İNANCIN BOZULMASINDA ZAYIF VE UYDURMA (mevzu) HADİSLERİN ROLÜ
Birincisi: Allah (c.c)in isim, sıfat ve Tevhidi hakkında uydurulan hadisler:
Allah (c.c)in sıfatları ve isimleri konusunda Rasulullaha isnad eden bircok uydurma hadis vardır:
- Rasulullaha soruldu:
Allah hangi maddedendir? Rasulullah şöyle demiş:
Allah akan bir sudandır. Topraktan ve gökten değildir. Atlar yarattı ve onlari koşturdu. Sonra atlar terledi. Bu terden de kendi nefsini yaratti.
Bu uydurma hadis Ibnil Cevzinin mevzu hadisler kitabinda (c: 1 s: 105 ) nakledilmistir.
Allah-u Teala Kuran ayetlerinde ve sahih sunnetlerde kendi sifatlarini aciklamisken bir insanin Allahin hangi maddeden oldugu hakkinda Allah (c.c) a iftirada bulunmasindan daha cirkin bir sey olabilir mi? Bu uydurmayi Rasulullah asla soylememistir, bunu affetmekten daha cirkin bir davranis olabilir mi? Ve bu sekilde insanlari aldatmaktan daha kotu bir yol varmıdır? Allah bunu uyduranlara lanet etsin. Zira bunu ne bir musluman, ne sakaci bir insan ve ne de akli olmayan bir kimse uydura bilir.
- Geceleyin Beytil Makdise giderken Cibril beni babam Ibrahimin mezarına götürdü ve dedi ki: -Ey Muhammed ! Burada in ve iki rekat namaz kıl sonra Beytil Lahm şehrine götürdü ve
-Burada dur ve iki rekat namaz kıl, çünkü burada kardeşin İsa dünyaya geldi., dedi. Sonra beni bir kayaya götürdü ve dedi ki: Buradan Rabbin semaya yükseldi.
Bu uydurma ise Ibn-il Arakin Tenzihis Seria kitabinda gecmektedir.
Ibn-il Cevzi bu sozu naklettikten sonra soyle dedi:
Bu sozleri uyduran daha cirkin sozler de uydurdu, fakat bu sozleri cirkinligi sebebiyle burada zikretmek istemiyorum.
Bu sozleri uyduran Abdul Muneccem Ibn Idris ve babasidir.
Dare Kutni: Abdul Muneccem ve babasinin rivayetleri kabul edilmez demistir.
-Zor duruma düşerseniz mezarda bulunanlardan yardim isteyiniz.
Bu uydurma bir hadistir.
İşte sapıklığın ve saptırmanın en çirkin örneği...
Bu şeriat her kimin olursa olsun, mezar veya mezarlıkları ziyaret edip, oralarda namaz kılmayı ve yaratanları yüceltmeyi kesinlikle yasaklamıştır.
Bu şeriat mescit uc mescidin disinda hicbir mescit ve memleketin yuceltilip, ozellikle ziyaret dilmesini kesinlikle yasaklamistir.
Yine bu seriat kaya, duvar, agac, tahta yiginlari veya bunlar gibi putlastirilmasi mumkun butun varliklarin yuceltilip ziyaret edilmesini de kesinlikle yasaklamistir.
Hal böyleyken bu tur eski cahiliyyet adetlerini uzerlerinden atamayan habis ruhlu seytan yandaslari bu arzularini tatmin edebilmek ve cevreden tepki gormemek, bu pis ve reddedilmis adetleri mesrulastirmak icin Rasululaha ve bu dine yakismayan sozler uydurmuslardir.Bu sozler kendileri gibi cahil olanlarin hoslarina gitmis ve boylece kisa surede yayilma ortami bulmustur.
Gunumuzde bu tur uydurmalar genellikle tasavvuf ehli bidatcilerin kitaplarinda, yasantilarinda ve inanclarinda mevcuddur.
Bunlarin etkiledigi cahil halk da ,maalesef gunumuzde hala bu yoldadir ve bunu Islamdan sanip sevap bekleyerek yapmaktadirlar. Keske sapik olup sevap yerine gunah kazandiklarin, mukafat yerine azap goreceklerini bilselerdi...
Allah (c.c) şöyle demis:
Ben gizli bir hazine idim. Taninmayi istedim. Halki yarattim ve bunlarin vasitasiyla tanindim.
Ibn Teymiyye bu soz hakkinda soyle demistir:Bu uydurma(mevzu) bir hadis olup kesinlikle Rasulullahin sozu degildir.Bu rivayetin ne sahih ne zayif hicbir senedi yoktur.
Zerkasi soyle dedi: Hafiz Ibn Hacer el-Askalalani>>Leali kitabinda , Imam Suyuti ve baskalarinin da Ibn Teymiye nin gorusunde olduklarin zikretmistir.>>
Seyh Ismail Ibn Muhammed el-Acluni <<Kesul Hafa >> adli kitabinda bu hadis hakkinda: <<Bu rivayet uydurma olmasina ragmen tasavvufcularin kitabinda cok gecmektedir. Ve bu rivayete dayanan temeller kurmuslardir. >> demistir. (Kesful Hafa )
Halk arasinda hadis olarak yayilan: - << Kendini bilen Rabbini bilir. >> sozu aslinda uydurma bir hadistir.
Imam Suyuti bu sozu mevzu hadisler arasinda zikretmistir.
Imam Nevevi ve Ibn Teymiyye bu hadis icin uydurma demislerdir.
- << Ben gizli bir hazine idim. Taninmayi istedim. Halki yarattim ve bununla tanindim. >>
- << Kendini bilen nefsini bilir. >>
Bu iki uydurma hadis vahdeti vucuda inanan tasavvufcularin temel dayanagidir.
Vahdet'il Vucud inanci soyledir: << Kevnde (kainatta) sadece Allah vardir. Yaratilanlar Allahin bir goruntusunden baska bir sey degildir. Onlara gore kendini bilen Rabbini bilir, sozunun manasi:
Nefsin hakikatini bilen kendinin Allah oldugunu bilir. Cunku insan yeryuzunde Allahin goruntusunden bir goruntudur. Onlarin sapik inancina gore Allah yarattigi seylerde degisik olarak ortaya cikabilir.
Bu yuzden bazi tarikat şeyhleri:
Subhani (her turlu noksan sifatlardan münezzehim...
Bir baskası:
Ben O (yani Allah ), O (Allah) Benim
Biz ikimiz bir bedende iki ruhuz. >>
Feriddin Attar soyle demistir:
<< ***** de, domuz da ilahimizdan baska bir sey değildir. Ve Allah kilisedeki papazdan baska bir sey degildir.>>
Zındiklarin uydurdugu bu sozde hakli olduklari tek bir yon vardir. Oda bizzat kendilerinin birer kopek ve domuz olduklarıdır. Hatta bu hayvanlar bile Alaha devamli kulluk ettiklerinden dolayi, bunlardan daha ustundurler.
Allah (c.c) onlardan ve onlarin uydurmalarindan munezzeh ve yucedir.
Bu inanc karanlik ve sapik bir akide olup yahudi ve hristiyanlarin akidesinden daha da sapik bir akidedir. Cunku yahudiler yanlizca Uzeyri Allaha nisbet ederek; Uzeyr Allahin ogludur, dediler. Hristiyanlar ise yalniz Isa (a.s)i Allaha nisbet ederek; << o Allahin oglu ve ucten biridir >> dediler.
Fakat Vahdeti Vucuda inananlar Allah-u Tealayi tamamen inkar ederek yarattiklariyla bir tutmus ve bu sapik dusuncelerine de şu uydurma hadisi delil getirmislerdir:
-<< Ben yerlere ve göklere sığmadim. Fakat mumin kulumun kalbine sığdım. >>
Bu soz Gazalinin << Ihyau Ulumiddin >> adli kitabinda gecmektedir.
