Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kalplerin nakşi...

berfut

New member
Katılım
23 Kas 2007
Mesajlar
2,167
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
EBÜ BEKİR ES – SIDDIK
(Radıyallahü anh)​

Doğum : Mekke Miladi, 573
İrtihali : Medine Mil 634 - H. 13
Uzunca boylu, beyaz yüzlü, ak sakallı (iki tarafı seyrekce), çukurca gözlü idi. Elleri genişce ve bedenleri ise zayıf idi. Kalpleri geniş, Aşkullah, haşyetullah ve muhabbeti resülillah ile dolu idi. Duruşlar mahzun ve sevimli, enbiyalardan sonra insanların eri efdali idi.

Künyesi: Mekkeli Ebu kuhafe oğlu Ebu Bekir Sıddık Atikdir.

Hz. Ebu Bekir (r.a.) Resüli Ekrem efendimizden iki sene sonra Mekke’de doğmuştur. Adı Abdullah, babasının adı Ebu Kuhafe Osman; Annesi de Ümmül Hayr Selmadır. Her iki taraftan Kureyş kabilesine mensuptur. Yedinci batında Kabın oğlu Mürrede Resüli Ekrem’in nesebiyle birleşir.
Hz. Sıddık, İslamiyeti kabul etmesine kadar geçen 38 senelik hayatında asla içki kullanmamış, putlara tapmamış, hurafelerden kaçınmış, iffetiyle ve güzel ahlakıyla tanınmış bir zat idi. Kendisine Resüli Ekrem (s.a.v.) Peygamberliğini bildirdiği zaman, derhal tereddüt etmemiş, islamiyeti ilk önce kabul eden o olmuştu. Babası, annesi, evlad ve ehfadı ashabı kiramdandı. Bu fazilet başkalarına nasib olmamıştır.

ABDULLAH İBNİ ABBAS (r.a.)den rivayeten, peygamber efendimiz buyur muşlardır ki: ‘Muhabbeti samimi ve zevali gayri kabil bir dost edinecek olsaydım hiç şüphesiz Ebu Bekri ihtihab ve ittihaz ederdim. Fakat o benim din kardeşim ve hazarda, seferde arkadaşımdır.’ (1).Bu arkadaşını Allah dost edinmiştir.(2)
Hz. Muhammed (s.a.v)in çocukluk ve gençlik arkadaşı, MEKKE’den MEDİNEye gizlice hicret ederken SEVR mağarasında saklandıkları zaman “İkinin ikincisi diye cenabı hak tarafından tavsif edilen yar-i gar-i Resülullahtır. Nebilik geldikten sonra ilk eşi, hayatı boyunca da manevi kardeşi idi.
Mağara da Resüli Ekrem (s.a.v)e bir ziyan gelir diye korktuğunda Mealen:
“Mahzun olma ALLAH bizimle beraberdir.” ayeti kerimesi onun için nazil olmuştur.

Resülu Kibriyanın, o anda Hak Celle vealanın izni ile Ebu Bekir’e teveccühü, ilahifeyız ve esrarın KALBİNE NAKŞINA vesile olmuş ve NAKŞİLERİN “ZİKRİ HAFİ” orada telkin ve tevdi edilmişti.
o peygambere ve Islama canı ile malı ile ve bütün kudret ve imkanları ile hizmet etmiştir ve ondan hiç ayrılmamıştır.

O yumuşak kalpli, ilim, hilim, fikir, görüş ve ahlak sahibi bir zatı muhterem idi.Merhamet, cesaret, doğruluk, adalet onda adeta zirveleşmişti. Son derece mertti. Hz. Peygamberimiz: “Peygamber müstesna güneş Ebu Bekir’den daha faziletli bir kimsenin üstüne doğup batmamıştır.” buyurdu.

Hazin hazin Kur’an-ı Kerim okurken gözlerinden yaşlar boşanırdı. Onun bu halini görenlerin yürekleri yumuşardı.
Devrinde bir sene vardır, insanlardan bir şikayet ve mahkeme mevzu olmamış, hakimler boş, hapishaneler açık, kalmıştır. Cihan tarihinde bu sene tekdir ve bunun yegane amili Kur’an-a sadakati itibariyle Hz. Ebu Bekir is - Sıddık’tır.
Hz. Muhammed (s.a.v.)in ilk örnek halifesi, aşere-i mübeşşere (Cennetle müjdelenenler birincisi ve sadat-i kiramın seyyididir. Rahmetüllahi aleyhi...

