Ayet-i kerimede mealen buyuruluyorki; Kim Allah içinse Allahda onun içindir. Allahü tealanın rızasını düşünerek haraket edenleri, insanlar neder diyerek Allahü tealanın rızasından vazgeçmeyenleri, insanların kızacakları işlerde Allahü tealanın rızasına uyanları Allahü teala himayesine alır. İnsanların rızasını gözetip, Rabbimizin rızasına uymayanların, Allahü tealanın gadab edeceği işlerde insanların rızasına uyanların işini insanlara bırakır.
Birisi birgün gülistandan geçerken bakmışki, güllerin arasında dikenler, ayrık otları, yabancı otlar var. Düşünmüşki, bu güllerin arasında bu otların dikenlerin ne işi var, bunlar olmasaydı daha iyi olurdu, derken.. otlardan birisi seslenmiş, efendi efendi, biz halimizden memnunuz, sen bize karışma, bizim ne otu olduğumuz önemli değil, nerde ve nelerin arasında olduğumuz önemli, bizim kıymetimiz bu güllerin yanında olmakladır, hiç kimseye sen kimsin demezler sen kiminle idin derler diyor. Ahiretde bile nerde ve kimlerle beraber olmak istiyorsak, bunu dünyada karar verip tercihimizi yapmalıyız. Çünki burada kimlerle berabersek, kimleri seviyorsak ahiretdede onlarla beraber olacağımız kesindir. Bu bir tercih meselesidir…
Büyüklerden istifade etmenin iki şartı vardır; biri edep, diğeri teslimiyet. Teslimiyet öyle olmalıdırki, ölünün ölüyıkayıcıya teslim olduğu gibi olmalıdır. Ölü, yıkayıcıya itiraz etmez, kalkıp yürümez, kızmaz, konuşmaz,… yıkayıcı ne isterse ölü onu yapar. Ölü kefenle kalkıp yürüse, enyakınımız bile olsa korkulur. Demekki fazla haraket etmemek, fazla konuşmamak, kızmamak lazımdır.
Büyüklerden bir zata nasıl evliya oldun diye sormuşlar. Duvarcı ustasına baktım ibret aldım buyurmuş. Usta elini uzatıyor yardımcısı eline tuğla veriyor, usta o tuğlayı biryere koymadan başka tuğla vermiyorlar, usta tuğlayı elinden koyunca onun eline başka tuğla veriyorlar. Anladımki elimdekini vermeyince yenisi gelmez. Yenisinin gelmesi için elimdekini vermem lazım. Bende öyle yaptım, elime ne geçerse verdim, onun için elime her zaman yenileri fazlasıyla geldi diyor.
Sadi şirazi hazretleri hindistanda maymunları nasıl avladıklarını anlatırken buyuruyorki; maymunun elinin sığacağı bir kavanoza muz koyarlar, maymun muzu almak için eli açıkken kavanoza elini sokar, muzu eline alınca yumruk yapar. Elini kapatınca kavanozdan çıkaramaz, muzu bırakmamak için elinide açmaz ve yakalanır diyor. Elini açan kurtulur, elini açmayan, elindekini bırakmayan kurtulamaz. İnsanın başına felaketler eline aldığını bırakamayışından gelir. Eline aldığını bırakabilen seadete kavuşur, bırakamayan felakete gider. Hiç kimse verdiğinden sıkıntı çekmez, ama aldığından sıkıntı çeker. Cömert olan, vermesini bilen,her zaman rahat eder.
Seadete kavuşabilmek için, büyüklerimizin ahlakı ile ahlaklanıp, Onların yaptığı gibi elimizdekini vermeyi, sevebilmemiz temennisiyle inşallah.
Selam ve dua ile...
Birisi birgün gülistandan geçerken bakmışki, güllerin arasında dikenler, ayrık otları, yabancı otlar var. Düşünmüşki, bu güllerin arasında bu otların dikenlerin ne işi var, bunlar olmasaydı daha iyi olurdu, derken.. otlardan birisi seslenmiş, efendi efendi, biz halimizden memnunuz, sen bize karışma, bizim ne otu olduğumuz önemli değil, nerde ve nelerin arasında olduğumuz önemli, bizim kıymetimiz bu güllerin yanında olmakladır, hiç kimseye sen kimsin demezler sen kiminle idin derler diyor. Ahiretde bile nerde ve kimlerle beraber olmak istiyorsak, bunu dünyada karar verip tercihimizi yapmalıyız. Çünki burada kimlerle berabersek, kimleri seviyorsak ahiretdede onlarla beraber olacağımız kesindir. Bu bir tercih meselesidir…
Büyüklerden istifade etmenin iki şartı vardır; biri edep, diğeri teslimiyet. Teslimiyet öyle olmalıdırki, ölünün ölüyıkayıcıya teslim olduğu gibi olmalıdır. Ölü, yıkayıcıya itiraz etmez, kalkıp yürümez, kızmaz, konuşmaz,… yıkayıcı ne isterse ölü onu yapar. Ölü kefenle kalkıp yürüse, enyakınımız bile olsa korkulur. Demekki fazla haraket etmemek, fazla konuşmamak, kızmamak lazımdır.
Büyüklerden bir zata nasıl evliya oldun diye sormuşlar. Duvarcı ustasına baktım ibret aldım buyurmuş. Usta elini uzatıyor yardımcısı eline tuğla veriyor, usta o tuğlayı biryere koymadan başka tuğla vermiyorlar, usta tuğlayı elinden koyunca onun eline başka tuğla veriyorlar. Anladımki elimdekini vermeyince yenisi gelmez. Yenisinin gelmesi için elimdekini vermem lazım. Bende öyle yaptım, elime ne geçerse verdim, onun için elime her zaman yenileri fazlasıyla geldi diyor.
Sadi şirazi hazretleri hindistanda maymunları nasıl avladıklarını anlatırken buyuruyorki; maymunun elinin sığacağı bir kavanoza muz koyarlar, maymun muzu almak için eli açıkken kavanoza elini sokar, muzu eline alınca yumruk yapar. Elini kapatınca kavanozdan çıkaramaz, muzu bırakmamak için elinide açmaz ve yakalanır diyor. Elini açan kurtulur, elini açmayan, elindekini bırakmayan kurtulamaz. İnsanın başına felaketler eline aldığını bırakamayışından gelir. Eline aldığını bırakabilen seadete kavuşur, bırakamayan felakete gider. Hiç kimse verdiğinden sıkıntı çekmez, ama aldığından sıkıntı çeker. Cömert olan, vermesini bilen,her zaman rahat eder.
Seadete kavuşabilmek için, büyüklerimizin ahlakı ile ahlaklanıp, Onların yaptığı gibi elimizdekini vermeyi, sevebilmemiz temennisiyle inşallah.
Selam ve dua ile...