Hafiz el-Iraki bu hadis hakkinda: << Bu uydurma bir hadistir. Asli yoktur>>, demistir.
Ibn Teymiyye bu hadis (söz) hakkinda soyle demistir:
<< Bu israiliyatta gecmekte olup bilinen bir senedi yoktur. Uydurmadir, sapik tasavvufcular bu uydurma hadisi soyle acikladilar:
<< Kainatta sadece Allahin var olduguna inanan kisi Allahi bilmis olur. Iste hakiki mumin olan ve hakikati kesfeden Arif budur.
Bu sapik dusunce ehli uydurduklari hadisleri batil olan akidelerini desteklemek icin delil gosterdiler. Halbuki bu delil olarak gosterdikleri hadislerin herhangi bir sahih senedi yoktur. Fakat kendi kitaplarinda yazdiklari bu sozler zamanla insanlar arasinda yayilarak meshur olmustur. Maalesef gunumuzde hala bazi yazar ve hatipler hadis olarak bildikleri sozlerin dogruluk ve saglamlik derecesini arastirmadan insanlara aktararak uydurma hadislerin insanlar arasinda yayilmasina bilerek veya bilmeyerek sebep olmaktadirlar.
Iste Ehli Kitabin dinlerin tahrif etmek icin kullandiklari yol da zaten budur. Allaha ait olmayan bu sifatlar insanlar arasında yayildikca insanlar artik Allahi asil sifatlariyla degil icinde sirk ve kufur bulunan sifatlarla tanimaya basladilar ve hatta Allaha Kuran ve sunnetteki asil sifatlarini vermekten korkar oldular. Boyle yapinca gunaha gireceklerine inandilar. Iste boylece inanclarini sapık yonde degistirdiler.
Halk arasinda meshur olan bir baska uydurma hadis:
- << Yaşlı kadınlarin dinine sarılın. >>
Aliyul Kari << el-Esrar el-Merfua Fil Ahbaril Mevdua >> da bu hadisi zikrederek soyle demistir:
Es-Sehavi bu hadis icin; << Bu hadisin aslı yoktur >> demistir.
Zerkeşi, Deylemi bu hadisi Ibn Omerden su lafizla rivayet etmistir:
<< Zamanin sonu yaklasipta gorusler ayrilinca kadinlarin dinine sarılın. >> Bu hadisin senedine zayiftir demistir.
Sanani bu hadis icin uydurma demistir.
Bu ve daha onceki hadis, Allahin isim ve sifatlarinin Kuran ve sunnette gectigi gibi olmadigini bunlarin, bilinemeyecegini, bu sebeple Allaha havale edilmesi gerektigini sanan sapik goruslerin delil aldigi hadislerdir. Onlar bu inancı Rasulullahin tavsiye ettigini ve ayni zamanda hem sahabelerin hem de ehli sunnetin bu goruste oldugunu iddia etmislerdir.
Bu görüşü bu sekilde insanlara aktardılar. Halbuki bu konuda ehli sunnetin gorusu sudur:
<< Kuran ve sunnette gecen Allah (c.c)nun isim ve sifatlari kabul edilip bunlarin Allahin zatin layik olan isim ve sifatlar olduguna, mahlukata benzetmeyerek ve ortadan kaldirmayarak oldugu gibi iman etmek gerekmektedir.
Akide ve imanlarini Kurandan ve sahih sunnetten almayip uydurma hadislere dayandiran bu sapiklar oyle bir duruma geldiler ki yeryuzundeki herseyden menfaat bekler oldular. Bu inanclarina yine uydurma olan su hadisi delly gosterdiler:
- << Kişinin fayda verecegine inandigi sey bir taş bile olsa o taş kisiye mutlaka fayda verir. >>
Ibn Teymiye bu hadis icin uydurma demistir.
Seyh Aliyul Kari ve Ibnul Kayyım bu hadis icin şöyle dediler:
<< Bu hadis uydurma hadistir. Bu, putlara tapan ve taşstan menfaat bekleyen putperestlerin sözüdür.
İbn Hacer el-askalani bu hadis icin: << Bu hadis uydurmadir Aslı yoktur.>> demistir.
Buna benzer bir baska hadis de sudur:
-<<Bir kimse herhangi bir seyin Allahtan olduguna ve bunu yaptiginda bir sevap kazanacagina inanarak o seyi yaparsa o sey Allahtan olmasa bile muhakkak o kisiye fayda verir. >>
Bu hadisin asli yoktur ve uydurmadir.
Iste bu ve buna benzer uydurma hadisler suphesiz ki sirkin kapilarini ardina kadar acan hadislerdir.
Cunku boyle olunca birseyin dogruluguna inanmanin olcusu o seyin fayda vermesi olmus olur. Hatta o sey fayda verici olmasa bile sirf fayda verecegine inanilmasi onu dogru olarak kabul etmeye kafi gorulur.
Mesela:
Bir seyin fayda verdigine inanilirsa bu bir tas bile olsa Allah subhanehu ve Teala o tasin o kimseye fayda vermesini saglar. Hatta kisi sapik bir inancin fayda verecegine inanarak ona baglansa Allah o sapik inanci kisiye fayda verici kilar Bu ve benzeri inanclar yahudu ve hristiyanlardan kalma adetlerdendir ve onlar tarafindan bu dine sokulmaya calisilmistir.
Onlar:
- << Filan velinin mezarina gittik de hastamiz oyle sifa buldu. >> ya da;
- << Filan kisinin turbesine gittik ve ondan istedik de bizim ihtiyacimizi giderdi. >>
Iste bunlar mademki fayda veriyor oyleyse onlara inanmamiz gerekir,derler. Ve bu goruslerine yukarida bahsedilen uydurma hadisleri delil gostererek insanlar arasinda yayilmasi insanlari yaydilar. Sonunda insanlar oyle bir hale geldiler ki, uluhiyette Allaha sirk kosmaya basladilar. Halbuki Rasuller insanlari ozellikle sirkin bu turunden sakindirmak icin gelmislerdi.
Bu ve buna benzer hadislerin hepsini burada anlatmamiz mumkun degildir.Bizim buradaki amacimiz ornekler vererek insanlarin Allah (c.c)nun isim ve sifatlari konusunda uydurulan hadislerin insanlarin akidelerine ne kadar zarar verdigini vurgulamaktadir.
İkincisi: Rasulullah (s.a.v) hakkında uydurulan hadisler:
Hadis uyduranlar ve yalancilar, Rasulullah hakkinda oyle seyler uydurdular ki, bu uydurduklari seyler, halis sahih akideye cok buyuk darbeler indirdi.
Rasulullah (s.a.v)in ilk yaratilan mahluk oldugunu nurdan yaratildigini, goklerin ve yerlerin, cennet ve cehennemin onun hatiri icin yaratildigini iddia ederek Rasulullah (s.a.) hakkindaki saglam inanci tahrif ettiler.Hatta onlar, Rasulullah (s.a.v)in; dua ederken kendisinin yuzu suyu hurmetine dua edilmesini insanlara emrettigini, haccedildiginde kendisinin kabrini ziyaret etmeyenlerden yuz cevirdigini iddia ettiler. Dahasi arsa istiva edenin ve Kurani indirenin bile o oldugunu soyleyebildiler. Bir baska grup da yemek, icmek, tip ce cinsel konularda Rasulullaha kotu isnadlarda bulunan oyle hadisler uydurdular ki, bunlar aslinda Rasulullahin getirdigi risaleti ve ona inen vahyi incitmekte, kucuk gostermekte ve islam dusmanlarinin diline alay konusu kilmayi amaclamaktadir.
