Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Islam Da Mübarek Geceler

THE_HAFIZ

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
14 Ağu 2006
Mesajlar
319
Tepkime puanı
0
Puanları
0
MÜBAREK GECELER

Kadir Gecesi:


Bu isim ilk defa Kur’an ile bildirilmiş ve bu tamlama ilk defa Kur’an ile Arap diline girmiştir. Bu sebeple “Kadir gecesi”ni doğrudan Kur’an’dan öğrenmemiz gerekmektedir:



Kadir; 1-5: 1- Muhakkak ki biz onu Kadir gecesinde indirdik.
2- Kadir gecesi nedir sana ne idrak ettirdi (bildirdi/ öğretti)?
3- Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.
4- Melekler (haberciler), içlerindeki ruh ile Rabblerinin izniyle iner dururlar/ hulûl eder dururlar; her bir işten.
5- Bir esenliktir o şafak sökene kadar/ aydınlığa kavuşuncaya kadar.



Kadir suresinin ışığı altında Kadir Gecesi’ne:
- “Kadir” sözcüğünün “kader, takdir” anlamından yola çıkarak, “Kur’an’ın inişinin takdir edildiği yani, indirilmesinin belirlenip de indirildiği gece” anlamı verilebilir.
- “Kadir” sözcüğünün “kadir, kıymet, haysiyet ve şeref” anlamları dikkate alınarak da “kıymet, şeref gecesi” anlamı verilebilir.
Böylece her iki anlamda da Kur’an’ın değeri şerefi belirtilmiş olur.



Kadir gecesi ne zamandır ?


Bakara suresinin 185. ayeti Kur’an’ın Ramazan ayında indirildiğini, Duhan ve Kadir sureleri de Kur’an’ın gece vakti indirildiğini bildirmektedir. Ama Kur’an’da, bu gecenin Ramazan ayının hangi gecesi olduğuna dair bir bilgi yer almamaktadır. Kadir suresinde, Kadir Gecesi’nin değerinin bildirilmiş olmasına karşılık tarihinin, zamanının bildirilmemiş olması, bize göre Kur’an’ın öneminin, o gecenin öneminden daha ön plânda tutulması gerektiğini anlatmaktadır. Çünkü o geceye, kadir suresinde bildirilen değeri kazandıran; Kur’an’dır. Yani önemli olan o gece değil, o geceyi özel bir gece hâline getiren “esas değer”dir; Kur’an’dır.
Kadir Gecesi’nin hangi gece olduğu, kesin belirlemelerle ifade edilmiş şekilde, “hadis” damgalı rivayetlerde bile yer almamıştır. Aslında evinin duvarında takvimi, masasında ajandası olmayan peygamberimizin bu gecenin hangi gece olduğunu bilmemesi veya hatırlamaması çok doğaldır. Ama onun da hayatını değiştiren bu olayı biliyor olması ve Allah’ın Kur’an’daki öğretisine sadık kalarak, bu olayda Kur’an’dan başka hiçbir şeyin önemli olmadığı gerekçesiyle gece hakkında bilgi vermemesi, akla daha yakın gelmektedir.
Böyle olmasına rağmen rivayetler bu konuda da devreye girmiş ve Kadir Gecesi’nin kesin zamanını haber veren hepsi birbiriyle çelişkili yüzlerce ifade, “hadis” adı altında piyasaya sürülmüştür. Bunlar, tutarsız ve çelişkili oluşları bir yana, düşük ifadeli oluşları yönüyle de peygamberimize hiç yakışmayan uydurmalardır. Bir örnek vermek gerekirse, Kadir Gecesi’nin ramazan ayının 27. gecesi olduğunun gerekçesi şöyle açıklanmıştır: Kur’an’da üç kez tekrar edilmiş olan “Leyletü-l Gadr (Kadir gecesi)” ifadesi, Arap harfleriyle yazıldığında dokuz harften oluşmaktadır. Demek ki, Kadir Gecesi’nin hangi gece olduğunun formülü; “3 tekrar X 9 harf = 27. gece”dir. İşte, Kur’an’dan onay almayan bu uydurmalar, Kadir Gecesi’nin hangi gece olduğunu böylesine basit, böylesine komik formüllerle ispat (!) etmektedir.
İşin aslında ise, Kur’an’ın inmeye başladığı gece olan Kadir Gecesi, geçmişte kalmıştır, tekrarı da olmayacaktır. Çünkü Kur’an, kesin olarak bilinmeyen bir tarihte inmeye başlamış ve inişi tamamlanmıştır. İkinci bir Kadir Gecesi’nin yaşanması mümkün değildir. (Kadir Gecesi ile ilgili ayrıntılar “İşte Kur’an!” adlı kitabımızın 1. cildinde “Kadir Suresi” bölümündedir. Ayrıca “istekuran.com” internet sitemizdeki “Kadir suresi” bölümünden de okunabilir.)
Kadir gecesi ile ilgili olarak Kur’an’da verilen bilgiler bu kadardır. Ama bize göre Kur’an, Kadir Gecesi hakkındaki ayetleri ile insanlara çok önemli bir mesaj vermektedir. Bu mesaj; herkesin, bin aydan daha hayırlı olan, meleklerin kendisine yardıma koştuğu, mutluluklarının hemen başladığı bir kadir gecesinin olması gerektiğidir. Bu kadir gecesi ise;
BİZİM KUR’AN İLE TANIŞTIĞIMIZ, ONU HAYAT REÇETESİ, REHBERİMİZ, IŞIĞIMIZ, RUHUMUZ, ŞİFAMIZ, İBRET LEVHAMIZ, HAYAT DÜSTURUMUZ, HAYAT YÖNETMELİĞİMİZ YAPTIĞIMIZ GECEDİR, GÜNDÜZDÜR, SAATTİR, DAKİKADİR, SANİYEDİR.
Gerçekten de insanın Kur’an’a sarıldığı an, onun hayatının dönüm noktasıdır. O an, bin aydan, bir ömürden belki milyonlarca aydan bile daha hayırlıdır. Çünkü kurtuluş, Kur’an’ın tanınmasına, ona inanılmasına, içeriğinin anlaşılıp uygulanmasına, kısaca; Allah’a teslim olunmasına bağlıdır. Dinimizde faziletli zamanlar ve mekânlar asla yoktur ama faziletli ameller vardır. Faziletin dereceleri de, yapılan işin zahmeti ve emeğiyle doğru orantılıdır. Dolayısıyla keramet gecede değil, KUR’AN’DADIR.

Konu özetlenecek olursa, Kadir Gecesi, Kur’an’ın indirilmeye başlandığı ilk gecedir. Peygamberimize elçilik görevi ilk bu gecede verilmiştir ve bu görev, âlemlere (tüm milletlere ve canlı-cansız tüm varlıklara) rahmet içindir. Öyleyse bu ilk gece âlemler için bir dönüm noktası olmuştur. Âlemlerin kurtuluşu da bu Kur’an’ın insanlığa gelişi ile olacağından, herkesin hayatını etkileyen özel anlar gibi, bu gecenin bin aydan daha yararlı olması tabiîdir. “Bin ay” ifadesi de çokluktan kinaye olup, “Binlerce ay” anlamındadır.
Ayetlerin bu mesajını alamayan ya da alıp çarpıtan zihniyet, önce kerameti geceye yüklemiş sonra da “Bu gece bütün günahlar affolunur” tarzında bir çok yalan ortaya atmıştır. Bu çarpık zihniyete göre; yıl boyunca her türlü haramı, günahı işlemiş ve Allah’ın emirlerini çiğneyip Müslüman olmanın gereklerinden uzak yaşamış olanlar, bu gecenin yüzü suyu hürmetine affedilecekler ve bütün ömrünü Allah’a saygıyla geçiren ve haramdan, günahtan kaçınan kişilerin seviyesine geleceklerdir. Başka bir bakış açısı ile; Kadir Gecesi’nden bir gün evvel ölenler günahlarıyla ölecekler, Kadir gecesinden sonra ölenler ise affedilmiş olarak öleceklerdir.
Böyle haksızlıkların Allah’a yakıştırılması öncelikle büyük bir cinayettir. Bu tip hastalıklı görüşler, insanların, Allah’ı sadece böyle ikramiyeli gecelerde hatırlamalarına, İslâm’ı sadece böyle gecelerde yaşamayı yeterli görmelerine ve kulluk görevlerini yapmamalarına yol açar. Diğer taraftan, Kadir Gecesi’nde affa uğrayacağını düşünen kişi için cezaların caydırıcılık özelliği kalmaz ve bu uygulama insanları âdeta suç işlemekten çekinmez yapar. Sonuç olarak bu yalan yanlış rivayetler, senenin her gününde, her saatinde, her saniyesinde mükemmel bir şekilde yaşanması gereken İslâm dinini, sadece belli bir gün ve gecelerde yaşanır hâle getirir, getirmiştir de.



Beraet gecesi:



Şaban ayının on beşinci gecesi olup, halk arasında din adına çok değer verilen özel bir gecedir. Beraet sözcüğünün, “aklanma, uzak bulunma” anlamları doğrultusunda, dinî terminolojide sözcük; “suçtan, günahtan uzak bulunma” anlamında kullanılır. Beraet gecesi; peygamberimize “Şefaat-ı Kübra”, yani ümmetinin tümüne şefaat edip onları cehennemden kurtarma yetkisinin verildiği gece olarak bilinir ve bu gecede, geceyi ihya edenlerin cehennemden uzak tutulacağına ve bu kurtuluşlarına dair ellerine berat, vesika verileceğine inanılır. Ayrıca Duhan suresinde sözü edilen “Kur’an’ın indiği ve her işin ayırt edildiği mübarek gecenin” bu gece olduğu kabul edilir. Ancak bu kabul Kadir suresi ile çeliştiği için, bu gecede Kur’an’ın Allah’tan yer yüzüne değil, Allah’tan Levh-ı Mahfuz’a indiği yolunda zorlama bir yoruma başvurulur. Doğum ve ölümle başlayıp meteorolojik olaylara varıncaya kadar her iş ve oluşa bir senelik kader çizilip uygulayıcı meleklere verildiğine inanılan bu geceyle ilgili bir çok hadis uydurulmuştur. Aşırı abartılı ikram ve lütuflardan bahseden ve uyanıkların, açıkgözlerin parsayı kapmaları için teşvik edildiği bu martavalların bir kaç örneği aşağıdadır:

“Rahmet kapıları dört gece açılır. O gecelerde yapılan dua ve tevbe reddolmaz. Bunlar, Ramazan ve kurban bayramlarının ilk geceleri, Şaban’ın on beşinci gecesi (beraet gecesi) ve arefe gecesidir.”

“Cebrail bana geldi. Ve ‘kalk namaz kıl ve dua et! Bu gece Şabanın on beşinci gecesidir.’ dedi.”

“Bu geceyi ihya edenleri, Allah cc. affeder. Yalnız müşrikleri, büyücüleri, falcıları, cimrileri, sürekli içki içenleri, faiz yiyenleri ve zina edenleri affetmez.”

“Beraet Gecesini ganimet ve fırsat biliniz! Çünkü belli bir gecedir ve Şabanın on beşinci gecesidir. Kadir gecesi, çok büyüktür ama hangi gece olduğu belli değildir. Bu gece çok İbâdet yapınız. Yoksa kıyamet günü pişman olursunuz.”

Örneklerini verdiğimiz bu hikâyelerin tümü yalandır, hiçbirisinin aslı ve astarı yoktur. Çıkarcı insanları bu zaafları dolayısıyla iğfal etmek için uydurulmuş ve Kur’an’a aykırı olan bu kötü hikâyelerin, peygamberimizin hayatında da vuku bulduğuna dair de bir tek delil bile yoktur.



