Hayat öyle Hizli Akip Giderkenn....

hic_bitm.jpg

Ve hayat öyle hızla akıp giderken


Ve hayat öyle hızla akıp giderken


Gece örter alemin üzerini bir örtü gibi…gün yorgun,gün,günahların ağırlığı altında bezgin bıkkın…garip bir huzurla bekler fecri….Tüm yaşanmışlıkların son demidir …Umut getirir hep,yarını getirir..torlak bedenleri bekler zifiri karanlık o bilinmeyen yolculuğa çıkarmak için beden kafesinde tutsak olan ruhu…
En çokta gece sarar,nedamet şarabıyla sarhoş olmuş umarsız bedenleri…ve yalnızlıkların en çok yaşandığı anlar başlar …ağırlığı çöker manevi aleminize, yaptıklarınızın ve yapamadıklarınızın ..Bu bir yüktür aciz yaratılan bedene ,kurtulmak istersiniz biran önce anlatmak,paylaşmak istersiniz ,zifiri karanlığı aydınlığına perde yapan gerçeğe…İşte bu yüzden,sırf bu yüzden, tövbe etmek en çokta geceye yakışıyor …beden kurtulmak için can çekişirken, gece örtmek için sabırsız.Garip bir huzuru var işte..Gün tüm ihtişamı ile dönüp gelirken gittiği yerden ,yorgunluğu kalmıştır yalnızca gecenin pişmanlık ateşinden…
Pişmanlık; biraz hüzünlü gelir, darıdünya ya sürgün bedenlere ..Pişmanlık biraz ağır gelir “ben” dağının zirvelerine ..Oysa pişmanlık umut etmektir..affedilmeyi dilemektir..dikenlidir,yalınayak çıkana yolları ama huzurludur…Ahh!! Yok mu o ‘ben’ dağı yüceliğin karşısında küçülmeyi bilmeyen ‘ben dağı’… Elimde kazma,elimde kürek,elimde dinamit ne zaman düz ova yapsam o dağı tarumar etsem..yaksam yıksam ve aleve verip de dönüp sırtımı yoluma gitsem ,daha dumanı bile tütüyorken daha üzerindeki kan kokusu bile kurumamışken ,kaldırıp eteklerini yerleşir yine o en zirvesine hayatın..Yaratanın ,yaratmış olduğunun azamet i,yaradılışımızın hücrelerine bile sinmişken,ne zor o ben dağını yok etmek…Hele her söze ben diye başlarken ne kadar zor …Belki sancı dedikleri şeyin manevi alemle bütünü yansıtmasıdır bu kim bilir?
Yeni gün mutluluktur,yeni gün umuttur!!! Değildir aslında, her yeni gün ağırlaşır yüklerimiz,her yeni gün ebedi adresimizin bir parçası olmaya bir adım daha yaklaşırız kim bilebilir ki kapalı sandıklarda neler götürdüğümüzü o meçhule..kim bilebilir ki hangi bütünün bir parçası olacağımızı?varışlarımızın boynu bükük olmayışı için, nefes alırken kaç defa başımızı döndürerek tattık ki o pişmanlığı..
Gece…sarmaya hazırken pişmanlıklarımızı ve yaradan yarattığının onu anmasını beklerken…parçalanmazımı yürek o derin uykuda… parçalanmazımı….?
Geceden sabaha uzanan o huzur, kilitler tüm sözcüklerin kapılarını ve yürek suskunluğu seçer… gözden süzülen iki damla yaş kim bilir neyin diyetidir…hayat öyle hızla akıp giderken…

Mehtap Padem
 
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks