Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Her dinde kurban kesmek vardi

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Hazreti İbrahim"den beri tekbirlerle kestiğimiz kurban, ilahi ya da
ilahi olmayan bütün dinlerde bir şekilde var olmuş. Kurban sunma,
Hazreti Adem"in oğulları Habil ile Kabil dönemine kadar uzanıyor.
Habil"in koyunları vardı. Kabil de çiftlikle uğraşıyordu. Kabil
toprağın mahsulünden, Habil de sürünün ilk doğanlarından ve
yağlarından Rablerine birer takdim arz etmişlerdi. Habil"in takdimi
kabul edilirken, Kabil"inki kabul edilmedi. Bunun üzerine Kabil
Habil"i öldürdü.İslam kaynakları ise Habil ve Kabil"in takdimlerini
yaptıktan sonra gökten gelen bir ateşin Habil"in kurbanını kabul
edildiğini göstermek için yakıp yok ettiğini aktarır.

Kur"an"da belirtildiğine göre Habil, Kabil"e "ALLAH (c.c.) ancak takva
sahiplerinden kabul eder" der.

Habil ve Kabil"le başlayan kurban ibadetine sonraki dönemlerde de
rastlamak mümkün. İnsanlık tarihinde önemli bir dönüm noktası sayılan
Tufan hadisesinden sonra Nuh Peygamber"in de kurban sunduğu
bilinmekte. Kurbanın kesilmesi geleneği Hz. Nuh ile başlamış ve tarih
boyunca da devam etmiş. Tufan"dan sonra Hz. Nuh mezbah üzerinde
hayvanların ve kuşların temiz olanını Rabb"e takdim olarak sundu.

Kurbana, insanlık tarihinin kaydettiği pek çok dinde rastlanmış
olduğunu, kutsal metinlerdeki ifadelerden anlamak mümkün. Örneğin
Hazreti Nuh"un kurban kesmesinin bir benzeri Mezopotamya tufan
hikayesinde, tufandan sonra kurban sunan Utnapiştim üzerinden
anlatılmaktadır.

İlahi olmayan dinlerde de var

İlahi olmayan dinlerde Tanrı"ya kurban sunulduğu gibi, kötü güçleri
defetme, atalarının ruhlarını huzura erdirme ya da bereket ve bolluğu
sağlaması için kurban sunulduğu da karşımıza çıkıyor. Bazen hayvan
bazen de pirinç, buğday gibi tahıl türü kurbanlar Tanrı"ya sunuldu.
Tarihi Yunan dininde kurban niyetiyle sunulan takdimler önemli
hayvanları ihtiva ederdi. Kurbanı ilk olarak idareciler sunarken
sonraları iş rahiplere kadar indirilmiş, kurban daha çok mevsimlere
yönelik kesilir hale gelmişti.

Günümüzde hâlâ hüküm süren bazı ilahi olmayan dinlerde de kurban
geleneğinin eskiden beri varolduğu gerçeği herkesçe kabul ediliyor.
Japonların eski tabiat dini Şintoizm"de kurban ve takdimler,
öfkelerini yatıştırmak için tabiat tanrılarına ve ölülere sunulurdu.
Bu kurban pirinç olabildiği gibi hayvan olarak da takdim edilirdi.
Ancak hayvanı keserek kurban etme anlayışı pek yoktu. Eski Çin"de
kurban en büyük tanrı T"ien veya Şang-ti"ye, hayatın çeşitli yönleri
üzerinde manevi kontrol ifade eden tanrısal varlıklara ve ölen atalara
sunulurdu. Çinliler kurban olarak ev hayvanları, hububat, çeşitli
yiyecekler, mayalandırılmış içki, ipek, yaşlı ve işe yaramaz beygir
sunarlardı.

Ariler"in etkisiyle Hinduizm"de de tatbik edilmeye başlayan kurban,
insanları tanrılarla iyi münasebette bulunduran ve kurtuluşa götüren
yollardan birisi idi. Tanrılar kurbana, kurban da onu tek başlarına
uygun bir şekilde icra edebilen rahiplere bağlıydı. Kudretlerini ancak
kurbanlar sayesinde gösterebilirlerdi. Daha önce hayvan kesmenin
olduğu bu dinde sonraları öldürmemek, canlıya zarar vermemek gibi
manalara gelen "Ahimsa" prensibi gereği canlı hayvan kurbanı
yasaklandı. Günümüzde de bu anlayış sürüyor. İranlılar, en eski
zamanlardan beri, ibadetleriyle birlikte tanrılara kurbanlar
sunmuşlar. Bitki ve hayvan kurbanları içerisinde en önemlisi Haoma
ismi ile anılan bir içki kurbanıdır. Hayvan olarak da sığır ve kuş
takdimi önemlidir. Bazı araştırmacılar tarafından ehl-i kitap
kapsamında değerlendirilen Sabiilik"te, ayin yemeklerinin bir parçası
olarak kabul edilen kurbanın ışık elçisi Hibil Ziva tarafından
emredildiğine ve ilk defa onun tarafından uygulandığına inanılır.
Kurban olarak koç ve güvercin kesilir ancak koyunun dişi olmasından
dolayı kurbanına izin verilemez. Sığır ve tavuk kurbanı hiç hoş
karşılanmaz.

İlahi dinler ve kurban

Yahudilik"te kurban ilk dönemlerden itibaren, ikinci Mabed"in
yıkılışına kadar, İbrani dininin ve Yahve"ye ibadetin en önemli unsuru
idi. Her ne kadar eski Ahid kurbanın herhangi bir tanımını vermemişse
de Yahudilikte kurban, ister hayvan ister sebze olsun, Tanrı"ya
bağlılığın bir işareti olarak O"nun teveccühünü kazanmak veya affını
sağlamak amacıyla, bir mezbah üzerinde tamamen veya kısmen yok edilen
bir takdim fiili olarak tanımlanmıştır. Buna göre Yahudilik"te
birincisine kurban, ikincisine de takdim adı verilen iki farklı kurban
uygulaması ile karşılaşılıyor. Hz. İbrahim"le başlayan kurban geleneği
İshak ve oğlu Yakup tarafından da devam ettirilmiş. Yahudilikte
Tanrı"ya saygı göstermek ve verdiği nimete şükür anlayışı yaygındır.
Hz. Musa ile birlikte, Yahudilerin Mısır esaretinden kurtulmaları,
dinin yayılması ve şeriatın ihdası yanında ibadetin özünü teşkil eden
kurban merasiminin esaslarının belirlendiği yeni bir dönem
başlamıştır. Bu dönemin kurban çeşitlerinin başında Pesah Kurbanı
gelmektedir. Pesah, Yahudi anlayışında, İsrail oğullarının Mısır
bölgesindeki tutsaklıklarından kurtarılışının, Pesah kuzusu kurbanının
ihdasının ve Matzah veya mayasız ekmek yemenin anısını canlandırır.
Hem Tevrat"ta hem de Kuran"da belirtildiğine göre Hz. Musa zamanında
İsrail oğullarından sağlam, kusursuz, üzerine hiç boyunduruk binmemiş
bir inek kurban etmeleri istenmiş. Yahudilikte kurban canlı ve cansız
olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Canlı kurbanlar Musa şeriatına göre
kurban edilmesi uygun görülen hayvanları boğazlamak suretiyle sunulan
kurbanlardır. Burada hayvanın kanını akıtmak önemli. Cansız kurban ise
Tanrı adına yere su ve şarap dökme şeklinde gerçekleştirilir.
Yahudilikte kurbanlar günlük, haftalık, aylık, mevsimlik ve yıllık
olarak sunulur. Günlük kurbanlar, her gün sabah akşam sunulması
gereken birer yıllık iki kuzudan ibarettir. Öte yandan İsrailliler çok
erken dönemde, Hz. İbrahim"in yaptığı gibi ilk doğan çocukları
kurtarmak için bir hayvan kurbanını bedel olarak ihdas etmelerine
rağmen şiddetli bir savaş veya ümitsizlik durumlarında ilk doğan çocuk
en değerli hediye olarak kurban edilirdi. Nitekim Moab Kralı Mesha,
böyle bir durumda kendi yerine krallığa geçecek olan ilk oğlunu kurban
etmekten çekinmemiştir. Yahudiler"de kurban anlayışı günümüze doğru
gelindiğinde gittikçe değişime uğruyor. Mayasız ekmeğin en önemli
kurban geleneği olarak sürdüğü söylenebilir. Bir düşünce ve kurum
olarak Hıristiyanlıkta kurban, her şeyden önce Eski Ahid"e
dayandırılmaktadır. Çünkü, Eski Ahid"de yer alan kurban düşüncesi Yeni
Ahid"e de yansımıştır. Hıristiyanlıkta veya Yeni Ahid"de kurban Hz İsa
zamanındaki kurban anlayışı ve İsa"dan sonraki gelişmeler şeklinde
mütalaa ediliyor. Hz. İsa bir Yahudi asıllı anneden dünyaya
geldiğinden, doğumunda Yeruşalim"e götürüldüğü aktarılır. Aynı şekilde
bir cüzamlıyı iyi ettikten sonra gidip Musa şeriatında belirtildiği
üzere bir kurban takdim etmesini istemiştir.

Bütün bunlara rağmen Hz. İsa"nın çarmıha gerilmesi inancı, onun
insanlığın ezeli günahtan kurtarılışı adına kurban edilişi olarak
değerlendirilerek, Hıristiyanlık"ta kurban anlayışına farklı bir boyut
kazandırılmıştır. Ancak bu daha sonraki bir gelişmedir ve büyük çapta
Pavlus"un kurbanla ilgili açıklamalarına dayanır.

İslam"da kurban kavramının yeri ise çok büyük. Hz. İbrahim"le başlayan
kurban geleneği orijinalliğini koruyup günümüze kadar geldi. Kurban
Bayramında kesilen kurbanların etleri yoksullara dağıtılarak hem
ibadet, hem de toplumsal bir dayanışma örneği sergileniyor. Görüldüğü
gibi insanlığın varoluşundan beri başlayan kurban geleneği ilahi ve
ilahi olmayan dinlerde şekil değiştirerek günümüze kadar ulaştı.


PROF.DR. AHMET GÜÇ (DİNLERDE KURBAN KİTABI"NIN YAZARI-ULUDAĞ
ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ):

KURBAN KELİMESİ HER DİLDE VAR

İngilizce, Fransızca, İtalyanca ve İspanyolca gibi Latince kökenli
dillerde genellikle "Sacrifice" terimi ile karşılanan kurban, kutsal
anlamına gelen "sacer" ile yapmak anlamına gelen "facere"
kelimelerinin bir araya getirilmesinden meydana gelen Latince
"Sacrificium"den gelir. Bu kelime objeleri bir tanrıya veya diğer
tabiatüstü varlıklara takdim etmek suretiyle onları tanrının mülkü
haline getirmek ve böylece kutsal yapmak fiiline delalet eder. Bu
durum her ne şekilde olursa olsun tabiatüstü bir güce sunulan şeye
genel anlamda Nisanur, öldürme veya boğazlama yoluyla sunulanlara
kurban adı verilmiştir.

Eski Ahid"de kurban karşılığında kullanılan en eski ve kapsamlı terim
bir bağış veya vergi anlamına gelen "Minha"dır. Kurban karşılığında
kullanılan diğer genel terimler "grb" kökünden, yaklaştıran şey
anlamına gelen ve kanlı kansız bütün takdimler için kullanılan
"gorban", kutsal kan dökmeyi ifade eden ve genellikle topluca yenilen
komünyon kurbanı için kullanılan "zebah"tır. Kutsal kurban yeri
anlamına gelen "mezbah" kelimesi de zebah"tan gelmektedir. Yine eski
Ahid yazarları kurbanın özel bir türüne işaret etmek üzere ateşte
yakılan kurban anlamına gelen İbranice "olah" kelimesini kullanmış.
Bir adağı yerine getirmek üzere sunulan kurbana da "zebah selamim"
adını vermişlerdir. Hıristiyanlıkta "kurban" ve "kefaret" gibi
terimler kullanılmıştır. Ayrıca Pavlus"un mektuplarındaki, İsa"dan söz
ederken kullanılan " günahlar için bir kurban", "kendisini ALLAH"a
kurban olarak teslim etti", "... dünyanın günahını kaldıran ALLAH
kuzusu" gibi ifadeler Hıristiyanlık"ta kurban düşüncesini
yansıtmaktadır. İslami literatürde kurban karşılığında kullanılan
genel terim "grb" kökünden üretilen "kurban" olup "ALLAH"a yaklaştıran
şey" anlamına gelmektedir. İster hayvan ister insan olsun boğazlama
yoluyla kurban sunma karşılığında genel olarak "zebeha" fiili
kullanılmıştır. Hatta cahiliye döneminde putlara sunulan kurbanlar da
aynı kelime ile işaret edilmiştir. Ayrıca kurban ibadetini, bu amaçla
kesilen hayvanı ve kurbanı kesme fiilini belirtmek üzere "neseke"
kökünden "nüsuk, mensek" gibi kelimeler de Kuran"da geçmektedir.
 

ÇAPANOÐLU

New member
Katılım
8 Eki 2006
Mesajlar
803
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Her din bizi ilgilendirmez, bizim bir dinimiz vardır, İslam: Fakat gelin görün ki, bu dinin sizin dilinizle ÜSTADLARI bu konuda anlaşabilmiş değildir, Hanefi Vacip derken Şafi Sünnet demiş, ama, Kurbanı kabul etmeyen (Bayram mantığını) onlarca mezhep imamı mevcuttur, Kurban bir tek Haccın farzlarındandır, bunun dışında değildir.. diyen mezhepler de mevcuttur..
Şimdi, Tüm dinler de Kurban var mı yok mu, bunu değil, müslamanlar Kurban kesmeli mi? Kesecekse delil nedir? Kesmeyecekse delil nedir.. Varsa bir cevabınız, buyrun
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Kurban Bayramı’nın özünü; Hz. İbrahim’in(a.s), en sevgili varlığı olan oğlu Hz. İsmail’le imtihan edilişi, iman, samimiyet, iyilik örneği bu iki peygamberin Allah’a kayıtsız-şartsız teslimiyetleri (Kur’an, 37/103) ve bunu simgeleyen “kurban” ibadeti oluşturur.

“Rabb’in için kurban kes.” (108/2) emrine uyan -imkan sahibi- müminler, “İbrahimî bilinç”le kurbanlarını keserler, karşılığını yalnız Allah’tan bekleyerek etlerin bir bölümünü fakirlere dağıtırlar ve bu ibadeti Allah’a yakınlaşmak için vesile sayarlar. Hep birlikte bayram namazlarını kılıp birbirleri ile kucaklaşır, hediyeleşir, kardeşliklerini pekiştirirler.

Rasûlüllah(s)’ın buyurduğu gibi, Kurban Bayramı hem “yeme ve içme günleri”, hem de “Allah’ı anma günleri”dir.

Kurban kesebilen veya kesemeyen tüm müminler, Kurban bayramını, Allah’a daha yakın olma, O’nun yüceliğini, yegane ilah, rab ve otorite oluşunu hatırlama ve O’na sonsuz hamd-ü senada bulunma günleri olarak idrak ederler... Allah’ın “evi” olan Kâbe’yi tavaf, “eli” olan Hacerü’l-Esved’i istilâm, “şiarları” olan Safâ ile Merve arasında sa’y ederek, Arafat mahşerinde vakfe yaptıktan sonra Meş’ar-i Haram’a, oradan Mina’ya akıp harici ve dahili şeytanları taşlayan ve İbrahimî/İsmailî kurbanlarıyla Allah’a yakınlaşan hacı kardeşleriyle beraber tüm Müslümanlar, tevhîd akîdesine îmanlarını ve Allah’a teslimiyetlerini tazelerler. Bir “tevhid eylemi” olarak kıldıkları namazlarında -Arife günü sabahından başlayıp Kurban bayramının dördüncü günü ikindi vaktine kadar, her farz namazdan sonra- hep bir ağızdan teşrik tekbirleri getirirler: Yalnızca Allah’ın büyük olduğunu, O’ndan başka ilah olmadığını, hamd’in de sadece O’na olduğunu cihana haykırırlar:

Allahu ekber, Allahu ekber.

Lâ ilâhe illallahu v’Allahu ekber.

Allahu ekber ve lillahi’l-hamd.

Sadece namaz ve kurban ibadetini değil, ölünceye kadar bütün bir hayatını Allah’ın rızasını kazanmaya adayan mümin, bu günlerde şu duayı dilinden düşürmez:

“Qul inne salâtî ve nüsükî ve mahyâye ve memâtî lillahi Rabbi’l-Âlemîn” (De ki; ‘Benim namazım, bütün ibadetlerim, hayatım ve ölümüm Alemlerin Rabbi olan Allah içindir’.) (6/162)

“Allah’a yakınlaşmak” için kestiğimiz kurbanla anlam kazanan bu bayramı, “Allah’ı anma günleri” haline getirebilmek için, İbrahim(a.s) ve İsmail(a.s) gibi Allah’a gönülden teslim olmalı, hayatımızı ve ölümümüzü Allah’a has kılmalı, en sevgili varlığımız -‘İsmail’imiz’- ne veya kimse onu Allah’a kurban etmeliyiz. Allah’ı anmaktan ve O’na bağlanmaktan bizi alıkoyan, O’nun emirlerine uymak ve uğrunda gerekli cehdi göstermek konusunda bizi gevşekliğe sevk eden ‘sevgililerimizi’ feda etmeden Allah’a yakınlaşmamız mümkün müdür?

Ancak “İbrahim gibi davranmak” suretiyle Allah’a yakın olabiliriz. Ali Şeriati’ye kulak verelim (Hacc, s.104-105):

“... O, oğlu İsmail’i kurban etmek için getirmişti. Senin İsmail’in kim veya ne?

- Mevkiin mi? Şerefin mi? Mesleğin, paran, evin, çiftliğin, araban, aşkın, ailen, bilgin, sosyal sınıfın, sanatın, elbisen, ismin, hayatın, gençliğin, güzelliğin... Hangisi?

Ben bilemem. Fakat sen kendin bilirsin. Kim ve ne olursa olsun, kurban etmek için getirmelisin. Sana hangisi olduğunu söyleyemem, ama yardımcı olmak için bazı ipuçları verebilirim:

- İnancını ne zayıflatıyorsa, “gitmek”ten ne alıkoyuyorsa, sorumluluk kabul etmekten ne geri çeviriyorsa, kendi kendinle olmana ne sebep oluyorsa, çağrıyı duymana ve gerçeği itiraf etmene ne engel oluyorsa, “kaçma”ya ne zorluyorsa, rahatın için bahaneler bulmana ne yol açıyorsa, seni ne kör ve sağır ediyorsa... işte odur kurban edeceğin!

Zayıflığı (oğlu) İsmail’e olan sevgisinden kaynaklanan İbrahim’in durumundasın. Şeytan onu rahat durdurmadı. Kendini şerefin zirvesinde, gurur dolu ve uğrunda her şeyden geçebileceğin ve sevgisi için diğer bütün sevgileri kurban edebileceğin “Tek Bir Şey” olduğunu düşün... İşte bu senin İsmail’indir! İsmail’in bir kişi olabilir, bir nesne, rütbe, mevki, bir ‘zayıflık’ bile olabilir. Ama İbrahim için o oğluydu!...”

***

Kurban, kelime anlamı olarak ‘kendisiyle Allah’a yakınlaşılan şey’ demek olup (“kurb” kelimesinden yani Allah’a yakın olmaktan gelir); Allah’a yak(ın)laşmak için belli bir vakitte, belirli cinsten hayvanları kesme ibadetini ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder. Temelinde İbrahimî/İsmailî teslimiyet yatar.

Kur’ân, ‘kurbân’ ibadetinin amacının îman, tevhîd, teslimiyet, takvâ, hayır, ihsan, infak, zikir, şükür, arınma, tevazu, sıdk ve Allah’a yakınlık/kurbiyet (5/27; 22/28-37)... olduğunu vurgular; kurbana, hacca ve Allah’ın şiarlarına değer verip saygı göstermeyi de “kalbin takvâsı” (22/32)olarak tanımlar.

Allah için kurban kesen mümin, bu ibadetle esas olarak Allah’a ve Allah’ın kullarına karşı sorumluluğunu yerine getirdiğinin bilinci içinde olmalıdır; zira onun için değerli olan, kurbanın eti ve kanı değil, ifade ettiği mana, yani takvâdır, kalbin Allah’a teslimiyetidir.

“Elbette onların etleri ve kanları Allah'a ulaşmaz. Ancak O'na sizin takvânız erişir.”(22/37)

Allah’a yaklaşmak ve takvâmızı sunmak için, kurban ibadeti namazla tamamlanır:

“Şu halde Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.” (108/2)

Zira namaz/secde Allah’a yakın olmaktır: “Secde et ve (Rabb’ine) yaklaş!”(96/19)

Esasen; iman, takvâ, namaz, kurban, cihad... hepsi O’na yakın olmak içindir:

“Ey iman edenler! Allah'a karşı takvâlı olun (sorumluluklarınızın bilincine erin); O'na yaklaşmaya yol arayın ve yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz.” (5/35)

“Sizi Bize yaklaştıracak olan, ne zenginliğiniz, ne de çocuklarınızdır: yalnızca iman edip sâlih (doğru ve Allah rızasına uygun) ameller yapanlar [Bize yakın olabilirler]...” (34/37)

İşte gerçek kurtuluşun formülü!

Ey Rabbim, bizi, Sana yaklaşmak ve yakın olmak için “İsmaillerini” kurban edenlerden eyle. Amin.
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Kurbanla ilgili çeşitli meseleler

Kurbanla ilgili çeşitli meseleler

Kurban nisabının zekat nisabından farkı nedir?

CEVAP

İhtiyacı olan eşyadan ve borçlarından fazla olarak, zekat nisabı kadar malı, parası bulunan her hür Müslümanın kurban bayramında kurban kesmesi vacip olur. Kurban nisabı hesabına katılacak malın, zekatta olduğu gibi ticaret için olması ve elinde bir yıl kalmış olması şartı yoktur.

İhtiyaç eşyası demek, kıymetleri ne kadar çok olursa olsun, bir ev, bir aylık yiyecek, her yıl üç kat elbise, çamaşır, evde kullanılan eşya ve aletler, binecek vasıtası, meslek kitapları ve ödeyeceği borçlarıdır. Bu eşyanın mevcut olması şart değildir. Eğer mevcut iseler nisap hesabına katılmazlar. Ticaret için olmayan, ihtiyacından artan eşya, kiradaki evler, evindeki süs eşyası, yere serili olmayan halılar, kullanılmayan fazla ev eşyası, sanat ve ticaret aletleri, burada ihtiyaç eşyası sayılmaz. Bunlar kurban için, nisap hesabına katılır. Oturduğu ev büyük olsa, ihtiyacından fazla, kullanılmayan odaları bile olsa nisaba dahil edilmez.


--------------------------------------------------------------------------------

Kimlerin kurban kesmesi vacip olur? Kurban ne zamana kadar kesilebilir?

CEVAP

Mukim, akıl-baliğ Müslüman'ın, ihtiyacından fazla nisap miktarı malı veya parası varsa, kurban kesmesi vacip olur. Bayramın birinci ve ikinci günü, zengin-fakir, mukim-misafir, akıllı-deli, baygın-ayık olmaya bakılmaz. 3. günü yukarıdaki şartlar mevcutsa, kurban kesmek vacip olur. Demek ki, bayramın ikinci günü de baliğ olmayıp, 3. günü büluğa erene, diğer şartlar da varsa, kurban kesmek vacip olur.

Bayramın ilk günü komada iken 3. günü ayılana, diğer şartlar da varsa, kurban kesmek vacip olur.

Bayramın ilk günü fakirken 3. günü zengin olana diğer şartlar da varsa, kurban kesmek vacip olur.

Bayramın ilk günü seferi, 3. günü mukim olana, diğer şartlar da varsa, kurban kesmek vacip olur.

Bayramın ilk günü, esir iken, 3. günü hür olana, diğer şartlar da varsa, kurban kesmek vacip olur.

Kurban bayramının üçüncü günü fakir olacağını veya sefere çıkacağını bilen kimseye, birinci günü kurban kesmek vacip olmaz. Keserse vacip olarak eda etmiş olur.

Fakir, bayramın ilk günü bir koyun alıp kestikten sonra, 3. günü zengin olsa, iade gerekmez. Vacip yerine gelmiş olur. 3. günü zengin olacağını bilenin de, ilk günü kurban kesmesinde mahzur yoktur.

Bir zengin, bayramın birinci ve ikinci günü kurban kesmeden ölse, kurban borcu ile ölmüş olmaz.


--------------------------------------------------------------------------------

Akıl baliğ olma yaşı kaçtır? 13 yaşındaki oğluma kurban düşer mi?

CEVAP

Kızlar 9 yaşında, erkekler 12 yaşında büluğa erebilirler. Bazıları gecikebilir. 15 yaşını geçtiği halde ergenliğe ermezse artık o ergen kabul edilir.

Büluğa ermişse ve 96 gram altın veya o kadar parası varsa kurban kesmesi gerekir. Büluğa ermemişse zengin de olsa kurban kesmez.


--------------------------------------------------------------------------------

Kurban nisabı 96 gr. ama neden bazıları 80 gr. diyor? 80 gr olursa altınlarım nisap miktarını buluyor. Şimdi kurban bana vacip mi oluyor?

CEVAP

Nakli esas almadıkları için yanlış konuşuyorlar. Borçlarınızı düştükten sonra nisap miktarı 96 gramı bulunca kurban size vacip olur.


--------------------------------------------------------------------------------

Şuursuz olan zengin annemin kurban kesmesi gerekir mi?

CEVAP

Emrederse kesersiniz. Bilmiyorsa kesilmez.


--------------------------------------------------------------------------------

Bu yıl ki vacip kurbanı kesemeyen, gelecek yıl kesse caiz olur mu?

CEVAP

Gelecek yıl kesilmez. Kurbanı, bayramın üçüncü günü akşamına kadar kesemeyen, kurbanı satın almışsa, canlı olarak bunu, satın almamışsa, orta derecede bir kurban değerini altın olarak bir fakire verir. Böylece cezadan kurtulursa da, kurban sevabına kavuşamaz.
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Borçsuz fakir kurban keserse nafile mi olur?

CEVAP

Evet nafile olur ve çok sevaptır.


--------------------------------------------------------------------------------

Şu anda nisap miktarı malı olmayan ancak Kurban bayramından hemen sonra eline nisap miktarından çok fazla para geçecek kimsenin kurban kesmesi gerekir mi?

CEVAP

Gerekmez. Vacip olması için, bayramın üçüncü günü eline geçmesi gerekir.


--------------------------------------------------------------------------------

Kıymeti nisabın üstünde olan bir arsam var. Kurban kesmem gerekir mi?

CEVAP

Kurban kesmeniz gerekmez.


--------------------------------------------------------------------------------

Geçmiş senelerden kurban borcu olan bir kadın değerini altın olarak fakir kocasına verebilir mi?

CEVAP

Bir kavle göre verebilir.


--------------------------------------------------------------------------------

Ailesi zengin olan bir öğrencinin de kurban kesmesi gerekir mi?

CEVAP

Hayır, zengin olan herkes kendi keser. Ana babanın zenginliği ile olmaz.


