifte “Bir Müslümanın din kardeşini üç günden ziyade terk etmesi helal değildir.”(21) buyurulmuştur.
6. Her Müslümana iyilik etmek, güler yüzlü davranmaktır.Zira Ayeti Kerimede “Allah(cc) iyilik edenleri sever.”buyurulduğu gibi(22) bir Hadis-i Şerifinde de Peygamberimiz(sav): “İmandan sonra aklın başı insanlara sevgi ve yakınlık göstermektir.(23) buyurulmuştur.
7. Yaşlılara hürmet etmeli,küçükleri sevmeli ve acımalıdır.Yine Hadis-i Şerifte “Büyüğümüze saygı göstermeyen küçüğümüze acımayan bizden değildir.Mümin kardeşine ikram eden sanki Allah(cc)a ikram etmiştir.”buyurulmaktadır.(24)
8. Verdiği sözü yerine getirmelidir.Zira insanı bekletmek kul hakkını ihlaldir.Sözünde durmamak münafıklığın özelliklerinden biri olarak belirtilmiştir: “Münafığın alameti üçtür:Konuştuğunda yalan söyler,söz verince sözünde durmaz.Emanete de hıyanet eder.”(25)
9. Birbirine dargın olan iki Müslümanı ve iki gurubu haber aldığı zaman,onları barıştırmak ve aralarını bulmak için canla başla uğraşmalı bunun hem kul hakkına tereddüb eden bir görev hem de Allah’ın emri olduğunu bilmelidir.Zira Kur’an-ı Kerimde : “Müminler şüphesiz kardeştirler.Kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah(cc)dan korkun.”(26) buyurulmuştur.
10. Diğer Müslümanların ayıplarını,gizli hallerini örtmeli ve onu başkalarına karşı muhafaza etmeli,korumalıdır.Peygaberimiz(sav) bir Hadis-i Şerifinde “Dünyada bir Müslüman kardeşinin ayıbını örten kimsenin Allah Teala kıyamet günü ayıbını örter.”(27)buyurmuşlardır.
11. Töhmete sebep olacak,başkaları tarafından horlanıp,değerini düşürecek şeylerden son derece kaçınmalıdır.Peygamber Efendimiz(sav) buna çok riayet ve bize de: “Töhmet yerlerinden kendinizi koruyunuz.”(28) Buyururlardı.
12. Makam sahibi bir kimse ise Müslümanlara yardımı esirgememeli.(29)
13. Bir Müslümana dil uzatıldığını,canına ve malına kastedildiğini duyan o zulmü gidermeye çalışmalı.Hadis-i Şerifte: “Kardeşin zalimde mazlumda olsa yardım et.Eğer zalimse ondan bunu sakındır,o zaman ona yardım etmiş olursun.(30)buyurulmuştur.
14. Kötü arkadaş edinen bir Müslümanı ondan sakındırmalıdır.Çünkü o kötü arkadaşı dünyada terk etmezse yarın kıyamet günü parmaklarını ısıracak ve: “Vah bana,ne olurda ben falanı dost tutsaydım.”(31) diyeceğini Kutsal Kitabımız Kur’an-ı Kerim bize haber vermiştir.
15. Üzüntülü bir Müslümanı sevindirmeli,dertli ve endişeli bir durumu varsa ve elinden geliyorsa gidermeye çalışmalıdır.Zira Peygamberimiz(sav) “Bir Müslüman kardeşini sevindiren sanki Cenab-ı Hakkı sevindirmiş gibidir.”(32) buyurulduğu gibi Hadis-i Şerifin başka bir lafzında farzlardan sonra en üstün amelin bir müminin kalbine sevgi koymak olduğu bildirilmiştir.
16. Hangi Müslümana rastlarsa rastlasın konuşmadan önce selam vermelidir.Zira Allah’ın Resulü(sav) bir Hadis-i Şeriflerinde: “Konuşmadan önce selam verilmesi gerekir.Kim selam vermeden önce konuşmaya başlarsa ona cevap vermeyin.”(33)buyurulmuştur.
17. Bir Müslüman aksırıp “Elhamdülillah” dediği vakit ona “Yerhamükellah” diye cevap vermelidir.Zira bu görevin Müslümanların birbirlerine karşı görevlerinden olduğu Hadis-i Şerifte bildirilmiştir.Söz konusu Hadis-i Şerif bu Risalemizin başında geçti.
18. Tanıdığı Müslüman hastaların hastalandıklarını duyunca hemen ziyaretlerine gitmelidir.Buda Müslümanlık haklarından olarak bir Hadis-i Şerifte bildirilmiştir.(34)
Müslüman cenazesine gidip,kabirlerini ara sıra ziyarete gitmelidir. Çünkü kabir ziyareti insanı bir kısım günahlardan ve dünya zevklerinden muhafaza edip, ahiret için daha fazla hazırlık yapmaya neden olur.Nitekim Sahihi Müslimde rivayet edilen bir Hadis-i Şerifte: “Artık Kabirleri ziyaret edin,çünkü kabir ziyareti size Ahireti hatırlatır.(35)buyurulmuştur.
Bütün bu anlatılan haklar genel olarak Müslümanlar arasındaki her Müslümanı ilgilendiren umumi haklardır.Birde Müslümanlar arasında bir kısım hususi haklar vardır ki bunlar hem daha önemli hem de özel bir mahiyet arz ederler. Bu hakların bir kısmı topluca Yüce Kitabımızın Nisa Süresinin 136. Ayet-i Kerimesinde Rabbimiz tarafından dile getirilmiştir.Bizde bu hususi hakları tek tek,yaşayıp-hayatımıza uygulanacak şekilde maddeler halinde sıralamaya çalışacağız.Ancak Risalemizin hacminin müsait olmaması nedeniyle kısa kısa sayacağız: