“Çocuklarınızı Peygamber’inize, Ehl-i beyt’ine ve Kur’an okumaya muhabbet gibi üç hasletle terbiye ediniz.”
(Câmiü’s-sağir)
İnsandaki Çocuk Arzusu:
İnsan hayatı doğumdan başlayıp ölüme kadar süren bir bütündür ve çocukluk, ergenlik, yetişkinlik, yaşlılık olarak belirlenen bazı devrelere ayrılır. Bu devrelerden her biri bir öncekinin etkisi altında meydana gelmekte, hususiyetle insanın bedenî ve ruhî gelişmesinde çocukluk devresine çok önem verilmektedir.
Çocuk sahibi olmak, anne ve babalar için büyük bir nimettir.
Üreme bütün canlılarda ilâhî bir kanundur. İslâm’a göre evlenmenin gayelerinden biri, hatta en önemlisi çocuk sahibi olup neslin devamını sağlamaktır, şehevî arzuyu tatmin değildir. Şehvetin yaratılmasının ve nikâhın meşru kılınmasının hikmeti, üreme ve cinsin devamıdır. Aslında her insanda, bu dünyada kendi nesebini ve zürriyetini devam ettirmek için içten gelen fıtrî bir arzu vardır.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde çocuğu, “Kalplerin meyvesi” mânâsına gelen “Semeretü’l-kulûb” ve “Gözbebeği” mânâsına gelen “Kurretü’l-ayn” gibi vasıflarla anmıştır.
Bir tek candan erkek ve dişi çeşidinin yaratılmış olmasının hikmeti de budur. Bundan dolayıdır ki erkek ve dişi birbirine nikâhlanmıştır.
Âyet-i kerime’de umumiyetle insanların Allah-u Teâlâ’dan kusursuz, iyi bir çocuk istedikleri bildirilmektedir:
“Eğer bize sâlih bir çocuk verirsen muhakkak ki şükredenlerden olacağız.” (A’raf: 189)
İnsanlar doğacak çocuğun kusursuzluğundan emin olmadıkları için, çocuğun sağlam ve kusursuz, selim bir fıtrata sahip olması, sağ salim doğması noktasında Allah-u Teâlâ’dan yardım isterler.
İbrahim Aleyhisselâm, oğlu İsmail Aleyhisselâm ile beraber Beytullah’ın temellerini yükseltirken yaptıkları duânın bir noktasında şöyle niyaz etmişlerdi:
“Neslimizden de yalnız sana boyun eğen, müslüman bir ümmet yetiştir.” (Bakara: 128)
Bu duâ bütün beşeriyet için bir numunedir.
Bir müslümanın kendi çocuğu için ve ümmet-i Muhammed için ne derece duâ etmesi gerektiğinin ifadesi çıkıyor.
Allah-u Teâlâ İbrahim Aleyhisselâm’ın, putlara tapınmaktan kaçınılması hususundaki niyâzını Âyet-i kerime’sinde beyan buyurmaktadır:
“Ey Rabbim! Bu şehri emniyetli kıl, beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut!” (İbrahim: 35)
İbrahim Aleyhisselâm âlî bir peygamber olduğu için putlara tapmaktan müberrâdır. Böyle bir duâda bulunması, başkalarına numune-i imtisal olmak içindir.
Bu husustaki diğer bir duâsı da şöyledir:
“Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namaz kılanlardan eyle! Ey Rabbimiz! Duâmı kabul buyur.” (İbrahim: 40)
Zekeriyâ Aleyhisselâm da şöyle niyaz etmişti:
“Ey Rabbim! Tarafından bana hayırlı bir nesil bağışla. Doğrusu sen duâyı işitensin.” (Âl-i imran: 3
Allah-u Teâlâ bütün müslümanlara duâlarında, kendilerine göz nuru olacak eşler ve çocuklar vermesini Zât-ı akdes’inden niyaz etmelerini istemektedir.
“Ey Rabbimiz! Bize eşlerimizden ve zürriyetimizden gözümüzün aydınlığı olacak insanlar lütfeyle ve bizi takvâ sahiplerine önder kıl!” (Furkan: 74)
Bu dilek, âile ve evlat terbiyesine verilen önemi gösterir.
Bir müminde bulunması gereken vasıflardan biri, arkadan gelecek zürriyetinin istikbali için Allah-u Teâlâ’dan talepte bulunmaktır
(Câmiü’s-sağir)
İnsandaki Çocuk Arzusu:
İnsan hayatı doğumdan başlayıp ölüme kadar süren bir bütündür ve çocukluk, ergenlik, yetişkinlik, yaşlılık olarak belirlenen bazı devrelere ayrılır. Bu devrelerden her biri bir öncekinin etkisi altında meydana gelmekte, hususiyetle insanın bedenî ve ruhî gelişmesinde çocukluk devresine çok önem verilmektedir.
Çocuk sahibi olmak, anne ve babalar için büyük bir nimettir.
Üreme bütün canlılarda ilâhî bir kanundur. İslâm’a göre evlenmenin gayelerinden biri, hatta en önemlisi çocuk sahibi olup neslin devamını sağlamaktır, şehevî arzuyu tatmin değildir. Şehvetin yaratılmasının ve nikâhın meşru kılınmasının hikmeti, üreme ve cinsin devamıdır. Aslında her insanda, bu dünyada kendi nesebini ve zürriyetini devam ettirmek için içten gelen fıtrî bir arzu vardır.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde çocuğu, “Kalplerin meyvesi” mânâsına gelen “Semeretü’l-kulûb” ve “Gözbebeği” mânâsına gelen “Kurretü’l-ayn” gibi vasıflarla anmıştır.
Bir tek candan erkek ve dişi çeşidinin yaratılmış olmasının hikmeti de budur. Bundan dolayıdır ki erkek ve dişi birbirine nikâhlanmıştır.
Âyet-i kerime’de umumiyetle insanların Allah-u Teâlâ’dan kusursuz, iyi bir çocuk istedikleri bildirilmektedir:
“Eğer bize sâlih bir çocuk verirsen muhakkak ki şükredenlerden olacağız.” (A’raf: 189)
İnsanlar doğacak çocuğun kusursuzluğundan emin olmadıkları için, çocuğun sağlam ve kusursuz, selim bir fıtrata sahip olması, sağ salim doğması noktasında Allah-u Teâlâ’dan yardım isterler.
İbrahim Aleyhisselâm, oğlu İsmail Aleyhisselâm ile beraber Beytullah’ın temellerini yükseltirken yaptıkları duânın bir noktasında şöyle niyaz etmişlerdi:
“Neslimizden de yalnız sana boyun eğen, müslüman bir ümmet yetiştir.” (Bakara: 128)
Bu duâ bütün beşeriyet için bir numunedir.
Bir müslümanın kendi çocuğu için ve ümmet-i Muhammed için ne derece duâ etmesi gerektiğinin ifadesi çıkıyor.
Allah-u Teâlâ İbrahim Aleyhisselâm’ın, putlara tapınmaktan kaçınılması hususundaki niyâzını Âyet-i kerime’sinde beyan buyurmaktadır:
“Ey Rabbim! Bu şehri emniyetli kıl, beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut!” (İbrahim: 35)
İbrahim Aleyhisselâm âlî bir peygamber olduğu için putlara tapmaktan müberrâdır. Böyle bir duâda bulunması, başkalarına numune-i imtisal olmak içindir.
Bu husustaki diğer bir duâsı da şöyledir:
“Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namaz kılanlardan eyle! Ey Rabbimiz! Duâmı kabul buyur.” (İbrahim: 40)
Zekeriyâ Aleyhisselâm da şöyle niyaz etmişti:
“Ey Rabbim! Tarafından bana hayırlı bir nesil bağışla. Doğrusu sen duâyı işitensin.” (Âl-i imran: 3
Allah-u Teâlâ bütün müslümanlara duâlarında, kendilerine göz nuru olacak eşler ve çocuklar vermesini Zât-ı akdes’inden niyaz etmelerini istemektedir.
“Ey Rabbimiz! Bize eşlerimizden ve zürriyetimizden gözümüzün aydınlığı olacak insanlar lütfeyle ve bizi takvâ sahiplerine önder kıl!” (Furkan: 74)
Bu dilek, âile ve evlat terbiyesine verilen önemi gösterir.
Bir müminde bulunması gereken vasıflardan biri, arkadan gelecek zürriyetinin istikbali için Allah-u Teâlâ’dan talepte bulunmaktır