Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hz. Ebû Bekir Müslümanların Safında

gönül dostu

New member
Katılım
10 Nis 2009
Mesajlar
688
Tepkime puanı
1,074
Puanları
0
Yaş
38
Hz. Ebû Bekir Müslümanların Safında
Hazret-i Ebû Bekir, eskiden beri Resûl-i Ekrem Efendimizin en yakın dostlarından biri idi. Samimi görüşür ve konuşurlardı.

Onda da göze çarpan en mühim vasıf; Cahiliyye Devrinin çirkin âdetleri, kötü ahlâk ve yaşayışlarıyla fıtratını bozmamış olması, ruh, kalb ve aklını şirk inancı ile kirletmemiş bulunmasıydı. Tanınmış bir tüccardı. Kavminin ileri gelenleri her zaman fikrinden istifade ederlerdi. Kureyş’in kan davalarını halleden de oydu. Bir diğer mühim vasfı da; Kureyş âilelerinin soy soplarını, nesep şecerelerini, iyilik ve kötülüklerini gayet iyi bilmesi idi.

Resûlullah Efendimiz, henüz açıktan dâvete başlamamıştı. Fakat yine de dâvâsı kulaktan kulağa yayılmış ve Kureyş ileri gelenleri tarafından duyulmuştu.

Hz. Ebû Bekir, Yemen tarafına yaptığı bir seyahetten henüz dönmüştü. Başta Ebû Cehil, Ukbe bin Ebi Muayt ve bazı Kureyş ileri gelenleri kendisine “Hoş geldin” demek için evine vardılar.

Hz. Ebû Bekir, “Ben Mekke’de yokken neler olup bitti? Önemli bir haber var mı?” diye sordu.

Ey Ebû Bekir” dediler. “Büyük iş var! Ebû Talib’in yetimi Muhammed, peygamberlik iddiasına kalkıştı. Biz de senin Yemen’den dönüşüne kadar beklemeyi uygun bulduk. Artık, sen o dostuna git, ne edeceksen et.”

Hz. Ebû Bekir, derhal Fahr-i Kâinatın evine vardı:

Yâ Ebe’l-Kasım! Peygamberlik iddiasında bulunduğun, kavminden ayrıldığın ve atalarının dinini kötüleyip, inkâr ettiğin doğru mu?” diye sordu.

Resûl-i Zişan Efendimiz, küçük yaşlarından beri beraber oldukları Hz. Ebû Bekir’in bu sözlerine önce tebessüm buyurdu. Sonra da, “Yâ Ebâ Bekir! Ben sana ve bütün insanlara gönderilmiş Allah’ın Resûlüyüm. İnsanları bir tek olan Allah’a dâvet ediyorum. Sen de şehâdet getir” dedi.

Hz. Ebû Bekir’in akıl ve gönül âleminde bir anda şimşekler çaktı. Bu sözleri, küçük yaşından beri çok iyi tanıdığı, zâtını candan seven ve sayan ve o âna kadar mübârek dudaklarından hilâf-ı hakikat tek bir söz işitmeyen Muhammedü’l Emînden (a.s.m) duyuyordu. Hiçbir tereddüt emâresi göstermeden derhal kelime-i şehadet getirerek Müslüman oldu.1

İslâma davet karşısında en ufak bir tereddüt göstermeyişini Resûlullah Efendimiz onun için bir fazilet sayarak şöyle buyurmuştur:

Ebû Bekir’den başka imâna davet ettiğim herkes bir duraklama, bir tereddüt, bir şaşkınlık geçirdi. Fakat o, kendisine İslâmı anlattığım zaman ne durakladı ve ne de tereddüt etti.”

Resûl-i Ekrem Efendimizi, bu itibarlı dostunun Müslüman olması fazlasıyla sevindirdi. Hz. Âişe Validemizden gelen bu husustaki rivâyet şöyle:

Nebiyy-i Ekremi iki dağ aralığında, Hz. Ebû Bekir’in Müslüman olmasından daha çok sevindiren bir başka hâdise olmamıştır.”

İslâmla şereflenen Hz. Ebû Bekir’in daha evvel gördüğü bir rü’yâsı da böylece gerçekleşmiş oldu: Rüyasında bir ayın Mekke’ye indiğini, sonra bölünerek şehrin evlerine dağıldığını, sonra da toplanıp kendi evine girdiğini görmüştü.

Bu rüyâsını o zaman ehl-i kitaptan bazı âlimlere anlatmıştı. Onlar, gelmesi beklenen paygamberin pek yakında Mekke’den çıkacağını, kendisinin de ona uyup bahtiyarlar arasında yer alacağını söylemişlerdi.

Hazret-i Ebû Bekir, Müslümanlığını izhâr etmekten de çekinmedi.

Müslüman olması Kureyş arasında büyük bir yankı uyandırdı. Çünkü o, Kureyş içinde itibarlı, sağlam, güvenilir, sözünde sâdık biri idi. Sevimliliği ve yumuşak huyluluğu da onu kavmine sevdirmişti.

Hazret-i Ebû Bekir, Müslüman olan hür erkeklerin ilk halkasını temsil ediyordu. Onun Müslüman olmasıyla, îmân halkası biraz daha genişledi, yollar biraz daha açıldı ve müstakîm caddede yürüyen bahtiyarlar daha da arttı. Onun vasıtasıyla Müslüman olan Hz. Bilâl-i Habeşî ile, îmân ve İslâm nîmetine erişen ve her biri âdetâ bir sınıfın temsilcisi durumunda bulunan ilk Müslümanlar şunlar oldu: Kadınlardan, Hazret-i Hatice, çocuklardan Hazret-i Ali, hür erkeklerden Hazret-i Ebû Bekir, azadlı kölelerden Hazret-i Zeyd bin Hârise, kölelerden Hazret-i Bilâl-i Habeşî (Radıyallahü Anhüm)...


 

gönül dostu

New member
Katılım
10 Nis 2009
Mesajlar
688
Tepkime puanı
1,074
Puanları
0
Yaş
38
bende çok severim. bu mübarek zatı sevmeyenleride sevmem..
müslüman olupta onun gibi sıddık olmak istemeyen varmıdır acaba ?onun tırnağı olabilmeyi onu, hakkıyla seven ve onun sahabi olarak yaşayışını örnek almayı rabbim tüm isteyenlerede banada nasip etsin inş.selam ve duayla...
 

semih01

New member
Katılım
3 Tem 2010
Mesajlar
19
Tepkime puanı
4
Puanları
0
keşke bir kere göreydimde o güzel sakalını öpeydim :(...bikere göreydimde başımı isteyeydi :(
 
Üst Alt