Kangren!

radikal

New member
Önce Yüce kitabımızdan ilgili ayeti verelim:

"Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir paraya satanlar var ya, işte onların ahirette bir payı yoktur; Allah kıyamet günü onlarla hiç konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir. Onlar için acı bir azab vardır." (Al-i İmran : 77 )

Konu ile ilgili hadis-i şerif: "Kur'ân-ı Kerîm'i tilavet ediniz. Fakat karşılığında ücret alıp menfaat sağlamayınız." (Hz.Muhammed Mustafa 's.a.v.' )

Şimdi bu ayet ve hadis ışığında konuyu açalım inşaallah. Günümüzde yapılan ve artık pislik olmaktan çıkıp "kangren" halini alan manzaraya hep birlikte bakalım.

Kişi, önce Kur'an'ı Kerim'i Allah (cc) rızası için öğrenmeye çalışıyor. Daha sonra Allah'ın rahmeti ve inayeti neticesinde hıfz ediyor. Buraya kadar her şey güzel ve anlamlı. Ya sonra; son günlerde özellikle düğün, sünnet ve mevlüt gibi toplumlarda birliklerin ve beraberliklerin sağlandığı özel günler için, Kur'an'ı güzel okuyor, sahib-i ezber diye davet ediliyor. Kur'an'dan bir kaç sure okuyarak, insanların huşu ve tefekkür arasında gidip gelmesine vesile oluyor ve karşılığında toplantı sahibinin ceblerine sokuşturdukları! (güya kendisi istemiyor da zorla veriliyor havasında alarak) ile evinin yolunu yada çağrıldığı başka bir toplantı yerine hareket ediyor.

Son zamanlarda ilgili ayetin her seferinde yüzlerine vurulmasından dolayı duydukları rahatsızlıktan ötürü; cash (nakit) almadıklarını öğrenmiş bulunuyorum. Sevindiniz mi ? Ben de duyunca sevinmiştim. Elhamdülillah, sonunda gerçeği anlamaya başladılar gibi düşüncelere tam girmek üzereyken, konuyu anlatan arkadaşım sözlerine devam etti: "Artık para almıyorlar...Bunun yerine toplantı sahibine çıkışta; 'filanca mağazadan, falanca kişiyi görün o size; bizimle ilgili konuda yardımcı olacaktır' diye not bırakıyorlar. Toplantı sahibi kişi de bunun üzerine bahsedilen mağazaya gidiyor, falanca kişiyi görüyor, bilmemne hocahanım için yada hocaefendi için geldim, diye kendini tanıtıyor ve önüne koyan faturayı "Allah (cc) rızası" için ödüyor ve çıkıyor. Ertesi günü o mağazaya gelen sevgideğer hocamız bir gün önce parası ödenen malzemeleri alarak evinin yolunu tutuyor. Tabi bu arada, ertesi gün gelecek yeni ördekler için (pardon, müşterisinin ödeyeceği malları da seçip beğenerek) mağaza sahibini de sıkı sıkı tembihliyerek! vücut ölçü brimlerini yada ayakkabı nuımarasını vererek "Hocamız geçen günü şunu beğenmişti, siparişi vermişti, kendisi ödeyecekti ama madem sizi göndermiş, o halde size tenzilatlı olarak verelim, üstelik bunu hocamız adına fiyatını düşürüyoruz, yoksa gelişi bile kurtarmazdı !" gibisinden argümanlar ile yönlendirmeyi de unutmayarak işi sağlama alıyor.

Nasıl ?...

Bu konuya alet olan da, alet edende aynı hükümde! Kur'an'ı hıfz etmek değilddir asılolan. Maharet odur ki, hıfz ettiğini Allah (cc) rızası için okumaktır! Anlamaktır! Yaşamaktır! Ayette geçen "az bir paraya" cümlesinden kasıt, maddi menfaattir! Yazıklar olsun! Buna sebep olana da, sebebiyet verene de, yardım edene de!

Lütfen; çevremizde varolan bu "kangren" sülüklere fırsat vermeyelim. Fakiri, yetimi gözetelim, ihtiyaç sahibini kollayalım, düşküne, miskine yardım edelim, amma velakin bunu holdingleşme yolunda profesyonelleşmiş tüccarlara bir menfaat sağlamadan, ticari yollarına çıkan her türlü yolu tıkayarak yapalım. Bu; İndallah'ta herkes için sorumlu olduğu bir kangrendir. Kesip atalım. Vücud gidiyor yoksa!

İsteyin, özel mesaj yolu ile (eğer bilmiyorsanız okumasını) bizden isteyin, biz okuyalım. Karşılığında bizim istediğimiz her iki tarafıda tatmin edecek cinsten bir ücrettir. "Allah (cc) razı olsun" kelamı, "BU DÜNYADA, TERAZİ KARŞILIĞI BULUNMAYAN YEGANE ÜCRETTİR"!

Lütfen; Allah (cc) rızası için dikkate alın!
 
Tirmizi’nin, İmran bin Husayn’dan rivayeti: “Kuran okuyan onunla Allah’ı istesin. Zira bir takım insanlar gelecek, Kuran’ı okuyacaklar ve onunla insanlardan menfaat temin edecekler.”

Ahmed İbn-i Hanbel’in Müsned’inde şu hadis geçmektedir: “Kuran’ı okuyunuz, onunla amel ediniz. Ondan asla uzaklaşmayınız, onun hakkında haddi de aşmayınız; onun okunması karşılığında ücret alıp vermeyiniz, onunla dünya malını çoğaltma yoluna gitmeyiniz”

Çok önemli bir konuya değinmişsiniz.Malesef günümüzde bu tip insanlar oldukça fazla
çok dikkatli olalım.
 
Abİ, konu için Allah razı olsun.
Bu konu çok taraflı gerçekten. Kuran okuyan kişi para alabiliyor ama birde okutan para vermek zorundaymış hissine kapılıyor. Toplumsal baskı, adet halini almış meseleler oldu bunlar. Yer yer değişiyor olabilir detayları. Kiminde nakit çalışıyor, kiminde dediğin gibi elbise ayakkabı vs. Ancak, menfaat sağlayıcılık alandan ziyade birde verene baskı yapıyor. Bu konuda aslında, değişimin komple yapılması lazım. Toplum olarak, bu konuda bir müddet sert, katı, uygulayıcı, olarak öğretilerle bunu anlamamız lazım. Belki Diyanetin net olarak üstüne düşmesi ile. Hutbelerle, vaazlarla. Neden hutbe vaaz diyorum? Herkes gitmiyor sohbetlere ama herkes (genelde) Cuma Namazına gidiyor ya da TV/Haber izliyor. Küçük istisnalar hariç.
Ayrıca, Ramazanda okutulan hatimlerde çok sık olur bunlar zaten. Yıl boyunca o evde belki hiç Kuran okunmamıştır. Allahu Alem bir vakit namaz kılınmaz belki. Ancak, Ramazanda Kuran Hatmedilir. Çok güzel bi uygulama da olsa, sonunda yaşanan senin kangren dediğin konu oluyor.
Allah Affetsin cümlemizi. Şuur versin.

selametle..
 
Çok doğru bir ikaz sevgili Radikal.

İslam adına yaşanan benzer anektodlar, hakikaten yaşadığımızı sandığımız din adına utanç verici ve düşündürücüdür. Ve aslında yeni olmayan, çok eski mazisi olan bir utanç ve hezeyan tablosudur.

Eğer İslam'ın bu gün yaşadığı olumsuzlukları irdelersek, buna büyük ölçüde müsebbib olanların, yazınızda belirttiğiniz din bezirganları ve onları tetikleyen cahil insanlar olduğu alenen görünmektedir.

Maalesef ki bu durum, bu manada ki vehamet manzarasının sadece bir yüzüdür.

Geniş ufkunuz ve ilminizden istirham ederek ve başlattığınız konunun benzer mütealaları olmak üzere; ücret karşılığı imamet ve müezzinlik konusunda da bildikleriniz ve hissettiklerinizi duymak isteriz...

Selamlarımla
 
Aleykümselam Bekir kardeşim. Çok hoş ve güzel diyorsun. Günümüz imam ve müezzinlerin bu yaptıkları görev karşılığında aldıklatrı ücret ne kadar doğru ?

Diyanetin bu konudaki uygulaması elbette içimizde bulunan bir cemaati kızdırıyor, malumunuz (isim vermeye gerek yok) hakları da yok değil. Ama; kızmadan önce sorunun kökenine inip, kızdığımız konu ile alakalı ne yapmışız, ortaya ne koymuşuz ona bakmak lazım.

Günümüz imam ve müezzinleri; 657 sayılı Devlet Memurlarına tabi bir kurumun çalışanları. Sözüm ona "laik" bir toplumuz ya ! hani devlet işlerine Din İşlerini karıştırmayacağız ya ! fakat; pekala din işlerine devlet olarak karışmak yasal hakkımızdır sonuçta! Neden ? Maaşını ben veriyorum, tahakküm de benim hakkım mantığı !

İmam Hatip okullarını kapatırız, kah açarız, neden diye soranlara da, "üretim sektöründe kalifiye eleman kalmadı, bu imam hatiplerin yerine bolca miktarda, sektörlerin ihtiyacına göre meslek okulları açarak ara elaman boşluğunu kapatacağız" demogojilerini basma kalıp yapıp aç karnına yutturmaya çalışanlara; sadece baktığımız için bu tür konuları hep konuşmak zorunda kalırız. Sanki; kalifiye İmam ve müezzin bolluğunda yaşıyoruz.

Resullullah (s.a.v.) zamanında ehl-i suffa vardı. Maişeti; o zamanın yaşayan müslümanların üzerinde olan 400-500 kişilik bir gruptu. Bu sayı kah düşer kah yükselir, amma velakin hizmette hiç geri kalmazlardı. Yeri gelir aç karnına günlerce yatarlardı da sesleri çıkmaz, bir hayr sahibinin getireceği bir lokma ekmeği lütuf sayarlardı. Bunlar insan değilmiydi ? ihtiyaçları yokmuydu ? Elbette vardı, ama dedikya kendilerini bu yola vakfetmişlerdi.

Hatta bazı tefsir alemleri aşağıda verilen örnek ayeti bu grup için indiğini beyan ederler:

"Sadakalarınızı, kendilerini Allah yoluna adamış olan fakirlere veriniz. Onlar yeryüzünde gezip dolaşmaya güç yetiremezler. Utangaç olduklarından dolayı, bilmeyenler, onları zengin sanırlar. Oysa sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük yapıp kimseden birşey de isteyemezler. Ne türden bir iyilik yaparsanız, şüphe yok ki, Allah onu bilir." ( Bakara : 273 )

Bu ayet ile Rabbi Zülcelal (cc) bu gibi insanların gözetilip kollanılmasını, bu gibi insanların ilim gibi değerli bir konuya vakit ayırmalarını murad buyurduğu kabul edilir bir görüştür. Doğrudur, yahut değildir. Doğrusunu Allah (cc) bilir. Ama uygulama ve sünnet bunu doğrular mahiyettedir. Çünkü; Rasulullah (s.a.v.) bu suffa ehli'ni savaşa dahi götürmez, kendisine inen ayetlerin hıfz edilmesini murad eder, yetiştiğine inandığı suffa ehlinden birini, uygun gördüğü bölgeye gönderir, orada irşad ve tebliğ bekleyen insanlara bu şekilde ulaşmayı dilerdi.

Ya şimdi ? Var mı böyle kendisini bu Din için hizmete vakfeden ? Varsa ki; bir tanesini ben biliyorum, en samimi dostum ve arkadaşımdır (kendisi de üstelik el Ezher mezunudur) gündüzleri belediye de su sayaç okuma memurluğu yapıyor, namaz vakitlerinde fahri imamlık yaptığı mescide gelerek insanlara namaz kıldırıyor, aldığı ilimin hakkı gereği; gerekirse kendisine sorulan bir soruyu saatlerce anlatmaya çalışarak bir nevi suffa ehlinin gösterdiği fedakarlığı yaşamaya çalışıyor. Şimdi bu günümüzde kaç tane böyle bir insan bulabiliriz ki ? Maişet, geçim derdi, toplumun acımasızlığı ve gaddarlığı karşısında maalesef günümüz imam ve müezzinleri işsizlik gibi bir bela ile de karşı karşıya kaldığı için, ve yine günümüz insanlarının "bir lokma bir hırka" görüşünden fersah fersah uzaklaştığı için bulmak zor.

İnşaallah yarın devam ederiz.
 
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks