alptraum
New member
- Katılım
- 1 Ocak 2005
- Mesajlar
- 2,908
- Tepkime puanı
- 166
- Puanları
- 0
- Yaş
- 39
- Konum
- Aþk`dan
- Web sitesi
- www.muhakeme.net
Seyyid Şerif Cürcanî hazretleri, ‘Tarifat’ adlı eserinde kerameti şöyle tarif eder: “Peygamberlik davasında bulunmayan bir kimseden zuhur eden harikulâde hâl.” Tarifin devamında, “bu hâl, iman ve salih amel sahibi olmayan birisinde görülürse istidrac olur” diye ekler.
İstidracın lügat mânâsı, “derece derece yükseltmek veya indirmek”tir. Istılahta ise, “bir kimseyi, kendi arzusuna göre bir noktaya kadar götürüp, sonunda felâkete atmak,” mânâsına gelir.İnsanın nail olduğu bir nimet, eğer onun hakkında hayırlı ise, bu ilâhî bir ikramdır. Eğer o nimet o şahsın kibrini ve isyanını artırırsa bu, ikram değil istidracdır.
Bu konuda, Nur Külliyatında şöyle buyrulur: “Onların fenalıkta muvaffakıyetleri muvakkattır ve istidracdır, bir mekr-i ilâhîdir.” (Sözler)
Allah, bazı isyankâr ve zâlim kullarına bu fenalıklarına rağmen, bolca ihsanlarda bulunur. İlk bakışta, bunun onlar için bir nimet olduğu zannedilir. Hâlbuki bu hâl onların kalplerini ilâhî hakikatlerden ve ahiretten iyice uzaklaştırması sebebiyle bir ikram değil, bir istidraçtır, bir mekr-i ilâhidir.
Bu hakikati ders veren bir âyet-i kerime:
“Kâfirleri fitneye düşürmek (imtihan etmek) için onlardan bir kısmına dünya hayatının ziynetleri olarak tattırdığımız şeylere sakın gözünü dikme. Rabbinin rızkı hem daha hayırlı, hem daha devamlıdır.” (Tâhâ Sûresi , 131)
Bu âyet-i kerimeden mü’minin de alacağı çok önemli bir ders vardır: O da, “kendisine yapılan ihsanlarla gurura kapılmaması, bunun bir istidraç da olabileceğini düşünerek nefsinin kibirlenmesine fırsat vermemesidir.”
Nur Külliyatında kerametle istidracın farkı anlatılırken şöyle buyrulur:
“İstidrac (ise), gaflet içinde iken eşya-yı gaybiyenin inkişafından ve garib fiilleri izhar etmekten ibarettir.” (Mesnevî-i Nuriye)
Allah’tan gafil olan bir bilim adamının kendi sahasında yeni keşiflerde bulunması, insanlar için gayb hükmünde olan o gerçekleri meydana çıkarması bir istidraçtır.
Nur Müellifi, bu istidraç sahibinin, söz konusu başarıyı kendi nefsine isnat etmekle enaniyet yoluna girdiğini ve gurura kapıldığını kaydeder. Yaptığı keşfin, Allah’ın bir ihsanı ve ikramı olduğunun şuurunda olan bir bilim adamı ise Rabbine şükreder, asla gurura düşmez.
İstidracın lügat mânâsı, “derece derece yükseltmek veya indirmek”tir. Istılahta ise, “bir kimseyi, kendi arzusuna göre bir noktaya kadar götürüp, sonunda felâkete atmak,” mânâsına gelir.İnsanın nail olduğu bir nimet, eğer onun hakkında hayırlı ise, bu ilâhî bir ikramdır. Eğer o nimet o şahsın kibrini ve isyanını artırırsa bu, ikram değil istidracdır.
Bu konuda, Nur Külliyatında şöyle buyrulur: “Onların fenalıkta muvaffakıyetleri muvakkattır ve istidracdır, bir mekr-i ilâhîdir.” (Sözler)
Allah, bazı isyankâr ve zâlim kullarına bu fenalıklarına rağmen, bolca ihsanlarda bulunur. İlk bakışta, bunun onlar için bir nimet olduğu zannedilir. Hâlbuki bu hâl onların kalplerini ilâhî hakikatlerden ve ahiretten iyice uzaklaştırması sebebiyle bir ikram değil, bir istidraçtır, bir mekr-i ilâhidir.
Bu hakikati ders veren bir âyet-i kerime:
“Kâfirleri fitneye düşürmek (imtihan etmek) için onlardan bir kısmına dünya hayatının ziynetleri olarak tattırdığımız şeylere sakın gözünü dikme. Rabbinin rızkı hem daha hayırlı, hem daha devamlıdır.” (Tâhâ Sûresi , 131)
Bu âyet-i kerimeden mü’minin de alacağı çok önemli bir ders vardır: O da, “kendisine yapılan ihsanlarla gurura kapılmaması, bunun bir istidraç da olabileceğini düşünerek nefsinin kibirlenmesine fırsat vermemesidir.”
Nur Külliyatında kerametle istidracın farkı anlatılırken şöyle buyrulur:
“İstidrac (ise), gaflet içinde iken eşya-yı gaybiyenin inkişafından ve garib fiilleri izhar etmekten ibarettir.” (Mesnevî-i Nuriye)
Allah’tan gafil olan bir bilim adamının kendi sahasında yeni keşiflerde bulunması, insanlar için gayb hükmünde olan o gerçekleri meydana çıkarması bir istidraçtır.
Nur Müellifi, bu istidraç sahibinin, söz konusu başarıyı kendi nefsine isnat etmekle enaniyet yoluna girdiğini ve gurura kapıldığını kaydeder. Yaptığı keşfin, Allah’ın bir ihsanı ve ikramı olduğunun şuurunda olan bir bilim adamı ise Rabbine şükreder, asla gurura düşmez.