Devam edecek....
Alıntı
Birincisi: Allah (c.c)in isim, sıfat ve Tevhidi hakkında uydurulan hadisler:
Allah (c.c)in sıfatları ve isimleri konusunda Rasulullaha isnad eden bircok uydurma hadis vardır:
- Rasulullaha soruldu:
Allah hangi maddedendir? Rasulullah şöyle demiş:
Allah akan bir sudandır. Topraktan ve gökten değildir. Atlar yarattı ve onlari koşturdu. Sonra atlar terledi. Bu terden de kendi nefsini yaratti.
Bu uydurma hadis Ibnil Cevzinin mevzu hadisler kitabinda (c: 1 s: 105 ) nakledilmistir.
Allah-u Teala Kuran ayetlerinde ve sahih sunnetlerde kendi sifatlarini aciklamisken bir insanin Allahin hangi maddeden oldugu hakkinda Allah (c.c) a iftirada bulunmasindan daha cirkin bir sey olabilir mi? Bu uydurmayi Rasulullah asla soylememistir, bunu affetmekten daha cirkin bir davranis olabilir mi? Ve bu sekilde insanlari aldatmaktan daha kotu bir yol varmıdır? Allah bunu uyduranlara lanet etsin. Zira bunu ne bir musluman, ne sakaci bir insan ve ne de akli olmayan bir kimse uydura bilir.
- Geceleyin Beytil Makdise giderken Cibril beni babam Ibrahimin mezarına götürdü ve dedi ki: -Ey Muhammed ! Burada in ve iki rekat namaz kıl sonra Beytil Lahm şehrine götürdü ve
-Burada dur ve iki rekat namaz kıl, çünkü burada kardeşin İsa dünyaya geldi., dedi. Sonra beni bir kayaya götürdü ve dedi ki: Buradan Rabbin semaya yükseldi.
Bu uydurma ise Ibn-il Arakin Tenzihis Seria kitabinda gecmektedir.
Ibn-il Cevzi bu sozu naklettikten sonra soyle dedi:
Bu sozleri uyduran daha cirkin sozler de uydurdu, fakat bu sozleri cirkinligi sebebiyle burada zikretmek istemiyorum.
Bu sozleri uyduran Abdul Muneccem Ibn Idris ve babasidir.
Dare Kutni: Abdul Muneccem ve babasinin rivayetleri kabul edilmez demistir.
-Zor duruma düşerseniz mezarda bulunanlardan yardim isteyiniz.
Bu uydurma bir hadistir.
İşte sapıklığın ve saptırmanın en çirkin örneği...
Bu şeriat her kimin olursa olsun, mezar veya mezarlıkları ziyaret edip, oralarda namaz kılmayı ve yaratanları yüceltmeyi kesinlikle yasaklamıştır.
Bu şeriat mescit uc mescidin disinda hicbir mescit ve memleketin yuceltilip, ozellikle ziyaret dilmesini kesinlikle yasaklamistir.
Yine bu seriat kaya, duvar, agac, tahta yiginlari veya bunlar gibi putlastirilmasi mumkun butun varliklarin yuceltilip ziyaret edilmesini de kesinlikle yasaklamistir.
Hal böyleyken bu tur eski cahiliyyet adetlerini uzerlerinden atamayan habis ruhlu seytan yandaslari bu arzularini tatmin edebilmek ve cevreden tepki gormemek, bu pis ve reddedilmis adetleri mesrulastirmak icin Rasululaha ve bu dine yakismayan sozler uydurmuslardir.Bu sozler kendileri gibi cahil olanlarin hoslarina gitmis ve boylece kisa surede yayilma ortami bulmustur.
Gunumuzde bu tur uydurmalar genellikle tasavvuf ehli bidatcilerin kitaplarinda, yasantilarinda ve inanclarinda mevcuddur.
