seyfullah putkýran
New member
- Katılım
- 30 Eyl 2005
- Mesajlar
- 5,807
- Tepkime puanı
- 205
- Puanları
- 0
- Yaş
- 40
- Konum
- Ruhlar Aleminden
- Web sitesi
- www.tevhidyolu.net
Hazreti İbrahim"den beri tekbirlerle kestiğimiz kurban, ilahi ya da
ilahi olmayan bütün dinlerde bir şekilde var olmuş. Kurban sunma,
Hazreti Adem"in oğulları Habil ile Kabil dönemine kadar uzanıyor.
Habil"in koyunları vardı. Kabil de çiftlikle uğraşıyordu. Kabil
toprağın mahsulünden, Habil de sürünün ilk doğanlarından ve
yağlarından Rablerine birer takdim arz etmişlerdi. Habil"in takdimi
kabul edilirken, Kabil"inki kabul edilmedi. Bunun üzerine Kabil
Habil"i öldürdü.İslam kaynakları ise Habil ve Kabil"in takdimlerini
yaptıktan sonra gökten gelen bir ateşin Habil"in kurbanını kabul
edildiğini göstermek için yakıp yok ettiğini aktarır.
Kur"an"da belirtildiğine göre Habil, Kabil"e "ALLAH (c.c.) ancak takva
sahiplerinden kabul eder" der.
Habil ve Kabil"le başlayan kurban ibadetine sonraki dönemlerde de
rastlamak mümkün. İnsanlık tarihinde önemli bir dönüm noktası sayılan
Tufan hadisesinden sonra Nuh Peygamber"in de kurban sunduğu
bilinmekte. Kurbanın kesilmesi geleneği Hz. Nuh ile başlamış ve tarih
boyunca da devam etmiş. Tufan"dan sonra Hz. Nuh mezbah üzerinde
hayvanların ve kuşların temiz olanını Rabb"e takdim olarak sundu.
Kurbana, insanlık tarihinin kaydettiği pek çok dinde rastlanmış
olduğunu, kutsal metinlerdeki ifadelerden anlamak mümkün. Örneğin
Hazreti Nuh"un kurban kesmesinin bir benzeri Mezopotamya tufan
hikayesinde, tufandan sonra kurban sunan Utnapiştim üzerinden
anlatılmaktadır.
İlahi olmayan dinlerde de var
İlahi olmayan dinlerde Tanrı"ya kurban sunulduğu gibi, kötü güçleri
defetme, atalarının ruhlarını huzura erdirme ya da bereket ve bolluğu
sağlaması için kurban sunulduğu da karşımıza çıkıyor. Bazen hayvan
bazen de pirinç, buğday gibi tahıl türü kurbanlar Tanrı"ya sunuldu.
Tarihi Yunan dininde kurban niyetiyle sunulan takdimler önemli
hayvanları ihtiva ederdi. Kurbanı ilk olarak idareciler sunarken
sonraları iş rahiplere kadar indirilmiş, kurban daha çok mevsimlere
yönelik kesilir hale gelmişti.
Günümüzde hâlâ hüküm süren bazı ilahi olmayan dinlerde de kurban
geleneğinin eskiden beri varolduğu gerçeği herkesçe kabul ediliyor.
Japonların eski tabiat dini Şintoizm"de kurban ve takdimler,
öfkelerini yatıştırmak için tabiat tanrılarına ve ölülere sunulurdu.
Bu kurban pirinç olabildiği gibi hayvan olarak da takdim edilirdi.
Ancak hayvanı keserek kurban etme anlayışı pek yoktu. Eski Çin"de
kurban en büyük tanrı T"ien veya Şang-ti"ye, hayatın çeşitli yönleri
üzerinde manevi kontrol ifade eden tanrısal varlıklara ve ölen atalara
sunulurdu. Çinliler kurban olarak ev hayvanları, hububat, çeşitli
yiyecekler, mayalandırılmış içki, ipek, yaşlı ve işe yaramaz beygir
sunarlardı.
Ariler"in etkisiyle Hinduizm"de de tatbik edilmeye başlayan kurban,
insanları tanrılarla iyi münasebette bulunduran ve kurtuluşa götüren
yollardan birisi idi. Tanrılar kurbana, kurban da onu tek başlarına
uygun bir şekilde icra edebilen rahiplere bağlıydı. Kudretlerini ancak
kurbanlar sayesinde gösterebilirlerdi. Daha önce hayvan kesmenin
olduğu bu dinde sonraları öldürmemek, canlıya zarar vermemek gibi
manalara gelen "Ahimsa" prensibi gereği canlı hayvan kurbanı
yasaklandı. Günümüzde de bu anlayış sürüyor. İranlılar, en eski
zamanlardan beri, ibadetleriyle birlikte tanrılara kurbanlar
sunmuşlar. Bitki ve hayvan kurbanları içerisinde en önemlisi Haoma
ismi ile anılan bir içki kurbanıdır. Hayvan olarak da sığır ve kuş
takdimi önemlidir. Bazı araştırmacılar tarafından ehl-i kitap
kapsamında değerlendirilen Sabiilik"te, ayin yemeklerinin bir parçası
olarak kabul edilen kurbanın ışık elçisi Hibil Ziva tarafından
emredildiğine ve ilk defa onun tarafından uygulandığına inanılır.
Kurban olarak koç ve güvercin kesilir ancak koyunun dişi olmasından
dolayı kurbanına izin verilemez. Sığır ve tavuk kurbanı hiç hoş
karşılanmaz.
İlahi dinler ve kurban
Yahudilik"te kurban ilk dönemlerden itibaren, ikinci Mabed"in
yıkılışına kadar, İbrani dininin ve Yahve"ye ibadetin en önemli unsuru
idi. Her ne kadar eski Ahid kurbanın herhangi bir tanımını vermemişse
de Yahudilikte kurban, ister hayvan ister sebze olsun, Tanrı"ya
bağlılığın bir işareti olarak O"nun teveccühünü kazanmak veya affını
sağlamak amacıyla, bir mezbah üzerinde tamamen veya kısmen yok edilen
bir takdim fiili olarak tanımlanmıştır. Buna göre Yahudilik"te
birincisine kurban, ikincisine de takdim adı verilen iki farklı kurban
uygulaması ile karşılaşılıyor. Hz. İbrahim"le başlayan kurban geleneği
İshak ve oğlu Yakup tarafından da devam ettirilmiş. Yahudilikte
Tanrı"ya saygı göstermek ve verdiği nimete şükür anlayışı yaygındır.
Hz. Musa ile birlikte, Yahudilerin Mısır esaretinden kurtulmaları,
dinin yayılması ve şeriatın ihdası yanında ibadetin özünü teşkil eden
kurban merasiminin esaslarının belirlendiği yeni bir dönem
başlamıştır. Bu dönemin kurban çeşitlerinin başında Pesah Kurbanı
gelmektedir. Pesah, Yahudi anlayışında, İsrail oğullarının Mısır
bölgesindeki tutsaklıklarından kurtarılışının, Pesah kuzusu kurbanının
ihdasının ve Matzah veya mayasız ekmek yemenin anısını canlandırır.
Hem Tevrat"ta hem de Kuran"da belirtildiğine göre Hz. Musa zamanında
İsrail oğullarından sağlam, kusursuz, üzerine hiç boyunduruk binmemiş
bir inek kurban etmeleri istenmiş. Yahudilikte kurban canlı ve cansız
olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Canlı kurbanlar Musa şeriatına göre
kurban edilmesi uygun görülen hayvanları boğazlamak suretiyle sunulan
kurbanlardır. Burada hayvanın kanını akıtmak önemli. Cansız kurban ise
Tanrı adına yere su ve şarap dökme şeklinde gerçekleştirilir.
Yahudilikte kurbanlar günlük, haftalık, aylık, mevsimlik ve yıllık
olarak sunulur. Günlük kurbanlar, her gün sabah akşam sunulması
gereken birer yıllık iki kuzudan ibarettir. Öte yandan İsrailliler çok
erken dönemde, Hz. İbrahim"in yaptığı gibi ilk doğan çocukları
kurtarmak için bir hayvan kurbanını bedel olarak ihdas etmelerine
rağmen şiddetli bir savaş veya ümitsizlik durumlarında ilk doğan çocuk
en değerli hediye olarak kurban edilirdi. Nitekim Moab Kralı Mesha,
böyle bir durumda kendi yerine krallığa geçecek olan ilk oğlunu kurban
etmekten çekinmemiştir. Yahudiler"de kurban anlayışı günümüze doğru
gelindiğinde gittikçe değişime uğruyor. Mayasız ekmeğin en önemli
kurban geleneği olarak sürdüğü söylenebilir. Bir düşünce ve kurum
olarak Hıristiyanlıkta kurban, her şeyden önce Eski Ahid"e
dayandırılmaktadır. Çünkü, Eski Ahid"de yer alan kurban düşüncesi Yeni
Ahid"e de yansımıştır. Hıristiyanlıkta veya Yeni Ahid"de kurban Hz İsa
zamanındaki kurban anlayışı ve İsa"dan sonraki gelişmeler şeklinde
mütalaa ediliyor. Hz. İsa bir Yahudi asıllı anneden dünyaya
geldiğinden, doğumunda Yeruşalim"e götürüldüğü aktarılır. Aynı şekilde
bir cüzamlıyı iyi ettikten sonra gidip Musa şeriatında belirtildiği
üzere bir kurban takdim etmesini istemiştir.
