Kİm OlduĞumuzu Dualarimiz SÖyler!
Dua, derin sözlerdir.
Dua, kendimiz hakkında söyleyebileceğimiz en derin sözlerdir. Böyleyken en anlaşılır, apaçık...
Gizli günahlarımız, içimizi yakan pişmanlıklar, kopkoyu korkularımız, acılarımız, kanayan kapanmayan yaralarımız dualarımızdadır.
Neye muhtaçsak, onlar dualarımızdadır. Ümitlerimiz, isteklerimiz, sevdiklerimiz...
Merhamete, muhabbete, esirgenmeye ve bağışlanmaya duyduğumuz iştiyakla, biz dualarımızdayız.
Kim olduğumuzun doğrusunu dualarımız söyler.
Dualarımızda yalan söylemeyiz. Kendimizi aldatmayız.
Zayıflığımızdan, acizliğimizden utanmayız.
Sırlarımızı, sıkıntılarımızı, dertlerimizi avuçlarımız gibi semaya açmaktan çekinmeyiz.
Kendimizi dualarımızla tanırız.
En çok nelere değer verdiğimizi, hayatlarımızda en çok nelerin önemli olduğunu, nasıl yaşadığımızı ve nasıl yaşamak istediğimizi dualarımızla anlarız.
Hayatımız, dualarımızdadır.
...
Dünya, dualarla yazılan sayfalardır.
Duanın dilini bilmeyenler, çiçeklerin dualarının renkleriyle açtığını bilmiyorlar.
Ağaçların, dualarının meyvelerini verdiğini...
Suların dualarıyla aktığını, duaları gibi aktığını...
Tohumların dualarıyla çatladığını...
Rüzgârların duaları gibi ılık, duaları gibi serin, duaları gibi güçlü estiğini...
Yeryüzünü böylesine şenlendiren canlılığın dualar olduğunu bilmiyorlar.
Duanın dilini bilmeyenler, dünyanın dilini de bilmiyorlar.
Ne onlar dünyayı anlıyorlar, ne de dünya onlara kulak veriyor. Onlar için dünya, savaşılacak bir şey.
Dünya, bütün dehşetiyle üzerlerine saldırıyor ve onlar, dünyayı bir savaş meydanına çeviriyorlar.
‹stediklerini zorla, güç kullanarak elde edeceklerini sanıyorlar.
Dünya, onlara aldırmıyor.
Dünya, korkularını çoğaltıyor.
Dünya, sevdikleri her şeyi tek tek ellerinden alıyor.
Savaşarak kazandıklarına inandıkları şeylerin eliyle dünya onlara tekrar tekrar saldırıyor. Arkasına saklandıkları ne varsa güçsüzlüklerini ve yaşadıkları hayatın saçmalığını teşhir ediyor.
Hayatlarında eksik olanın boşluğunu ağır bir yük gibi her yere taşıyorlar, ama onun ne olduğunu söyleyemiyorlar.
Giderek, hayatları eksik olanın boşluğunda yitiyor. Acı çekerken hayattan yoksunlar. Çılgıncasına mutluyken hayattan yoksunlar.
Hayattan yoksunlar, çünkü hayatları duadan yoksun.
Acılarını ve sevinçlerini, kederlerini ve mutluluklarını duaya taşıyamıyorlar. Yaşamayı seviyorlar, ama hayatlarının anlamı hakkında düşünmekten hoşlanmıyorlar. Yaşıyorlar, ama niçin yaşadıklarını kendilerine sormuyorlar.
Duanın dilini bilmeyenler, hayatla aynı dili konuşmuyorlar.
Dua ederken, hayatla aynı dili konuşuruz. Hayatın güzelliği, anlamından ayrı değildir. Hayatın anlamı dualarımızdadır.
Her şeyin herkese yakışmadığı şu dünyada, duanın herkese yakışması bundandır.
Kral da dua eder, köle de...
Duası krala diz çöktürür; köle, duasıyla özgürleşir. Kölenin duası, kralın duasından değersiz değildir. Kral da, köle de Allah’ın kuludur.
Kim olduğumuzu dualarımız söyler: Kul olduğumuzu...
AÇLIKTAN MİDENE BAĞLADIĞIN TAŞI
GÜNAHKAR BAŞIMIN OLSUN TACI
SENSİZLİK ZATEN EN BÜYÜK ACI
MELEKLER SİLSİN GÖZYAŞINI
SEN BIRAK ÜMMETİN AĞLASIN HER GECE
SEN GÜL NE OLURSUN
BENİM GÖZLERİMİN PINARI KURUSUN
SEN GÜL NE OLURSUN...
EsMa NuR isimli Üye şimdilik offline konumundadır Mesajı Moderatöre bildir Teşekkür Etti
Dua, derin sözlerdir.
