ercan1980
New member
Kuran'da olmayan her hükmü kendi dinlerine "sünnet, mübah, mendup, vacip vs." yumuşatma usulleri ile entegre eden müslümanlar(!), malesef Kuran'daki dinden çok farklı bir din ortaya koymuşlardır. Bunu anlamak için, bu uyduruk dinin ameliyelerini incelemek yeterli oacaktır. Şimdi bununla ilgili bir örnek verelim!
Hitan=erkeklerin sünnet ettirilmeleri Kuran'da yeralmaz. Aksine Tevrat'ta Yahudileri güya Allah ile yaptıkları bir anlaşmanın sembolü olarak bu ameli gerçekleştirirler.
Sünnet: Antlaşma Simgesi
BÖLÜM 17
Yar.17: 1 Avram doksan dokuz yaşındayken RAB ona görünerek, «Ben Her Şeye Gücü Yeten Tanrı'yım» dedi, «Benim yolumda yürü, kusursuz ol.
Yar.17: 2 Seninle yaptığım antlaşmayı sürdürecek, soyunu alabildiğine çoğaltacağım.»
Yar.17: 3 Avram yüzüstü yere kapandı. Tanrı,
Yar.17: 4 «Seninle yaptığım antlaşma şudur» dedi, «Birçok ulusun babası olacaksın.
Yar.17: 5 Artık adın Avram* değil, İbrahim* olacak. Çünkü seni birçok ulusun babası yapacağım. D Not 17:5 «Avram»: «Yüce Baba» anlamına gelir. 17:5 «İbrahim»: İbranice Avraham, «Çokların babası» anlamına gelir.
Yar.17: 6 Seni çok verimli kılacağım. Soyundan uluslar doğacak, krallar çıkacak.
Yar.17: 7 Antlaşmamı seninle ve soyunla kuşaklar boyunca, sonsuza dek sürdüreceğim. Senin, senden sonra da soyunun Tanrısı olacağım.
Yar.17: 8 Bir yabancı olarak yaşadığın toprakları, bütün Kenan ülkesini sonsuza dek mülkünüz olmak üzere sana ve soyuna vereceğim. Onların Tanrısı olacağım.»
Yar.17: 9 Tanrı İbrahim'e, «Sen ve soyun kuşaklar boyu antlaşmama bağlı kalmalısınız» dedi,
Yar.17: 10 «Seninle ve soyunla yaptığım antlaşmanın koşulu şudur: Aranızdaki erkeklerin hepsi sünnet edilecek.
Yar.17: 11 Sünnet olmalısınız. Sünnet aramızdaki antlaşmanın belirtisi olacak.
Yar.17: 12 Evinizde doğmuş ya da soyunuzdan olmayan bir yabancıdan satın alınmış köleler dahil sekiz günlük her erkek çocuk sünnet edilecek. Gelecek kuşaklarınız boyunca sürecek bu.
Yar.17: 13 Evinizde doğan ya da satın aldığınız her çocuk kesinlikle sünnet edilecek. Bedeninizdeki bu belirti sonsuza dek sürecek antlaşmamın simgesi olacak.
Yar.17: 14 Sünnet edilmemiş her erkek halkının arasından atılacak, çünkü antlaşmamı bozmuş demektir.»
Yar.17: 15 Tanrı, «Karın Saray'a gelince, ona artık Saray demeyeceksin» dedi, «Bundan böyle onun adı Sara* olacak. D Not 17:15 «Sara»: «Prenses» anlamına gelir.
Yar.17: 16 Onu kutsayacak, ondan sana bir oğul vereceğim. Onu kutsayacağım, ulusların anası olacak. Halkların kralları onun soyundan çıkacak.»
Yar.17: 17 İbrahim yüzüstü yere kapandı ve güldü. İçinden, «Yüz yaşında bir adam çocuk sahibi olabilir mi?» dedi, «Doksan yaşındaki Sara doğurabilir mi?»
Yar.17: 18 Sonra Tanrı'ya, «Keşke İsmail'i mirasçım kabul etseydin!» dedi.
Yar.17: 19 Tanrı, «Hayır. Ama karın Sara sana bir oğul doğuracak, adını İshak* koyacaksın» dedi, «Onunla ve soyuyla antlaşmamı sonsuza dek sürdüreceğim. D Not 17:19 «İshak»: «Güler» anlamına gelir.
Yar.17: 20 İsmail'e gelince, seni işittim. Onu kutsayacak, verimli kılacak, soyunu alabildiğine çoğaltacağım. On iki beyin babası olacak. Soyunu büyük bir ulus yapacağım.
Yar.17: 21 Ancak antlaşmamı gelecek yıl bu zaman Sara'nın doğuracağı oğlun İshak'la sürdüreceğim.»
Yar.17: 22 Tanrı İbrahim'le konuşmasını bitirince ondan ayrılıp yukarıya çekildi.
Yar.17: 23 İbrahim evindeki bütün erkekleri -oğlu İsmail'i, evinde doğanların, satın aldığı uşakların hepsini- Tanrı'nın kendisine buyurduğu gibi o gün sünnet ettirdi.
Yar.17: 24 İbrahim sünnet olduğunda doksan dokuz yaşındaydı.
Yar.17: 25 Oğlu İsmail on üç yaşında sünnet oldu.
Yar.17: 26 İbrahim, oğlu İsmail'le aynı gün sünnet edildi.
Yar.17: 27 İbrahim'in evindeki bütün erkekler -evinde doğanlar ve yabancılardan satın alınanlar- onunla birlikte sünnet oldu
Yahudilerin güya Allah ile aralarında yaptıkları bu antlaşmayı bizim sözde müslümanlarımız "sünnet" yaftası ile meşrulaştırmaktadır.
Çok ilginçtir, bir yahudi adeti olan bu gereksiz ameliyenin sözde müslümanlar arasında gerçekleşmemesi durumunda aynı tevratta yazıldığı biçimde, kızlarını sünnetsiz erkeğe vermiyorlar.
Yar.34: 14 "Olmaz, kızkardeşimizi sünnetsiz* bir adama veremeyiz"dediler, "Bizim için utanç olur.
Yar.34: 15 Ancak şu koşulla kabul ederiz: Bütün erkekleriniz bizimgibi sünnet olursa,
Yar.34: 17 Eğer kabul etmez, sünnet olmazsanız, kızımızı alır gideriz."
Bu kadar benzerlik Kuran talebelerini şaşırtmıyor, çünkü onlar biliyorlar ki ehl-i sünnet (ehl-i mezhep) adı altında elçiye atılan onca iftiraların aslı yahudi kaynaklıdır. Her nedense sözde müslümanlar ve onların şıhları bu iftiraları dinlerinde kaynak edinmişlerdir. Dünyanın yarısından fazlası (aslında) yahudidir dediğimizde bizi suçlamışlardı.
Peki Rabbimin kitabı bu konu hakkında ne diyor?
4/119 "Onları saptıracağım, onları kuruntularla oyalayacağım, hayvanların kulaklarını yarmalarını (böylece etlerini haram etmelerini) emeredeceğim, ALLAH'ın yaratıklarını değiştirmelerini emredeceğim." Kim ALLAH yerine şeytanı dost ve egemen edinirse apaçık bir kayba uğramıştır.
Kuran'da her ne kadar direkt sünnet olma yada olmama ile ilgili bir ayet geçmiyor olsa da, bu ameliyenin şeytanın bir telkini, yani dindışı bir iş olduğunu yukarıdaki bu ayet çok net bir biçimde dile getirmektedir. Şeytanın telkinine kapılan "mukallit atalar ve bazı doktorlar" Allah'ın yaratışında bir eksiklik görüp, erkeklerin sünnet olmalarının farz (ve/veya zorunlu) olduğunu iddia ederler. Anlaşmaya sadık kalmak adına kendilerini Allah'tan daha zeki görebiliyorlar ve daha bu aşamada (sözde) antlaşmayı da en başından bozmuş oluyorlar. Yani neresinden bakarsanız bakın, sünnet olmanın din ile uzaktan-yakından hiçbir alakası yok!
Birde bazı memleketlerde kız çocuklarının da sünnet ettirilmesi olayı var. Onun da bu anlatılanlardan pek farkı yok. Dinde kaynak edindikleri hadis kitaplarına göre "Hz.Muhammed bir kadın sünnetçi doktor tutup, o yöredeki kız çocuklarının sünnet edilmesini emretmiş" (İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/456-457.)
Yani inanması güç ama böyle! Ayette açık ve net "Allah'ın yarattıklarını değiştirmek Şeytan telkinine uyanların işidir" derken, bizim sözde allamelerimiz Şeytana olan bağlılıklarını inadına nasıl da dinselleştiriyorlar böyle hayret ediyorum!
Hitan=erkeklerin sünnet ettirilmeleri Kuran'da yeralmaz. Aksine Tevrat'ta Yahudileri güya Allah ile yaptıkları bir anlaşmanın sembolü olarak bu ameli gerçekleştirirler.
Sünnet: Antlaşma Simgesi
BÖLÜM 17
Yar.17: 1 Avram doksan dokuz yaşındayken RAB ona görünerek, «Ben Her Şeye Gücü Yeten Tanrı'yım» dedi, «Benim yolumda yürü, kusursuz ol.
Yar.17: 2 Seninle yaptığım antlaşmayı sürdürecek, soyunu alabildiğine çoğaltacağım.»
Yar.17: 3 Avram yüzüstü yere kapandı. Tanrı,
Yar.17: 4 «Seninle yaptığım antlaşma şudur» dedi, «Birçok ulusun babası olacaksın.
Yar.17: 5 Artık adın Avram* değil, İbrahim* olacak. Çünkü seni birçok ulusun babası yapacağım. D Not 17:5 «Avram»: «Yüce Baba» anlamına gelir. 17:5 «İbrahim»: İbranice Avraham, «Çokların babası» anlamına gelir.
Yar.17: 6 Seni çok verimli kılacağım. Soyundan uluslar doğacak, krallar çıkacak.
Yar.17: 7 Antlaşmamı seninle ve soyunla kuşaklar boyunca, sonsuza dek sürdüreceğim. Senin, senden sonra da soyunun Tanrısı olacağım.
Yar.17: 8 Bir yabancı olarak yaşadığın toprakları, bütün Kenan ülkesini sonsuza dek mülkünüz olmak üzere sana ve soyuna vereceğim. Onların Tanrısı olacağım.»
Yar.17: 9 Tanrı İbrahim'e, «Sen ve soyun kuşaklar boyu antlaşmama bağlı kalmalısınız» dedi,
Yar.17: 10 «Seninle ve soyunla yaptığım antlaşmanın koşulu şudur: Aranızdaki erkeklerin hepsi sünnet edilecek.
Yar.17: 11 Sünnet olmalısınız. Sünnet aramızdaki antlaşmanın belirtisi olacak.
Yar.17: 12 Evinizde doğmuş ya da soyunuzdan olmayan bir yabancıdan satın alınmış köleler dahil sekiz günlük her erkek çocuk sünnet edilecek. Gelecek kuşaklarınız boyunca sürecek bu.
Yar.17: 13 Evinizde doğan ya da satın aldığınız her çocuk kesinlikle sünnet edilecek. Bedeninizdeki bu belirti sonsuza dek sürecek antlaşmamın simgesi olacak.
Yar.17: 14 Sünnet edilmemiş her erkek halkının arasından atılacak, çünkü antlaşmamı bozmuş demektir.»
Yar.17: 15 Tanrı, «Karın Saray'a gelince, ona artık Saray demeyeceksin» dedi, «Bundan böyle onun adı Sara* olacak. D Not 17:15 «Sara»: «Prenses» anlamına gelir.
Yar.17: 16 Onu kutsayacak, ondan sana bir oğul vereceğim. Onu kutsayacağım, ulusların anası olacak. Halkların kralları onun soyundan çıkacak.»
Yar.17: 17 İbrahim yüzüstü yere kapandı ve güldü. İçinden, «Yüz yaşında bir adam çocuk sahibi olabilir mi?» dedi, «Doksan yaşındaki Sara doğurabilir mi?»
Yar.17: 18 Sonra Tanrı'ya, «Keşke İsmail'i mirasçım kabul etseydin!» dedi.
Yar.17: 19 Tanrı, «Hayır. Ama karın Sara sana bir oğul doğuracak, adını İshak* koyacaksın» dedi, «Onunla ve soyuyla antlaşmamı sonsuza dek sürdüreceğim. D Not 17:19 «İshak»: «Güler» anlamına gelir.
Yar.17: 20 İsmail'e gelince, seni işittim. Onu kutsayacak, verimli kılacak, soyunu alabildiğine çoğaltacağım. On iki beyin babası olacak. Soyunu büyük bir ulus yapacağım.