--------------------------------------------------------------------------------

Nisabı aşan alacağım var ama alamıyorum. Başka da param yok. Kurban kesmem vacip mi?

CEVAP

Alacaklar zekatta olduğu gibi nisaba dahil edilir, fakat elinde parası olmayan kesmez.


--------------------------------------------------------------------------------

Geliri iyi olan bayanın kurban kesmesi gerekir mi? Yoksa eşim keseceği için bana gerekmez mi?

CEVAP

Nisaba malik iseniz kesmeniz gerekir. İkiniz de zenginseniz, ikinizin de kesmesi gerekir. İkiniz de fakirseniz ikinizin de kesmesi gerekmez. Yani zengin olan keser, fakir olanın kesmesi gerekmez, keserse mahzuru olmaz, sevap olur.


--------------------------------------------------------------------------------

Şafiiler ekseriya kurban kesmiyorlar. Sebebi nedir?

CEVAP

Şafii’de kurban kesmek sünnet-i müekkededir, yani kuvvetli sünnettir. Hanefi’de farzdan sonra vacip gelir, Şafii’de ise sünnet gelir. Farzdan sonra gelen bir emri, gücü yeterken yapmamak doğru olmaz. Peygamber efendimiz, (Kurban kesmeyen mescidimize gelmesin) ve (Cimrilerin en kötüsü kurban kesmeyendir) buyuruyor. Bunu bütün Müslümanlar için söylüyor. Gücü yeten Şafiiler, bu sünneti ihmâl etmemeli. Şafii’de, akika kesmek de sünnettir. Şafiiler bayramda akika da kesebilirler.


--------------------------------------------------------------------------------

İçinde oturduğum bir evim, bir binek otomobilim, borsada hisse senetlerim var. Borçlarım da var. Bu durumda kurban kesmem vacip oluyor mu?

CEVAP

Bir ev ve araba nisaba dahil edilmez. Borçlarınız mevcut paranızdan ve hisse senetlerinizden çıkarılır, geriye nisap kadar paranız kalırsa kurban kesmeniz gerekir.


--------------------------------------------------------------------------------

Borsada hisse senetlerim var. Kooperatife 1 milyar ödemem gereken borcum var. Ayda 360 milyon olmak üzere 30 ay ödemem gereken araba taksiti var. Kirada oturuyorum. 470 milyon taksitli okul borcum var. Bu durumda kurban kesmem gerekir mi?

CEVAP

Bütün borçlarınızı, mevcut paranızdan ve hisse senetlerinin rayiç değerinden çıkarırsınız, geriye nisap miktarı paranız kalırsa, kurban kesmeniz gerekir.


--------------------------------------------------------------------------------

Çeyiz eşyalarım var. Beyaz eşya, mobilya, süs eşyaları, halı, mutfak malzemeleri, bunlar kullanılmadığı için tamamı mı nisaba dahil olur, yoksa sadece beyaz eşyalar mı?

CEVAP

Kullanılmayan her eşya dahil edilir.


--------------------------------------------------------------------------------

Ne zaman verileceğini bilmediğim beş on milyar alacağım var. Borcum yok. Bu alacağımı nisap hesabıma katacak mıyım, zekatını verecek miyim, kurban kesecek miyim?

CEVAP

Senetli veya inkâr edilmeyen alacaklar, iflas edende ve fakirde de olsa, nisaba katılır. Ele geçince, geçmiş yılların zekatı da verilir. Eğer kurban kesecek kadar paranız varsa, kurban kesersiniz.


--------------------------------------------------------------------------------

Kurban bayramına tekabül eden ama bayram tatil olduğu için bayramdan sonra ödenmesi gereken elektrik, telefon, su vb... paraların tutarı cebimizde iken bunları da kurban nisabına dahil edecek miyiz?

CEVAP

O paraları hesaba katmazsınız. Çünkü o paraları bayramdan sonra vereceksiniz. Yani o para sizde emanet gibi durmaktadır. O paralardan fazla nisap miktarı kadar parası olanın kurban kesmesi vacip olur.


--------------------------------------------------------------------------------

Benim borcum var. Ancak borcumun karşılığı elimde para da var. Bu miktar nisap miktarını aşıyor. Borcu düşersem nisap miktarını bulmuyor. Kurban kesecek miyim?

CEVAP

Borcu olan önce borcunu öder, kalan miktar nisap miktarını bulmuyorsa kurban kesmez.
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Çalışan bayan ve erkeğin kurban kestirmesi mecbur mu?

CEVAP

Kurban nisabına malik olanın kurban kesmesi gerekir, çalışmakla alakası yok. Fakir bir kapıcının hanımında 100 gram bileziği olup borcu da yoksa kadının kurban kesmesi vacip olur, arabası evi olan adam parası nisabı bulmuyorsa kesmez.


--------------------------------------------------------------------------------

Kurban nisabına malik olmayan, kurban alıp kesebilir mi?

CEVAP

Evet kesebilir ve kestiği nafile olur, sevap olur.


--------------------------------------------------------------------------------

Bir evde kadın kocası oğlu ve kızı var. 4 tane kurban kestirmek istiyorlar. Bu dört kişinin adına evin erkeği nasıl vekalet vermesi lazım?

CEVAP

Hepsi zengin ise hepsinin kurban kesmesi gerekir. Hepsi fakir ise hiçbirisinin kesmesi gerekmez. Kimi fakir kimi zengin ise zengin olanlar keser. Fakirler de kesse zararı olmaz. Hepsi birisine vekalet verebilir. O da yabancıya vekalet verebilir.


--------------------------------------------------------------------------------

Hali vakti yerinde olan bir aile, kaç kurban kesmesi lazım?

CEVAP

Evde kaç zengin var ise o kadar keserler.


--------------------------------------------------------------------------------

Babam 25 senedir kendisine vacip olsun olmasın, çocuklarım çalışıyor diyerek kendine kurban kesmiş. “Annenize hiç kesmedim bu sefer ona keselim” diyor. Olur mu? İkisine de vacip değil.

CEVAP

Kendisine vacip değilse annenize kesebilir. Mahzuru olmaz iyi olur.


--------------------------------------------------------------------------------

Zekat nisabına ulaşmış altınları olan çocukların kurbanlarını babalarının mı kesmesi gerekir?

CEVAP

Zengin çocukların kurban kesmesi gerekmez.


--------------------------------------------------------------------------------

Ayda elime 600 milyon civarında bir para geçiyor. Eşim de 350 milyon alıyor. 225 milyon ev kiramız var. Arabamızın taksiti, diğer taksit ve ödemelerde 500 milyonu buluyor. Kenarda 550 $ birikmişimiz var. Kurban bize vacip olur mu?

CEVAP

Aylığın az veya çok olmasının hiç önemi yoktur, adam ayda bir milyar alır, harcar elinde para kalmaz zekat da vermez kurban da kesmez. 100 milyon alan birinin elinde ise 96 gram altın değerinde para veya bileziği olur, borcu olmaz, zengin olduğu için hem zekat verir hem de kurban keser.

İkinci bir husus, kadın erkek dinen birbirinden ayrıdır, herkesin kazancı kendinedir. Diyelim ki hanımınızın 100 gram altını varsa, borcu yoksa dinen zengindir, zekat verir ve kurban keser.

Bayram günü borçlarını mevcut paradan çıkarırsın, geriye elinde nisap kadar paran kalırsa zenginsin demektir kurban kesersin. Hanım da aynısını yapar. Bayramda elinde nisap miktarı para ve altını varsa zengindir.


--------------------------------------------------------------------------------

Alacağım var ama elimde para yok. Alacağım olan şahısa desem ki, (diyelim bir hayvan 100 milyon lira) benim için beş tane kurban kes, yarım milyarı da hesabımdan düş. Bu caiz olur mu?

CEVAP

Evet caiz olur. Hatta hiç alacağınız olmasa, benim için bir kurban kes deseniz, o da kesse vacip sevabına kavuşursunuz. Zekat verirken de böyledir. Birini vekil etseniz, benim için şu kadar zekat ver deseniz o da verse, zekatınız verilmiş olur. Para vermekle ilgisi yok. Yani vekil kendi parasından verebilir. Vekil kendi parası ile kurban kesebilir. Daha sonra isterse sizden para alabilir veya hediye de edebilir.


--------------------------------------------------------------------------------

  1. 96 gr. altını olan kişinin borcu varsa vacip kurban mı kesmeli yoksa akika borcunu mu ödemeli?


CEVAP

Akika borç değildir, kesilmesi müstehaptır, yani kesilmese de olur. Kurban vaciptir. Fakat borcu olan, borcunu çıkardıktan sonra nisabı bulmazsa, kurban kesmesi gerekmez. Nisabı bulursa kesmesi vacip olur.


--------------------------------------------------------------------------------

Fakir bir kimsenin, bayramda kurban kesmesi uygun mudur?

CEVAP

Borcu olmayan fakir, kurban keserse, çok sevap olur. Borcu varsa, önce borcunu vermelidir. Çünkü borç ödemek farzdır. Bu bakımdan fakirin borç alarak kurban kesmesi doğru değildir.


--------------------------------------------------------------------------------

Kanlı elbiseyi yıkadıktan sonra kalan kan izi necaset hükmünde midir?

CEVAP

Renginin kalmasının önemi yoktur. Temizdir.


--------------------------------------------------------------------------------

Almanya’da yaşayan ve zengin hükmüne giren şahıs, fiyat olarak daha ucuza gelen bir yerdeki piyasaya göre kurbanını vekaletle orada kestirebilir mi?

CEVAP

Önemli olan fiyatı değil, kurbanın kesilmesidir. Bedava alıp kesse yine kurban borcu ödenmiş olur.


--------------------------------------------------------------------------------

Hayır kurumlarına verilen kurban vekaletlerinde namazını ne zaman kılmak uygundur.

CEVAP

Namaz kılmak lazım değildir. Kılınırsa iyi olur. Kurban kesildikten sonra kılınır. Bunun için kurbanın ne zaman kesildiği bilinmiyorsa, bayramın üçüncü günü kılınabilir.


--------------------------------------------------------------------------------

Kurban nisabına malik olmayan fakir, hayvanı kurban niyetiyle alıp kesebilir mi?

CEVAP

Evet. Kurban niyetiyle alıp kesmekte mahzur yoktur. Kestiği nafile olur.


--------------------------------------------------------------------------------

Zekat borcu olan bir insan muhakkak kurban kesmesi lazımmış doğru mu, böyle bir şey var mı?

CEVAP

Zekat borcu olan önce zekat borcunu vermesi farz. Belki siz yanlış anladınız, zekat verecek kadar zengin olan kurban keser demişlerdir.


--------------------------------------------------------------------------------

120 gr. altınım var, borcum yok, gelirim yok. Ne yapmam lazım?

CEVAP

Kurban vacip olur. Bir miktar altın satıp kurban kesmek lazım.


--------------------------------------------------------------------------------

Babamın gecekondu tipi iki katlı evi var başka ihtiyaç fazlası malı, parası yok. Altta kiracı var. İhtiyaç fazlası evdir diye babam kurban kesiyor. İhtiyaç fazlası ev denilince böyle altlı üstlü evler iki ev hükmünde mi tek ev hükmünde mi?

CEVAP

Alt kattaki ev müstakil midir? Müstakil ise ayrı ev demektir. Bir evin odaları hükmünde ise bazı evler öyledir onlar bir ev kabul edilir. Bir merdivenle yukarı çıkılan evler gibi.


--------------------------------------------------------------------------------

Kovanlar ile bal nisabı buluyor. Kurban kesmem lazım mı?


CEVAP

Evet.


--------------------------------------------------------------------------------

Altını olan bir kişinin zekatını verdiği taktirde kurban kesmesi de gerekir mi?


CEVAP

Zekat ayrı, kurban ayrı. Altın hem kurban nisabına dahil edilir hem de zekat nisabına. Yani nisabı buluyorsa, hem zekat vereceksiniz, hem de kurban keseceksiniz.


--------------------------------------------------------------------------------
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Kurban borcumun parasını fakir kocama versem caiz mi?

CEVAP

İmameynin kavline göre caizdir.


--------------------------------------------------------------------------------

Alınan kurban ölse veya kaybolsa ne yapmak gerekir?

CEVAP

Kurban ölse, kaybolsa, çalınsa veya kurban etmeye mâni olan bir hal çıksa, zengin bir tane daha alır. Fakir olanın alması gerekmez. Fakirin kurbanındaki kusur, almadan önce de olsa yine onu keser. Kaybolunca bir tane daha alınsa ve kaybolan bulunsa, zengin olan yalnız birisini, fakir olan ikisini de keser. Fakat fakir, sonra aldığını öncekine bedel olmak için niyet etse ikisinden dilediğini keser.

Zengin kimsenin satın aldığı kurban kaybolsa, kaybolması ile malı nisaptan düşerse, fakir olacağı için kurban kesmesi gerekmez.

Malı, kendi ortağının elinde kaybolup da, gücü yeten kimsenin bir kurban daha alması gerekir.

Adak olan kurban kusurlu olursa, zengin de, fakir de onu keser. Adak ölürse, başka almaları gerekmez.


--------------------------------------------------------------------------------

Kurban kesildiği zaman kesilen kurbanın kanı, kesenin veya aile efradından birinin anlına, yeni alınan arabaya vb. yerlere sürülüyor, bunun hükmü nedir?

CEVAP

Kan hiçbir yere sürülmez. İbadet niyetiyle yapılıyorsa bid’at olur, haram olur.


--------------------------------------------------------------------------------

Bayram olduğuna karar verilip ve bayram namazı kılınıp, kurban kestikten sonra, Arefe olduğu anlaşılırsa, namaz ve kurban ne olur?

CEVAP

Şahitler ile, meşru olarak bayram olduğuna karar verilip ve bayram namazı kılınıp, kurban kestikten sonra, Arefe olduğu anlaşılırsa, namaz ve kurban kabul olur.

