İlmine sahip olmadığınız şeyin ardına düşmeyin!
"Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır." (İsra, 36)
Hayatın ve ölümün beyyine üzerine olmasını isteyen kitap, elbette ki, ilimsizliği körlük sayacaktır. Körlükse hem yolu sarpa sardırır hem insanın önündeki tüm boyutları karartır, (bk. İsra, 72)
Vahyin temsilcileri, şirkin temsilcilerine son söz olarak şunu söylediler: "Eğer doğru sözlü iseniz bana ilimle haber verin." (En'am, 143; Ahkaf, 4) Şirk çocukları ise vahyin temsilcilerine şunu söyle*diler: "Doğru sözlü iseniz atalarımızı delil getirin." (Dühan, 36; Câsiye, 35)
İlmine sahip olmadığınız şeyin ardınca gitmek, her şeyden önce ehliyetsizliğe teslim olmaktır ki, ziraattan sanayiye, felsefeden ekonomiye, sanattan dine kadar tüm alanlarda felaket getirir.Allah'ın, "emanetleri ehil olanlara verin" emri* nin elle tutulur bir gerçek olabilmesi için tüm yürü*yüşlerin ilimden nasibi olanlarca gerçekleştirilmesi gerekir.Ahlak alanında da gıybetten iftiraya kadar bü*tün kötülükler, ilmine sahip olmadığımız şeyleri di*limize dolamamızın eseridir.İlmine sahip olmadığımız şeyin ardına düşme*nin en büyük yıkımı din alanında vücut bulmaktadır.Bu yıkımın göstergesi, dinde taklit tutkusudur.
Yukarıdaki buyruk, Kuran üslubu içinde bir taklit tanımıdır. Araştırmak ve ilmine sahip olmak yerine "ulema böyle dedi, efendi böyle buyurdu, ecdadımız böyle uyguladı..." lakırdılarıyla ilimsizlik ve taklide teslimiyet kutsallaştırılmakta ve perişanlık sürüp gitmekte...
"Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır." (İsra, 36)
Hayatın ve ölümün beyyine üzerine olmasını isteyen kitap, elbette ki, ilimsizliği körlük sayacaktır. Körlükse hem yolu sarpa sardırır hem insanın önündeki tüm boyutları karartır, (bk. İsra, 72)
Vahyin temsilcileri, şirkin temsilcilerine son söz olarak şunu söylediler: "Eğer doğru sözlü iseniz bana ilimle haber verin." (En'am, 143; Ahkaf, 4) Şirk çocukları ise vahyin temsilcilerine şunu söyle*diler: "Doğru sözlü iseniz atalarımızı delil getirin." (Dühan, 36; Câsiye, 35)
İlmine sahip olmadığınız şeyin ardınca gitmek, her şeyden önce ehliyetsizliğe teslim olmaktır ki, ziraattan sanayiye, felsefeden ekonomiye, sanattan dine kadar tüm alanlarda felaket getirir.Allah'ın, "emanetleri ehil olanlara verin" emri* nin elle tutulur bir gerçek olabilmesi için tüm yürü*yüşlerin ilimden nasibi olanlarca gerçekleştirilmesi gerekir.Ahlak alanında da gıybetten iftiraya kadar bü*tün kötülükler, ilmine sahip olmadığımız şeyleri di*limize dolamamızın eseridir.İlmine sahip olmadığımız şeyin ardına düşme*nin en büyük yıkımı din alanında vücut bulmaktadır.Bu yıkımın göstergesi, dinde taklit tutkusudur.
Yukarıdaki buyruk, Kuran üslubu içinde bir taklit tanımıdır. Araştırmak ve ilmine sahip olmak yerine "ulema böyle dedi, efendi böyle buyurdu, ecdadımız böyle uyguladı..." lakırdılarıyla ilimsizlik ve taklide teslimiyet kutsallaştırılmakta ve perişanlık sürüp gitmekte...