Hz. İbrahim

hilal

New member
Rabbim, bana salihlerden (olan bir çocuk) armağan et.

Biz de onu halim bir çocukla müjdeledik

Böylece (çocuk) onun yanında koşabilecek çağa erişince (İbrahim ona): Oğlum dedi Gerçekten ben seni rü­yamda boğazhyorken gördüm. Bir bak, sen ne düşünüyor­sun. (Oğlu ismail) Dedi ki: Babacığım, emrohınduğun şeyi yap. Inşaallah, beni sabredenlerden bulacaksın.

Sonunda ikisi de (Allah'ın emrine ve takdirine) teslim olup (babası İsmail'i kurban etmek için) onu alnı üzerine ya­tırdı;

Biz ona: Ey İbrahim diye seslendik Gerçekten sen, rüyayı doğruladın. Hiç şüphesiz Biz, ih­sanda bulunanları böyle ödüllendiririz. Doğrusu bu, apaçık bir imtihandı. Ve ona büyük bir kurbanı fidye verdik.

Sonra gelenler arasında ona (hayırlı ve şerefli bir isim) bıraktık

İbrahim 'e selam olsun.[saffat -100-109)

Evet selam olsun, binlerce kez selam olsun İbrahim (a.s.)'a. Zikrettiğimiz bu kıssada, Önce İbrahim (a.s.)'ı dikkate almamız gerekir. Dualarla istediği, uzun yıllar beklediği, severek ve sevilerek öpüp-kokladığı yavrusunu, bir peygamber olarak Allah'tan aldığı kesin emir ile boğazlaması gerekmektedir. Kur'an-ı Kerim'in diğer ayetlerinde oldukça yumuşak huylu, halim ve merhametli olduğu beyan edilen İbrahim (a.s.),

evet merhamet yüklü olan bu İbrahim (a.s.), aldığı emir üzerine sevgili oğluyla konuşmakta ve onu boğazla­mak için alın üstü yatırmaktadır..

Heyhaat!.

Alemlerin Rabbi olan Allah (c.c.) şahid olsun ki, Kur'an-ı Kerim'de bundan daha müthiş, bundan daha gör­kemli bir imtihan görmedik.

Ya Rabbi ne müthiş, ne muazzam bir imtihandır bu!.

Ve sen, sen Ey İbrahim!. Ağlayarak ve merhametle kabaran yüreğimizin ortasında uf alarak soruyoruz sana,

"Nasıl?",

"Nasıl üstesinden gelebildin bu imtihanın?"

Nemrud'un ateşine atılırken gösterdiğin sabrı, göster­diğin tevekkülü, mü'min olarak bir nebze, bir nebzecik anlamamıza, anliyabilmemize rağmen, ateşe atılmakla muka­yese bile edilemeyecek olan bu muazzam imtihan sınırla­rımızı zorluyor, sınırlarımızı zorluyor Ey İbrahim!.

Söyie nasıl, nasıl üstesinden gelebildin bu İmtihanın? İsmail'i alın üstü nasıl yatırabildin, nasıl dayanabildin ve böylesine mu­azzam bir imtihandan alnın ak, gönlün aydınlık olarak na­sıl çıkabildin?

Şaşkınlık ve samimiyetle sorduğumuz bütün bu soru­lara, İbrahim (a.s.)'ı tanıyan ve bizlere tanıtan İlahi vahiy şöyle cevap veriyor.,

Doğrusu İbrahim, yumuşak huylu, oldukça duyarlı ve gönülden (Allah'a) yönelen biriydi.

Allah'a gönülden yönelmek, iman ve teslimiyetin görkemli zirvesini teneffüs et­mek..

İşte bakışlarımızı yukarılara, çok çok yukarılara kaldı­rarak görmeye çalışacağımız İbrahim (a.s.) buydu!.

Kıssada dikkate almamız gereken ikinci husus, İbra­him (a.s.)'ın Allah katında kesinleşmiş olan bir emri, oğlu­na yumuşak bir istişare üslubuyla götürmesidir.,

Oğlum dedi. Gerçekten ben seni rüyamda boğazlıyorken gördüm. Bir bak, sen ne düşünüyorsun.

Hak dinin tabiatına uygun olarak emirlerin dahi yu­muşak bir teklif üslubuyla götürülmesi, çocuklarına İslami tebliğde bulunacak olan bütün anne ve babalara ayrı bir örnek niteliğindedir. Bu örnek babanın, ömek evladı olan İsmail(a.5.)'ın verdiği cevap ise "Çocuklarımızı nasıl yetiştir­memiz, nasıl terbiye etmemiz gerekir?" sorusunu soran ve bu konuda örnek isteyen bütün anne ve babaları dehşete düşürebilecek bir açıklıktadır., (ismail) Dedi ki: Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaaüah, beni sabredenlerden bulacaksın.

Evet, lütfen dikkate alınız ve anlamaya çalışınız bu cevabı!. Hz. İbrahim (a.s.)'ın ve Hacer validemizin kutsu Öğretisinde yetişen, rahmet ve merhametle terbiye edilen İsmail (a.s.), henüz çocuk denilecek bir yaşta iken karşılaştığı İlahi emre,

kendisinin boğazlanmasıyla ilgili olan İlahi emre, biz büyükleri şaşkınlığa düşürecek bir teslimiyet ve bir tevekkülle şu cevabı vermektedir.,

Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah, beni sabredenlerden bulacaksın.

İsmail (a.s.)'ın nasıl yetiştiği, nasıl terbiye edildiği, verdiği bu cevaptan belli değil mi?

Bir çocuğun kendisinin boğazlanmasıyla ilgili İlahi emre kendi iradesiyle verdiği cevabı düşündüğümüz ve bu cevabı isteyerek veren çocuğun nasıl bir terbiye gördüğü­nü, nasıl yetiştiğini dikkate aldığımız zaman, çocukların terbiyesi ve yetişmesiyle ilgili birçok sorumuz cevabını bu­lacaktır. Dolayısıyîe "Çocuğumuzu nasıl yetiştirmemiz gere­kir?" sorusunu soran bütün anne babalara, İlahi vahiy şu cevabı vermektedir.

Hz. Hacer'in ve İbrahim (a.s.)'ın, oğullan İsmail'i ye­tiştirdikleri gibi!.

Verdiğimiz bu örneği, çocuklarını bakkaldan ekmek almaya gönderebilmek için, onların karşısında kırk cilve yapan ve çocuk dediği zaman bakkalın yolunu tutan anne babaların yete­rince anlaması, anlayabilmesi tabi ki
mümkün değildir. Fakat az da olsa, az da olsa anlamaya çalışalım....


alıntı
 
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks