alptraum
New member
- Katılım
- 1 Ocak 2005
- Mesajlar
- 2,908
- Tepkime puanı
- 166
- Puanları
- 0
- Yaş
- 39
- Konum
- Aþk`dan
- Web sitesi
- www.muhakeme.net
“İnsanlarda şeytan vazifesini gören cesedli ervah-ı habise bilmüşahede bulunduğu gibi
“İnsanlarda şeytan vazifesini gören cesedli ervah-ı habise bilmüşahede bulunduğu gibi, cinnîden cesedsiz ervah-ı habise dahi bulunduğu, o kat’iyyettedir.” (Lem’alar)
Birisini görüyorsunuz, karşısındaki insana birtakım yanlış fikirler aşılamaya çalışıyor. Konuşurken muhatabının koluna, ayağına değil, gözüne bakıyor. Göz penceresinden ruha nüfuz etmeye, ona bir şeyler telkin etmeye çalışıyor. Bu iki şahsın bedenlerini hayalen ortadan kaldırırsanız, ortaya iki ayrı ruh çıkacaktır. Ve bunlardan birisi diğerini aldatmak istemektedir.
Hâl böyle olunca, şeytanın, insan ruhunu saptırmak, onu doğru yolan çıkarmak için çalışması akıldan uzak görülmemeli.
Şeytan vazifesi gören bu kimseleren şeytanı inkar ettiklerini görürüz. Nur Müellifinin ifadesiyle, bu, “şeytanın en büyük bir desisesi”dir. Bu inkârda tek temel dayanak, şeytanın gözle görülmemesidir.
Şimdi o şahsa soralım:
Sen şeytanı neyinle inkar ediyorsun? Yani şeytanın varlığını senin ellerin mi kabul etmiyor, kulakların mı; gövden mi kabul emiyor, bacakların mı?
Bu sorumuzu saçma bulacak ve “hiçbiriyle” diyerek ilave edecektir: “O’nun varlığını aklım almıyor.”
O hâlde, şeytanın varlığını kabul etmeyen, o şahsın aklıdır.
Görünmeyen bir şey, yine görünmeyen bir şeyi inkâr etmektedir; delili ise “görülmemesi.”
“İnsanlarda şeytan vazifesini gören cesedli ervah-ı habise bilmüşahede bulunduğu gibi, cinnîden cesedsiz ervah-ı habise dahi bulunduğu, o kat’iyyettedir.” (Lem’alar)
Birisini görüyorsunuz, karşısındaki insana birtakım yanlış fikirler aşılamaya çalışıyor. Konuşurken muhatabının koluna, ayağına değil, gözüne bakıyor. Göz penceresinden ruha nüfuz etmeye, ona bir şeyler telkin etmeye çalışıyor. Bu iki şahsın bedenlerini hayalen ortadan kaldırırsanız, ortaya iki ayrı ruh çıkacaktır. Ve bunlardan birisi diğerini aldatmak istemektedir.
Hâl böyle olunca, şeytanın, insan ruhunu saptırmak, onu doğru yolan çıkarmak için çalışması akıldan uzak görülmemeli.
Şeytan vazifesi gören bu kimseleren şeytanı inkar ettiklerini görürüz. Nur Müellifinin ifadesiyle, bu, “şeytanın en büyük bir desisesi”dir. Bu inkârda tek temel dayanak, şeytanın gözle görülmemesidir.
Şimdi o şahsa soralım:
Sen şeytanı neyinle inkar ediyorsun? Yani şeytanın varlığını senin ellerin mi kabul etmiyor, kulakların mı; gövden mi kabul emiyor, bacakların mı?
Bu sorumuzu saçma bulacak ve “hiçbiriyle” diyerek ilave edecektir: “O’nun varlığını aklım almıyor.”
O hâlde, şeytanın varlığını kabul etmeyen, o şahsın aklıdır.
Görünmeyen bir şey, yine görünmeyen bir şeyi inkâr etmektedir; delili ise “görülmemesi.”