Kurân ve İslâmdan kopanlar dizisinin beş numarasındayız. Kurândan ve İslâmdan kopan, Allaha ulaşmayı dilemek, mümin olmak, hidayet, Sıratı Mustakîm kavramlarından sonra 5. konuyu inşaallah sizlere sunuyoruz: Takva sahibi olmak.
Takva kelimesi; sakınmak, çekinmek, korkmak anlamına geliyor. Özellikle korkmak anlamı esas alınmıştır. Kurân-ı Kerim açıklaması yapanlar, meal verenler, Kurândaki 7 tane kademeye ait olan takvayı hiçbir şekilde bilmiyorlar. Ondan haberleri yok. Bu sebeple takva kelimesini nerede görürlerse, Allahtan korkmak olarak değerlendirmişlerdir. Tabiî olarak böyle bir ifade, o âyetlerde çok fena bir şekilde sırıtıyor. Oysaki takva, 7 kademede 7 ayrı hüviyet gösterir.
Biliyorsunuz İslâm merdiveni 28 basamaklıdır. Yani Allahın kâinattaki yegâne dîni, 28 basamak gösterir. 1. basamakta olaylar yaşanır. 2. basamakta, olaylar değerlendirilir ve kişi bu olaylara karşı tavrını ortaya koyar. Allahû Tealâ her sene, insanları bir-iki defa imtihana çeker. Musibetlerle imtihan eder ve insanlar bu musibetlere karşı davranışlarını ortaya koyarlar.
Allahû Tealânın bu dizaynı içerisinde Kurân-ı Kerimde 7 tane takvası vardır. Kim Allaha ulaşmayı dilemezse o kişi takva sahibi değildir.
Öyleyse 1. takvaya baktığımız zaman, Allaha ulaşmayı dileyenlerin 1. takvanın sahibi olduğunu görüyoruz. Kim dilemezse, o takva sahibi değildir. Allahû Tealâ şöyle buyuruyor:
30/RUM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
Ona (Allaha) yönelin (Allaha ulaşmayı dileyin) ve takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.
Allahû Tealâ buyuruyor ki: Ona, Allaha yönel. Allaha ulaşmayı dile ve Allaha karşı takva sahibi ol.
İnsanlar Mümin olan, takva sahibidir. diyorlar. Mümin olan takva sahibi değildir. Mümin olan kişinin takva sahibi olabilmesi için Allaha ulaşmayı dilemesi lâzımdır. Söylediğimiz Rum Suresinin 31. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ: Allaha yönel ve takva sahibi ol. diyor. Yani Allaha yönelmeyen kişinin takva sahibi olmadığı vurgulanıyor. Allaha ulaşmayı dileyen kişi takva sahibidir. Burada, Allaha inananlardan sadece Allaha ulaşmayı dileyenler takva sahibi olabilirler. Rum Suresinin 31. âyet-i kerimesi bunu söylüyor. Bu, 1. takvadır.
Enfal Suresinin 29. âyet-i kerimesine bakıyoruz. Allahû Tealâ şöyle söylüyor:
8/ENFAL-29: Yâ eyyuhellezîne âmenû in tettekullâhe yecal lekum furkânen ve yukeffir ankum seyyiâtikum ve yagfir lekum, vallâhu zul fadlil azîm(azîmi).
Ey âmenû olanlar, Allaha karşı takva sahibi olursanız sizi furkan (hak ve bâtılı ayırma özelliği) sahibi kılar! Ve sizden (sizin) günahlarınızı örter ve size mağfiret eder (günahlarınızı sevaba çevirir). Ve Allah, büyük fazl sahibidir.
Ey âmenû olanlar, eğer Allaha karşı takva sahibi olursanız, o zaman Allah sizin için furkanlar kılar, sizi furkanların sahibi yapar ve sizin seyyiatinizi örter ve size mağfiret eder. Onlar ki fazzul azîmin sahibidirler.
Burada Allahû Tealânın ifade ettiği kişi, âmenûdur. Kişi Allaha inanıyor, mümin. Ama takva sahibi değil. Takva sahibi olması için Allaha ulaşmayı dilemesi lâzımdır. Dilerse ne olacaktır? 1. kademe takvanın sahibi olacaktır.
Takva kademeleri:
<!--[if !supportLists]-->1- <!--[endif]-->Allaha ulaşmayı dilemek, 1. kademe takva,
<!--[if !supportLists]-->2- <!--[endif]-->Mürşide ulaşıp tâbî olmak, 2. kademe takva,
<!--[if !supportLists]-->3- <!--[endif]-->Ruhu Allaha ulaştırmak, 3. kademe takva,
<!--[if !supportLists]-->4- <!--[endif]-->Fizik vücudu Allaha teslim etmek, 4. kademe takva,
<!--[if !supportLists]-->5- <!--[endif]-->Nefsi Allaha teslim etmek, 5. kademe takva,
<!--[if !supportLists]-->6- <!--[endif]-->Muhlis olmak, 6. kademe takva.
<!--[if !supportLists]-->7- <!--[endif]-->İradeyi teslim etmek, 7. kademe takvayı ifade eder.
Bunlardan 1. takvayı gördük. Kişi âmenûdur. Allaha inanıyor ama takva sahibi değildir. Allaha ulaşmayı dilememiştir. Enfal Suresinin 29. âyet-i kerimesi bunu söylüyor. Kişi, Allaha ulaşmayı dilediği takdirde takva sahibi olacaktır.
Yunus Suresinin 62 ve 63. âyet-i kerimelerinde Allahû Tealâ diyor ki:
10/YUNUS-62: E lâ inne evlîyâ allâhi lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).
Muhakkak ki Allahın evliyasına (dostlarına), korku yoktur. Onlar, mahzun da olmazlar, öyle değil mi?
10/YUNUS-63: Ellezîne âmenû ve kânû yettekûn(yettekûne).
Onlar, âmenûdurlar (ölmeden evvel Allaha ulaşmayı dileyenlerdir) ve takva sahibi olmuşlardır.
O Allahın evliyası var ya onlara korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar. Onlar âmenûdurlar ve takva sahibi olmuşlardır.
Bu 2. âmenû oluştur. Burada kişi takva sahibidir. Kişi, Allaha ulaşmayı dilemiş ve takva sahibi olmuştur. Rum-31de Allahû Tealâ: Munîbîne ileyhi vettekûhu diyor. Burada da âmenû ve takva sahibi ifadesi yer almaktadır.
Demek ki iki nevi âmenû olan kişi vardır. Bunlar;
<!--[if !supportLists]-->1- <!--[endif]-->Allaha inanan kişi vardır. Bunlar Allaha ulaşmayı dilemedikleri için takva sahibi değildirler.
<!--[if !supportLists]-->2- <!--[endif]-->Bu inananlardan, kim Allaha mülâki olmayı dilerse, ruhunu Allaha ulaştırmayı dilerse, sadece onlar takva sahibi olurlar.
Allaha ulaşmayı dilemek 1. takvanın sahibi olmak demektir. Yunus-62 ve 63te de Allahû Tealâ aynı şeyi söylemektedir. Allaha ulaşmayı dilemedikçe, Allaha inanan hiçbir kişi takva sahibi olamaz, cennete ulaşabilecek olan bir mümin de olamaz. Allaha inanmak başka şeydir, cennete girmek başka şeydir. Allaha inanıyor diye bir insan, asla Allahın cennetine giremez. Uydurma hadîslerle, Kurâna kimse karşı çıkamaz. Karşı çıkan, âyetler karşısında susmak mecburiyetindedir.
Kalbinde zerre kadar îmân olan cennete girer. diyorlar. Cennete sadece takva sahipleri girer. Allahû Tealâ, cennete girenlerin sadece takva sahipleri olduğunu ve cenneti takva sahipleri için hazırladığını söylüyor. İşte Kaf Suresinin 31 ve 32. âyetleri:
50/KAF-31: Ve uzlifetil cennetu lil muttekîne gayre baîd(baîdin).
Cennet, takva sahipleri için uzak olmayarak yaklaştırıldı.
50/KAF-32: Hâzâ mâ tûadûne li kulli evvâbin hafîz(hafîzin).
İşte vaadolduğunuz şey (bu cennettir). Bütün evvab (Allaha ruhu ulaşmış ve sığınmış) ve hafîz (başları üzerinde devrin imamının ruhunu muhafız olarak taşıyan) olanlar için.
Cennet, takva sahipleri için uzak olmayarak yaklaştırıldı. İşte vaadolduğunuz şey, bu cennettir. Buyurun cennete girin.
Kim bu insanlar? Bunlar, takva sahipleridir. İnsan Allaha ulaşmayı dilemedikçe, takva sahibi olmuyorsa; o zaman Allahın cennetine de girmesi mümkün değildir. Bir kişinin Allahın cennetine girebilmesi, mutlak olarak onun takva sahibi olmasını ifade eder. Bu da âmenû olanlardan, Allaha inanlardan sadece Allaha ulaşmayı dileyenler için geçerlidir.
Görüyoruz ki, Allaha ulaşmayı dileyen kişi için kurtuluş vardır. Onlar âmenû olanlardan, müminlerden Allaha ulaşmayı dileyenlerdir. Onlar, takva sahibi olanlardır.
1. kat takva sahipleri 1. kat cennete girerler. 2. takvanın sahipleri ise 2. kat cennete girerler.
2. takvaya bakıyoruz. Mürşidine ulaşan ve tâbî olan kişi 2. kat cennetin ve 2. takvanın sahibidir. Allahû Tealâ şöyle buyuruyor:
5/MAİDE-35: Yâ eyyuhellezîne âmenûttekûllâhe vebtegû ileyhil vesîlete ve câhidû fî sebîlihi leallekum tuflihûn(tuflihûne).
Ey âmenû olanlar (Allaha ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler)! Allaha karşı takva sahibi olun ve Ona ulaştıracak vesileyi isteyin. Ve Onun yolunda cihad edin. Umulur ki; siz felâha erersiniz.
Yâ eyyuhellezîne âmenûttekûllâhe: Ey âmenû olanlar, Allaha ulaşmayı dileyenler, 1. takvanın sahipleri, takva sahibi olun. Yani 2. takvanın sahibi olun
vebtegû ileyhil vesîlete: İbtiga edin, isteyin. Sizi Ona ulaştırmaya vesile olanı Allahtan isteyin.
ve câhidû fî sebîlihi: Ve Allahın yolunda cihat edin.
leallekum tuflihûn(tuflihûne): Umulur ki böylece felâha erersiniz.
Allahın buradaki dizaynına baktığımız zaman görüyoruz ki; Allaha inananlardan sadece Allaha ulaşmayı dileyenler 1. takvanın sahibidir. Bunlardan da 2. takvaya ulaşabilecek olanlar, Allahtan mürşidini isteyecek olanlardır. Hacet namazını kılıp kim Allahtan mürşidini isterse onlar, 2. takvanın sahipleridir. Allahû Tealâ buyuruyor ki:
57/HADİD-28: Yâ eyyuhellezîne âmenût tekûllâhe ve âminû bi resûlihî yûtikum kifleyni min rahmetihî ve yecal lekum nûren temşûne bihî ve yagfir lekum, vallâhu gafûrun rahîm(rahîmun).
Ey îmân edenler! Allaha karşı takva sahibi olunuz ve resûlüne îmân ediniz ki; (resûlüne tâbî olarak, kalbinize îmân yazılacağı için mümin olasınız) size rahmetinden iki kat versin (rahmetle fazl+rahmetle salâvât). Ve kendisiyle yürüyeceğiniz bir nur kılsın ve size mağfiret etsin (günahlarınızı sevaba çevirsin). Allah Gafurdur, Rahîmdir.
Ey îmân edenler! Allaha karşı takva sahibi olun ve resûlüne îmân edin ki size rahmetinden iki kat versin ve kendisiyle yürüyeceğiniz bir nur kılsın ve size mağfiret etsin.
Buradaki îmân kelimesi, resûle tâbî olmadan evvelki kademeyi ifade ediyor. Kişi evvelâ resûle îmân eder ve bu îmânın neticesinde tâbiiyetini gerçekleştirir. Buradaki muhtevaya bakıyoruz: Resûle îmân etmek. Resûle îmân edince Allaha ulaşmayı dilemek söz konusu oluyor. Kişi diliyor ve 2. takvanın sahibi oluyor.
Takva kelimesi; sakınmak, çekinmek, korkmak anlamına geliyor. Özellikle korkmak anlamı esas alınmıştır. Kurân-ı Kerim açıklaması yapanlar, meal verenler, Kurândaki 7 tane kademeye ait olan takvayı hiçbir şekilde bilmiyorlar. Ondan haberleri yok. Bu sebeple takva kelimesini nerede görürlerse, Allahtan korkmak olarak değerlendirmişlerdir. Tabiî olarak böyle bir ifade, o âyetlerde çok fena bir şekilde sırıtıyor. Oysaki takva, 7 kademede 7 ayrı hüviyet gösterir.
Biliyorsunuz İslâm merdiveni 28 basamaklıdır. Yani Allahın kâinattaki yegâne dîni, 28 basamak gösterir. 1. basamakta olaylar yaşanır. 2. basamakta, olaylar değerlendirilir ve kişi bu olaylara karşı tavrını ortaya koyar. Allahû Tealâ her sene, insanları bir-iki defa imtihana çeker. Musibetlerle imtihan eder ve insanlar bu musibetlere karşı davranışlarını ortaya koyarlar.
Allahû Tealânın bu dizaynı içerisinde Kurân-ı Kerimde 7 tane takvası vardır. Kim Allaha ulaşmayı dilemezse o kişi takva sahibi değildir.
Öyleyse 1. takvaya baktığımız zaman, Allaha ulaşmayı dileyenlerin 1. takvanın sahibi olduğunu görüyoruz. Kim dilemezse, o takva sahibi değildir. Allahû Tealâ şöyle buyuruyor:
30/RUM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
Ona (Allaha) yönelin (Allaha ulaşmayı dileyin) ve takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.
Allahû Tealâ buyuruyor ki: Ona, Allaha yönel. Allaha ulaşmayı dile ve Allaha karşı takva sahibi ol.
İnsanlar Mümin olan, takva sahibidir. diyorlar. Mümin olan takva sahibi değildir. Mümin olan kişinin takva sahibi olabilmesi için Allaha ulaşmayı dilemesi lâzımdır. Söylediğimiz Rum Suresinin 31. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ: Allaha yönel ve takva sahibi ol. diyor. Yani Allaha yönelmeyen kişinin takva sahibi olmadığı vurgulanıyor. Allaha ulaşmayı dileyen kişi takva sahibidir. Burada, Allaha inananlardan sadece Allaha ulaşmayı dileyenler takva sahibi olabilirler. Rum Suresinin 31. âyet-i kerimesi bunu söylüyor. Bu, 1. takvadır.
Enfal Suresinin 29. âyet-i kerimesine bakıyoruz. Allahû Tealâ şöyle söylüyor:
8/ENFAL-29: Yâ eyyuhellezîne âmenû in tettekullâhe yecal lekum furkânen ve yukeffir ankum seyyiâtikum ve yagfir lekum, vallâhu zul fadlil azîm(azîmi).
Ey âmenû olanlar, Allaha karşı takva sahibi olursanız sizi furkan (hak ve bâtılı ayırma özelliği) sahibi kılar! Ve sizden (sizin) günahlarınızı örter ve size mağfiret eder (günahlarınızı sevaba çevirir). Ve Allah, büyük fazl sahibidir.
Ey âmenû olanlar, eğer Allaha karşı takva sahibi olursanız, o zaman Allah sizin için furkanlar kılar, sizi furkanların sahibi yapar ve sizin seyyiatinizi örter ve size mağfiret eder. Onlar ki fazzul azîmin sahibidirler.
Burada Allahû Tealânın ifade ettiği kişi, âmenûdur. Kişi Allaha inanıyor, mümin. Ama takva sahibi değil. Takva sahibi olması için Allaha ulaşmayı dilemesi lâzımdır. Dilerse ne olacaktır? 1. kademe takvanın sahibi olacaktır.
Takva kademeleri:
<!--[if !supportLists]-->1- <!--[endif]-->Allaha ulaşmayı dilemek, 1. kademe takva,
<!--[if !supportLists]-->2- <!--[endif]-->Mürşide ulaşıp tâbî olmak, 2. kademe takva,
<!--[if !supportLists]-->3- <!--[endif]-->Ruhu Allaha ulaştırmak, 3. kademe takva,
<!--[if !supportLists]-->4- <!--[endif]-->Fizik vücudu Allaha teslim etmek, 4. kademe takva,
<!--[if !supportLists]-->5- <!--[endif]-->Nefsi Allaha teslim etmek, 5. kademe takva,
<!--[if !supportLists]-->6- <!--[endif]-->Muhlis olmak, 6. kademe takva.
<!--[if !supportLists]-->7- <!--[endif]-->İradeyi teslim etmek, 7. kademe takvayı ifade eder.
Bunlardan 1. takvayı gördük. Kişi âmenûdur. Allaha inanıyor ama takva sahibi değildir. Allaha ulaşmayı dilememiştir. Enfal Suresinin 29. âyet-i kerimesi bunu söylüyor. Kişi, Allaha ulaşmayı dilediği takdirde takva sahibi olacaktır.
Yunus Suresinin 62 ve 63. âyet-i kerimelerinde Allahû Tealâ diyor ki:
10/YUNUS-62: E lâ inne evlîyâ allâhi lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).
Muhakkak ki Allahın evliyasına (dostlarına), korku yoktur. Onlar, mahzun da olmazlar, öyle değil mi?
10/YUNUS-63: Ellezîne âmenû ve kânû yettekûn(yettekûne).
Onlar, âmenûdurlar (ölmeden evvel Allaha ulaşmayı dileyenlerdir) ve takva sahibi olmuşlardır.
O Allahın evliyası var ya onlara korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar. Onlar âmenûdurlar ve takva sahibi olmuşlardır.
Bu 2. âmenû oluştur. Burada kişi takva sahibidir. Kişi, Allaha ulaşmayı dilemiş ve takva sahibi olmuştur. Rum-31de Allahû Tealâ: Munîbîne ileyhi vettekûhu diyor. Burada da âmenû ve takva sahibi ifadesi yer almaktadır.
Demek ki iki nevi âmenû olan kişi vardır. Bunlar;
<!--[if !supportLists]-->1- <!--[endif]-->Allaha inanan kişi vardır. Bunlar Allaha ulaşmayı dilemedikleri için takva sahibi değildirler.
<!--[if !supportLists]-->2- <!--[endif]-->Bu inananlardan, kim Allaha mülâki olmayı dilerse, ruhunu Allaha ulaştırmayı dilerse, sadece onlar takva sahibi olurlar.
Allaha ulaşmayı dilemek 1. takvanın sahibi olmak demektir. Yunus-62 ve 63te de Allahû Tealâ aynı şeyi söylemektedir. Allaha ulaşmayı dilemedikçe, Allaha inanan hiçbir kişi takva sahibi olamaz, cennete ulaşabilecek olan bir mümin de olamaz. Allaha inanmak başka şeydir, cennete girmek başka şeydir. Allaha inanıyor diye bir insan, asla Allahın cennetine giremez. Uydurma hadîslerle, Kurâna kimse karşı çıkamaz. Karşı çıkan, âyetler karşısında susmak mecburiyetindedir.
Kalbinde zerre kadar îmân olan cennete girer. diyorlar. Cennete sadece takva sahipleri girer. Allahû Tealâ, cennete girenlerin sadece takva sahipleri olduğunu ve cenneti takva sahipleri için hazırladığını söylüyor. İşte Kaf Suresinin 31 ve 32. âyetleri:
50/KAF-31: Ve uzlifetil cennetu lil muttekîne gayre baîd(baîdin).
Cennet, takva sahipleri için uzak olmayarak yaklaştırıldı.
50/KAF-32: Hâzâ mâ tûadûne li kulli evvâbin hafîz(hafîzin).
İşte vaadolduğunuz şey (bu cennettir). Bütün evvab (Allaha ruhu ulaşmış ve sığınmış) ve hafîz (başları üzerinde devrin imamının ruhunu muhafız olarak taşıyan) olanlar için.
Cennet, takva sahipleri için uzak olmayarak yaklaştırıldı. İşte vaadolduğunuz şey, bu cennettir. Buyurun cennete girin.
Kim bu insanlar? Bunlar, takva sahipleridir. İnsan Allaha ulaşmayı dilemedikçe, takva sahibi olmuyorsa; o zaman Allahın cennetine de girmesi mümkün değildir. Bir kişinin Allahın cennetine girebilmesi, mutlak olarak onun takva sahibi olmasını ifade eder. Bu da âmenû olanlardan, Allaha inanlardan sadece Allaha ulaşmayı dileyenler için geçerlidir.
Görüyoruz ki, Allaha ulaşmayı dileyen kişi için kurtuluş vardır. Onlar âmenû olanlardan, müminlerden Allaha ulaşmayı dileyenlerdir. Onlar, takva sahibi olanlardır.
1. kat takva sahipleri 1. kat cennete girerler. 2. takvanın sahipleri ise 2. kat cennete girerler.
2. takvaya bakıyoruz. Mürşidine ulaşan ve tâbî olan kişi 2. kat cennetin ve 2. takvanın sahibidir. Allahû Tealâ şöyle buyuruyor:
5/MAİDE-35: Yâ eyyuhellezîne âmenûttekûllâhe vebtegû ileyhil vesîlete ve câhidû fî sebîlihi leallekum tuflihûn(tuflihûne).
Ey âmenû olanlar (Allaha ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler)! Allaha karşı takva sahibi olun ve Ona ulaştıracak vesileyi isteyin. Ve Onun yolunda cihad edin. Umulur ki; siz felâha erersiniz.
Yâ eyyuhellezîne âmenûttekûllâhe: Ey âmenû olanlar, Allaha ulaşmayı dileyenler, 1. takvanın sahipleri, takva sahibi olun. Yani 2. takvanın sahibi olun
vebtegû ileyhil vesîlete: İbtiga edin, isteyin. Sizi Ona ulaştırmaya vesile olanı Allahtan isteyin.
ve câhidû fî sebîlihi: Ve Allahın yolunda cihat edin.
leallekum tuflihûn(tuflihûne): Umulur ki böylece felâha erersiniz.
Allahın buradaki dizaynına baktığımız zaman görüyoruz ki; Allaha inananlardan sadece Allaha ulaşmayı dileyenler 1. takvanın sahibidir. Bunlardan da 2. takvaya ulaşabilecek olanlar, Allahtan mürşidini isteyecek olanlardır. Hacet namazını kılıp kim Allahtan mürşidini isterse onlar, 2. takvanın sahipleridir. Allahû Tealâ buyuruyor ki:
57/HADİD-28: Yâ eyyuhellezîne âmenût tekûllâhe ve âminû bi resûlihî yûtikum kifleyni min rahmetihî ve yecal lekum nûren temşûne bihî ve yagfir lekum, vallâhu gafûrun rahîm(rahîmun).
Ey îmân edenler! Allaha karşı takva sahibi olunuz ve resûlüne îmân ediniz ki; (resûlüne tâbî olarak, kalbinize îmân yazılacağı için mümin olasınız) size rahmetinden iki kat versin (rahmetle fazl+rahmetle salâvât). Ve kendisiyle yürüyeceğiniz bir nur kılsın ve size mağfiret etsin (günahlarınızı sevaba çevirsin). Allah Gafurdur, Rahîmdir.
Ey îmân edenler! Allaha karşı takva sahibi olun ve resûlüne îmân edin ki size rahmetinden iki kat versin ve kendisiyle yürüyeceğiniz bir nur kılsın ve size mağfiret etsin.
Buradaki îmân kelimesi, resûle tâbî olmadan evvelki kademeyi ifade ediyor. Kişi evvelâ resûle îmân eder ve bu îmânın neticesinde tâbiiyetini gerçekleştirir. Buradaki muhtevaya bakıyoruz: Resûle îmân etmek. Resûle îmân edince Allaha ulaşmayı dilemek söz konusu oluyor. Kişi diliyor ve 2. takvanın sahibi oluyor.