Bunlarin etkiledigi cahil halk da ,maalesef gunumuzde hala bu yoldadir ve bunu Islamdan sanip sevap bekleyerek yapmaktadirlar. Keske sapik olup sevap yerine gunah kazandiklarin, mukafat yerine azap goreceklerini bilselerdi...
Allah (c.c) şöyle demis:
Ben gizli bir hazine idim. Taninmayi istedim. Halki yarattim ve bunlarin vasitasiyla tanindim.
Ibn Teymiyye bu soz hakkinda soyle demistir:Bu uydurma(mevzu) bir hadis olup kesinlikle Rasulullahin sozu degildir.Bu rivayetin ne sahih ne zayif hicbir senedi yoktur.
Zerkasi soyle dedi: Hafiz Ibn Hacer el-Askalalani>>Leali kitabinda , Imam Suyuti ve baskalarinin da Ibn Teymiye nin gorusunde olduklarin zikretmistir.>>
Seyh Ismail Ibn Muhammed el-Acluni <<Kesul Hafa >> adli kitabinda bu hadis hakkinda: <<Bu rivayet uydurma olmasina ragmen tasavvufcularin kitabinda cok gecmektedir. Ve bu rivayete dayanan temeller kurmuslardir. >> demistir. (Kesful Hafa )
Halk arasinda hadis olarak yayilan: - << Kendini bilen Rabbini bilir. >> sozu aslinda uydurma bir hadistir.
Imam Suyuti bu sozu mevzu hadisler arasinda zikretmistir.
Imam Nevevi ve Ibn Teymiyye bu hadis icin uydurma demislerdir.
- << Ben gizli bir hazine idim. Taninmayi istedim. Halki yarattim ve bununla tanindim. >>
- << Kendini bilen nefsini bilir. >>
Bu iki uydurma hadis vahdeti vucuda inanan tasavvufcularin temel dayanagidir.
Vahdet'il Vucud inanci soyledir: << Kevnde (kainatta) sadece Allah vardir. Yaratilanlar Allahin bir goruntusunden baska bir sey degildir. Onlara gore kendini bilen Rabbini bilir, sozunun manasi:
Nefsin hakikatini bilen kendinin Allah oldugunu bilir. Cunku insan yeryuzunde Allahin goruntusunden bir goruntudur. Onlarin sapik inancina gore Allah yarattigi seylerde degisik olarak ortaya cikabilir.
Bu yuzden bazi tarikat şeyhleri:
Subhani (her turlu noksan sifatlardan münezzehim...
Bir baskası:
Ben O (yani Allah ), O (Allah) Benim
Biz ikimiz bir bedende iki ruhuz. >>
Feriddin Attar soyle demistir:
<< ***** de, domuz da ilahimizdan baska bir sey değildir. Ve Allah kilisedeki papazdan baska bir sey degildir.>>
Zındiklarin uydurdugu bu sozde hakli olduklari tek bir yon vardir. Oda bizzat kendilerinin birer kopek ve domuz olduklarıdır. Hatta bu hayvanlar bile Alaha devamli kulluk ettiklerinden dolayi, bunlardan daha ustundurler.
Allah (c.c) onlardan ve onlarin uydurmalarindan munezzeh ve yucedir.
Bu inanc karanlik ve sapik bir akide olup yahudi ve hristiyanlarin akidesinden daha da sapik bir akidedir. Cunku yahudiler yanlizca Uzeyri Allaha nisbet ederek; Uzeyr Allahin ogludur, dediler. Hristiyanlar ise yalniz Isa (a.s)i Allaha nisbet ederek; << o Allahin oglu ve ucten biridir >> dediler.
Fakat Vahdeti Vucuda inananlar Allah-u Tealayi tamamen inkar ederek yarattiklariyla bir tutmus ve bu sapik dusuncelerine de şu uydurma hadisi delil getirmislerdir:
-<< Ben yerlere ve göklere sığmadim. Fakat mumin kulumun kalbine sığdım. >>
Bu soz Gazalinin << Ihyau Ulumiddin >> adli kitabinda gecmektedir.
Hafiz el-Iraki bu hadis hakkinda: << Bu uydurma bir hadistir. Asli yoktur>>, demistir.
Ibn Teymiyye bu hadis (söz) hakkinda soyle demistir:
<< Bu israiliyatta gecmekte olup bilinen bir senedi yoktur. Uydurmadir, sapik tasavvufcular bu uydurma hadisi soyle acikladilar:
<< Kainatta sadece Allahin var olduguna inanan kisi Allahi bilmis olur. Iste hakiki mumin olan ve hakikati kesfeden Arif budur.
Bu sapik dusunce ehli uydurduklari hadisleri batil olan akidelerini desteklemek icin delil gosterdiler. Halbuki bu delil olarak gosterdikleri hadislerin herhangi bir sahih senedi yoktur. Fakat kendi kitaplarinda yazdiklari bu sozler zamanla insanlar arasinda yayilarak meshur olmustur. Maalesef gunumuzde hala bazi yazar ve hatipler hadis olarak bildikleri sozlerin dogruluk ve saglamlik derecesini arastirmadan insanlara aktararak uydurma hadislerin insanlar arasinda yayilmasina bilerek veya bilmeyerek sebep olmaktadirlar.
Iste Ehli Kitabin dinlerin tahrif etmek icin kullandiklari yol da zaten budur. Allaha ait olmayan bu sifatlar insanlar arasında yayildikca insanlar artik Allahi asil sifatlariyla degil icinde sirk ve kufur bulunan sifatlarla tanimaya basladilar ve hatta Allaha Kuran ve sunnetteki asil sifatlarini vermekten korkar oldular. Boyle yapinca gunaha gireceklerine inandilar. Iste boylece inanclarini sapık yonde degistirdiler.
Halk arasinda meshur olan bir baska uydurma hadis:
- << Yaşlı kadınlarin dinine sarılın. >>
Aliyul Kari << el-Esrar el-Merfua Fil Ahbaril Mevdua >> da bu hadisi zikrederek soyle demistir:
Es-Sehavi bu hadis icin; << Bu hadisin aslı yoktur >> demistir.
Zerkeşi, Deylemi bu hadisi Ibn Omerden su lafizla rivayet etmistir:
<< Zamanin sonu yaklasipta gorusler ayrilinca kadinlarin dinine sarılın. >> Bu hadisin senedine zayiftir demistir.
Sanani bu hadis icin uydurma demistir.
Bu ve daha onceki hadis, Allahin isim ve sifatlarinin Kuran ve sunnette gectigi gibi olmadigini bunlarin, bilinemeyecegini, bu sebeple Allaha havale edilmesi gerektigini sanan sapik goruslerin delil aldigi hadislerdir. Onlar bu inancı Rasulullahin tavsiye ettigini ve ayni zamanda hem sahabelerin hem de ehli sunnetin bu goruste oldugunu iddia etmislerdir.
Bu görüşü bu sekilde insanlara aktardılar. Halbuki bu konuda ehli sunnetin gorusu sudur:
<< Kuran ve sunnette gecen Allah (c.c)nun isim ve sifatlari kabul edilip bunlarin Allahin zatin layik olan isim ve sifatlar olduguna, mahlukata benzetmeyerek ve ortadan kaldirmayarak oldugu gibi iman etmek gerekmektedir.
Akide ve imanlarini Kurandan ve sahih sunnetten almayip uydurma hadislere dayandiran bu sapiklar oyle bir duruma geldiler ki yeryuzundeki herseyden menfaat bekler oldular. Bu inanclarina yine uydurma olan su hadisi delly gosterdiler:
- << Kişinin fayda verecegine inandigi sey bir taş bile olsa o taş kisiye mutlaka fayda verir. >>
Ibn Teymiye bu hadis icin uydurma demistir.
Seyh Aliyul Kari ve Ibnul Kayyım bu hadis icin şöyle dediler:
<< Bu hadis uydurma hadistir. Bu, putlara tapan ve taşstan menfaat bekleyen putperestlerin sözüdür.
İbn Hacer el-askalani bu hadis icin: << Bu hadis uydurmadir Aslı yoktur.>> demistir.
Buna benzer bir baska hadis de sudur:
-<<Bir kimse herhangi bir seyin Allahtan olduguna ve bunu yaptiginda bir sevap kazanacagina inanarak o seyi yaparsa o sey Allahtan olmasa bile muhakkak o kisiye fayda verir. >>
Bu hadisin asli yoktur ve uydurmadir.
Iste bu ve buna benzer uydurma hadisler suphesiz ki sirkin kapilarini ardina kadar acan hadislerdir.
Cunku boyle olunca birseyin dogruluguna inanmanin olcusu o seyin fayda vermesi olmus olur. Hatta o sey fayda verici olmasa bile sirf fayda verecegine inanilmasi onu dogru olarak kabul etmeye kafi gorulur.
Mesela:
Bir seyin fayda verdigine inanilirsa bu bir tas bile olsa Allah subhanehu ve Teala o tasin o kimseye fayda vermesini saglar. Hatta kisi sapik bir inancin fayda verecegine inanarak ona baglansa Allah o sapik inanci kisiye fayda verici kilar Bu ve benzeri inanclar yahudu ve hristiyanlardan kalma adetlerdendir ve onlar tarafindan bu dine sokulmaya calisilmistir.
Onlar:
- << Filan velinin mezarina gittik de hastamiz oyle sifa buldu. >> ya da;
- << Filan kisinin turbesine gittik ve ondan istedik de bizim ihtiyacimizi giderdi. >>
Iste bunlar mademki fayda veriyor oyleyse onlara inanmamiz gerekir,derler. Ve bu goruslerine yukarida bahsedilen uydurma hadisleri delil gostererek insanlar arasinda yayilmasi insanlari yaydilar. Sonunda insanlar oyle bir hale geldiler ki, uluhiyette Allaha sirk kosmaya basladilar. Halbuki Rasuller insanlari ozellikle sirkin bu turunden sakindirmak icin gelmislerdi.
Bu ve buna benzer hadislerin hepsini burada anlatmamiz mumkun degildir.Bizim buradaki amacimiz ornekler vererek insanlarin Allah (c.c)nun isim ve sifatlari konusunda uydurulan hadislerin insanlarin akidelerine ne kadar zarar verdigini vurgulamaktadir.
İkincisi: Rasulullah (s.a.v) hakkında uydurulan hadisler:
Hadis uyduranlar ve yalancilar, Rasulullah hakkinda oyle seyler uydurdular ki, bu uydurduklari seyler, halis sahih akideye cok buyuk darbeler indirdi.
Rasulullah (s.a.v)in ilk yaratilan mahluk oldugunu nurdan yaratildigini, goklerin ve yerlerin, cennet ve cehennemin onun hatiri icin yaratildigini iddia ederek Rasulullah (s.a.) hakkindaki saglam inanci tahrif ettiler.Hatta onlar, Rasulullah (s.a.v)in; dua ederken kendisinin yuzu suyu hurmetine dua edilmesini insanlara emrettigini, haccedildiginde kendisinin kabrini ziyaret etmeyenlerden yuz cevirdigini iddia ettiler. Dahasi arsa istiva edenin ve Kurani indirenin bile o oldugunu soyleyebildiler. Bir baska grup da yemek, icmek, tip ce cinsel konularda Rasulullaha kotu isnadlarda bulunan oyle hadisler uydurdular ki, bunlar aslinda Rasulullahin getirdigi risaleti ve ona inen vahyi incitmekte, kucuk gostermekte ve islam dusmanlarinin diline alay konusu kilmayi amaclamaktadir.
Devam edecek....
Alıntı
Moderatör tarafında düzenlendi: