Mâsum-i Fârûkî Serhendînin (Mektûbât)ından ikinci cildin yüzonuncu mektûbu:
Her asırda bulunan tasavvuf büyükleri ve fıkh âlimleri, Selef-i sâlihînin yolunda idi. Hepsi islâmiyete bağlı idi. Resûlullaha vâris olmakla şereflenmişlerdi. Sözlerinde, işlerinde ve ahlâklarında, islâmiyetten kıl kadar ayrılmamışlardı.
Tekrar tekrar yazıyorum ki, Resûlullaha uymakta gevşek olanları, Onun ışıklı yolundan ayrılanları din adamı sanmayınız! Onların yaldızlı sözlerine ve ateşli yazılarına aldanmayınız! Yahudiler, hıristiyanlar ve budist, berehmen denilen Hind kâfirleri de, tatlı ve yanık sözlerle, hîleli mantıklarla, kendilerinin doğru yolda olduklarını, insanları iyiliğe, saadete çağırdıklarını bildiriyorlar. Ebû Amr bin Necîd buyurdu ki, (Kendisi ile amel olunmayan ilmin, sahibine zararı, faydasından daha çoktur). Bütün saadetlerin yolu islâmiyettir. Kurtuluş yolu, Resûlullahın izinde olmaktır. Hak ile bâtılı ayıran alâmet, Resûlullaha uymaktır. Onun dînine uymıyan her söz, her yazı ve her iş kıymetsizdir. Hârika, açlıkla ve riyâzet çekmekle hâsıl olur. Yalnız müslümanlara mahsûs değildir. Abdüllah ibni Mübârek 181 [m. 797] de vefât etmiştir. Buyurdu ki, (Müstehabları yapmakta gevşek davranan, sünnetleri yapamaz. Sünnetleri yapmakta gevşeklik de, farzların yapılmasını zorlaştırır. Farzlarda gevşek davranan da, marifete, Allahü teâlânın rızasına kavuşamaz). Bunun içindir ki, hadis-i şerifte, (Günah işlemek, insanı küfre sürükler) buyuruldu. Evliyânın büyüklerinden Ebû Sa'îd Ebülhayr 440 [m. 1049] da vefât etmiştir. Kendisine sordular. Filanca kimse su üstünde yürüyor. Buna ne dersiniz? Bunun kıymeti yoktur. Ördek ve kurbağa da suda yüzer dedi. Filan adam havada uçuyor dediler. Sinek ve çaylak da uçuyor. Sinek kadar kıymeti var dedi. Filan kimse, bir anda şehirden şehre gidiyor dediler. Şeytan da, bir solukta şarktan garba gidiyor. Böyle şeylerin dînimizde kıymeti yoktur. Merd olan, herkesin arasında bulunur. Alışveriş yapar, evlenir. Fakat, bir an Rabbini unutmaz buyurdu. Evliyânın büyüklerinden Ebû Ali Rodbârî Cüneyd-i Bağdâdînin talebesindendir. 321 [m. 933] de, Mısrda vefât etmiştir. Kendisine sordular: Bir din adamı, çalgı dinliyor. [Yabancı kadınlarla, kızlarla arkadaşlık yapıyor. Karısını, kızlarını çıplak gezdiriyor. ] Kalbim temizdir. Sen kalbe bak diyor. Buna ne dersin dediklerinde, onun gideceği yer Cehennemdir buyurdu. Ebû Süleymân-ı Dârânî, Şâmın Darya köyünde yerleşmiş ve 205 [m. 820] de orada vefât etmiştir. Buyurdu ki, (Düşüncelerimi, niyetlerimi önce Kitap ile ve Sünnet ile karşılaştırıyorum. Bu iki âdil şâhide uygun olanları söyliyor ve yapıyorum). Hadis-i şerifte, (Bid'at sahipleri Cehenneme gideceklerdir) buyuruldu. Bir hadis-i şerifte, (Bid'at ortaya çıkaran ve bunu yapan kimseye şeytan çok ibâdet yaptırır. Onu çok ağlatır) buyuruldu. Yine hadis-i şerifte, (Allahü teâlâ, bid'at işliyenin oruclarını, namazlarını, haclarını, ömrelerini, cihâdlarını, farzlarını ve nâfile ibâdetlerini kabûl etmez. Bunlar, yağdan kıl çıkar gibi islâmdan çıkarlar) buyuruldu. [Bu hadis-i şerif, dinde reform, değişiklik yapan, meselâ namazı, ezanı radyo ile, hoparlörle okuyan, namaz vaktini minârede ışık yakarak bildiren din adamlarının zuhûr edeceklerini haber vermektedir. ] Şeyh ibni Ebî Bekr Muhammed bin Muhammed Endülüsî, Mısrda yaşamış, 734 [m. 1334] de vefât etmiştir. (Me'âric-ül-hidâye) kitabında diyor ki, (Doğruyu tanı, doğru ol! Kâmil insanın her işi, düşünceleri, sözleri, ahlâkı, Resûlullaha tam uygun olur. Çünkü, bütün saadetlere, Ona uymakla kavuşulur. Ona uymak, islâmiyete yapışmak demektir).