Bütün bunlara rağmen Hz. İsa"nın çarmıha gerilmesi inancı, onun
insanlığın ezeli günahtan kurtarılışı adına kurban edilişi olarak
değerlendirilerek, Hıristiyanlık"ta kurban anlayışına farklı bir boyut
kazandırılmıştır. Ancak bu daha sonraki bir gelişmedir ve büyük çapta
Pavlus"un kurbanla ilgili açıklamalarına dayanır.
İslam"da kurban kavramının yeri ise çok büyük. Hz. İbrahim"le başlayan
kurban geleneği orijinalliğini koruyup günümüze kadar geldi. Kurban
Bayramında kesilen kurbanların etleri yoksullara dağıtılarak hem
ibadet, hem de toplumsal bir dayanışma örneği sergileniyor. Görüldüğü
gibi insanlığın varoluşundan beri başlayan kurban geleneği ilahi ve
ilahi olmayan dinlerde şekil değiştirerek günümüze kadar ulaştı.
PROF.DR. AHMET GÜÇ (DİNLERDE KURBAN KİTABI"NIN YAZARI-ULUDAĞ
ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ):
KURBAN KELİMESİ HER DİLDE VAR
İngilizce, Fransızca, İtalyanca ve İspanyolca gibi Latince kökenli
dillerde genellikle "Sacrifice" terimi ile karşılanan kurban, kutsal
anlamına gelen "sacer" ile yapmak anlamına gelen "facere"
kelimelerinin bir araya getirilmesinden meydana gelen Latince
"Sacrificium"den gelir. Bu kelime objeleri bir tanrıya veya diğer
tabiatüstü varlıklara takdim etmek suretiyle onları tanrının mülkü
haline getirmek ve böylece kutsal yapmak fiiline delalet eder. Bu
durum her ne şekilde olursa olsun tabiatüstü bir güce sunulan şeye
genel anlamda Nisanur, öldürme veya boğazlama yoluyla sunulanlara
kurban adı verilmiştir.
Eski Ahid"de kurban karşılığında kullanılan en eski ve kapsamlı terim
bir bağış veya vergi anlamına gelen "Minha"dır. Kurban karşılığında
kullanılan diğer genel terimler "grb" kökünden, yaklaştıran şey
anlamına gelen ve kanlı kansız bütün takdimler için kullanılan
"gorban", kutsal kan dökmeyi ifade eden ve genellikle topluca yenilen
komünyon kurbanı için kullanılan "zebah"tır. Kutsal kurban yeri
anlamına gelen "mezbah" kelimesi de zebah"tan gelmektedir. Yine eski
Ahid yazarları kurbanın özel bir türüne işaret etmek üzere ateşte
yakılan kurban anlamına gelen İbranice "olah" kelimesini kullanmış.
Bir adağı yerine getirmek üzere sunulan kurbana da "zebah selamim"
adını vermişlerdir. Hıristiyanlıkta "kurban" ve "kefaret" gibi
terimler kullanılmıştır. Ayrıca Pavlus"un mektuplarındaki, İsa"dan söz
ederken kullanılan " günahlar için bir kurban", "kendisini ALLAH"a
kurban olarak teslim etti", "... dünyanın günahını kaldıran ALLAH
kuzusu" gibi ifadeler Hıristiyanlık"ta kurban düşüncesini
yansıtmaktadır. İslami literatürde kurban karşılığında kullanılan
genel terim "grb" kökünden üretilen "kurban" olup "ALLAH"a yaklaştıran
şey" anlamına gelmektedir. İster hayvan ister insan olsun boğazlama
yoluyla kurban sunma karşılığında genel olarak "zebeha" fiili
kullanılmıştır. Hatta cahiliye döneminde putlara sunulan kurbanlar da
aynı kelime ile işaret edilmiştir. Ayrıca kurban ibadetini, bu amaçla
kesilen hayvanı ve kurbanı kesme fiilini belirtmek üzere "neseke"
kökünden "nüsuk, mensek" gibi kelimeler de Kuran"da geçmektedir.
ilahi olmayan bütün dinlerde bir şekilde var olmuş. Kurban sunma,
Hazreti Adem"in oğulları Habil ile Kabil dönemine kadar uzanıyor.
Habil"in koyunları vardı. Kabil de çiftlikle uğraşıyordu. Kabil
toprağın mahsulünden, Habil de sürünün ilk doğanlarından ve
yağlarından Rablerine birer takdim arz etmişlerdi. Habil"in takdimi
kabul edilirken, Kabil"inki kabul edilmedi. Bunun üzerine Kabil
Habil"i öldürdü.İslam kaynakları ise Habil ve Kabil"in takdimlerini
yaptıktan sonra gökten gelen bir ateşin Habil"in kurbanını kabul
edildiğini göstermek için yakıp yok ettiğini aktarır.
Kur"an"da belirtildiğine göre Habil, Kabil"e "ALLAH (c.c.) ancak takva
sahiplerinden kabul eder" der.
Habil ve Kabil"le başlayan kurban ibadetine sonraki dönemlerde de
rastlamak mümkün. İnsanlık tarihinde önemli bir dönüm noktası sayılan
Tufan hadisesinden sonra Nuh Peygamber"in de kurban sunduğu
bilinmekte. Kurbanın kesilmesi geleneği Hz. Nuh ile başlamış ve tarih
boyunca da devam etmiş. Tufan"dan sonra Hz. Nuh mezbah üzerinde
hayvanların ve kuşların temiz olanını Rabb"e takdim olarak sundu.
Kurbana, insanlık tarihinin kaydettiği pek çok dinde rastlanmış
olduğunu, kutsal metinlerdeki ifadelerden anlamak mümkün. Örneğin
Hazreti Nuh"un kurban kesmesinin bir benzeri Mezopotamya tufan
hikayesinde, tufandan sonra kurban sunan Utnapiştim üzerinden
anlatılmaktadır.
İlahi olmayan dinlerde de var
İlahi olmayan dinlerde Tanrı"ya kurban sunulduğu gibi, kötü güçleri
defetme, atalarının ruhlarını huzura erdirme ya da bereket ve bolluğu
sağlaması için kurban sunulduğu da karşımıza çıkıyor. Bazen hayvan
bazen de pirinç, buğday gibi tahıl türü kurbanlar Tanrı"ya sunuldu.
Tarihi Yunan dininde kurban niyetiyle sunulan takdimler önemli
hayvanları ihtiva ederdi. Kurbanı ilk olarak idareciler sunarken
sonraları iş rahiplere kadar indirilmiş, kurban daha çok mevsimlere
yönelik kesilir hale gelmişti.
Günümüzde hâlâ hüküm süren bazı ilahi olmayan dinlerde de kurban
geleneğinin eskiden beri varolduğu gerçeği herkesçe kabul ediliyor.
Japonların eski tabiat dini Şintoizm"de kurban ve takdimler,
öfkelerini yatıştırmak için tabiat tanrılarına ve ölülere sunulurdu.
Bu kurban pirinç olabildiği gibi hayvan olarak da takdim edilirdi.
Ancak hayvanı keserek kurban etme anlayışı pek yoktu. Eski Çin"de
kurban en büyük tanrı T"ien veya Şang-ti"ye, hayatın çeşitli yönleri
üzerinde manevi kontrol ifade eden tanrısal varlıklara ve ölen atalara
sunulurdu. Çinliler kurban olarak ev hayvanları, hububat, çeşitli
yiyecekler, mayalandırılmış içki, ipek, yaşlı ve işe yaramaz beygir
sunarlardı.
Ariler"in etkisiyle Hinduizm"de de tatbik edilmeye başlayan kurban,
insanları tanrılarla iyi münasebette bulunduran ve kurtuluşa götüren
yollardan birisi idi. Tanrılar kurbana, kurban da onu tek başlarına
uygun bir şekilde icra edebilen rahiplere bağlıydı. Kudretlerini ancak
kurbanlar sayesinde gösterebilirlerdi. Daha önce hayvan kesmenin
olduğu bu dinde sonraları öldürmemek, canlıya zarar vermemek gibi
manalara gelen "Ahimsa" prensibi gereği canlı hayvan kurbanı
yasaklandı. Günümüzde de bu anlayış sürüyor. İranlılar, en eski
zamanlardan beri, ibadetleriyle birlikte tanrılara kurbanlar
sunmuşlar. Bitki ve hayvan kurbanları içerisinde en önemlisi Haoma
ismi ile anılan bir içki kurbanıdır. Hayvan olarak da sığır ve kuş
takdimi önemlidir. Bazı araştırmacılar tarafından ehl-i kitap
kapsamında değerlendirilen Sabiilik"te, ayin yemeklerinin bir parçası
olarak kabul edilen kurbanın ışık elçisi Hibil Ziva tarafından
emredildiğine ve ilk defa onun tarafından uygulandığına inanılır.
Kurban olarak koç ve güvercin kesilir ancak koyunun dişi olmasından
dolayı kurbanına izin verilemez. Sığır ve tavuk kurbanı hiç hoş
karşılanmaz.
İlahi dinler ve kurban
Yahudilik"te kurban ilk dönemlerden itibaren, ikinci Mabed"in
yıkılışına kadar, İbrani dininin ve Yahve"ye ibadetin en önemli unsuru
idi. Her ne kadar eski Ahid kurbanın herhangi bir tanımını vermemişse
de Yahudilikte kurban, ister hayvan ister sebze olsun, Tanrı"ya
bağlılığın bir işareti olarak O"nun teveccühünü kazanmak veya affını
sağlamak amacıyla, bir mezbah üzerinde tamamen veya kısmen yok edilen
bir takdim fiili olarak tanımlanmıştır. Buna göre Yahudilik"te
birincisine kurban, ikincisine de takdim adı verilen iki farklı kurban
uygulaması ile karşılaşılıyor. Hz. İbrahim"le başlayan kurban geleneği
İshak ve oğlu Yakup tarafından da devam ettirilmiş. Yahudilikte
Tanrı"ya saygı göstermek ve verdiği nimete şükür anlayışı yaygındır.
Hz. Musa ile birlikte, Yahudilerin Mısır esaretinden kurtulmaları,
dinin yayılması ve şeriatın ihdası yanında ibadetin özünü teşkil eden
kurban merasiminin esaslarının belirlendiği yeni bir dönem
başlamıştır. Bu dönemin kurban çeşitlerinin başında Pesah Kurbanı
gelmektedir. Pesah, Yahudi anlayışında, İsrail oğullarının Mısır
bölgesindeki tutsaklıklarından kurtarılışının, Pesah kuzusu kurbanının
ihdasının ve Matzah veya mayasız ekmek yemenin anısını canlandırır.
Hem Tevrat"ta hem de Kuran"da belirtildiğine göre Hz. Musa zamanında
İsrail oğullarından sağlam, kusursuz, üzerine hiç boyunduruk binmemiş
bir inek kurban etmeleri istenmiş. Yahudilikte kurban canlı ve cansız
olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Canlı kurbanlar Musa şeriatına göre
kurban edilmesi uygun görülen hayvanları boğazlamak suretiyle sunulan
kurbanlardır. Burada hayvanın kanını akıtmak önemli. Cansız kurban ise
Tanrı adına yere su ve şarap dökme şeklinde gerçekleştirilir.
Yahudilikte kurbanlar günlük, haftalık, aylık, mevsimlik ve yıllık
olarak sunulur. Günlük kurbanlar, her gün sabah akşam sunulması
gereken birer yıllık iki kuzudan ibarettir. Öte yandan İsrailliler çok
erken dönemde, Hz. İbrahim"in yaptığı gibi ilk doğan çocukları
kurtarmak için bir hayvan kurbanını bedel olarak ihdas etmelerine
rağmen şiddetli bir savaş veya ümitsizlik durumlarında ilk doğan çocuk
en değerli hediye olarak kurban edilirdi. Nitekim Moab Kralı Mesha,
böyle bir durumda kendi yerine krallığa geçecek olan ilk oğlunu kurban
etmekten çekinmemiştir. Yahudiler"de kurban anlayışı günümüze doğru
gelindiğinde gittikçe değişime uğruyor. Mayasız ekmeğin en önemli
kurban geleneği olarak sürdüğü söylenebilir. Bir düşünce ve kurum
olarak Hıristiyanlıkta kurban, her şeyden önce Eski Ahid"e
dayandırılmaktadır. Çünkü, Eski Ahid"de yer alan kurban düşüncesi Yeni
Ahid"e de yansımıştır. Hıristiyanlıkta veya Yeni Ahid"de kurban Hz İsa
zamanındaki kurban anlayışı ve İsa"dan sonraki gelişmeler şeklinde
mütalaa ediliyor. Hz. İsa bir Yahudi asıllı anneden dünyaya
geldiğinden, doğumunda Yeruşalim"e götürüldüğü aktarılır. Aynı şekilde
bir cüzamlıyı iyi ettikten sonra gidip Musa şeriatında belirtildiği
üzere bir kurban takdim etmesini istemiştir.
Bütün bunlara rağmen Hz. İsa"nın çarmıha gerilmesi inancı, onun
insanlığın ezeli günahtan kurtarılışı adına kurban edilişi olarak
değerlendirilerek, Hıristiyanlık"ta kurban anlayışına farklı bir boyut
kazandırılmıştır. Ancak bu daha sonraki bir gelişmedir ve büyük çapta
Pavlus"un kurbanla ilgili açıklamalarına dayanır.
İslam"da kurban kavramının yeri ise çok büyük. Hz. İbrahim"le başlayan
kurban geleneği orijinalliğini koruyup günümüze kadar geldi. Kurban
Bayramında kesilen kurbanların etleri yoksullara dağıtılarak hem
ibadet, hem de toplumsal bir dayanışma örneği sergileniyor. Görüldüğü
gibi insanlığın varoluşundan beri başlayan kurban geleneği ilahi ve
ilahi olmayan dinlerde şekil değiştirerek günümüze kadar ulaştı.
PROF.DR. AHMET GÜÇ (DİNLERDE KURBAN KİTABI"NIN YAZARI-ULUDAĞ
ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ):
KURBAN KELİMESİ HER DİLDE VAR
İngilizce, Fransızca, İtalyanca ve İspanyolca gibi Latince kökenli
dillerde genellikle "Sacrifice" terimi ile karşılanan kurban, kutsal
anlamına gelen "sacer" ile yapmak anlamına gelen "facere"
kelimelerinin bir araya getirilmesinden meydana gelen Latince
"Sacrificium"den gelir. Bu kelime objeleri bir tanrıya veya diğer
tabiatüstü varlıklara takdim etmek suretiyle onları tanrının mülkü
haline getirmek ve böylece kutsal yapmak fiiline delalet eder. Bu
durum her ne şekilde olursa olsun tabiatüstü bir güce sunulan şeye
genel anlamda Nisanur, öldürme veya boğazlama yoluyla sunulanlara
kurban adı verilmiştir.
Eski Ahid"de kurban karşılığında kullanılan en eski ve kapsamlı terim
bir bağış veya vergi anlamına gelen "Minha"dır. Kurban karşılığında
kullanılan diğer genel terimler "grb" kökünden, yaklaştıran şey
anlamına gelen ve kanlı kansız bütün takdimler için kullanılan
"gorban", kutsal kan dökmeyi ifade eden ve genellikle topluca yenilen
komünyon kurbanı için kullanılan "zebah"tır. Kutsal kurban yeri
anlamına gelen "mezbah" kelimesi de zebah"tan gelmektedir. Yine eski
Ahid yazarları kurbanın özel bir türüne işaret etmek üzere ateşte
yakılan kurban anlamına gelen İbranice "olah" kelimesini kullanmış.
Bir adağı yerine getirmek üzere sunulan kurbana da "zebah selamim"
adını vermişlerdir. Hıristiyanlıkta "kurban" ve "kefaret" gibi
terimler kullanılmıştır. Ayrıca Pavlus"un mektuplarındaki, İsa"dan söz
ederken kullanılan " günahlar için bir kurban", "kendisini ALLAH"a
kurban olarak teslim etti", "... dünyanın günahını kaldıran ALLAH
kuzusu" gibi ifadeler Hıristiyanlık"ta kurban düşüncesini
yansıtmaktadır. İslami literatürde kurban karşılığında kullanılan
genel terim "grb" kökünden üretilen "kurban" olup "ALLAH"a yaklaştıran
şey" anlamına gelmektedir. İster hayvan ister insan olsun boğazlama
yoluyla kurban sunma karşılığında genel olarak "zebeha" fiili
kullanılmıştır. Hatta cahiliye döneminde putlara sunulan kurbanlar da
aynı kelime ile işaret edilmiştir. Ayrıca kurban ibadetini, bu amaçla
kesilen hayvanı ve kurbanı kesme fiilini belirtmek üzere "neseke"
kökünden "nüsuk, mensek" gibi kelimeler de Kuran"da geçmektedir.