Dua, kendimiz hakkında söyleyebileceğimiz en derin sözlerdir. Böyleyken en anlaşılır, apaçık...
Gizli günahlarımız, içimizi yakan pişmanlıklar, kopkoyu korkularımız, acılarımız, kanayan kapanmayan yaralarımız dualarımızdadır.
Neye muhtaçsak, onlar dualarımızdadır. Ümitlerimiz, isteklerimiz, sevdiklerimiz...
Merhamete, muhabbete, esirgenmeye ve bağışlanmaya duyduğumuz iştiyakla, biz dualarımızdayız.
Kim olduğumuzun doğrusunu dualarımız söyler.
Dualarımızda yalan söylemeyiz. Kendimizi aldatmayız.
Zayıflığımızdan, acizliğimizden utanmayız.
Sırlarımızı, sıkıntılarımızı, dertlerimizi avuçlarımız gibi semaya açmaktan çekinmeyiz.
Kendimizi dualarımızla tanırız.
En çok nelere değer verdiğimizi, hayatlarımızda en çok nelerin önemli olduğunu, nasıl yaşadığımızı ve nasıl yaşamak istediğimizi dualarımızla anlarız.
Hayatımız, dualarımızdadır.
...
Dünya, dualarla yazılan sayfalardır.
Duanın dilini bilmeyenler, çiçeklerin dualarının renkleriyle açtığını bilmiyorlar.
Ağaçların, dualarının meyvelerini verdiğini...
Suların dualarıyla aktığını, duaları gibi aktığını...
Tohumların dualarıyla çatladığını...
Rüzgârların duaları gibi ılık, duaları gibi serin, duaları gibi güçlü estiğini...
Yeryüzünü böylesine şenlendiren canlılığın dualar olduğunu bilmiyorlar.
Duanın dilini bilmeyenler, dünyanın dilini de bilmiyorlar.
Ne onlar dünyayı anlıyorlar, ne de dünya onlara kulak veriyor. Onlar için dünya, savaşılacak bir şey.
Dünya, bütün dehşetiyle üzerlerine saldırıyor ve onlar, dünyayı bir savaş meydanına çeviriyorlar.
‹stediklerini zorla, güç kullanarak elde edeceklerini sanıyorlar.
Dünya, onlara aldırmıyor.
Dünya, korkularını çoğaltıyor.
Dünya, sevdikleri her şeyi tek tek ellerinden alıyor.
Savaşarak kazandıklarına inandıkları şeylerin eliyle dünya onlara tekrar tekrar saldırıyor. Arkasına saklandıkları ne varsa güçsüzlüklerini ve yaşadıkları hayatın saçmalığını teşhir ediyor.
Hayatlarında eksik olanın boşluğunu ağır bir yük gibi her yere taşıyorlar, ama onun ne olduğunu söyleyemiyorlar.
Giderek, hayatları eksik olanın boşluğunda yitiyor. Acı çekerken hayattan yoksunlar. Çılgıncasına mutluyken hayattan yoksunlar.
Hayattan yoksunlar, çünkü hayatları duadan yoksun.
Acılarını ve sevinçlerini, kederlerini ve mutluluklarını duaya taşıyamıyorlar. Yaşamayı seviyorlar, ama hayatlarının anlamı hakkında düşünmekten hoşlanmıyorlar. Yaşıyorlar, ama niçin yaşadıklarını kendilerine sormuyorlar.
Duanın dilini bilmeyenler, hayatla aynı dili konuşmuyorlar.
Dua ederken, hayatla aynı dili konuşuruz. Hayatın güzelliği, anlamından ayrı değildir. Hayatın anlamı dualarımızdadır.
Her şeyin herkese yakışmadığı şu dünyada, duanın herkese yakışması bundandır.
Kral da dua eder, köle de...
Duası krala diz çöktürür; köle, duasıyla özgürleşir. Kölenin duası, kralın duasından değersiz değildir. Kral da, köle de Allah’ın kuludur.
Kim olduğumuzu dualarımız söyler: Kul olduğumuzu...
AÇLIKTAN MİDENE BAĞLADIĞIN TAŞI
GÜNAHKAR BAŞIMIN OLSUN TACI
SENSİZLİK ZATEN EN BÜYÜK ACI
MELEKLER SİLSİN GÖZYAŞINI
SEN BIRAK ÜMMETİN AĞLASIN HER GECE
SEN GÜL NE OLURSUN
BENİM GÖZLERİMİN PINARI KURUSUN
SEN GÜL NE OLURSUN...
EsMa NuR isimli Üye şimdilik offline konumundadır Mesajı Moderatöre bildir Teşekkür Etti