Ramazan ve Kurban bayramının şahitlerle meşru olarak anlaşılmadığı, hilalin gözetilmediği yerlerde, çeşitli hesap usulleri vardır. Bu usuller ile Zilhicce ayının ilk günü ve buradan da onuncu günü, yani Kurban bayramının ilk günü hesap edilir. Bayramın birinci günü, hesap ile bulunan gündür. Yahut, bir gün sonradır. Bir gün önce olamaz. Çünkü, gökte, ay, doğmadan önce görülemez.

İhtiyatlı hareket etmiş olmak için, böyle yerlerde, kurbanları, hesap ile bulunan bayramın ikinci günü kesmelidir. Sevabı ölülere gönderilecek olanı ise, hesap ile bulunan ilk gün kesmelidir. Çünkü, ölüler için, Arefe günü veya yılın her gününde kesilebilir.


--------------------------------------------------------------------------------

Birisi kurban telaşından öğle namazını kaçırmış. Üstü başı yağ, kan olmuş. Su yokmuş abdest için. Kurbanın başından da ayrılamamış. Böyle bir durumda namazı kazaya bırakmanın mahzuru olur mu?

CEVAP

Maliki’yi taklit edip kılabilirdi. Çünkü Maliki’de necasetsiz elbise ile namaz kılmak farz değil, sünnettir. Su işini ise birine söyler bir şişe su getir derdi. Namazı kaçırmak haramdır.

Bu da mümkün olmazsa, ikindi vakti cem etmeye niyet ederdi. Hanbeli mezhebinde böyle sıkıntılı durumlarda iki namazı cem etmek caizdir.


--------------------------------------------------------------------------------

Abdestsiz kurban kesmek caiz midir?

CEVAP

Elbette sahih olur. Hatta mecbur kalınsa, cünüp kesilse de sahih olur.

(Fetava-i Hindiyye)
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Kuran'da Sabir Nasil Tarif

Kuran'da Sabir Nasil Tarif

KURAN'DA SABIR NASIL TARİF
EDİLİYOR?


Ey iman edenler, sabırla ve namazla yardım dileyin. Gerçekten Allah sabredenlerle beraberdir. (Bakara Suresi, 153)

Allah insanların yaşayabilecekleri en güzel hayat şeklini, yaratılışlarına en uygun ahlak yapısını belirlemiş ve "Kur'an'dan mü'minler için şifa ve rahmet olan şeyleri indiriyoruz..." (İsra Suresi, 82) ayetiyle Kuran'da bildirilenlerin müminler için rahmet olduğunu belirtmiştir.
Allah'ın rızasını, sevgisini ve hoşnutluğunu kazanmanın yolu, Kuran'da bildirilen doğruları eksiksizce uygulamaktır. Allah kullarından Kuran ahlakını hayatlarının sonuna kadar hiçbir şekilde gevşeklik göstermeden yaşamalarını istemiştir. İşte müminlerin Allah'ın bu emrini her ne olursa olsun taviz vermeden yerine getirebilmelerinin sırrı da, imanın kazandırdığı üstün bir özellik olan "sabır"da gizlidir. Sabrın sırrını öğrenen bir insan Allah'ın kendisinden istediği her tavırda ve her ibadette süreklilik gösterebilir.
Bu sırra ulaşmak ise son derece kolaydır; Allah, iman eden kullarının üzerinde "Sabur" (çok sabırlı) ismini tecelli ettirir ve onların kalplerindeki kararlılık duygusunu pekiştirir.
Bir ömür boyu devam eden gerçek sabrın asıl kaynağı müminlerin Allah'a olan imanlarıdır. İman eden bir mümin Allah'ın ilminin ve aklının tüm varlıkları sarıp kuşattığını, Allah'ın izni olmaksızın tek bir olayın dahi gerçekleşmediğini ve tüm olayların ardında Allah'ın tasarladığı binlerce hayır ve hikmetin gizli olduğunu bilir. Bunun yanında Allah'ın iman edenlerin dostu, velisi ve yardımcısı olduğunu, dolayısıyla ilk bakışta farklı görünse bile aslında tüm olayların inananların lehinde geliştiğini unutmaz. Allah'ın kendisi için belirlediği kadere tereddütsüz teslim olur ve rıza gösterir. Bu nedenle sabır mümin için zorlanarak yaşanan bir ahlak özelliği değil, aksine gönül rızasıyla ve hoşnutlukla yaşanan ve zevk alınan bir ibadettir. İşte Kuran'da Allah'ın insanlara öğrettiği gerçek sabır ile toplumda yaşanan sabır anlayışının farkı da bu noktada ortaya çıkar.
Toplumun büyük bir kesimi sabrın gerçek anlamını, gerçekten sabırlı bir insanın nasıl davranması gerektiğini, bu özelliğin Allah Katındaki önemini bilmez. Bu kimseler arasında sabır, daha çok insanın hayatı boyunca karşılaştığı zorluk ve sıkıntılara göğüs germesi, bunlara katlanması ve tahammül etmesi olarak algılanır. Bu anlayış içerisinde sabrın, "bir yere kadar dayanma gücü" olduğuna inanılır ve bu doğrultuda "sabrın zaman zaman taşması", "sabrın tükenmesi" gibi tavır bozuklukları da son derece normal karşılanır. Dahası bu çarpık anlayışa göre, sonunda somut bir çıkar elde edilemeyecek bir konuda sabır göstermek de son derece yersizdir. Çünkü böyle bir durumda bu kimselerin kendilerine hiçbir fayda sağlamayacak bir konu için sıkıntıya katlanmış ve boş yere sabır göstermiş olduklarına inanılır.
Oysa Kuran'da öğretilen gerçek sabır bu tahammül anlayışından çok farklıdır. Öncelikle inananlar, sabrı Allah'ın bir emri olarak yaşarlar ve bu nedenle de hiçbir zaman onların sabırlarında tükenme ya da taşma gibi bir durum söz konusu olmaz. Hayatlarının sonuna kadar bu ibadeti şevk ve heyecan ile yerine getirirler. Bunun yanında onlar yalnızca Allah için sabrettiklerinden dolayı sabırlarının karşılığında mutlaka somut bir menfaat beklentisi içerisine girmezler. Gösterdikleri üstün ahlak neticesinde Rabbimizin rızasını kazanacaklarını bilmek, onlar için alabilecekleri tüm karşılıkların en güzelidir.
Dahası Kuran'da tavsiye edilen sabır sadece zorluk ve sıkıntılar karşısında yaşanan bir ahlak özelliği de değildir. Gerçek sabır şartlar her ne olursa olsun, Kuran'ın tüm ayetlerini eksiksizce uygulamada, Allah'ın sakınmayı emrettiği tüm tavırlardan titizlikle sakınmada ve Kuran ahlakını bir ömür süresince hiçbir yılgınlığa kapılmadan yaşamakta kararlılık göstermektir.
Allah Kuran'da haber verdiği, "... sürekli olan 'salih davranışlar' ise, Rabbinin Katında sevap bakımından daha hayırlıdır, umut etmek bakımından da daha hayırlıdır." (Kehf Suresi, 46) ayetiyle "sebat gösterilerek sürdürülen salih davranışlar"ın makbul olduğunu hatırlatmış ve tüm kullarını sabretmeye davet etmiştir.
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Kimler Güzel Bir Sabir Ile

Kimler Güzel Bir Sabir Ile

KİMLER GÜZEL BİR SABIR İLE
SABREDEBİLİR?