Mevlüt gecesi:



“Doğum gecesi” anlamına gelen bu tamlama ile peygamberimizin doğduğu gece kastedilmekte ve bu gece de kutlanmaktadır. Aslında bu gece, Hıristiyanların İsa peygamberin doğumu (Milât) olarak kabul ettikleri günde yaptıkları kutlamaya nispet olarak uydurulmuştur. Peygamberimizin değil doğduğu gece veya gündüz, doğduğu sene bile kesin olarak bilinmemektedir. Bu konuda daha fazla açıklama MEVLÜT adlı kısımda yeterince verilmiştir.



Regaip gecesi:


“Regaip” sözcüğü; “bolluk, bereket” demek olup, “regaip gecesi” de tamlama olarak; “bolluk, bereket gecesi” anlamına gelir. Bu gece Recep ayının ilk cuma gecesi olarak kabul edildiğinden, sabit bir günün gecesi değildir, her yıl değişmektedir. Çünkü Recep ayının ilk cuması meselâ geçen yıl Recep ayının 2. gününe rastlıyorsa, bu yıl 4. gününe, gelecek yol da 5. gününe rastlayabilir.
Bu gece, uzun yıllar saf Müslümanlara “Peygamberimizin ana rahmine düştüğü gece” olarak yutturulmuştur. Müslümanlar biraz uyanıp bu tarihin nasıl tespit edilmiş olduğunu sorgulamaya başlayınca da bu görüş terk edilmiş ama bu sefer de “regaip” sözcüğünün sözlük anlamıyla uyumlu olarak gecenin adı “bolluk, bereket gecesi”ne çevrilmek suretiyle Müslümanların iğfaline devam edilmiştir, edilmektedir.
Bu gece hakkında uydurulmuş olan binlerce hadisten bir tanesi şudur:

“Receb’in ilk Cuma gecesini ihya edene Allah kabir azabı yapmaz. Duâlarını kabul eder. Yalnız, yedi kimseyi affetmez ve onların dualarını kabul etmez. “1-Faiz alan ve veren, 2- Kibirli olan, 3- Anasına babasına eziyet eden, 4- İyi bir Müslüman olmasına rağmen kocasına itaat etmeyen kadın, 5- Şarkıcılığı ve çalgıcılığı meslek edinen, 6- Cinsi sapık ve zina eden, 7- Beş vakit namazı kılmayan.”



Miraç gecesi:


Uydurmacılar bu gecenin faziletine ait ve bu gecede yapılacak ekstra ibadet ve taate ait fazla bir gayret göstermemişlerdir. Ama, uydurdukları senaryolarla, Peygamberimizi ümmetini tanımayan, akılsız, aptal, sürekli Musa peygamberden akıl alıp durmadan Allah’la namaz sayısı pazarlığı yapan biri olarak tanıtmışlar ve Allah’ın Kur’an’da bildirdiklerinin zıddına ahkâm kesme cesareti gösteren bir bozguncu durumuna düşürmüşlerdir.

Miraç diye bir olay dolayısıyla da “miraç gecesi” diye bir gece yoktur. Bu konu “İşte Kur’an!” adlı kitabımızın “Alak” ve “Necm” sureleri bölümünde ve “istekuran.com” internet sitemizde ayrıntılı olarak tahlil edilmiştir.
Son söz:


Dinin aslını, özünü ve dinin amacını iyi öğrenmeden yapılan gayretlerin boşa gideceği bilincine erilmeli, her yapılanın dindeki yeri mutlaka aranıp bulunmalıdır. Aksi hâlde sapıklığa düşmek kaçınılmaz olur.



http://www.istekuran.com/index.php?page=8c3bb2e15d9fc663f0e0522ef168dc9a&id=44 dan alınmıştır
 

HaNiF

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
22 Tem 2006
Mesajlar
201
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Konum
iN QuRaN
THE_HAFIZ' Alıntı:
MÜBAREK GECELER

Kadir Gecesi:


Bu isim ilk defa Kur’an ile bildirilmiş ve bu tamlama ilk defa Kur’an ile Arap diline girmiştir. Bu sebeple “Kadir gecesi”ni doğrudan Kur’an’dan öğrenmemiz gerekmektedir:



Kadir; 1-5: 1- Muhakkak ki biz onu Kadir gecesinde indirdik.
2- Kadir gecesi nedir sana ne idrak ettirdi (bildirdi/ öğretti)?
3- Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.
4- Melekler (haberciler), içlerindeki ruh ile Rabblerinin izniyle iner dururlar/ hulûl eder dururlar; her bir işten.
5- Bir esenliktir o şafak sökene kadar/ aydınlığa kavuşuncaya kadar.



Kadir suresinin ışığı altında Kadir Gecesi’ne:
- “Kadir” sözcüğünün “kader, takdir” anlamından yola çıkarak, “Kur’an’ın inişinin takdir edildiği yani, indirilmesinin belirlenip de indirildiği gece” anlamı verilebilir.
- “Kadir” sözcüğünün “kadir, kıymet, haysiyet ve şeref” anlamları dikkate alınarak da “kıymet, şeref gecesi” anlamı verilebilir.
Böylece her iki anlamda da Kur’an’ın değeri şerefi belirtilmiş olur.



Kadir gecesi ne zamandır ?


Bakara suresinin 185. ayeti Kur’an’ın Ramazan ayında indirildiğini, Duhan ve Kadir sureleri de Kur’an’ın gece vakti indirildiğini bildirmektedir. Ama Kur’an’da, bu gecenin Ramazan ayının hangi gecesi olduğuna dair bir bilgi yer almamaktadır. Kadir suresinde, Kadir Gecesi’nin değerinin bildirilmiş olmasına karşılık tarihinin, zamanının bildirilmemiş olması, bize göre Kur’an’ın öneminin, o gecenin öneminden daha ön plânda tutulması gerektiğini anlatmaktadır. Çünkü o geceye, kadir suresinde bildirilen değeri kazandıran; Kur’an’dır. Yani önemli olan o gece değil, o geceyi özel bir gece hâline getiren “esas değer”dir; Kur’an’dır.
Kadir Gecesi’nin hangi gece olduğu, kesin belirlemelerle ifade edilmiş şekilde, “hadis” damgalı rivayetlerde bile yer almamıştır. Aslında evinin duvarında takvimi, masasında ajandası olmayan peygamberimizin bu gecenin hangi gece olduğunu bilmemesi veya hatırlamaması çok doğaldır. Ama onun da hayatını değiştiren bu olayı biliyor olması ve Allah’ın Kur’an’daki öğretisine sadık kalarak, bu olayda Kur’an’dan başka hiçbir şeyin önemli olmadığı gerekçesiyle gece hakkında bilgi vermemesi, akla daha yakın gelmektedir.
Böyle olmasına rağmen rivayetler bu konuda da devreye girmiş ve Kadir Gecesi’nin kesin zamanını haber veren hepsi birbiriyle çelişkili yüzlerce ifade, “hadis” adı altında piyasaya sürülmüştür. Bunlar, tutarsız ve çelişkili oluşları bir yana, düşük ifadeli oluşları yönüyle de peygamberimize hiç yakışmayan uydurmalardır. Bir örnek vermek gerekirse, Kadir Gecesi’nin ramazan ayının 27. gecesi olduğunun gerekçesi şöyle açıklanmıştır: Kur’an’da üç kez tekrar edilmiş olan “Leyletü-l Gadr (Kadir gecesi)” ifadesi, Arap harfleriyle yazıldığında dokuz harften oluşmaktadır. Demek ki, Kadir Gecesi’nin hangi gece olduğunun formülü; “3 tekrar X 9 harf = 27. gece”dir. İşte, Kur’an’dan onay almayan bu uydurmalar, Kadir Gecesi’nin hangi gece olduğunu böylesine basit, böylesine komik formüllerle ispat (!) etmektedir.
İşin aslında ise, Kur’an’ın inmeye başladığı gece olan Kadir Gecesi, geçmişte kalmıştır, tekrarı da olmayacaktır. Çünkü Kur’an, kesin olarak bilinmeyen bir tarihte inmeye başlamış ve inişi tamamlanmıştır. İkinci bir Kadir Gecesi’nin yaşanması mümkün değildir. (Kadir Gecesi ile ilgili ayrıntılar “İşte Kur’an!” adlı kitabımızın 1. cildinde “Kadir Suresi” bölümündedir. Ayrıca “istekuran.com” internet sitemizdeki “Kadir suresi” bölümünden de okunabilir.)
Kadir gecesi ile ilgili olarak Kur’an’da verilen bilgiler bu kadardır. Ama bize göre Kur’an, Kadir Gecesi hakkındaki ayetleri ile insanlara çok önemli bir mesaj vermektedir. Bu mesaj; herkesin, bin aydan daha hayırlı olan, meleklerin kendisine yardıma koştuğu, mutluluklarının hemen başladığı bir kadir gecesinin olması gerektiğidir. Bu kadir gecesi ise;
BİZİM KUR’AN İLE TANIŞTIĞIMIZ, ONU HAYAT REÇETESİ, REHBERİMİZ, IŞIĞIMIZ, RUHUMUZ, ŞİFAMIZ, İBRET LEVHAMIZ, HAYAT DÜSTURUMUZ, HAYAT YÖNETMELİĞİMİZ YAPTIĞIMIZ GECEDİR, GÜNDÜZDÜR, SAATTİR, DAKİKADİR, SANİYEDİR.
Gerçekten de insanın Kur’an’a sarıldığı an, onun hayatının dönüm noktasıdır. O an, bin aydan, bir ömürden belki milyonlarca aydan bile daha hayırlıdır. Çünkü kurtuluş, Kur’an’ın tanınmasına, ona inanılmasına, içeriğinin anlaşılıp uygulanmasına, kısaca; Allah’a teslim olunmasına bağlıdır. Dinimizde faziletli zamanlar ve mekânlar asla yoktur ama faziletli ameller vardır. Faziletin dereceleri de, yapılan işin zahmeti ve emeğiyle doğru orantılıdır. Dolayısıyla keramet gecede değil, KUR’AN’DADIR.

Konu özetlenecek olursa, Kadir Gecesi, Kur’an’ın indirilmeye başlandığı ilk gecedir. Peygamberimize elçilik görevi ilk bu gecede verilmiştir ve bu görev, âlemlere (tüm milletlere ve canlı-cansız tüm varlıklara) rahmet içindir. Öyleyse bu ilk gece âlemler için bir dönüm noktası olmuştur. Âlemlerin kurtuluşu da bu Kur’an’ın insanlığa gelişi ile olacağından, herkesin hayatını etkileyen özel anlar gibi, bu gecenin bin aydan daha yararlı olması tabiîdir. “Bin ay” ifadesi de çokluktan kinaye olup, “Binlerce ay” anlamındadır.
Ayetlerin bu mesajını alamayan ya da alıp çarpıtan zihniyet, önce kerameti geceye yüklemiş sonra da “Bu gece bütün günahlar affolunur” tarzında bir çok yalan ortaya atmıştır. Bu çarpık zihniyete göre; yıl boyunca her türlü haramı, günahı işlemiş ve Allah’ın emirlerini çiğneyip Müslüman olmanın gereklerinden uzak yaşamış olanlar, bu gecenin yüzü suyu hürmetine affedilecekler ve bütün ömrünü Allah’a saygıyla geçiren ve haramdan, günahtan kaçınan kişilerin seviyesine geleceklerdir. Başka bir bakış açısı ile; Kadir Gecesi’nden bir gün evvel ölenler günahlarıyla ölecekler, Kadir gecesinden sonra ölenler ise affedilmiş olarak öleceklerdir.
Böyle haksızlıkların Allah’a yakıştırılması öncelikle büyük bir cinayettir. Bu tip hastalıklı görüşler, insanların, Allah’ı sadece böyle ikramiyeli gecelerde hatırlamalarına, İslâm’ı sadece böyle gecelerde yaşamayı yeterli görmelerine ve kulluk görevlerini yapmamalarına yol açar. Diğer taraftan, Kadir Gecesi’nde affa uğrayacağını düşünen kişi için cezaların caydırıcılık özelliği kalmaz ve bu uygulama insanları âdeta suç işlemekten çekinmez yapar. Sonuç olarak bu yalan yanlış rivayetler, senenin her gününde, her saatinde, her saniyesinde mükemmel bir şekilde yaşanması gereken İslâm dinini, sadece belli bir gün ve gecelerde yaşanır hâle getirir, getirmiştir de.



Beraet gecesi:



Şaban ayının on beşinci gecesi olup, halk arasında din adına çok değer verilen özel bir gecedir. Beraet sözcüğünün, “aklanma, uzak bulunma” anlamları doğrultusunda, dinî terminolojide sözcük; “suçtan, günahtan uzak bulunma” anlamında kullanılır. Beraet gecesi; peygamberimize “Şefaat-ı Kübra”, yani ümmetinin tümüne şefaat edip onları cehennemden kurtarma yetkisinin verildiği gece olarak bilinir ve bu gecede, geceyi ihya edenlerin cehennemden uzak tutulacağına ve bu kurtuluşlarına dair ellerine berat, vesika verileceğine inanılır. Ayrıca Duhan suresinde sözü edilen “Kur’an’ın indiği ve her işin ayırt edildiği mübarek gecenin” bu gece olduğu kabul edilir. Ancak bu kabul Kadir suresi ile çeliştiği için, bu gecede Kur’an’ın Allah’tan yer yüzüne değil, Allah’tan Levh-ı Mahfuz’a indiği yolunda zorlama bir yoruma başvurulur. Doğum ve ölümle başlayıp meteorolojik olaylara varıncaya kadar her iş ve oluşa bir senelik kader çizilip uygulayıcı meleklere verildiğine inanılan bu geceyle ilgili bir çok hadis uydurulmuştur. Aşırı abartılı ikram ve lütuflardan bahseden ve uyanıkların, açıkgözlerin parsayı kapmaları için teşvik edildiği bu martavalların bir kaç örneği aşağıdadır:

“Rahmet kapıları dört gece açılır. O gecelerde yapılan dua ve tevbe reddolmaz. Bunlar, Ramazan ve kurban bayramlarının ilk geceleri, Şaban’ın on beşinci gecesi (beraet gecesi) ve arefe gecesidir.”

“Cebrail bana geldi. Ve ‘kalk namaz kıl ve dua et! Bu gece Şabanın on beşinci gecesidir.’ dedi.”

“Bu geceyi ihya edenleri, Allah cc. affeder. Yalnız müşrikleri, büyücüleri, falcıları, cimrileri, sürekli içki içenleri, faiz yiyenleri ve zina edenleri affetmez.”

“Beraet Gecesini ganimet ve fırsat biliniz! Çünkü belli bir gecedir ve Şabanın on beşinci gecesidir. Kadir gecesi, çok büyüktür ama hangi gece olduğu belli değildir. Bu gece çok İbâdet yapınız. Yoksa kıyamet günü pişman olursunuz.”

Örneklerini verdiğimiz bu hikâyelerin tümü yalandır, hiçbirisinin aslı ve astarı yoktur. Çıkarcı insanları bu zaafları dolayısıyla iğfal etmek için uydurulmuş ve Kur’an’a aykırı olan bu kötü hikâyelerin, peygamberimizin hayatında da vuku bulduğuna dair de bir tek delil bile yoktur.



Mevlüt gecesi:



“Doğum gecesi” anlamına gelen bu tamlama ile peygamberimizin doğduğu gece kastedilmekte ve bu gece de kutlanmaktadır. Aslında bu gece, Hıristiyanların İsa peygamberin doğumu (Milât) olarak kabul ettikleri günde yaptıkları kutlamaya nispet olarak uydurulmuştur. Peygamberimizin değil doğduğu gece veya gündüz, doğduğu sene bile kesin olarak bilinmemektedir. Bu konuda daha fazla açıklama MEVLÜT adlı kısımda yeterince verilmiştir.



Regaip gecesi:


“Regaip” sözcüğü; “bolluk, bereket” demek olup, “regaip gecesi” de tamlama olarak; “bolluk, bereket gecesi” anlamına gelir. Bu gece Recep ayının ilk cuma gecesi olarak kabul edildiğinden, sabit bir günün gecesi değildir, her yıl değişmektedir. Çünkü Recep ayının ilk cuması meselâ geçen yıl Recep ayının 2. gününe rastlıyorsa, bu yıl 4. gününe, gelecek yol da 5. gününe rastlayabilir.
Bu gece, uzun yıllar saf Müslümanlara “Peygamberimizin ana rahmine düştüğü gece” olarak yutturulmuştur. Müslümanlar biraz uyanıp bu tarihin nasıl tespit edilmiş olduğunu sorgulamaya başlayınca da bu görüş terk edilmiş ama bu sefer de “regaip” sözcüğünün sözlük anlamıyla uyumlu olarak gecenin adı “bolluk, bereket gecesi”ne çevrilmek suretiyle Müslümanların iğfaline devam edilmiştir, edilmektedir.
Bu gece hakkında uydurulmuş olan binlerce hadisten bir tanesi şudur:

“Receb’in ilk Cuma gecesini ihya edene Allah kabir azabı yapmaz. Duâlarını kabul eder. Yalnız, yedi kimseyi affetmez ve onların dualarını kabul etmez. “1-Faiz alan ve veren, 2- Kibirli olan, 3- Anasına babasına eziyet eden, 4- İyi bir Müslüman olmasına rağmen kocasına itaat etmeyen kadın, 5- Şarkıcılığı ve çalgıcılığı meslek edinen, 6- Cinsi sapık ve zina eden, 7- Beş vakit namazı kılmayan.”



Miraç gecesi:


Uydurmacılar bu gecenin faziletine ait ve bu gecede yapılacak ekstra ibadet ve taate ait fazla bir gayret göstermemişlerdir. Ama, uydurdukları senaryolarla, Peygamberimizi ümmetini tanımayan, akılsız, aptal, sürekli Musa peygamberden akıl alıp durmadan Allah’la namaz sayısı pazarlığı yapan biri olarak tanıtmışlar ve Allah’ın Kur’an’da bildirdiklerinin zıddına ahkâm kesme cesareti gösteren bir bozguncu durumuna düşürmüşlerdir.

Miraç diye bir olay dolayısıyla da “miraç gecesi” diye bir gece yoktur. Bu konu “İşte Kur’an!” adlı kitabımızın “Alak” ve “Necm” sureleri bölümünde ve “istekuran.com” internet sitemizde ayrıntılı olarak tahlil edilmiştir.
Son söz:


Dinin aslını, özünü ve dinin amacını iyi öğrenmeden yapılan gayretlerin boşa gideceği bilincine erilmeli, her yapılanın dindeki yeri mutlaka aranıp bulunmalıdır. Aksi hâlde sapıklığa düşmek kaçınılmaz olur.



http://www.istekuran.com/index.php?page=8c3bb2e15d9fc663f0e0522ef168dc9a&id=44 dan alınmıştır


Allah razı olsun hafız kardeş... Kur'an'da bulunmayan bu tür geceleri rüşvet gecesi olarak nitelendirenlere güzel bir yazı yazmışsınız... Teşekkürlerimi sunar, bu denli güzel çalışmalarınızın devamını dilerim... Vesselam...
 

chamdali

New member
Katılım
28 Nis 2006
Mesajlar
647
Tepkime puanı
123
Puanları
0
İnsanın değerlendirebildiği her gündüz ve her gece mübarektir. Değerlendirmiyorsanız hiç birinin diğerinden farkı yoktur.

Selamlar!
 

THE_HAFIZ

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
14 Ağu 2006
Mesajlar
319
Tepkime puanı
0
Puanları
0
chamdali' Alıntı:
İnsanın değerlendirebildiği her gündüz ve her gece mübarektir. Değerlendirmiyorsanız hiç birinin diğerinden farkı yoktur.

Selamlar!



Sevgili dostum, tam isabet yorumunuz için teşekkürler, Rabbim her gününü kadir bilenlerden eylesin.. dualarımla
 
Üst Alt