Yar.17: 21 Ancak antlaşmamı gelecek yıl bu zaman Sara'nın doğuracağı oğlun İshak'la sürdüreceğim.»
Yar.17: 22 Tanrı İbrahim'le konuşmasını bitirince ondan ayrılıp yukarıya çekildi.
Yar.17: 23 İbrahim evindeki bütün erkekleri -oğlu İsmail'i, evinde doğanların, satın aldığı uşakların hepsini- Tanrı'nın kendisine buyurduğu gibi o gün sünnet ettirdi.
Yar.17: 24 İbrahim sünnet olduğunda doksan dokuz yaşındaydı.
Yar.17: 25 Oğlu İsmail on üç yaşında sünnet oldu.
Yar.17: 26 İbrahim, oğlu İsmail'le aynı gün sünnet edildi.
Yar.17: 27 İbrahim'in evindeki bütün erkekler -evinde doğanlar ve yabancılardan satın alınanlar- onunla birlikte sünnet oldu
Yahudilerin güya Allah ile aralarında yaptıkları bu antlaşmayı bizim sözde müslümanlarımız "sünnet" yaftası ile meşrulaştırmaktadır.
Çok ilginçtir, bir yahudi adeti olan bu gereksiz ameliyenin sözde müslümanlar arasında gerçekleşmemesi durumunda aynı tevratta yazıldığı biçimde, kızlarını sünnetsiz erkeğe vermiyorlar.
Yar.34: 14 "Olmaz, kızkardeşimizi sünnetsiz* bir adama veremeyiz"dediler, "Bizim için utanç olur.
Yar.34: 15 Ancak şu koşulla kabul ederiz: Bütün erkekleriniz bizimgibi sünnet olursa,
Yar.34: 17 Eğer kabul etmez, sünnet olmazsanız, kızımızı alır gideriz."
Bu kadar benzerlik Kuran talebelerini şaşırtmıyor, çünkü onlar biliyorlar ki ehl-i sünnet (ehl-i mezhep) adı altında elçiye atılan onca iftiraların aslı yahudi kaynaklıdır. Her nedense sözde müslümanlar ve onların şıhları bu iftiraları dinlerinde kaynak edinmişlerdir. Dünyanın yarısından fazlası (aslında) yahudidir dediğimizde bizi suçlamışlardı.
Peki Rabbimin kitabı bu konu hakkında ne diyor?
4/119 "Onları saptıracağım, onları kuruntularla oyalayacağım, hayvanların kulaklarını yarmalarını (böylece etlerini haram etmelerini) emeredeceğim, ALLAH'ın yaratıklarını değiştirmelerini emredeceğim." Kim ALLAH yerine şeytanı dost ve egemen edinirse apaçık bir kayba uğramıştır.
Kuran'da her ne kadar direkt sünnet olma yada olmama ile ilgili bir ayet geçmiyor olsa da, bu ameliyenin şeytanın bir telkini, yani dindışı bir iş olduğunu yukarıdaki bu ayet çok net bir biçimde dile getirmektedir. Şeytanın telkinine kapılan "mukallit atalar ve bazı doktorlar" Allah'ın yaratışında bir eksiklik görüp, erkeklerin sünnet olmalarının farz (ve/veya zorunlu) olduğunu iddia ederler. Anlaşmaya sadık kalmak adına kendilerini Allah'tan daha zeki görebiliyorlar ve daha bu aşamada (sözde) antlaşmayı da en başından bozmuş oluyorlar. Yani neresinden bakarsanız bakın, sünnet olmanın din ile uzaktan-yakından hiçbir alakası yok!
Birde bazı memleketlerde kız çocuklarının da sünnet ettirilmesi olayı var. Onun da bu anlatılanlardan pek farkı yok. Dinde kaynak edindikleri hadis kitaplarına göre "Hz.Muhammed bir kadın sünnetçi doktor tutup, o yöredeki kız çocuklarının sünnet edilmesini emretmiş" (İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/456-457.)
Yani inanması güç ama böyle! Ayette açık ve net "Allah'ın yarattıklarını değiştirmek Şeytan telkinine uyanların işidir" derken, bizim sözde allamelerimiz Şeytana olan bağlılıklarını inadına nasıl da dinselleştiriyorlar böyle hayret ediyorum!