Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ihtiyât

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
İHTİYÂT

İhtiyât, bir iş ve bir hamlede zarar ihtimallerine karşı ve maruz kalınan musibetler neticesinde âh u vâha düşmemek için ehemmiyetli bir davranıştır. Esbaba tevessülde gerektiği gibi hazırlanamamış nice müteşebbis vardır ki, neticede ya dizini döver veya kadere taş atar. Evet, onlar önce tedbirde kusur ederler, sonra da kaderi tenkitde hataya düşerler.

Bir hamle ve teşebbüsde hedef alınan netice ne kadar büyük ise, o uğurda gerekli görülen tedbirlere riayet de o nisbetde ehemmiyetlidir. Binâenaleyh, bir şahıs, üzerine aldığı mükellefiyetin büyüklüğü ölçüsünde, fayda ve zararları da hesab ederek ona göre işini düzene koymazsa, o, ya teşebbüs ettiği şeylerde gayr-ı ciddî bir maceracı veya safderûn bir ahmaktır. Böyle ahmakların hamlesi atâletlerinden daha zararlıdır.

Bir insanın, umduklarını elde etmesinde, tedbir ve ihtiyât büyük bir sermayedir. Bu hususda gösterilecek küçük bir gevşeklik veya ihmâl ise, neticede suçlamalara sebebiyet verecek büyük hatalardandır. Akıllı insan, meydana gelmesi muhtemel mazarratlar, daha ortaya çıkmadan, onları bertaraf etmek için çareler bulmuş ve yerli yerine yerleştirmiş olan insandır. Evet, atalarımızın da dediği gibi: “Hırsız seni çarpmadan mutlaka sen hırsızı yakalamalısın.”

İnsan her işi bir ön plân ve tedbirle ele almalıdır. Netice itibariyle de maddî manevî bir fayda ve fazilet vadetmeyen şeylerden kat'iyyen sakınmalıdır. Böyle bir ilk tedbirle ele alınmayan her teşebbüs bir abes ve abesle iştigâl ise, kişinin aklının noksanlığına ve çocukluğunu yaşamasına delâlet eder.

Bir şahıs kendi kadir ve kıymetini, çetin imtihanlar ve nâmüsait şartlar muvacehesinde elde edeceği muvaffakiyetlerle isbat eder ve ortaya kor. Böyle ağır şartlar altında verilen hizmetteki muvaffakiyet ise, her şeyden önce sağlam bir plân ve o plâna göre hareket etmeye vâbestedir. Buna göre bir ferdin kadir ve kıymeti onun muvaffakiyetleriyle, muvaffakiyetleri ise, teşebbüslerinden evvel alacağı kararlarla mebsûten mütenâsib (doğru orantılı) dır.

Bir insanın, yüklendiği mükellefiyetleri, âhenk içinde götürebilmesi, bir kısım ilk tedbir ve plânlara bağlı olduğu gibi, bütün bir hizmet devresi boyunca, hasımları tarafından rahatsız edilmemesi, engellenmemesi de, ihtiyâtlı ve dikkatli olmasına bağlıdır. Nice, bin gürültü ve tarraka ile yola çıkanlar vardır ki, daha iki adım ilerlemeden düşmanları tarafından kıskıvrak yakalanmış ve etrafları, uyardıkları yılanlar, çıyanlarla sımsıkı sarılmıştır. Keşke herşey, sadece bundan ibaret olsaydı! Ya onların bu falsolu hareketleriyle bütün bütün ümidini yitiren ve felç olan zavallı yığınlar...

İhtiyâtlı olma, korkup geriye durmakdan tamamen farklı olduğu gibi, tedbirsizce davranışların da, cesaret ve civanmertlikle hiçbir alâkası yoktur. Vakıa, birinci şıkta ifrata varıldığı takdirde, bir kısım zararların gelmesi bahis mevzuu olabilir; ama bunlar, kat’iyyen mevziîdir ve çaresi bulunabilecek zararlardandır. Tedbirsizliği kahramanlık sayanların ulu orta hareketleri ve Donkişotça davranışları ise, her zaman tehlikeli ve rizikoludur.

İhtiyât; dost-düşman, tahrik olabilecek bütün çevrenin kinlerini, nefretlerini, kıskançlıklarını hesaba katarak hareket etmektir ki; böyle bir davranışta zahiren bir pasiflik ve atâlet göze çarpsa bile, engelleme ihtimâlinden uzak bulunduğu için fiyaskosu az, dolayısıyla da inkisar-ı hayâle sebebiyet vermekten uzaktır. Aksine, doludizgin her hamle ve hareket ise, fevkalâde fitne uyarıcı ve netice itibariyle de hep endişe vericidir.

Her kötü haslet gibi, sırf bir aldatmaca olan, kitle-ruh haletiyle, yine kitle avına çıkmak, batının bize armağan ettiği şeylerdendir. Bu sakat ve nesebi gayr-i sahih düşünceyi benimseyenlere göre, bir yumurtanın başında bir sürü “gak gak gıdak” normal görülüp tecviz edilse bile, bize göre her mes’ele bir mercan sabrı ve sessizliği içinde, en kuytu yerlerde ve mercan kuluçkalarının ızdıraplı fakat gürültüsüz hallerine uygun bir çizgide cereyan etmelidir.

İnsanın Hakk katındaki yüceliği, himmetinin yüceliğiyle ölçülür. Himmet yüceliğinin en bâriz emaresi ise, insanın, başkalarının mutluluğu adına şahsî haz ve zevklerinden fedâkârlıkta bulunmasıdır. Bilmem ki toplumun selâmeti uğruna, haysiyet ve şerefini ayaklar altına almak; hatta kükremesi gerekli olduğu yerlerde dahi öfkesini yutarak dayanmasını bilmek; şahsî saadetinin bahis mevzûu olduğu her yerde isteklerine hacir koymaktan daha büyük bir fedâkârlık tasavvur edilebilir mi?

Fatih orduların bütün muvaffakiyetlerini atılganlığında görüp de, erkân-ı harpçe plânlara ehemmiyet atfedilmemesi nasıl bir akılsızlık ise, bütün muvaffakiyetleri âmiyâne cesaretlere bağlayıp, tedbire değer vermemek de öyle bir hamâkatdır.

Teşebbüsler gibi tedbirler de Hakk’ın inayetine arzedilmiş birer davetiyedir. Ve aynı zamanda bunlar bir hakikatin iki yüzünden ibarettir. Bunlardan birinde meydana gelecek kusur, çok defa inayetin kesilmesine ve dolayısıyla da muvaffakiyetsizliğe sebebiyet verecektir. Arızasız yol ve yürüyüş ise her lâhza basiret üzere olmakla kabildir. Ne mutlu bunu idrak edenlere..!
 
Üst Alt