Şu halde, güzel bir sabır (göstererek) sabret. (Mearic Suresi, 5)

Sabrın gerçek anlamını bilen ve bu ahlak özelliğini Allah'ın beğeneceği şekilde yaşayan tek topluluk müminlerdir. Çünkü onlar, Kuran'ı rehber edinmişlerdir. Kuran ise sabrın gerçek manasını, Allah Katında nasıl bir sabrın makbul olduğunu açıklayan tek kaynaktır. İşte bu nedenle de Allah'ın ayette emrettiği gibi, "güzel bir sabırla sabreden"ler sadece Kuran'a tabi olan müminlerdir.
Müminlerin gösterdiği bu sabrın kaynağı ise onların "Allah'a olan samimi imanları ve teslimiyetleri"dir. Tüm diğer mümin özellikleri gibi sabır da ancak imanı kavramakla ortaya çıkar. Çünkü iman etmek Allah'tan başka bir ilah olmadığını, O'nun ilminin tüm varlıkları kuşattığını, Allah'tan başka kaderi belirleyebilecek bir güç olmadığını, O dilemedikçe hiç kimsenin hayır ya da zarar sağlayamayacağını kavramak demektir.
Müminlerin güzel bir sabır gösterebilmelerinin bir nedeni de imanları sayesinde, Rabbimizin üstünlüğünü ve yüceliğini takdir edebilmiş olmalarıdır. Allah'ın sonsuz akıl ve sonsuz ilim sahibi olduğunu bilen bir insan, kendisi için olabilecek en güzel yaşamı da ancak Rabbimizin belirleyebileceğini bilir. Allah geçmişe, günümüze ve geleceğe ait tüm varlıkların ve tüm olayların bilgisine sahiptir. İnsan ise hem sınırlı bir akla sahiptir hem de kendisi için neyin iyi neyin kötü olduğunu tespit edebilme konusunda hata yapmaya yatkın bir varlıktır. Çoğu zaman olumsuz gibi görünen bir olay aslında o kişiye pek çok yönden hayır getirecek olabilir. Ancak insan bu durumdan habersizdir. Allah Kuran'da, "... Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz." (Bakara Suresi, 216) ayetiyle biz kullarına bu önemli gerçeği hatırlatmıştır.
İşte iman eden bir insan tüm bu ilmin bilgisine yalnızca Allah'ın sahip olduğunu bildiği için, Allah'ın karşısına çıkarttığı her olayda mutlaka bir hayır olduğunu bilerek tevekkül eder ve güzel bir sabırla sabreder. Bir başka deyişle, güzel bir sabırla sabredenlerin bir özelliği de "kader gerçeğini kavramış tevekküllü insanlar olmaları"dır.
Kuran'da müminlerin sabırlı ve tevekküllü olduklarına şöyle dikkat çekilmiştir:

Onlar sabredenler ve Rablerine tevekkül edenlerdir. (Nahl Suresi, 42)

Bunun yanında iman edenlerin bir ömür boyu sabırlarında kararlılık gösterebilmelerinin bir sebebi de kalplerinde güçlü bir Allah korkusu yaşıyor olmalarıdır. Müminler, Allah'ın kullarına sonsuz merhamet eden ve onları çok seven olduğunu bildikleri gibi, aynı zamanda azabının da güçlü olduğunu bilirler. Allah, Kuran'da Kendisine ibadet etmekten büyüklenip yüz çevirenleri azabıyla uyarmıştır. Müminler ise Allah'ın azabından korkup sakınanlardır. Bu nedenle de Allah'ın tüm emir ve yasaklarını uygulamada büyük bir titizlik ve sabır gösterirler. Allah korkuları onları hayatlarının sonuna kadar Kuran ahlakını hiçbir taviz vermeden yaşamaya yöneltir.
Dünya hayatının gerçek yüzünü biliyor olmaları da iman edenlerin sabırlarında sürekli olmalarını sağlayan sebeplerden biridir. "Andolsun, Biz sizden mücahid olanlarla (çaba harcayanlarla) sabredenleri bilinceye (belli edip ortaya çıkarıncaya) kadar, deneyeceğiz ve haberlerinizi sınayacağız (açıklayacağız)." (Muhammed Suresi, 31) ayetiyle belirtildiği gibi, Allah bu dünyada Kendisine ibadet etmekte sabır gösterenleri, inkar edenlerden ayırt etmektedir. Bunun sonucunda ise iman edenleri cennetlerdeki eşsiz konaklarında ağırlayacak, inkar edenleri ise sonsuza kadar hiçbir kaçış imkanı bulunmayan cehennemde azaplandıracaktır.
Dünya hayatında her ne zorlukla karşılaşırlarsa karşılaşsınlar, Allah'ın bunu kendilerini denemek için yarattığı gerçeğini bilen müminler, gösterdikleri sabırdan hiçbir şekilde taviz vermezler. Çünkü onlar ölümden sonra hesap günüyle karşılaşacaklarını ve o gün sabredenlerin gösterdikleri güzel ahlakın karşılığını alacaklarını bilirler.
İşte onların sabırlarının temelini oluşturan konulardan biri de budur; hesap gününe ve ahirete kesin bir bilgiyle iman etmiş olmaları. Sabır gösterdikleri her olayın hesap gününde karşılarına çıkacağını ve Allah'ın sabır gösterenleri rahmetiyle müjdelediğini bilmelerinden kaynaklanan güç ile sabırlarında kararlılık gösterirler.
Görüldüğü gibi, Kuran'da bildirilen gerçek sabrı yaşayabilenler sadece müminlerdir. Çünkü Allah'a samimi bir iman ile bağlanıp teslim olan, Rabbimizin yüceliğini takdir edebilen, kadere karşı tam bir tevekkül gösterebilen, Allah'tan güçlü bir korkuyla korkan, bu dünyanın gerçek yüzünü kavramış olan, ahiretin varlığına kesin bir iman ile iman edenler yalnızca onlardır.
 

EHLÝ-SUNNET

New member
Katılım
23 Eyl 2006
Mesajlar
223
Tepkime puanı
45
Puanları
0
Yaş
46
Web sitesi
www.dinimislam.com
Bütün Peygamberlerin Dini İslamdır.

Bütün Peygamberlerin Dini İslamdır.

seyfullah arkadaşım,başlığı yanlış yazmışsın.her şeriatte kurban kesmek vardı dersen doğru olur.eğer her dinde dersen,bu söz başından beri var olan İslam dinine aykırı olur.Bütün Peygamberlerin Dini İslamdır.
 
Üst Alt