(1) Sahh. Buh. Tecr, Sar. Ter. C. 9. S. 331
(2) Müslim C. 7. S. 108
(Ariflerden İnciler – M.H.Mert)
 

berfut

New member
Katılım
23 Kas 2007
Mesajlar
2,167
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
ya cebrail secde et muhalefet etme

ya cebrail secde et muhalefet etme

ALLAH (c.c.)nun yanındaki değeri, kıymeti ve şerefine bakınız: FAHREDDİN-İ RAZI der ki: Hz. Resülullah (s.a.v.) kendine hediye getirilen bir gümüş yüzüğü Hz. Ebu Bekir’e (r.a) verip, ‘Ya Atik (2) bunu bir kuyumcuya götür de üzerine “LAİLAHE İLLALLAH’ lafzını kazsın’ buyurdu. Hz. Sıddık (R.a.) Allah’ın isminden peygamberin isminin ayrı ayrı olmasını layık görmediğinden kuyumcuya, “LAİLAHE İLLALLAH MUHAMMEDEN RESÜLULLAH” yazdırdı.
Cenabı Hak (c.c.), Hz. Cebrail’e, ‘Ebu Bekir benim ismimden Habibimin isminin ayrı olmasını reva görmeyince, ben de habibimin isminden Ebu Bekir’in isminin ayrı olmasını layık göremem’ buyurdular. Cebrail (a.s.) derhal yetişip, Hz. Bekir’in Hz. Peygambere götürmekte olduğu yüzüğün üzerine —Ebu Bekir farkına varmadan— onun ismini de kazdı.
Hz. Ebu Bekir yüzüğü götürüp verince, Hz. Muhammed (s.a.v.) yüzüğün inde "LAİLAHE İLLALLAH MUHAMMEDEN RESÜLULLAH, EBU BEKİR ES SIDDIK"
diye kazılmış olduğunu gördü. Bunun neden böyle uzun kazdığını düşünerek sebebini sordu. Hz. Ebu Bekir utancından cevap veremeyince Cebrail aleyhisselam hemen gelip “Ya Rasullallah, hak teala sana selam eder ve buyururki Ebu Bekir’in isminin yazıldığından haberi yoktur. Onu ben kazdırdım, Habibim bunun için üzülmesin. Zira Ebu Bekir (r.a.) benim habibimin isminin benim ismi şerifimden ayrı olmasını doğru görmedi, onun ismini de yazdırdı. Bende senin isminden EBU BEKİR’in isminin ayrı olmasını doğru görmedim ve senin isminin yanına Ebu Bekir’in ismini de ben yazdırdım.


Ey okuyucu kardeşim, Hz. Ebu Bekir’in ALLAH (c.c.)hun yanında ne kadar değer ve kıymeti olduğunu bu hakikattan anlamış bulunursun...

(2) (Atiyk kelimesi: Peygamber’in, “Kim cehennemden azad edilmiş bir kimse görmek isterse, Ebu Bekiri görsün” diye buyurmuş olmasındandır ki “Azad edilmiş” demektir.)

gul.gif


Hz. Muhammed (saV) Mescid’de Cebrail (a.s.) ile konuşurken, ashabı kiram
gelip peygamberimizi meşgul görünce, sessizce geçip yerlerine oturdular. Daha sonra Hz. Ebu Bekir (r.a.) geldiği vakit, Cebrail (a.s.) ayağa kalktı. Bunu gören Hz. Peygamber de, ayağa kalktı. Ashab tarafından bunun sebebi sorulunca: Fahri alem şöyle cevap verdiler: “Cebrail ayağa kalkınca, ben de hürmeten ayağa kalktım. Sonra sebebini Cebrail’den sordum. 0 da Hz. Ebur Bekir benim şeyhimdir, dedi. Bende neden şeyhin oluyor? dedim. 0 da: Hakk teala Adem (a,s.)ı yaratıp ona secde etmeyi meleklere emrettiği vakit, ben ondan üstünüm diye secde etmemeye niyet ederken, Hz. Ebu Bekir’in ruhu ansızın, kapısı açılan bir NUR kubbeden çıkıp üç kere “YA CEBRAİL, SECDE ET, MUHALEFET ETME” dedi ve arkama eliyle üç kere vurdu. Ve böylece Hz. Adem’e secde ettim. İblis, secde etmediği için koyuldu, lanetlendi. Ben ise saadete erdim. İşte bu sebeple Hz. EBU BEKİR bana ŞEYH oldu.” dedi.

* *

Bundan sonra Cebrail (as.), “Ya Resülullah, Hakk teala sana selam eder ve buyurur ki, Ebu Bekir kuluma benden selam edip kendisinden Razı olduğumu söylesin, ve o da benden razımıdır? sorsun’ dedi.
Hz. Resülullah (s.a.v.), Hz. Ebu Bekir (r.a.)a Allah’ın selam ve sualini söylediği vakit sıddık efendimiz, . inleyip ağlayarak, yakasını yırtarak “Ebu Bekir kimdir ki, Allah’ından razı olmasın. Ben Allah’ımdan Razıyım.” dedi.
 
Üst Alt