İslam'ın Korkacağı Bir Şeyi Yoktur

sinang

New member
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

İslâmımızda bizim utanacağımız, savunmaya zorlanacağımız, insanlardan gizleyeceğimiz, hakikatinin tersine açıkça söylemekten çekineceğimiz bir husus yoktur. Batı karşısında, doğu karşısında, cahilî kurumlar karşısında uğranılan psikolojik bozgun bazı müslüman insanları beşeri düzenlerin kimi yönlerini İslâm'la uzlaştırmaya, bazı konularda cahilî uygarlığın etkinlikleriyle İslâmî etkinliklerin dayanakları arasında bir uzlaşma kurmaya itmektedir.
Eğer birinin savunmaya, gerekçe bulmaya, özür dilemeye ihtiyacı varsa o kimse, İslâm'ı insanlara sunan değil, tenakuzlarla, eksikliklerle ve ayıplarla dolu bu berbat cahiliye hayatını yaşayan kişidir. Cahiliye için gerekçeler bulmaya çalışır. Asıl gerekçeler bulması gerekenler İslâm'a saldıranlar, onu savunulup savunulmayacağı gerçeğinden habersiz bazı bağlılarını zorlayanlardır.

Amerika'da bulunduğum yıllarda, orada bize -ki İslâm'a bağlı az sayıda kişiydik- karşı çıkanlara karşı bazılarımız savunma konumuna geçerdi. Ben ise tersine ister sapık dini inançlarıyla ilgili olsun, isterse de sosyal, ekonomik, ahlakî kurumlar ile ilgili olsun batı cahiliyesine saldırı konumuna geçerdim.

Teslis, ilk günah ve buna karşılık İsa'nın (a.s.) kendini feda düşünceleri akılla, mantıkla uyuşmayan şeylerdi. Karaborsası, faizi ve bütün melanetleriyle kapitalizm... Ancak kanun zoruyla yapılan sosyal dayanışmayı yok eden bireyselcilik... Kupkuru maddeci hayat anlayışı...Kadın ve erkeğin bir arada yaşaması özgürlüğü adı verilen hayvani özgürlük... "Kadın özgürlüğü" adı verdikleri köle pazarı... Evlenme - boşanma sistemindeki hayat gerçeğine ters, zor ve güce dayanan uygulama.. İğrenç ırk ayrımı gibi konuları tartışır, şunları da eklerdim: İslâm'da var olan mantık,yücelik insanlık ve güler yüzlülük; insanlığın isteyip de şu ana dek ulaşamadığı ufuklar aynı zamanda islâm'ın hayata yönelişi, onu sağlıklı, insancıl temellere göre tedavi edişi...

İşte batı hayatında karşılaştığımız hakikatler... Bunlara, İslâm'ın ışığıyla bakıldığında bağlılarını utandıran hakikatlerdi. Cahiliyenin içinde yaşadığı bu kokuşmuş durum, karşısında, müslüman olduklarını iddia eden bazı insanlar bozguna uğramaktadırlar. O kadar ki, batının bitkin ve çaresiz düzen ve doğunun korkunç maddeci düzeni ile İslâm arasında benzerlikler aramaya koyuluyorlar.
Bütün bu açıklamalardan sonra, cahiliyenin bize olan baskısı ne kadar artarsa artsın, İslâm'ı insanlara sunarken bizler, onun hiç bir düşüncesi, kurumu ve geleneği ile bir ilişkide olmadığımızı söylemek ihtiyacında değiliz.
ilk görevimiz; cahiliyenin yerine İslâmî düşünce ve gelenekleri yerleştirmektir. Bu, henüz yolun başında iken cahiliye ile ilişki kurmak, birlikte yürümekle kesinlikle gerçekleştirilemez. Ki, bazılarımız bunu böyle görmektedirler. Bunun anlamı daha işin başlangıcında bozgunu, yenilgiyi ilan etmektir.

Egemen sosyal düşüncelerin, yaygın sosyal geleneklerin baskısı, özellikle kadın söz konusu olduğunda korkunç bir hal alır. Bu cahiliye ortamında müslüman kadın sert ve katı bir baskıyla karşılaşmaktadır. Ancak bundan kaçışın olmadığını bilmeliyiz. İlk önce sebat etmemiz gerekli. Sonra da yükselmemiz. İstediğimiz İslâmî hayatın yüce ufuklarıyla cahiliye hayatı karşılaştırıldığında cahiliyyenin içinde bulunduğu düşüklüğü görmemiz gerekir.
Bu, cahiliye ile olan ilişkilerimizi kesip bir köşeye çekilmekle gerçekleşmeyeceği gibi, onunla birlikte bazı adımları atmakla da gerçekleşmeyecektir. Kesinlikle!... Bu, hayata karışıp, kendimizi koruyarak, alış-verişte bulunarak, sevgiyle hakkı söylemekle, tevazu içinde imanla yükselerek gerçekleşir.
Bütün bunlardan sonra şu gerçeği de özümsemeliyiz: Biz cahili ortamda yaşıyoruz ve mutlak doğru biryola "sahibiz.

Cahiliyeden İslâm'a geçişi sağlayacak dönem uzun bir süreçtir. Bu süreç yolun ortasında, üzerinde buluşulacak bir köprü değil, cahiliye ehlinin İslâm'a geçişlerini sağlaycak bir köprüdür. Onlar ister İslâm ülkesi adı verilen yerde yaşayan ve kendilerini müslüman sananlar olsun, isterse de İslâm ülkesinin dışında yaşayan; karanlıktan nura çıkmayı, içinde bulunduğu kötü durumdan kurtulmayı, biz İslâm'ı tanıyanların tattığı ve yaşamaya
çalıştığı iyilikle nimetlenmeye çalışan cahiliye ehli olsun fark etmez.Yoksa Allah'ın (c.c.) Rasülü'ne.(s.a.v.) demesini emrettiğini söyleriz:

"Sizin dininiz size, benim dinim bana." (Kâfırun, 6)

 
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks